Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/307 E. 2023/5 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/307
KARAR NO : 2023/5

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 01/08/2022
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/01/2023
DAVA:
Davacı vekili 01/08/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2020/55903 sayılı “… grup” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin 2019/46233 sayılı ve “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen reddine karar verilerek başvurunun kısmen reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak itirazın reddine karar verilerek başvurunun reddine karar verildiği, oysa müvekkil şirketler grubu temelinin 1923 yılında ….in kendi adını taşıyan ilaç laboratuvarını kurmasıyla atıldığını, 1973 yılında gıda sektörüne girmeye karar verildiğini ve ilk fabrikasını İzmit- Köseköy’ de işletmeye açtığını, kuruluşundan 1980 yılına kadar Türkiye’de maya pazarını geliştiren müvekkilinin bu tarihten sonra dikkatini ihracat pazarlamaya yönelttiğini, markaların bugün dünyanın altı kıtasında 100’ü aşkın ülkede tanınmakta ve kullanılmakta olduğunu, müvekkil şirketin markalarının bu ülkelerin çoğunda ilk üçe girdiğini, bazı pazarlarda ise pazar lideri konumunda bulunduğunu, müvekkil markasının müvekkilinin çabası ile özgün ve ayırt edici biçimde oluşturulduğunu, davalı markalarının bir bütün olarak değerlendirildiğinde asıl unsurunun … değil … ibaresi olduğunu, genel itibariyle bıraktıkları izlenimlerin farklı olduğunu, müvekkil şirkete ait … esas unsurlu seri markaların bulunduğunu, müvekkil şirkete ait … Grup markasının da bu seri markalardan biri olduğunu, müvekkil şirkete ait … Holding şirketine bağlı … Gıda Üretim Anonim Şirketi, … İhracat A.Ş gibi pek çok iştirakinin bulunduğunu bu iştiraklere ait … ibareli markalar bulunduğu gibi Pakmaya ibareli tescilli tanınmış markasının da bulunduğunu, seri marka niteliğinde yapılan başvurunun da tescilinin gerektiğini, müvekkilinin … Holding A.Ş ticaret unvanı ile ilk olarak 1972 yılında tescil edildiğini, ticaret unvanından ve fiili marka kullanımdan doğan öncelikli hak sahipliğinin bulunduğunu ve tüketiciler nezdinde yüksek tanınmışlığının bulunduğunu, redde mesnet gösterilen … ibareli markaların en eski tarihlisinin 2000/09269 sayılı … markası olduğunu, müvekkilinin … marka başvurusunun ayırt edici unsuru olan … ibareli ticaret unvanının 50 senedir tescilli olarak fiilen kullanıldığını ve tüketici nezdinde yüksek tanınmışlığının bulunduğunu, … Grup markasındaki mal ve hizmetler de müvekkilinin … Holding A.Ş bünyesindeki şirketlerin faaliyet alanları ile söz konusu şirketlerin sahip oldukları markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler ile aynı/doğrudan bağlantılı olduğunu, … ibareli markaların kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmış olduğu … Grup marka başvurusunun reddedilemeyeceğini, müvekkilinin … ibaresi için kazanılmış hakkının bulunduğunu, kazanılmış hak iddia edilebilmesi için müvekkilinin önceden tescilli markaları ile şimdi tescil edilmek istenen markasının birebir aynı olmasına gerek olmadığını, ilk markalarının asli unsurunu muhafaza etmesinin ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulmasının yeterli olduğunu, uzun yıllardır … ibaresinin ticaret unvanının kök unsurun olarak kullanılması sebebiyle asıl hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, … Grup markasını gören ortalama tüketicinin bu markayı müvekkil şirket ile özdeşleştireceğini ve davalı tarafın markasına benzer olduğu algısına kapılmayacağını, Kurum kararının eksik ve hatalı olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; karşılaştırılan markalarda … ibaresinin ortak unsur olarak yer aldığını, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğunu, genel izlenim itibariyle ortalama tüketici tarafından başvuru markasının davalı markası ile karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, markalarda yer alan kelime unsurlarında kelimenin korunduğunu, yazım stili, büyük küçük harf kullanılmasının renk vs. unsurlarının benzerlik değerlendirmesinde esas alınmadığını, taraf markalarının iltibasa yol açacak derecede benzer olduğunu, markaların bütüncül olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle mevcut farklılıkların küçük olduğunu ve markaların birbirinden ayrıştırmaya yeterli olmadığını ilgili tüketicinin mal/hizmetlerin aynı işletmeye ait olduğunu ve/veya iktisadi ya da idari olarak bağlantılı işletmeler tarafından üretilmiş olduğu veya başvuru markasının davalının seri markası olduğunu düşünebileceğini, başvuru markasının kısmi ret kararına konu mal hizmetler yönünden yeterli düzeyde ayırt edici nitelik taşımadığını, davacı vekilince dava dilekçesinde müvekkili adına tescilli … ibaresini içeren başkaca markalar bulunduğu, bu markalar nedeniyle müvekkilinin kazanılmış hak sahibi olduğu ifade edilmişse de tertip tarzları ve bileşenlerinin farklı olan bahse konu önceki tarihli tescilli markalara dayalı olarak ileri sürülen iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafça ileri sürülen ticaret unvanından ya da fiilen kullanımdan kaynaklanan önceye dayalı kullanım/gerçek hak sahipliğine ilişkin iddia ve taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı vekilince itiraz ve dava dilekçelerinde çok sayıda Kurum ve Mahkeme kararına yer verişmişse de her somut olayın kendi koşullarına göre karar verilmesi gerektiğinden sunulan Kararların emsal teşkil etmesinin ve hükme esas alınmasının mümkün olmadığını , YİDK kararının usule ve hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; gıda sektöründe oldukça eski gerek yurt dışında süt ürünleri ve süt ürünlerinden elde edilen ürünlerin imalinde ve satılında en çok tanınan, tercih edilen sektöründe lider bir firma olan Sütaş Süt Ürünleri A.Ş grup şirketlerinden olan müvekkilin uzun yıllardır Bursa Karacabey’de faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin 20219/46233, 2006/51357, 2000/09269 sayılı …, 2002/08415 sayılı Pürsüt markalarının sahibi olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinim … markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkilinin … markasının ana unsur olan … ibaresini davacı tarafın marka başvurusunda aynı şekilde yer aldığını, dava konusu markanın tescili halinde markaların ve emtia sınıfının benzerliği ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalini gündeme getireceğini, davaya konu markanın esaslı unsurunun … ibaresi olduğunu, kapsadığı mallar arasında 29.sınıfta süt ve süt ürünlerinin yer almasının tüketicinin iki markanın aynı kaynaktan geldiğini düşünmelerine yol açacağını, markalar arasında bağlantı kuracaklarını, davacı markasının tescilinin müvekkil şirket markasının ayırt edicilik düzeyine reklam ve garanti işlevlerine de zarar vereceğini, ortalama tüketici ve ortalama tüketicinin dikkat düzeyi bakımından iltibasın kaçınılmaz olduğunu, taraf markalarının hitap ettikleri ortalama tüketici kitlesinin düşük dikkat düzeyi itibariyle de müvekkil şirket markasına iltibas etmekte olduğunu, taraf markalarının söz konusu marka ve işaret altında sunulan emtiaların hitap ettiği kişilerin üzerinde bıraktığı iz itibariyle işitsel, anlamsal görsel ve biçimsel olarak birbirinin benzer olduğunu, itiraza konu markayı gören tüketicilerin itiraza konu markayı müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılama riskinin bulunduğunu, dava konusu markayı görecek tüketicilerin davalı markası ile müvekkil markaları arasında işletmesel bağlantı kuracaklarını, ürünün müvekkiline ait zanneden tüketicilerin dava konusu markalı ürünlerin müvekkil garantisi ile üretildiklerini düşünerek alacaklarından davacı tarafça haksız bir şekilde müvekkilinin ticari itibarından yararlanılmış olacağını, müvekkilinin ticari itibarından yararlanacak bir marka başvurusunun da kötü niyetle yapılan bir başvuru olduğundan YİDK tarafından verilen kararın hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davacı başvurusu olan 2020/55903 sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 02/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 01/08/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 15/12/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu marka ile davalı markası arasında benzerlik olduğu, Dava konusu markada kısmen redde konu olan emtiaların davalı markası kapsamındaki koyu renk ile işaretlenen 29. sınıf emtialar ile aynı/aynı türde emtialar olduğu, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 hükmü açısından dava konusu marka ile davalı markası arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu, Müktesep hak koşullarının oluşmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “… GRUP” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 29. sınıftaki “Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kuru yemişler” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markanın “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 29. ve 30. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, Somut olayda dava konusu markada kısmen reddine karar verilen emtiaların davalı markasının 29. sınıf kapsamında yer alan emtiaları ile aynı/aynı türde olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… grup” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Dava konusu marka beyaz zemin üzerine kırmızı renk ile yazılan … ve gri renk ile yazılan grup ibarelerinden oluşturulmuştur. Markada … ibaresinin hem büyük puntolarla hem de kırmızı renk ile vurgu yapılarak Grup ibaresine oranla oldukça ön planda tutulduğu görülmektedir. Davalı markası ise beyaz zemin üzerine mavi renk ile yazılan … ibaresine ve mavi ve kırmızı renk ile oluşturulan şekil unsurlarına sahiptir. Markaların görsel olarak benzerlik gösterdiği, tüketicinin dava konusu markayı davalının markalarının yeni bir versiyonu, güncellenmiş hali olarak düşünebileceği kanaati oluşmuştur.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Dava konusu marka … Gu-rup, davalı markası ise … Süt, şeklinde telaffuz edilecektir. Dava konusu markanın baskın unsurlarının … ibaresi Grup ibaresinin yardımcı unsur olarak markada yer alması karşısında dava konusu markada yer alan Grup ibaresinin davalı markasından yeteri kadar uzaklaşmaya yeterli olmadığı, bu sebeple ibarelerin söyleniş tarzları, kulakta bıraktıkları tını, ses uyumları, vurguları bakımından taraf markaları arasında işitsel anlamda benzerlik olduğu kanaati oluşmuştur.
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Anlamsal benzerlik, iki markanın ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları iz ve imaj bakımından söz konusu olabilmektedir. Bir markanın tüketicisinin zihninde bırakacağı iz anlam karşılığı ile olabilmektedir. Buna göre; başvuruda yer alan … ibaresinin tdk.gov.tr web adresinde yapılan incelemede ‘’arı, duru, arınmış, temiz anlamının taşıdığı görülmektedir. Grup ibaresinin ise anlamı itibariyle ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğu markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı markasında yer alan Süt ibaresinin bir içecek türü olmasından dolayı markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığı taraf markalarında ayırt ediciliği yüksek unsurun … ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle; dava konusu markanın davalı markalarından farklılaşmayı sağlayacak yeteri düzeyde ayırt edici kelime ve şekil unsurlarına sahip olmadığı sonucuna varılmıştır. Dava konusu markada kırmızı renk ile vurgu yapılarak … ibaresine ağırlık verilmesi, vurgunun bu ibareye yoğunlaşmasından dolayı dava konusu marka ile davalının hitap ettiği tüketici kitlesinin orta seviyedeki tüketici kitlesinden oluşması karşısında sözcük unsurları bakımından söz konusu olan görsel ve işitsel benzerliklerin yanı sıra bu benzerliklerin etkisiyle anlamsal açıdan da ilişkilendirilmeleri söz konusu olabilecek işaretlerin bütünsel olarak benzerlik içerdikleri, dolayısı ile tüketicilerin başvuru markasını davalının yeni bir versiyonu, yeni bir çeşidi, hizmeti sanabileceği, iktisaden birbirine bağlı işletmelerden geldiğini düşünebileceği açıklanan sebepler ile markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Müktesep Hak Yönünden Yapılan Değerlendirme
Bilindiği üzere; eski tescilin kazanılmış hak teşkil edebilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Yargıtay 11.HD. 19.09.2008 gün ve 7547/10251 sayılı “,,,’ kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.,
Buna göre; öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanım ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması gerekir. Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsuru muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması gerekir (önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır).
Son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmesi yoluna gidilmemesi gerekir. Söz konusu Yargıtay kararlarından da görülebileceği üzere bir marka üzerinde kazanılmış hak sahipliğinin iddia olunabilmesi için önceki markanın tescil edilmiş olması, markanın tescilli bir şekilde çekişmesiz olarak uzunca bir süredir kullanılıyor olması, markaların esas unsurlarının aynı olması ve son olarak tescil kapsamlarındaki mal ve hizmetlerinin aynı olması gerekmektedir. Buradaki uzunca bir süre kavramının, en azından Yüksek Yargı kararları neticesinde kabul gören hükümsüzlük davalarının açılması için öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre kabul edilmesi gerekir.
Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsuru muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması ve tescil kapsamlarındaki mal ve hizmetlerinin aynı olması gerekmektedir. 96/004885, 2016/103607 sayılı markaların kazanılmış bir hakka sahip olduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan 2011/119936 sayılı “… Topluluğu” markasının eşya kapsamları incelendiğinde dava konusu marka ile aynı olan ”29. sınıf: Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar, Kuru yemişler” emtialarında tescilli olduğu, … esas unsurunun korunduğu görülmektedir. Ancak yukarıda yer alan kararda da görüleceği üzere, kazanılmış haktan bahsedilebilmesi için, kazanılmış hak gerekçe gösterilen markanın, sonraki tarihli markanın başvuru tarihinde, tescilli olarak uzun süredir kullanılıyor olması gerekmektedir. Dosya kapsamında, önceki tarihli markanın kullanıldığına ilişkin delil sunulmamıştır. İtiraz aşamasında sunulan ,,,,.com.tr web adresinden alınan ve aşağıda görüntüsü verilen belge üzerinden incelemede ise, önceki tarihli markanın uyuşmazlık konusu ürünlerde kullanıldığının tespit edilemediği, markanın yoğun ve ciddi bir şekilde kullanılıp kullanılmadığının anlaşılamadığı, belge tarihinin tespit edilemediği, dava konusu markanın başvuru tarihinden önceki kullanımı göstermediği değerlendirilmiştir. Dolayısıyla, 2011/119936 sayılı markanın, dava konusu markaya kazanılmış hak sağlamayacağı kanaatine varılmıştır.
2011/93929 sayılı “… Topluluğu” markası açısından değerlendirme yapıldığında ise, bu markanın tescil tarihi 13.07.2015 olup, dava konusu markanın başvuru tarihi ise 01.06.2020’dir. Bir diğer ifade ile, dava konusu markanın başvuru tarihinde, 2011/93929 sayılı marka henüz hükümsüzlük tehdidi altındadır. Nitekim Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde, müktesep hakka gerekçe gösterilen 2011/93929 sayılı markada “davalı marka” kaydı bulunduğu da gözetildiğinde, henüz çekişme konusu olmaktan çıkmayan ve dava konusu markanın başvuru tarihinde hükümsüzlük tehdidi altında bulunan 2011/93929 sayılı markanın, müktesep hakka mesnet olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf itiraz dilekçesinde müvekkilinin ticaret unvanının kılavuz unsurunun … ibaresi olduğunu, bu durumda müvekkilinin mezkur ibare üzerindeki kazanılmış hak sahipliğini ispatladığını ifade etmektedir. Davacının, davalının markasının tescili kapsamına alınmak istenilen mal ve hizmetlerde, kendisi tarafından uzun yıllardır ciddi ve yoğun bir biçimde Türkiye genelinde kullanıldığını ve bu şekilde gerçek hak sahipliğinin doğduğunu ispat eden tarih bilgisini de içeren delil sunmadığı bu nedenle ticaret unvanına dayalı kazanılmış hak iddiasının ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdikleri AAÜT uyarınca için 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/01/2023
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.