Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/344 E. 2023/66 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/344 Esas – 2023/66
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/344
KARAR NO : 2023/66

HAKİM : ….
KATİP : …
ASIL DAVA
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : 1-…
Av. …
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 24/08/2022
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023

BİRLEŞEN DAVA
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
Av. …
Av. …
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 02/09/2022
KARAR TARİHİ : 07/09/2022
G. KAR.YAZ.TARİH : 07/09/2022
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA:
Davacı vekili 24/08/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin … nezdinde…sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun … resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin… sayılı ve “… …” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulüne karar verilerek başvurunun reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez … … sayılı … kararı ile nihai olarak reddine karar verilerek başvurunun reddine karar verildiği, oysa “…” ibaresinin pek çok kişi tarafından ayırt edici olmayan yan unsurlar ile aynı sınıflar için kullanıldığını, ilgili kelimenin 6769 sayılı SMK kapsamında ayırt edici özelliği yüksek bir ibare olarak değerlendirmenin mümkün olmadığını, müvekkillerine ait marka ve itiraza dayanak markalar arasında 6769 sayılı kanunun 6/(1) maddesinin öngördüğü şekilde benzerliğin addedilemeyeceğini, markalar arasındaki karıştırılma ihtimali değerlendirilirken, görsel unsurun en baskın unsur olarak değerlendirildiğini, taraf marka örneğinde alenen görüleceği üzere, müvekkillerine ait markada oldukça yüksek bir ayırt edicilik olduğunu, uyuşmazlık konusu iki markanın farklı platformlarda kullanıldığını, müvekkillerine ait markanın uydu sistemi üzerinden kullanılan bir uygulama olduğunu, davalının ise… (…) tarafından araç bakım onarım hizmetlerini yapmak ve…’un trafik sinyalizasyon hizmetlerini yürütmek amacı ile kurulduğunu, müvekkillerine ait marka ile itiraz sahibine ait markaların bambaşka yan unsurlarla oluşturulduğunu, iki markanın orta düzey tüketici gözünde iltibas ihtimali oluşturmasının mümkün olmadığını, üstelik “…” ibaresini taşıyan pek çok tescilli dosya bulunurken sadece müvekkillerine ait dosyanın iltibas ihtimali yaratacağını düşünmenin yanlı bir bakış açısı görüşünde olduklarını, bahis konusu marka adı altında müvekkillerine ait ürün üretimi söz konusu olmadığı gibi zaten ilgili markanın ayırt edici ibaresinin de “…” kelimesi olduğunu belirterek, …’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; taraf markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, markalar da yer alan diğer unsurların tali nitelikte olduğunu, taraf markalarının kelime uzunlukları ve harf sayıları ile -tüketicilerin dikkatinin yoğunlaştığı- başlangıç kısımlarının aynı olmasının, markalar arasındaki benzerliklerin farklılıklarına göre daha belirleyici rol oynadığı ve söz konusu benzerliklerin markalar arasında karıştırılma ihtimalini artırdığı açık olduğunu, … tarafından mal/hizmetlerin benzerliği açısından yapılan incelemede ise, markaların aynı/aynı tür yada benzer malları ve hizmetleri kapsadığının tespit edildiğini, dolayısıyla tüketici tarafından her iki markanın karıştırılması ve markalar arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesinin doğması ihtimalinin bulunmakta olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerliğin olduğunu, davacı vekilinin iddialarına katılmanın hukuken mümkün olmadığını, müvekkilleri … tarafından alınan dava konusu kararın usule ve hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; tescili talep edilen marka ile müvekkilleri şirket adına tescilli markalar arasında işitsel, görsel ve kavramsal yönden benzerlik bulunduğunu, müvekkilleri şirket adına tescilli ”… …” markasının ayırt edici unsurunun ”…” ibaresi olduğunu, markada yer alan ”…” ibaresinin, müvekkilleri şirketin ticari unvanının kılavuz kelimesi olarak kullanılmasının yanı sıra, görsel olarak bakıldığında da, ”…” ibaresinin büyük puntolarla yazılarak dikkatin oraya çekilmek istendiğinin aşikar olduğunu, davacının tescilini talep ettiği ”… …” markasının da ayırt edici unsurunun ”…” ibaresi olduğunu, ”…” ibaresinin, ardı ardına sıralanmış sessiz harflerden oluşan, hem görsel hem de işitsel açıdan ilk anda akılda kalıcılığı olmayan ve tüketici nezdinde bir anlam ifade etmeyen bir ibare olup, buradaki dikkat çeken ve ayırt ediciliği bulunan ibarenin ”…” olduğunu, tescili talep edilen markanın mal ve hizmet grubunun, müvekkilleri şirket adına tescilli marka ile aynı mal ve hizmet grubu ile aynı olduğunu, markaların karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, çekişmeli markaların asli ayırt edici unsurlarının ”…” ibaresi olup aynı olduğunu, markaların 09. sınıfta yer alan bir kısım malları müştereken içerdiğini, bu durumun, taraf markalarının karıştırılma tehlikesini açıkça ortaya koyduğunu, tüketicilerin, markaların sahibi olan işletmelerin markalar bazında işbirliğine gittikleri düşünmeleri ihtimal dahilinde olduğunu, bu durumun da karıştırılma ihtimalinin bir yansıması olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu … …’nun … sayılı kararı ile davacıya ait kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Asıl ve birleşen davanın davacı başvurusu olan…sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak alınan … sayılı kararın iptali istemine istemine ilişkindir. … kararının davacı başvuru sahibine 08/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 24/08/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 12/01/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davaya konu…sayılı markanın tescili talep edilen 09. sınıfta yer alan mallarının tamamının, davalı yanın itirazına mesnet markasında yer alan mallar ile aynı / aynı tür nitelikte olduğu, davaya konu…sayılı davacı şirket markası ile davalı şirketin itirazına dayanak markası arasında 6769 s. SMK’nun 6/1. maddesi kapsamında ilişkilendirme ihtimali dâhil karıştırılma ihtimali bulunduğu, varılan sonucu ile AYNI nitelikte olan dava konusu …’nun 05.07.2022 tarih ve … sayılı kararının yerinde olup olmadığının takdirinin Sayın Mahkemede olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09. sınıftaki “09 Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları.” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “… …” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 09, 12, 38. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, iltibas ihtimali varlığının ilk şartı olan malların / hizmetlerin aynılığı/benzerliği kriterinin, somut uyuşmazlık açısından, dava konusu markanın, dava konusu edilen 09. sınıftaki mallar açısından sağlanmış olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Görsel olarak yapılan karşılaştırmada, davaya konu markanın kelime ve şekil unsuru içerdiği, kırmızı zemin üzerine, beyaz tonlarda, üstte uydu ve soyut objeler içeren şekil ile altında tek satıra gelecek şekilde “… …” ibaresini içerdiği, davalı şirket markasının ise siyah zemin üzerine beyaz renkte, iki ayrı satıra gelecek şekilde üstte daha büyük yazı karakteri ile “…” ibaresinin, altında daha küçük boyutta “…” ibaresinin yer aldığı, “…” ibaresini çevreleyen figüratif özelliklerin bulunduğu, davacı yan markasında yer alan şeklin, tescile konu edilen mallar ve markada yer alan ibare karşısında ayırt ediciliğinin bulunmadığı, tasviri nitelikteki olduğu bu nedenle de kelime unsurunun ön plana çıktığı, davalı şirket markası için “… …” ibaresinin ön planda olduğu sonucuna varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
İşitsel olarak yapılan karşılaştırmada, davacı markasında … ve … ibare bulunmakla birlikte, markanın “…” ve “…” şeklinde okunmasının muhtemel olduğu, davalı yan markasının ise “…” şeklinde okunacağı, taraf markalarında yer alan “…” ibresinin okunuşunun aynı olduğu fakat söz konusu aynılığı düşüren ibarelerin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Her iki taraf markalarında da ortak olduğu iddia olunan “…” ibaresinin … olduğu, “gezmek, tanımak, görmek, dinlenmek amacıyla geziye çıkan (kimse), gezici, gezmen, seyyah” anlamlarına geldiği, davacı yanın başvuruya konu markasında yer alan diğer ibarenin ise “…” ibaresi olduğu, “global navigation satellite systems” ibaresinin kısaltması olarak kullanıldığı, … karşılığının ise “küresel konum belirleme sistemleri” olup uydu konum belirleme sistemleri için kullanılan bir terim olduğu, davacı yan markasında yer alan “…” ibaresinin, tescile konu edilen sınıf açısından ayırt edicilik gücüne sahip olmadığı, bu hali ile yan unsur olduğu, dava yer alan esas unsurun “…” ibaresi olduğu, davalı yana markasında yer alan “…” ibaresinin ise belli bir anlamı olmamakla birlikte, davalı şirketin ticaret unvanının çekirdek kısmı olduğu, dosyada yer alan iddia ve savunma doğrultusunda, yapılan incelemede, taraf markalarında ayırt edici olmayan veya ayırt edici gücü zayıf olan ibare / ibareler olup olmadığı hususuna bakıldığında, ilk olarak, ayırt edici gücü zayıf olsa da, minimum tescil edilebilirlik şartını yerine getiren kelime unsurlarının tescil edilmesinin olağan olduğu, buna karşın söz konusu durumun, bu markaların koruma kapsamlarının geniş olduğu anlamına gelmediği, taraf markalarında yer alan ve ortak olduğu tespit edilen “…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu sınıflar açısından, bir vasfı ya da karakteristik özelliği tasvir etmediği, diğer bir deyiş ile ayırt edici özelliğe sahip olduğu fakat söz konusu ayırt ediciliğin günlük kullanımdaki yaygınlığı da dikkate alındığında görece düşük düzeyde kaldığı sonucuna varılmıştır.
Netice itibariyle markaların incelenmesinde görsel, işitsel ve anlamsal bakış açıları ile bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında; davaya konu markanın bileşke marka olduğu, bileşke markanın bir veya daha fazla unsurunun baskın karakterine karar verilirken, özellikle bu unsurların her birinin asıl niteliklerinin diğer unsurların asli nitelikleriyle karşılaştırılmasına ve ayrıca ek ve yardımcı olarak çeşitli unsurların markadaki konumlarına dikkat edilmesi gerektiği (…), bu doğrultuda, dava konusu markada, her ne kadar şekil de yer alıyorsa da “…” ve “…” ibarelerinin baskın olduğu, “…” ibaresinin ise tescil talebine konu edilen sınıf açısından ayırt edicilik gücünün bulunmadığı, netice itibari ile ön planda asli ve ayırt edici unsur olarak “…” ibaresinin kullanıldığı, davalı şirket markası açısından ise markada “…” ve “…” ibaresinin yer aldığı, kompozisyon ediliş şeklinde göre, “…” ibaresini ön plana çıktığı, ayrıca “…” ibaresinin ürünün firma aidiyetini vurgulayan işaret olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı markasında ayırt ediciliği üzerinde toplayan unsurun “…” ibaresi yanında kullanılan ve asıl olarak ürünü başka ürünlerden ayırma fonksiyonunu yerine getiren “…” ibaresi üzerinde toplandığı, …. sayılı kararında; “… esasen … ve çatı markalarının tescilindeki temel amacın, bu şemsiye markanın yanına eklenen ibarelerin tescili bulunduğu, dolayısıyla davalı başvurusunun asıl unsurunun “aç bitir” ibaresinden oluştuğu, davacı şirketin itiraza dayanak markalarının da asıl unsurunun “aç bitir” ibaresi olduğu” ifadesine yer verildiği, bu hali ile taraf markalarında ayırt edici, esas unsurun aynı olduğu, diğer bir deyiş ile vurguyu ve alıcı kitlesinin dikkatini tek başına üzerine toplayan, markanın başlangıcına yerleştirilerek asli dikkat ve vurguyu toplayan unsurun müşterek “…” ibaresi olduğu, taraf markalarında karıştırılmayı bertaraf edecek düzeyde ayırt edicilik katan bir ibare olmadığı, davacı yan savunmalarında, … kayıtlarında tescilli birden fazla “…” ibareli marka bulunduğuna ilişkin beyan sunmuşsa da, “…” ibaresinin uyuşmazlığa konu sınıf açısından ayırt edici özelliği olmadığı anlamına gelmeyeceği, her somut olayın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiği, davaya konu uyuşmazlıkta “…” ibaresinin marka kompozisyonu içindeki yeri ile markada yer alan diğer ibareler kapsamında inceleme yapıldığı, bu hali ile de işaretlerin karıştırılma ihtimali yaratacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişi olan ortalama tüketici açısından taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde, bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesi bulunmaktadır. Hitap edilen/hedeflenen tüketici kesimi için yapılan değerlendirmede, potansiyel alıcı veya kullanıcı kitlesi, bu kimselerin eğitim ve mesleki bilgi düzeyi, malı satın alırken gösterecekleri dikkat ve özenin derecesi ve satın alma kararı verirken harcayacakları süre kapsamında taraf markalarının bağlantılı olarak kabul edilme ihtimali olabileceği kanaatine ulaşılmıştır. Diğer bir deyiş ile; Taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması mümkündür.
Karşılaştırma konusu markaların kapsamındaki hizmetlerin aynı/aynı tür olması, iltibası artıran bir husus olarak değerlendirilmektedir. Marka işaretlerinin kapsamındaki mal ve hizmetler arasındaki ayniyet veya benzerlik arttıkça, marka işaretleri arasındaki düşük derecedeki benzerliğe rağmen, markalar arasındaki benzerlikler ön plana çıkarak markalar arasında iltibas tehlikesi artmaktadır. Nasıl ki bir mıknatısın iki ayrı kutbu birbirine belli uzaklıkta iken çekim etkisi oluyorsa ve fakat yakınlaştırdığınız zaman çekme eğilimine giriyorsa, markalar arasındaki mal ve hizmetler ile marka işareti benzeşmesi de böyledir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olayda, markaların detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler nezdinde, markalar arasında bir irtibat kurulması ve davacı markasının, davalı markası ile bağlantılı bir marka olarak algılanması dolayısıyla 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimâli bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Asıl ve Birleşen davanın REDDİNE,
2-Asıl ve Birleşen davada alınması gereken 359,80 TL harçtan peşin alınan 161,40 TL harcın düşümü ile 198,40 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Asıl ve birleşen davada davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde… Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/02/2023

Katip …
¸

Hakim ….
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.