Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/343 E. 2023/60 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/343 Esas – 2023/60
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/343
KARAR NO : 2023/60

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2022
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2023
DAVA:
Davacı vekili 24/08/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “….” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, … ilanı üzerine müvekkili tarafından …. itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa … markasının tanınmış olduğunu, markalar arasında iltibas riski bulunduğunu, itiraza konu “… cam balkon ve gölgelendirme sistemleri” ibareli markanın müvekkiline ait … alan adı ile benzer olmadığı hususundaki değerlendirmenin SMK m. 6/6 anlamında hatalı olduğunu, başvurunun kötü niyetle yapıldığını belirterek, … …’nun …sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… cam balkon ve gölgelendirme sistemleri” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum kararının yerinde olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan …sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen … kararının davacıya 27/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 24/08/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 19/01/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “… SMK m. 6/1’in koşullarının olayımızda bulunmadığı, SMK m. 6/5’teki üç durumun olayımızda gerçekleşeceğinin ispatlanamadığı, Kötü niyetin ispatlanamadığı, TPMK …’nın … sayılı kararının iptali ve de … sayılı markanın hükümsüzlüğü koşullarının bulunmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “… cam balkon ve gölgelendirme sistemleri” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 06, 19, 22.sınıftaki “06 Değerli olmayan maden cevherleri. Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri: inşaat demirleri; inşaatlar için adi metalden hasır ve etriyeler; levha, kütük, çubuk, profil, tabaka, sac halinde adi metaller. Barınma, saklama, muhafaza etme, kaplama, sarma, çevreleme, depolama, yerleştirme amaçlı metalden malzemeler ve araçlar: metalden mamul yapılar, metalden inşaat iskeletleri ve dikmeleri, metal kutular, metal ambalajlar, alüminyum folyo, metalden çitler, korkuluklar, metalden tüpler, metal kaplar, madeni depolar, metal nakliye sandıkları, metal portatif merdivenler. Eleme, filtreleme ve benzeri amaçlar için yapılmış metalden malzemeler. Metalden mamul kapılar ve pencereler, kepenkler, jaluziler, bunların kasaları ve aksamları. Elektrik için olmayan madeni kablolar, teller. Metalden hırdavatçı (nalburiye) eşyası: vidalar, çiviler, cıvatalar, somunlar, pimler, pullar, dağcılar için metal pitonlar, zincirler, metal mobilya bağlantıları ve tekerlekleri, sanayide kullanılan metal tekerlekler, kapı ve pencere kolları, metal menteşeler, ispanyoletler, metal kilitler, kilit anahtarları, metalden anahtar taşıma halkaları, metalden makaralar. Metalden havalandırma, ısıtma, kanalizasyon, telefon, yeraltı elektrik ve iklimlendirme tesisatları için havalandırma kanalları, menfezler, menfez kapakları, bacalar, baca şapkaları, menhol (baca) kapakları, ızgaralar. Metalden mamul işaretle gösterme, yönlendirme, belirtme, tanıtma amaçlı malzemeler: tabelalar, panolar, plakalar, metalden ışıksız trafik yönlendirme işaretleri. Metalden mamul sıvı veya gaz nakli amaçlı borular, sondaj boruları ve bunların bağlantı parçaları: metalden vanalar, manşonlar, dirsekler, klipsler, uzatmalar. Madeni para kasaları. Metalden mamul demiryolu malzemeleri: raylar, ray bağlantıları, makaslar. Madeni iskele babaları ve şamandıraları, madeni dubalar, deniz taşıtları için çapa demirleri. Döküm işleri için madeni kalıplar (makine parçası olanlar hariç). Adi metallerden veya bunların alaşımlarından yapılmış sanat eserleri; adi metalden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Metalden mamul kapaklar, şişe kapakları. Madeni direkler, madeni dikmeler, madeni inşaat iskeleleri, madeni kazıklar, madeni kuleler. Kaldırma, yükleme ve nakil için madeni paletler, madeni halatlar, yük kaldırma ve taşımada kullanılan madeni askılar, bağlar, kolonlar, kuşaklar, bantlar ve şeritler. Araç tekerlekleri için metal takozlar. Taşıtlar için metalden mamul profil çıtalar (dekorasyon amaçlı). 19 Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. 22 Halatlar, ipler, ip merdivenler, hamaklar, balık ağları. Çadırlar, tenteler, brandalar, yelkenler, araç örtüleri (araç şeklini almamış olanlar). Tekstilden mamul ambalaj torbaları. Kauçuk ve sentetik olmayan döşeme doldurma malzemeleri (yün, pamuk dahil). Tekstil amaçlı sentetik elyaflar, işlenmemiş büküm elyafları, cam elyaflar.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza ve hükümsüzlüğe dayanak markaların ise …, …, … sayılı ve “…”, “… “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 11, 14, 16, 18, 20, 21, 22, 24, 28, 29, 30, 31, 31, 32, 33, 35, 38, 40, 41, 43. sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda dava konusu marka ile itiraza ve hükümsüzlüğe mesnet hizmetlerin ayniyeti/ benzerliği/ türdeşliği şartının gerçekleştiği, tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… cam balkon ve gölgelendirme sistemleri” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…”, “… “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Karşılaştırmaya konu markalar arasında göze hitap eden bir benzerlik varsa bu benzerlik görsel benzerliktir. Davacıya ait markalar “… ” unsurlarından oluşmaktadır. Söz konusu markalardaki şekil ve renk unsurları sadece ilgili hizmetleri tasvir eden, tali nitelikte, markaya ayırt edici nitelik katmaktan uzak, basit grafik tasarım unsurlarından veya halkın sık sık tanıtım amaçlı kullanım yoluyla alıştığı yazı karakterinin süslenmesinden oluşmaktadır. Bu açıklamalar üzerine markadaki kelime unsurları ayırt edicilik gücü zayıf markalar olduğu kelime unsurları bir bütün olarak esas unsur teşkil etmektedir. Bu sebeple davacı markalarının esas unsurlarının “…” ve “…” olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı markası ise “mavi renkli … kelimesi+şekil+sarı bir kutu içinde beyaz harflerle yazılı … kelimesi+alt tarafta “cam balkon ve gölgelendirme sistemleri” unsurlarından oluşmaktadır. Söz konusu markadaki şekil ve renk unsurları sadece ilgili hizmetleri tasvir eden, tali nitelikte, markaya ayırt edici nitelik katmaktan uzak, basit grafik tasarım unsurlarından veya halkın sık sık tanıtım amaçlı kullanım yoluyla alıştığı yazı karakterinin süslenmesinden oluşmaktadır. Davalı markasındaki “…” ibaresi de davacı markasındaki gibi ayırt edicilik gücü zayıf bir ibaredir. “Cam balkon ve gölgelendirme sistemleri” ibaresi de yapılan işi tanımlar nitelikte ayırt edicilik gücü zayıf bir ibare olduğu için tali niteliktedir. “…” ibaresi de “cam balkon ve gölgelendirme sistemleri” ile bağ kuracak olan … “…” kelimesinin ilk üç harfi olan “…” harflerini çağrıştırmakta olup bu sebeple ayırt edicilik gücü zayıftır. Bu sebeple davalı markasının esas unsurunun “…” olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı ve davalı markalarının şekil ve renk unsurları belirli bir derece farklılık arz etmekte; ancak bu unsurlar ortalama tüketici tarafından tali unsurlar olarak algınacağı için görsel benzerlikte arka planda kalacaktır. Markalardaki esas unsurlar olan davacıya ait markalardaki “…” ve “…” ibareleri ve davalıya ait markadaki “…” ibareleri karşılaştırıldığında markalardaki ilk unsur olan “…” ve “…” ibareleri sadece “c” ve “k” harfleri dolayısıyla farklılaşmaktadır. Markaların ikinci unsurları olan davacıya ait markalardaki “…” ve “…” ve davalıya ait markadaki “…” ibaresi önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Markalar bir bütün olarak ele alındığında markalar arasında kısmi bir görsel benzerliğin olduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
İşitsel benzerlik karşılaştırma konusu işaretlerin telaffuzları itibariyle kulakta bıraktıkları sese göre ortaya çıkan bir benzerlik karşılaştırmasıdır. Burada sözcük veya ses markaları bakımından ortaya çıkan benzerlikten söz edilmektedir.
İşitsel işaret benzerliği değerlendirmesinde özellikle işaretin telaffuzu ile hecelerin sırası ve sayısı dikkate alınır. Markalardaki esas unsurlar olan davacıya ait markalardaki “…” ve “…” ibareleri ve davalıya ait markadaki “…” ibareleri karşılaştırıldığında markalardaki ilk unsur olan “…” ve “…” ibareleri sadece “c” ve “k” harfleri dolayısıyla farklılaşmaktadır. Markaların ikinci unsurları olan davacıya ait markalardaki “…” ve “…” ve davalıya ait markadaki “…” ibaresi önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Markalar ilk unsur bakımından işitsel olarak ayniyet teşkil etmekte son unsurlar bakımından ise farklılaşmaktadır. Markalar bir bütün olarak ele alındığında arasında kısmi bir işitsel benzerliğin olduğu değerlendirilmektedir.
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Davacı markasındaki “…” ve “…” ibarelerineki “…” kelimesi “Büyük, geniş, mikro karşıtı” anlamına; “…” kelimesi “merkez” ve “…” kelimesi ise “istasyon, santral” anlamlarına gelmektedir. Bir bütün olarak ilgili markalar “büyük merkez” ve “büyük santral veya büyük merkez” anlamına gelmektedir. Davalı markasındaki “…” ibaresi de “cam balkon ve gölgelendirme sistemleri” ile bağ kuracak olan … “…” kelimesinin ilk üç harfi olan “…” harflerini çağrıştırmakta olup bu sebeple davalı markası “büyük pencere” anlamını çağrıştırmaktadır. Markalar bütün olarak ele alındığında sadece ilk unsur bakımından kısmi bir anlamsal benzerliğin olduğu değerlendirilmektedir.
Karıştırılma ihtimaline ilişkin değerlendirmede, malların veya hizmetlerin benzerlik düzeyi, ilgili tüketici kesiminin dikkat düzeyi, önceki markanın ayırt edici niteliğinin gücü/derecesi, önceki markanın bilinirliğinden de kaynaklanan ayırt edicilik gücü ve işaretlerin benzerlik düzeyi gibi hususlar dikkate alınır. Markalar arasında karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde markalar bütün olarak ele alınarak görsel, işitsel ve kavramsal bir karşılaştırma yapılmaktadır. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere bu faktörlerden biri veya birkaçı markaların ayırt ediciliği üzerinde daha etkili olabileceği gibi etkisi çok düşük olabilir veya hiçbir etkisi bulunmayabilir. Bu durum her bir somut olayda özellikle tescil edilmek istenen markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin türleri de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Bu kapsamda ifade edilmesi gereken diğer bir husus ise ayırt edici niteliği zayıf olan ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğu, böyle ibareleri içeren markalarda ayırt ediciliği düşük olan örtüşen bileşenlerden ziyade diğer unsurlara yönelmek gerektiği yönünde doktrinde ve …Kararları’nda yerleşmiş bir görüş bulunmaktadır. Bununla birlikte; zayıf/ayırt edici niteliği düşük ibareleri ihtiva eden markaların da, zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, hem öğreti hem …tarafından kabul edilmektedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda davacı markası ve davalı markası görsel, işitsel ve anlamsal olarak sadece “…” ve “…” ibareleri dolayısıyla benzerlik arz etmektir. Davacı ve davalı markası arasında sadece ayırt edicilik gücü zayıf olan “…” ve “…” ibareleri dolayısıyla benzer bulunsa da davalı markasının sadece “perakende satış hizmetleri” bakımından ayırt edicilik gücünün yüksek olması ancak davalı markası kapsamındaki mal ve hizmetler bakımından zayıf olması; davalının “…” ibaresine “…” kelimesini eklemesi ve görsel olarak belli başlı değişiklikler yapması dolayısıyla markaya yeterli ölçüde ayırt edicilik kazandırması; davacı marka sahibi, markası üzerinde yapılan asgari düzeydeki değişiklilere tahammül etmek zorunda olması dolayısıyla markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Önceki Markanın Ayırt Edicilik Gücü
Önceki markanın bütünü itibarıyla sahip olduğu ayırt etme gücü karıştırılma ihtimalinin belirlenmesinde dikkate alınan faktörlerden bir diğeridir. Önceki markanın ayırt edici gücü, markanın kendi özelliklerinden kaynaklanabileceği gibi, bilinirliğinden de kaynaklanabilir. Ayırt ediciliği yüksek markalar, düşük ayırt ediciliğe sahip markalara göre daha geniş bir korumadan yararlanırlar. Bu yüzden, önceki markanın ayırt edici gücü arttıkça karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkma ihtimali de artar. Ayrıca, ayırt edici gücü yüksek markalar söz konusu olduğunda malların/hizmetlerin daha az benzer olması karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmaz.
Tanımlayıcı ya da jenerik işaretlerin ayırt edici güçten yoksun olduğu ve dolayısıyla tescil edilebilir nitelikte olmadığı, doğrudan tanımlayıcı nitelikte olmayan ancak ima içeren yani dolaylı olarak tanımlayıcı olabilecek işaretlerin tescil edilebilir nitelikte olduğu ancak ayırt edici niteliğinin düşük olduğu, mal veya hizmete gönderme içermeyen rasgele seçilmiş markalarda ayırt edici niteliğin normal düzeyde olduğu, piyasada yaygın kullanım nedeniyle arttırılmış ayırt ediciliğin bulunduğu ve en nihayetinde tanınmış nitelikteki markaların ayırt edici gücünün en fazla olduğu kabul edilir.
Benzer şekilde, ticari hayatta yaygın kullanımı bulunan kelimeler ve/veya şekiller, …’de yaygın kullanımı bulunan kişi adları-soyadları, günlük dilde sıklıkla kullanılan kelimelerin, şekillerin veya renklerin, kısa harf gruplarından oluşan işaretlerin ve bir malın şekli veya ambalajından oluşan işaretler ile coğrafi yer/bölge adları da kural olarak ayırt edici gücü düşük ibareler olarak değerlendirilir.
Diğer taraftan, …’nın … sayılı kararında da belirtildiği üzere, önceki markanın özellikle tanınmışlığı nedeniyle yüksek düzeyde ayırt edici gücü olsa bile karıştırılma ihtimalinin kendiliğinden ve her durumda ortaya çıkacağı kabul edilemez. Bu nedenle, karıştırılma ihtimali ilgili tüm faktörlerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde karara bağlanmalıdır. (… .).
Düşük ayırt ediciliği bulunan markaların koruma kapsamı oldukça dar olduğundan, işaretler arasında var olan ufak değişiklerle bile karıştırılma ihtimali bertaraf edilebilmektedir. Söz gelimi ilaç sektöründe, ilaç etken maddesinin adından türetilen markalar ayırt edici niteliği düşük markalar olarak kabul edildiğinden, bu gibi markalarda küçük bir değişiklik ile harflerin eklenmesi ya da çıkarılması vs. gibi karıştırılma ihtimali ortadan kaldırılabilmektedir. Bu yüzden, bu tür markaların koruma kapsamı daha dardır (… Marka İnceleme Kılavuzu, s. 477 vd.).
Somut olayda davacıya ait olan markalardaki ortak unsur olan ve aşağıda da açılanacağı üzere davacıya ait markalardaki ortak unsur olan “…” ibaresi ve “….” (… kararında belirtildiği üzere … / “…. (Marka, kullanımın ispatına ilişkin delil sunulmadığı tespit edildiğinden, Md. 6/1 kapsamında yapılan incelemede dikkate alınmamıştır.) ibarelerinden oluşmaktadır. Davalı markası ile karıştırılma ihtimaline sebep olduğu iddia edilen “…” kelimesi “Büyük, geniş, mikro karşıtı” anlamına gelmektedir. “…” kelimesi “merkez” ve “…” kelimesi ise “istasyon, santral, merkez” anlamlarına gelmektedir. “Büyük, geniş, mikro karşıtı” anlamına gelen, yapılan işin büyüklüğünü vurgulayan “…” veya “…” kelimesi …’de çoğu kişi tarafından anlamı bilinen ve birçok sektörde sıklıkla kullanılan; … ile başlayan 281; … ibaresini barındıran 356; … ile başlayan 543; içinde … ibaresini barındıran 642 (…) marka başvurusunun yapıldığı; … ile başlayan 3086 ve … ile başlayan 248 ticaret unvanının bulunduğu bir işarettir. Bu sebeple söz konusu … ibaresi, niteliği gereği ayırt edicilik gücü zayıf bir ibaredir. “…” ibaresi de benzer şekilde anlamı çoğu kişi tarafından bilinen ve ticaret hayatında bir işin yapıldığı veya malın satıldığı merkez anlamında kullanılan ayırt edicilik gücü zayıf bir ibaredir.
Bir marka, niteliği gereği ayırt edicilik seviyesi düşük olsa dahi, markanın … çapında önemli ölçüde bir tanınmışlık seviyesine ulaşması dolayısıyla markasının yaygın kullanım nedeniyle artırılmış ayırt ediciliğe sahip olduğu kabul edilebilecektir. Bu sayede sunulan mal ve hizmetler ile yakın bir bağı bulunan markanın zayıflığı geri plana itilerek tüketiciler nezdinde sunulan hizmetin niteliğini tanımlayan bir unsur olarak değil doğrudan davacıya ait teşebbüsün mal ve hizmetlerini ayırt etmeye yarayan ve tüketici bakımından markasal bir algının oluşmasını sağlayan bir nitelik kazanacaktır. … markasının uyuşmazlık konusu emtiada kullanılıp sonradan ayırt edicilik iktisap ettiğine ilişkin bir delil dosyada yoktur.
Kullanmama Defisi Açısından Değerlendirme
Başvuru sahibi itiraz sürecinde SMK m. 19/2’ye dayanrak kullanım kanıtı talep etmiştir. Davacı tarafından uyuşmazlık konusu emtianın kapsamında yer alan emtia açısından kullanma ilişkin bir kanıt sunulamamış olması nedeniyle … sayılı marka dikkate alınmamıştır. Ancak kullanımın ispatlanamadığı gerekçesiyle dikkate alınmayan … sayılı … … markasının kapsamında yer alan 22. sınıf zaten itirazda ve hükümsüzlük davasında dayanak olan … sayılı markanın kapsamında yer aldığından … sayılı markanın kullanımının ispatlanmamış olması değerlendirme açısından önem arz etmemektedir.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-5-9 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde …aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/02/2023

Katip …
¸

Hakim ….
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.