Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/324 E. 2023/219 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
… MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/324
KARAR NO : 2023/219

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2023
DAVA:
Davacı vekili 15/08/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, … ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak …tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilleri şirketin … Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi olarak kurulduğunu, kablo altyapısı ve bu altyapı üzerinden yürütülen hizmetlerin …’a devredildiğini, diğer Davalı … nezdinde tescilli ve uzun zamandır yoğun/yaygın kullanım ile tanınmış hale getirmiş olduğu birçok markası olduğunu, hem … …, hem de …kararında mutlak ret nedenlerine yönelik ileri sürülen iddialar ve gerekçelerin dikkate alınmadan karar verildiğini, 6769 Sayılı SMK’nın 5/1-a, b, c, bentleri gerekçe gösterilmek suretiyle itiraz edilmişse de, işbu itiraz gerekçelerinin göz ardı edildiğini, dava konusu markada “…” ve “…” sözcüklerinin bir araya gelerek ortaya çıkan anlam ile markanın tescil edilmek istendiği emtialar bakımından ticari kaynak gösterme vasfının bulunmadığını, doğrudan malın/hizmetin türüne atıf yaptığını, soyut ve somut ayırt ediciliğinin bulunmadığının tartışmasız olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunduğunu, bu halde, müvekkilleri şirkete ait “…” esas unsurlu markalar ile esas unsuru aynı olan “… …” esas unsurlu itiraz konusu marka arasında görsel benzerlik bulunduğunu, dava konusu markada yer alan “…” unsurunun, …’nin tek … operatörü unvanına sahip olan … A.Ş.’nin … ile ilgili gerçekleştirdiği faaliyet alanına doğrudan atıf yapması nedeniyle de dava konusu markanın müvekkilleri şirkete ait markalar ile karışıklık yaratacağının açık olduğunu, markaların aynı mal ve hizmet sınıfında yer aldığını, “… A.Ş.,” unvanı, işletme adı ve “…” esas unsurlu markaları ile tanınmış müvekkilleri şirketin uzun yıllardır ticari faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu, davaya konu “… …” ibaresiyle yapılan marka başvurusunun müvekkilleri şirketin ticaret unvanını ve işletme adını, bir başka ifade ile sınaî mülkiyet hakkını kapsadığını, “…” esas unsurlu markaların, kullanımının kalıcı olması açısından birçok reklam, promosyon çalışmaları yapıldığı göz önüne alındığında, tüketiciler nezdinde özellikle …, … ve benzeri alanlarda tanınmış marka haline geldiğinin açık ve net ortada olduğunu belirterek, … …’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… … …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu marka başvurusu ile davacı adına kayıtlı itiraza mesnet markaların incelemesinde başvuruda yer alan “…” ibaresinden kaynaklı benzerlik olduğunun görüldüğünü, “…” ibaresinin ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, markaların karşılaştırılmasında bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında dava konusu markada “… … …” ibaresinin kullanıldığı, markaya yeterli ayırt ediciliği katıldığı ve davacı markaları ile benzerlik bulunmadığının görüldüğünü, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak SMK m. 6/1 anlamında karıştırılma ve iltibas ihtimaline sebebiyet verecek düzeyde benzerlik bulunmadığını, markaların benzer olmadığını, markanın tanınmış marka olduğu somut delillerle ispat edilemediğini, davacı tarafça “… … …” ibaresinin SMK m.6/6 kapsamında başvurunun reddine karar verilmesi gerektiği, Kurul kararının hatalı olduğu iddia edilmekteyse de davaya konu başvurunun, davacının ticaret unvanını aynen içermediğinden işbu itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının, kötüniyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 6769 Sayılı SMK’nın 5/1-(a), (b), (c) hükümleri kapsamında başvurunun reddi koşullarının oluşmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahsa usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen …kararının davacıya 04/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 15/08/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 07/04/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davaya konu … sayılı marka açısından 6769 sayılı SMK 5/1-(a)-(b)-(c) maddesi kapsamında tescil engeli bulunmadığı, davaya konu … sayılı markanın 09. sınıfında yer alan mallarının ve 42. sınıfta yer alan hizmetlerinin tamamının, davacı yanın itirazına mesnet markalarında yer alan mallar / hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu, davaya konu … sayılı davalı şahıs markası ile davacı şirketin itiraza ve hükümsüzlük talebine dayanak markaları arasında 6769 s. SMK’nun 6/1. maddesi kapsamında ilişkilendirme ihtimali dâhil … bulunmadığı, davaya konu … sayılı davalı şahıs markası açısından, 6769 s. SMK’nun 6/5. maddesi şartlarının oluşmadığı, davaya konu … sayılı davalı şahıs markası açısından, 6769 s. SMK’nun 6/6. maddesi şartlarının oluşmadığı, davaya konu … sayılı davalı şahıs markasının tescil işlemlerine devam edilmediği, bu nedenle hükümsüzlük talep edilmeyeceği…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.5/1-a-b-c madde hükmü uyarınca ayırt edicilik ve tanımlayıcılık açısından yapılan değerlendirme de;
İşaret, bir mal veya hizmeti ifade eden, onu tanıtmaya, diğerlerinden ayırt etmeye yarayan simgedir. Ayırt edicilik ikiye ayrılır. . İlki soyut ayırt ediciliktir. Yani bir işaretin herhangi bir mal ve hizmetle ilgisi olmaksızın marka olabilmek için gerekli ayırt ediciliğinin olup olmadığının tespiti gereklidir. Bazı kelime ve kavramların hiçbir mal ve hizmet için tescilinin mümkün olmaması gibi. İkinci ise somut ayırt ediciliktir. Madde kapsamına giren, somut ayırt edicilik, bir işaretin belirli bir mal ve/veya hizmet açısından ayırt edici olup olmaması anlamındadır. Bir ürünün şeklinin o ürün için tescil edilmemesi somut ayırt ediciliğinin olmamasındandır. Soyut ayırt edicilik marka olabilirliğin bir koşuludur, somut ayırt edicilik ise, tescil edilebilirliğin bir koşuludur. Diğer bir deyiş ile somut ayırt edicilik, bir işaretin belirli bir mal ve hizmet bakımından ayırt edici olmasıdır. Eğer işaretin tescili talep edilen mal veya hizmetin bir özelliği, amacı ya da vasfıyla ilgili bilgi veriyorsa, somut ayırt edicilik gücüne sahip değildir. Kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanma ancak somut ayırt ediciliğin bulunmaması halinde söz konusu olabilir. 6769 s. SMK m. 5/1-(c) uyarınca, ticaret alanında coğrafi kaynak belirten işaretler de markada münhasıran veya esas unsur olarak yer alamazlar. Bunun sebebi, kamuya ait olan bir yer adının kullanımının tek bir kişinin tekeline verilememesi ve o yerde yetişen ürünlerin şöhretinden tek bir kişinin istifade etmesinin önlenmesidir. Coğrafi yer adı konusunda herhangi bir sınırlayıcılık bulunmadığından; bir ülke, bölge, şehir, göl ya da dağ ismi dahi olabilir. Başvuruya ayırt edicilik katan başka bir unsur olmaması hâlinde, markayı oluşturan coğrafi yer adı, tescil talep edilen mallar ve hizmetler için bilinir, ünlü ya da o mal ve hizmeti doğrudan anımsatıyorsa ve ürün için menşei bildiriyorsa başvuru reddedilir.
Davaya konu markaya ait tescili talep edilen sınıflar incelendiğinde, çeşitli mal ve hizmetleri içerdiği, bunları içerisinde, genel olarak çeşitli ölçme aletleri, laboratuvar ekipmanları, bilgisayar ve çevre ekipmanları, ve benzeri elektronik cihazlar ile taşıt kiralanması, bilimsel ve sınai inceleme, araştırma, bilgisayar hizmetlerinin yer aldığı görülmüştür. Davaya konu işaret incelendiğinde; “ ” ibarelerinden oluştuğu, marka kompozisyonu içinde, şekil unsurunun bulunmadığı, …fon üzerine … tonlarda büyük/küçük harfler birlikte kullanılarak, tek satıra gelecek şekilde, “…”, “…” ve “…” kelimelerinden oluştuğu, “…” ibaresinin herhangi bir anlamının bulunmadığı, “…” ve “…” ibarelerinin baş harflerinden türetilmiş olabileceği, “…” ve “…” ibarelerinin de …olduğu, bir bütün olarak “…” şeklindeki marka başvurusunun, tescili talep edilen sınıflar açısından ayırt edicilik vasfına sahip olduğu, bu hali ile markanın sınıfında yer alan mal ve hizmetler açısından kavramsal bir bağının bulunmadığı, söz konusu mal ve hizmetlerin özelliklerini belirtmediği, davacı yanın da dilekçelerinde belirttiği üzere, genel kamu yararı, “…” ibaresinin bir kişinin tekeline verilmemesi şeklinde olmakla birlikte, somut olayda “…” ibaresi ile birlikte farklı ibarelerin de markada yer aldığı, tescili istenen sınıflar açısından ilgili tüketici kesiminin, makul düzeyde bilgili, gözlemci ve ihtiyatlı ortalama tüketiciler olması da dikkate alındığında, hedef tüketici / ilgili kesimin algısında ayırt edilebilme işlevini yerine getirebileceği, tespit edilen ilgili tüketici kesimi tarafından davaya konu işaret görüldüğünde refleks olarak mal ve hizmetin kaynağı arasında bağlantı kurmasına engel bir durumun ortaya çıkmayacağı, davaya konu işaretin tanımlayıcı olup olmadığı araştırılırken işaretin ihtiva ettiği tüm unsurlar ile birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekeceğinden, kelime markası ibarenin belli bir fonksiyon belirtmediği kabul edilmiş, davaya konu markanın, tescili talep edilen sınıflar açısından, 6769 s. SMK m.5/1-(a) ve (b) kapsamında yer alan mutlak ret nedenlerini aşacak düzeyde olduğu, tanımlayıcı olmadığı, tescili talep edilen sınıflar açısından 6769 s. SMK m.5/1-(c) kapsamında sayılamayacağı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü uyarınca iltibas ihtimali açısından yapılan değerlendirme de;
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “…” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “… … …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09, 39, 42.sınıftaki “09 Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, … antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. 39 Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri. 42 Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri. ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza ve hükümsüzlüğe dayanak markaların ise …. sayılı ve “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut uyuşmazlık açısından, dava konusu markanın, dava konusu edilen 09. sınıftaki ve 42. sınıftaki mallar / hizmetler açısından sağlanmış olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… … …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “… ” model … yarışması” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacı yanın markasının “… … ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin markada yer alan diğer ibareler olan “…” ve “…” ibarelerinin baş harflerinden türetilmiş olabileceği, belli bir anlamının olmadığı, diğer iki kelimenin ise …olduğu, … uyarınca, “…” ibaresinin anlamının “… sınırları içinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimse, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, … değişik lehçelerini konuşan soy ve bu soydan olan kimse” anlamlarına geldiği, “…” ibaresinin ise aynı sözlük kapsamında “bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk, feza, mekân, bütün gök cisimlerinin içinde bulunduğu sınırsız boşluk” anlamlarına geldiği, davacı yan markalarında ise ortak ve benzer olduğu iddia olunan “…” ibaresine bakıldığında, “…” ve “…” ibarelerinin birleşiminden türetildiği, “…” ibaresinin … olduğu, “…” ibaresinin kısaltması olarak kullanıldığı, söz konusu ibarenin “…” şeklinde … çevrilebileceği, anlamının ise “türlü amaçlarla yerden fırlatılan ve genellikle kapalı bir yörünge çizerek yer çevresinde dolanan araç” şeklinde olduğu, her ne kadar anlamsal olarak yapılan karşılaştırmada taraf markalarında “…” ibaresi ortaksa da, markalarda yer alan diğer ibarelerin birlikte dikkate alınması ile anlamsal benzerliğin bulunmadığı, davacı yan markasının “…” şeklinde tek bir ibareymiş gibi kabul edildiği, markada yer alan “…” ibaresinin, halk nezdinde “…” ibaresinin kısaltması ve … de “…” olduğunun değerlendirilmeyeceği, fonetik olarak yapılan karşılaştırmada, davaya konu markanın …, “…-…-…” şeklinde okunacağı, davacı yanın markalarında ortak olarak yer alan ibarenin ise “…-…” şeklinde okunacağı, markalarda yer alan … ibaresinin aynı sesçil özelliğe sahip olduğu, diğer unsurların ise söz konusu aynılık derecesini düşürdüğü, davaya konu markanın kelime markası olduğu, …zemin üzerine … tonlarda, tek satıra gelecek şekilde “… … …” ibaresini içerdiği, davacı yan markalarından, … sayılı markaların da kelime markası olduğu, …zemin üzerine … tonlarda, tek satıra gelecek şekilde sırası ile “…”, “ “…” ibarelerini içerdiği, davacı yanını diğer markalarında ise benzer şekil ve figüratif özelliklerin yer aldığı, genel olarak …zemin üzerine aynı hizada öce şekil, daha sonra da kendine özgü yazı karakteri ile “…” ibaresinin bulunduğu, davacı yan markasında yer alan şeklin, tescilli sınıfları refere ettiği ve markada yer alan ibare karşısında ayırt ediciliğinin bulunmadığı, tasviri nitelikteki olduğu bu nedenle de kelime unsurunun ön plana çıktığı, davalı markası için ise “…” ibarelerinin aynı oranda ön planda olduğunun kabul edilmesi gerektiği, markaların incelenmesinde, anlamsal, işitsel, görsel bakış açıları ile bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında, davaya konu markada ön planda asli ve ayırt edici unsurların bir bütün olarak “… … …” ibareleri olduğu, davacı yan markasında ise esas unsurun “…” ibaresi üzerine toplandığı, taraf markalarındaki unsurların birbirlerinden farklı olduğu, ortak “…” ibaresinin söz konusu markaları birbirlerine yakınlaştırmaya yetmediği, bu hali ile işaretlerin … yaratmayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişi olan ortalama tüketici açısından taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde dahi bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Ticaret Unvanı Açısından Yapılan Değerlendirme
6769 s. SMK 6/6 madde kapsamında değerlendirme yapılabilmesi için, tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi gerekmekte olup, davacı yanın bu madde kapsamında ileri sürdüğü ticaret unvanı ise “…” şeklindedir. Davalı şahsın başvurusuna bakıldığında ise “…” ibaresini içerdiği, davacı şirketin ticaret unvanı ile davalı şahsın markasının aynı olmadığı, bu hali ile davacı yan lehine 6769 s. SMK 6/6. madde koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-5-6 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ….aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.