Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/338 E. 2023/46 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/338 Esas – 2023/46
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/338
KARAR NO : 2023/46

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 22/08/2022
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/02/2023
DAVA:
Davacı vekili 22/08/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin … nezdinde … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun … resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin … sayılı ve “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı davalının yeniden inceleme taleplerinin bu kez … … sayılı …kararı ile nihai olarak reddine karar verilerek başvurunun reddine karar verildiği, oysa …tarafından markaların bütünsel olarak incelenmediğini, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilleri şirket tarafından başvurusu yapılan marka ile davalı adına tescilli üç adet marka incelendiğinde markaların ortak tek unsurunun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin tali unsur niteliğinde olduğunu, biçimsel açıdan markaların benzerlik teşkil etmediğinin görüleceğini, bütünsel inceleme yapıldığında, müvekkilleri şirkete ait “…” markasında asıl unsurun şekil ile “…” ibaresi olduğunu, davalıya ait markalar ile ortak unsur olan “…” ibaresinin tek başına bir anlam ifade etmediğini ve ekten ibaret olduğu dikkate alındığında sadece “…” ibaresinin iltibas yaratmadığını, “…” ibaresinin yaygın ve zayıf bir ibare olduğunu, kimsenin tekeline bırakılamayacağı gibi tali unsur teşkil etmediğini belirterek, …’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Başvuruya konu markanın, siyah ve büyük harflerle yazılmış “…” ibaresi ile söz konusu ibarenin üst kısmında yer alan sarı, turuncu, yeşil, mavi ve mor renkleriyle boyanmış “D” harfine benzeyen sekil unsurundan oluştuğunu, davalı şirkete ait redde mesnet markaların, bir daire figürünün içine yerleştirilmiş “…” ibaresi ile bu ibarenin sağ/sol kısmında yer alan “…” ibaresinden müteşekkil olduğunu, başvuru konusu marka ve redde mesnet markalarda ön plana çıkan esas unsurun, birbirinin tıpatıp aynısı olan “…” ibaresi olduğunu, davacı vekili, her ne kadar “…” ibaresinin yaygın ve zayıf bir ibare olup kimsenin tekeline bırakılamayacağını ileri sürmüş ise de, söz konusu ibarenin çekişme konusu hizmetleri doğrudan tanımlayıcı niteliği bulunmadığını, başvuruda yer alan “…” ibaresinin ise tanımlayıcı nitelikte olduğundan, davacı vekilinin iddiasının aksine “…” ibaresi başvuru konusu markada ayırt ediciliği sağlayan kelime unsuru olduğunu, başvuru konusu marka içerisinde geçen “…” ibaresinin, sunulan hizmetin … platformda sunulan hâli olarak algılanabileceğini, diğer taraftan “…” ibaresinin ret gerekçesi … sayılı markanın tek kelime unsurunu oluşturduğunu, dava konusu marka ile redde mesnet alınan markaların her birinin gözde ve kulakta bıraktıkları tesirin aynı olması karşısında, sonrakinin ilkinden ayırt ediciliğinin bulunduğunu söylemenin imkansız olduğunu, başvuru konusu işarete bakıldığında gözde bıraktığı iz, duyulduğunda kulakta kalan ses, redde mesnet markayı hatırlattığını, davacı başvurusunun konusu olan işareti gören ve duyan tüketicilerin zihninde belirecek olan izin, hemen redde mesnet markanın bıraktığını hatırlattığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri şirketin yayıncılık sektöründe uzun süredir faaliyet gösteren, bilinen ve tanınan bir şirket olduğunu müvekkilleri şirkete ait “…” logolu markasının da, yıllardır süre gelen yayın hayatında toplumda yaygın olarak bilinen ve izlenen tanınmış bir marka olduğunu, müvekkilleri şirkete ait marka ile davacının işbu dava ile tescilini istemiş olduğu markanın aynı sınıf ve hizmetlerde, iltibas derecesinde benzer olduğunu, müvekkillerine ait dayanak markaların esas unsurunun açıkça “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresi ilgili mal ve hizmetler bakımından tali nitelikte olduğunu, itiraza konu markanın da esas unsurunun “…” olup yer alan “…” ibaresinin de tescil edilen emtialar bakımından markasal ayırt ediciliğinin bulunduğunun söylenemeyeceği, davacının kullanmış olduğu markada, kullanmış olduğu şeklin de müvekkillerine ait dayanak markalarda kullanılan yuvarlak şekli anımsattığını, her iki markanın esas ve baskın unsurlarının “…” olduğunu, bu bakımdan markalar arasında işaretsel benzerliğin oldukça yüksek olduğunu, tali olarak kullanılan unsurların da birbiri ile bağlantı kurulabilecek alanları temsil ettiğinden, halk nezdinde itiraza dayanak markanın müvekkillerine ait bir markanın devamıymış ve hatta müvekkillerinin dayanak markasıymış gibi bir izlenim yaratacağını, “…” ibareli başvuru ile “…” asli unsurunu barındıran müvekkilleri markalarının “…” ibaresini ortak olarak içermeleri nedeniyle benzer olduklarını, davacının markası içerisinde geçen “…” ibaresinin sunulan hizmetin … platformda sunulan hali olarak algılanabileceğini, müvekkilleri şirket markasının …’de tanınan ve bilinen bir marka olması sebebi ile davacının işbu davasının kabul edilmesi halinde, SMK 6/5 maddesinde belirtilen şartların da gerçekleşeceğini, davacının işbu dava ile basiretli bir tacir gibi davranmadığını, kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu … …’nun … sayılı kararı ile davacıya ait kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davacı başvurusu olan …. sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. …kararının davacı başvuru sahibine 29/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 22/08/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 09/01/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “… Davaya konu … sayılı markanın tescili talep edilen 35. ve 41. sınıfta yer alan hizmetlerin tamamının, davalı yanın davasına mesnet markalarında yer alan hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu, Davaya konu … sayılı davacı şirket markası ile davalı şirketin itiraza dayanak markaları arasında 6769 s. SMK’nun 6/1. maddesi kapsamında ilişkilendirme ihtimali dâhil karıştırılma ihtimali bulunduğu, varılan sonucu ile aynı nitelikte olan dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 28.06.2022 tarih ve … sayılı kararının yerinde olup olmadığının takdirinin Sayın Mahkemede olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35, 41, 42. sınıftaki “35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. 41 Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 42 Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “… …”, “… şekil”, “… …” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 09, 16, 35, 38, 41, 42, sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda dava konusu marka ile davalı markasının kapsadığı mallar ve hizmetler karşılaştırıldığında, dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve benzer hizmetler ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın dava konusu edilen 35, 41 ve 42. sınıftaki hizmetlerin tamamının davalı yanın markasında yer alan 35, 38, 41 ve 42. sınıftaki hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… …”, “… şekil”, “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacı yanın başvuruya konu markasının kelime/sayı ve şekil unsuru içerdiği bu hali ile bileşke marka olarak kabul edilebileceği, davalı yanın itiraza mesnet markalarının ise kelime/sayı ve kelime/ sayı + şekil unsuru içerecek şekilde olduğu, davacı yan markasında kelime/sayı unsuru olarak “…” ibaresinin, davalı yan markalarında ise kelime unsuru olarak “… …”, “…”, “… …” ibarelerinin yer aldığı görülmüştür.
Davacı yan markası birleşik olarak hem kelime ve hem sayıdan oluştuğu, anlamsal olarak ise “…” ve “…” şeklinde bölünebileceği, her iki taraf markalarında da ortak olduğu iddia olunan “…” sayısının, matematik ile birlikte günlük hayatta da kullanılan bir sayı olduğu, günlük kullanımda geniş bir bakış açısına sahip olma anlamına geldiği, geometride çeşitli şekillerin açılarının toplamına denk gelmesinden kaynaklı günlük kullanımda farklı bir anlama ulaştığı, davaya konu markada yer alan “…” ibaresinin ise … olduğu ve … “…” olarak çevrilebileceği, anlamının ise sayısal, verileri bir ekran üzerinde elektronik olarak gösteren, verilerin bir ekran üzerinde elektronik olarak gösterilmesi anlamlarına geldiği, günlük hayatta ise bilişim sektöründeki kullanımından öte, günlük hayatta da sayısal dünyada yer alan fiziki olmayan, özellikle resim, video, ses, yazı gibi ve bunlarla sınırlı olmayacak şekilde çeşitli bilgilerin yer aldığı bir sistemin tanımı haline geldiği, davalı yan markaları incelendiğinde, “…” ibaresi ile birlikte, … sayılı markada “…” ibaresinin, … sayılı markada ise “…” ibaresinin yer aldığı, bu hali ile taraf markalarında yer alan “…”, “…” ve “…” ibarelerinin, tescilli mal ve hizmetlerinin yanından, neredeyse her mal ve hizmet ile yakından ilişkileri nedeni ile ayırt edicilik güçlerinin çok zayıf veya olmadığının kabul edilmesi gerektiği, anlamsal olarak “…” veya “… …” ibareleri arasında yakınlık olduğunun görüldüğü, ön plana çıkan unsurun “…” olduğu görülmüş, dosyada yer alan iddia ve savunma doğrultusunda, yapılan incelemede, taraf markalarında ayırt edici olmayan veya ayırt edici gücü zayıf olan ibare / ibareler olup olmadığı hususuna bakıldığında, ilk olarak, ayırt edici gücü zayıf olsa da, minimum tescil edilebilirlik şartını yerine getiren kelime unsurlarının tescil edilmesinin olağan olduğu, buna karşın söz konusu durumun, bu markaların koruma kapsamlarının geniş olduğu anlamına gelmediği, bu tip markaların sınırlı koruma kapsamından yararlanması gerektiği, kural olarak benimsenmiştir. Bu doğrultuda, … Temyiz Kurulu, … sayılı kararında, markaların ortak olarak içerdikleri unsurun ayırt edici niteliğinin düşük olması haline ilişkin ilkeleri saymış, bu kapsamda, eğer markalar ayırt edici niteliği düşük olan bir unsuru ortak olarak içeriyorsa, karıştırılma olasılığı değerlendirmesi, ortak olmayan unsurların markanın bütünsel olarak oluşturduğu izlenime etkisine odaklanacağı, değerlendirmede, ortak olmayan unsurların benzerlikleri – farklılıkları ve ayırt edici niteliklerinin dikkate alınacağını kabul edilmiştir.
Söz konusu genel kural ile birlikte, taraf markalarında yer alan ve ortak olduğu iddia olunan “…” sayısının/anlamının, uyuşmazlık konusu sınıflar açısından, bir vasfı ya da karakteristik özelliği tasvir etmediği, diğer bir deyiş ile ayırt edici özelliğe sahip olduğu fakat söz konusu ayırt ediciliğin günlük kullanımdaki yaygınlığı da dikkate alındığında görece düşük düzeyde kaldığı değerlendirilmiştir. Davalı yanın, itiraza mesnet markasının kullanımı nedeni ile belli bir üne ulaştığına dair dosya kapsamında yeterli bir delile rastlanmamıştır.
İşitsel olarak yapılan karşılaştırmada, davacı markasında … ibare bulunmakla birlikte, “…” olarak okunmasının muhtemel olduğu, “…” sayısının da her ne kadar … bir ibare ile tescile konu edilmişse de … okunmasının muhtemel olmadığı ve … okunacağı, bu hali ile “…” şeklinde okunacağı, davalı markalarının ise “…” şeklinde okunacağı, taraf markalarında okunuş olarak benzer ibarelerin bulunduğu görülmekle birlikte, davaya konu markada söz konusu benzerliği düşüren farklı unsurun da yer aldığı kanaatine varılmıştır.
Görsel olarak yapılan karşılaştırmada, davaya konu markanın kelime/sayı ve şekil unsuru içerdiği, beyaz zemin üzerine üstte çeşitli renklerden oluşmuş şekil, altında siyah tonlarda “…” ibaresi içerdiği, davalı yan markalarından … sayılı markaların kendi içinde benzer figüratif özelliklerin yer aldığı, gri ve beyaz zeminler kullanılmak sureti ile şekil üzerine beyaz tonda “…” sayısının yerleştirildiği, … sayılı markada beyaz renkte “…” sayısının önünde yer alacak şekilde “…” ibaresinin bulunduğu, … sayılı markanın ise kelime markası olduğu, beyaz zemin üzerine siyah tonlarda tek satıra gelecek şekilde, “… …” ibaresinden oluştuğu, davalı yan markalarında görsel olarak ön plana çıkan unsurun “…” sayısı/işareti olduğu, bu hali ile görsel olarak da taraf markalarının “…” sayısı/işaretini içerdiği, markaların incelenmesinde bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında; Davaya konu markanın bileşke marka olduğu, bileşke markanın bir veya daha fazla unsurunun baskın karakterine karar verilirken, özellikle bu unsurların her birinin asıl niteliklerinin diğer unsurların asli nitelikleriyle karşılaştırılmasına ve ayrıca ek ve yardımcı olarak çeşitli unsurların markadaki konumlarına dikkat edilmesi gerektiği (…. ), bu doğrultuda, dava konusu markada, her ne kadar şeklin kelime/sayı unsuruna göre daha büyük kompozisyon edildiği görülse de “…” ve “…” ibarelerinin baskın olduğu, ön planda asli, baskın ve ayırt edici unsur olarak kullanıldığı ve her halükarda en azından eş düzeyde markayı temsil eden hakim unsurlardan biri olduğu, “…” ve “…” kelime/sayısı açısından ise, “…=…” ibaresinin eşsiz, benzersiz, ayırt ediciliği çok yüksek, vurguyu ve alıcı kitlesinin dikkatini tek başına üzerine toplayan markanın başlangıcına yerleştirilerek asli dikkat ve vurguyu toplayan müşterek “…” ibaresine çağrışımı ve karıştırılmayı bertaraf edecek düzeyde ayırt edicilik katan ibare olmadığı, anlamsal olarak ayırt edici olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla, davalı yanın markalarındaki diğer kelime, şekil ve renk unsurlarından doğan tali farklılıkların göz ardı edilebilir olduğu …+, …Hukuk Genel Kurulu’nun 19.10.2011 tarih … sayılı “…” kararında da “Her iki markada da vurgunun ‘Roman’ ibaresinde toplandığı, orta düzeyde bir tüketicinin hafızasında bıraktığı imajın ve fonetik etkinin bu kelimede odaklanacağı, davacı şirketin ürünlerini almak isteyen orta seviyedeki alıcıların aynı ya da benzer raflarda sunulan aynı tür ürünleri gördüğünde davacı markasının hafızada ve gözde bıraktığı iz ve etki nedeniyle davacı ürünlerini aldığını zannetmesi, gerçekte davalının ürünlerini satın alması olasılığının yüksek olacağı” benimsenmekle, somut olayda da söz konusu durumun mevcut olduğu, davacının asıl unsuru “…” olan seri markalarının varlığı karşısında, davaya konu “…” markasının daha önce tescil edilip kullanılmakta olan “…” ibareli seri markaların bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabileceği, netice olarak, taraf markalarında yer alan ibarelerin benzerliği, birbirine yakınlığı, davalı yanın seri marka şeklinde “…” ibareli markalara sahip oluşu, davalı markalarında yer alan diğer unsurların genel olarak belli bir ayırt edicilik seviyesine çıkmadığı, söz konusu markalarda ve davaya konu markada yer alan diğer unsurların taraf markalarını ayırmaya yetmediği, davaya konu markada yer alan şekil ve davalı yan markasında yer alan sloganın ise söz konusu benzerlik derecesini düşürmeye yetmediği, ne kadar dosya kapsamında tescilli farklı “…” ibareli marka bulunduğu görülmüşse de “…” sayısının uyuşmazlığa konu sınıflar açısından ayırt edici özelliği olmadığı anlamına gelmeyeceği, somut olay itibari ile “…” sayısının marka kompozisyonu içindeki yeri ve markada yer alan diğer ibareler kapsamında inceleme yapıldığı, bu hali ile işaretlerin karıştırılma ihtimali yaratacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Netice itibariyle davaya konu … sayılı davacı şirket markası ile davalı şirketin itiraza dayanak markaları arasında mal ve hizmetlerin ayniyeti şartının gerçekleştiği 6769 s. SMK’nun 6/1. maddesi kapsamında ilişkilendirme ihtimali dâhil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/02/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.