Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/279 E. 2023/37 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/279 Esas – 2023/37
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/279
KARAR NO : 2023/37

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/07/2022
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2023
DAVA:
Davacı vekili 16/07/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin ve şirketin yetkilisi … adına tescilli … sayılı ve “…”, “… … …”, “… …” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, … ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 2010’lu yıllardan beri faaliyette olan, 2015 yılında şirketleşerek kısa zamanda hem yurtiçinde hem de yurtdışında şubeleriyle birlikte çok geniş bir alanda aktif olarak faaliyet gösteren bir firma olduğunu, dünya genelinde “… ” unvan ve markası ile ilk akla gelen firma olduğunu, … … unvanı ile Şubat 2015’te kurulduğunu, müvekkilinin “…” markası ile birlikte kullanımı görülse de esasen “… …” ibaresi kendi başına da bir ayırt ediciliği bulunan bir ibare olduğunu, 2013 yılında tescil ettirdiği “…… …” ibaresinin …ifadesinin yardımcı unsuru olmadığı, bizzat esas unsur konumunda olduğunu, aynı şekilde … … anlamına gelen ve … numaralı “… …” ibaresinde de bu durumun geçerli olduğunu, … … unvanını tüm sektörel işlemlerde markasal olarak kullanıldığını, …ifadesiyle kullanılsa bile internet aramalarında arama yapanın karşısına “…“ ifadesinden önce “… …” ibaresinin çıkacağını, ek-3, ek-4 de verilen ekran görüntülerinde bunu son derece açık şekilde görülebileceğini, Google arama motorunda “… …” yazıldığında müvekkil firmanın markasının en üstlerde çıktığını, sunulan faturalarda da satışları “… …” olarak görülebileceğini, bu ibarenin müvekkil şirket tarafından tanınır ve bilinir hale getirildiğini, müvekkilinin tescil ettirdiği markalarla kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandırdığı ibarelerle ülke genelinde ve yurt dışında tanınan bir marka haline geldiğini, bu nedenle müvekkil şirketin müktesep hak sahibi olduğunu, “… …” markası üzerinde öncelikli ve gerçek hak sahibi konumunda olduğunu, davalı şirketin tescil başvurusu yaptığı “… … …” markası ile aynı sektörde, aynı tüketici grubuna ve aynı dağıtım kanallarının kullanılması nedeniyle iltibas yaratacağını, davalıya ait … no’lu “… … …” markası ile müvekkile ait “… …” ibareli ve tescilli “…… …” ibarelerinin benzer olduğunu, taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal açıdan birebir olduklarını, … kelimelerin kullanılmasının durumu değiştirmeyeceğini, davalı şirketin markasının müvekkile aitmiş gibi algılanabileceğini, bir seri marka algısı yaratabileceğini, markalar arasında ekonomik ve idari bir ilişki kurularak açık bir şekilde karıştırılma ve iltibas ortaya çıkacağını, tarafların aynı iş kolunda olmaları nedeniyle birbirlerini tanımamalarının mümkün olamayacağını, davalının müvekkil firmanın tanınırlığından faydalanma amacı güttüğünü, 9 ve 35. Sınıf emtialar açısından hakkın kötüye kullanımını ortaya çıkaracağını, müvekkilinin tasarım tesciline konu ambalajın tescil tarihinin de davalı şirketin marka tescil başvurusu olan 16.11.2020 tarihinden önceye ait olduğunu, … numaralı “…… …” ibareli markada da “… …” ibaresinin açıkça kullanıldığını belirterek, … …’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu şahıs şirketten bağımsız marka hakkı sahibi olup, bu hakkını itiraz aşamasında ileri sürmediğini, dava konusu markaya itiraz etmediğini, bu markaların ve dava dışı şahıs yönünden zorunlu idari başvuru yolu tüketilmediğini, … aşamasında ileri sürülmeyen markaların bu aşamada ileri sürülmeleri de mümkün olmayacağını, söz konusu markanın, davacının itiraza mesnet markası ile farklı bir birlik ve bütünsellik içerisinde tüketiciye sunulduğunu, dava konusu … sayılı ve “ …” ibareli marka olduğunu, marka münhasıran kelime unsurundan oluştuğunu, ibarenin bir bütün olarak markanın esas unsurunu oluşturduğunu, siyah zemin üzerine beyaz renkte harfler kullanılarak, stilize bir yazı karakteriyle kaleme alındığını, davacının itiraza mesnet … sayılı markasının yeşil renkte ve stilize bir yazı karakteriyle kaleme alındığını, markanın esas unsuru konumunda olduğunu, dava konusu markadan tamamen farklı olduğunu, aralarında benzerlik ve iltibas ihtimali olmadığını, SMK 6/3 Hükmünün uygulanabilmesi için, markaya belli bir ayırt edicilik, bilinirlik kazandırılmasının gerekli olduğunu, bir işaret üzerinde hak iddia edebilmek için, üçüncü kişinin tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullanmak ve belli bir oranda tanınır hale getirmek gerektiğini, ancak bu ihtimalde, bu işaret üzerinde bir hak elde edilmiş olabileceği nedeniyle, davacı tarafın, dava konusu marka başvurusuna karşı, “… …” ibareleri üzerinde gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğunu, eskiye dayalı kullanımları ve ibare üzerinde gerçek hak sahibi olması nedeniyle başvurunun reddedilmesi gerektiğini hukuka aykırı olduğunu, … tarafından yapılan incelemede, davacı tarafından, iddialarını ispatlar ve kendisinin önceye dayalı gerçek hak sahibi olduğunu gösterir, ibareyi …’de markasal anlamda bilinir hale getirdiğini, uzun yıllardır kullandığını ve ibare üzerinde …’de bir hak elde ettiğini ispatlar yönde yeterli delilin sunulmadığını, davacının, kötüniyete ilişkin iddiaları hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; ilgili marka başvuruları arasında görsel ve işitsel açıdan bir benzerlik bulunmadığı, iltibas ihtimalinin mevcut olmadığını, benzer durumlarda …’nin tescil işlemini yaptığını, davacı markaların ayırt edici unsurlarının, müvekkilinin başvurusunda kullanılmadığını, bahsi geçen markaların müvekkilinin markası ile karıştırılma ihtimalini doğuracak aynı zamanda ilişkili olduğunu uyandıracak nitelikte olmadığını, davacı tarafın ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, bu ifadenin de müvekkili tarafından kullanılmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen … kararının davacıya 17/05/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 16/07/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 22/12/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…… İptali İle Hükümsüzlük Talebi Bakımından; Davacıya ait … aşamasında ileri sürdüğü … tescil numaralı ve hükümsüzlük yönünden ileri sürdüğü … tescil numaralı markalar ile davalıya ait … tescil numaralı marka işaretleri arasında bütüncül değerlendirmede karıştırılma ve benzerlik ihtimalinin bulunmadığı, Davacı yan tarafından sunulan delillerin incelenmesi neticesinde “… … …” ibaresinin çekişme konusu mal ve hizmetlerde tescilsiz olarak önceye dayalı kullanımına yönelik delile rastlanılmadığından davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı, Davacının ticaret unvanından kaynaklı tescil engelinin varlığından bahsedilemeyeceği, Hükümsüzlük davasında davacının tanınmışlık düzeyine ilişkin iddiaları bakımından dava konusu marka ile ilgili bir tescil engelinden söz edilemeyeceği… ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09, 35.sınıftaki “09.Sınıf: Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. 35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalatihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza ve hükümsüzlüğe dayanak markaların ise …. sayılı ve “…”, “… ” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 09. sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, … sayılı markanın dava dışı 3. Kişiye ait olduğu gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda başvuruda yer alan 09. Sınıf malları ile davacının markalarında yer alan 09.sınıftaki “ Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kaydedilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrikli ziller, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” mallarının aynı, aynı tür olduğu tespit edilmiştir.
Yine davalının başvurusunda yer alan 35.05 kapsamında 09. Sınıf ürünlerin satışına yönelik hizmetlerin davacının 09. Sınıf malları ile benzer ve ilişkili olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…”, “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Kelime markalarında kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır.
Bu kapsamda taraf markaları görsel olarak değerlendirildiğinde; davacı markası da kelime markası olmakla birlikte siyah zemin üzerine oluşturulmuş “… … …” ibaresinden oluşmaktadır. “…” ibaresi … bir kelime olup …’de … anllamına gelmektedir. Nitekim “…” ibaresi de … kelimeler olup …’de “şarj kablo” anlamına gelmektedir. Esasen davalı markası “… şarj kablo” ibaresinin hem … hem de … halinden oluşturulmuştur.
Davacının mesnet markası ise beyaz zemin üzerine yeşil renkle oluşturulmuş “…” ibaresinden meydana gelmiştir. …ibaresi ise … “sakin ol” anlamına gelmektedir. Dolayısıyla görsel, işitsel ve anlamsal olarak başvuru markasından tamamen uzak bir markadır. Bir diğer markası ise uzun atlama yapan bir figür ile hemen altında büyük ve baskın şekilde “…” ibaresi onun altında ise çok daha küçük şekilde yer alan “wunderbatterie” ibaresinden oluşmuştur. İşbu ibare ise … olup … karşılığı yine … pil’dir. Markada yer aldığı konum itibariyle ile de baskın unsurun … ibaresi olduğu, tescil olduğu sınıf yönünden ayırt ediciliği bulunmayan tanımlayıcı bir ibare olarak yer almaktadır. İnceleme neticesinde taraf markaları tamamen farklı kelimelerden oluşmakta olup farklı marka işaretlerini içerdiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvuru markası ile davacının mesnet gösterdiği markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Önceye Dayalı Kullanım Yönünden Yapılan Değerlendirme
Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Buna göre; bir markayı ihdas ve istimal eden kimse, o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip olan tescile karşı üstün ve öncelikli hak sağlamaktadır. Bu ilke uyarınca, bir işaret üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahibi olanların itirazı üzerine maddede yazılı koşulların oluşması şartıyla, bu işaretin aynı veya benzeri olan işaretin başkası adına marka olarak tescil edilmesine karşı çıkma veya tescil edilmiş ise hükümsüzlüğünü talep etme hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte önceye dayalı gerçek hak sahipliği, tescil edilmiş bir markayı hükümsüz kıldırmadan, hak sahibine kendi markasını tescil ettirme hakkı vermeyecektir.
Tescilsiz markaya kanun ile sağlanan koruma hakkı, sadece tescilsiz markanın ilk kez kullanılması ile doğmaz. Aksine, bunun dışında markanın korunmasını haklı kılacak daha temel ve önemli bir sebep bulunmak zorundadır. Bu sebep, tescilsiz olarak kullanıla gelen markanın; belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmiş olmasıdır. Yani hem … uygulamasında hem … içtihatlarında kabul edilmiş ve tescilsiz marka sahibinin “kendisinden sonra yapılan tescilleri engelleyebilmesi veya hükümsüzlük davası açarak haksız yapılmış tescilleri ortadan kaldırabilmesi için” tescilsiz markanın yoğun kullanımının kanıtlanması gerekmektedir.
Kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanma kavramının en temel unsuru işaretin ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak benimsenmesidir. Benimsenme ile kastedilen kullanıma konu işaretin ilgili tüketici çevresi tarafından teşebbüsün mal veya hizmetine işaret eden bir marka olarak algılanmasıdır. …. ilgili çevre, ibarenin kullanıldığı mal veya hizmetlerin mevcut ve potansiyel tüketicileri ile bu alanda mal veya hizmet üreten, sunan ve dağıtan diğer kişilerden oluşmaktadır. Bu yönüyle ayırt edici niteliğin toplumun tüm kesiminde değil ilgili çevrede kazanılmış olması da yeterli görülmektedir.
Önceye dayalı kullanım hakkının değerlendirilmesinde, işaretin kullanıldığı coğrafi alan, kullanımın niteliği, süresi, işarete yapılan yatırımlar, işaretin pazar payı ve işaretten elde edilen ciro vb. hakkında olmalıdır. Sınırlı sayıda olmamakla birlikte markasal kullanıma ilişkin faturalar, sipariş formları, mali ve finansal tablolar, ticaret odalarının beyanları, medyaya yansıyan haberler, makaleler, reklam ve tanıtıma yönelik belgeler denetlenebilir olmaları kaydıyla delil olarak sunulabilmektedir. Söz konusu delillerin kullanımın yoğunluğu ve süresi ile etkilenen coğrafi alan, kullanımın süresi, pazar payı ve elde edilen ciro hakkında bilgi verebilir nitelikte ve sayıda olmalıdır.
Bu kapsamda davacı yan tarafından marka işlem dosyasına ve dava dosyasına sunulan delillerin incelenmesi neticesinde (III.Taraf Delilleri Başlığı altında incelenmiştir.) davacının “… … …” markasını tescilsiz olarak başvuru kapsamında yer alan “09. Sınıftaki çekişme konusu emtialarda ciddi ticari etki yaratacak düzeyde kullanıldığına yönelik delile rastlanılmadığı, sunulan az sayıda bir kısım delillerin tescilli markaları olan “…” markası ile daha küçük puntolarla yazılı “… …” ibaresini taşıdığı bir kısım delilinde ise “iphone 7 … … … “vb. kullanımlarının bulunduğu ancak bu kullanımların da başvuru konusu ibare yönünden öncelik hakkı teşkil etmeyeceği tespit edilmiştir. Netice itibariyle çekişme konusu markanın “… … …” ibaresinden oluştuğu, işbu markaya yönelik gerçek hak sahipliğini ispata yarayan bir delilinin bulunmadığı, dolayısıyla davacıların davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK 6/6 Maddesine Göre Ticaret Unvanı ve Diğer fikri Hak İddiası Yönünden Değerlendirme
Davacı yan marka başvurusuna itiraz dilekçesinde ve dava dilekçesinde SMK md. 6/6 gereğince … … San. Tic. A.Ş ticaret unvanından oluştuğu, ticaret unvanında … ibaresinin baskın unsur olarak yer aldığı iddiasında bulunmuştur.
Ticaret sicil gazetesinin 8757 sayı ve 12 Şubat 2015 Eylül tarihinde yayınlanan gazetesinde davacı firmanın 05.02.2015 tarihinde 2928 sayı altında tescil edilerek kurulduğu, Ticaret unvanının “… … Sanayi Ticaret Anonim Şirketi” olduğu, amaçları başlığı altında … alt başlığının yer aldığı ve “her türlü cep telefonu ve diğer elektronik cihazlara ait … ve pillerin ithalatı, ihracatı ticareti ve internet üzerinden e ticaretini yapmak bayilikler almak, bayilikler kurmak vb.” faaliyetinin yer aldığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda çekişme konusu unsur “…” ibaresi olup …’de 1)İnsanları hayran bırakan, tabiatüstü sayılan olay., 2) İnsan aklının alamayacağı olay, 3)Olağanüstü, şaşırtıcı anlamlarına gelmektedir.9 Esasen “…” kelimesi halk arasında anlamı bilinen ve neredeyse her alanda her sektörde çok yaygın şekilde kullanılan bir kelimedir. Örneğin annenin yeni doğan çocuğuna mucizem diye hitap etmesi, yahut kozmetik sektöründe anti aging bir krem tanıtımında … krem vb. veya ticaret alanında … kampanya vb., giyim sektöründe … korse, … sütyen, çorap vb. yine gıda sektöründe … çay vb. veya … lezzetler, ekmeğin mucizesi vb. gibi şekilde kulanım ve reklamlara sıkça rastlamaktayız. Bu kullanımalar aslında ürünün etkisine işaret etmekte ve piyasaya sunulan ürünün ne kadar etkili olduğu algısı yaratmaktadır. Nitekim halk nezdinde yaşanılan olaylar karşısında … gibiydi, ve bir … oldu ve sair cümleler sıkça kullanılmaktadır. Bu kullanımlarda yaşanılan olay ve durumların olağanüstü bir vaziyet olduğunu göstermek adına kullanılmaktadır. Kısacası çekişme konusu ibare halk nezdinde ve ticaret hayatında kullanılan yaygın bir ibaredir.
Dolayısıyla “…” ibaresinin halk nezdinde ve hemen her türlü mal ve hizmette ticari işletmelerce oldukça yaygın olarak kullanıldığı ve ileride de kullanılacağı, başka bir ifadeyle ticaret hayatında herkesin kullanımına açık olması gereken “…” ibaresinin tüketici algısında son derece zayıf ve kimsenin tekeline bırakılmaması gereken bir ibare olduğu tartışmasızdır. Zira çekişme konusu sözcük ürün ve hizmetlerin işlevine hizmet etmekte; mal ve hizmetlerin cep telefonu uygulaması aracılığı ile tüketiciye sunulması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gerek öğreti gerek …ve …uygulamaları, markaların ayırt edicilik vasfı taşıyıp taşımadığına büyük önem atfetmektedir. Bu önem, markalardaki tanımlayıcı ve jenerik unsurların değerlendirme dışı bırakılacak olmasından ileri gelmektedir. Diğer bir deyişle “Markadaki ayırt edici olmayan unsurlar, karıştırılma ihtimali bakımından dikkate alınmazlar”. Yani, inceleme esnasında örtüşmeyen birleşenlerin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edici özellikleri ele alınacaktır. Düşük seviyede ayırt ediciliği olan unsurların aynı olması kendiliğinden karıştırılma ihtimaline yol açmayacaktır.
Ortalama tüketici, karma markadaki tasviri, kısmi ayırt edici baskın bir unsur olarak değerlendirmez. Markanın özgün kısımları müşterinin daha fazla dikkatini çekecektir. …’ne bağlı marka ofisleri tarafından 02.10.2014 tarihli “Nispi Red Nedenlerine İlişkin Ortak Uygulama Hakkında Ortak İletişim- Karıştırılma İhtimali” konulu Ortak Uygulama Kılavuzu madde 5.3’te (hedef 3) “Ortak bileşenler düşük seviyede ayırt edicilik taşıyorsa, karıştırılma ihtimali üzerindeki etkisini belirlemek” başlığı altında;
“Markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorsa, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanacaktır. Örtüşmeyen bileşenlerin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edicilikleri ele alınacaktır. Düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsurun örtüşmesi, normalde kendiliğinde karıştırılma ihtimaline yol açmaz. Ancak şu durumlarda karıştırılma ihtimali olabilir; Diğer bileşenler daha düşük (ya da eşit derecede düşük) seviyede ayırt ediciliğe sahiptir veya belirgin olmayan görsel etkiye sahiptir ve markaların genel izlenimleri benzerdir veya Markaların genel izlenimi son derece benzer ya da aynıdır.” değerlendirmesinde bulunulmuştur. Kısacası, zayıf marka seçen veya markasında bulunan ibarelerin yaygın kullanılması sonucu markası zayıflayan kimse, kendi markasının farklı unsurlarla kullanımına katlanmak zorundadır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olayda çekişme konusu “…” sözcüğünün bir markada yer alması durumunda, anılan marka ile sunulacak mal ve hizmetlerin ortalama alıcıları nazarında işaretin, ürün ve hizmetin göstereceği etkiye işaret ederek bu yönde bir mesaj verdiği, bu haliyle de ayırt edici karakterinin son derece zayıf olduğu, … ibaresinin tüketici nazarında marka algısı oluşturmayacağı, ilgili tüketicilerin sadece bu ibareyi işletmesel kaynağı gösteren bir işaret olarak algılamalarının çok düşük ihtimal olduğu, bununla birlikte davalının markasını “… … ” ek sözcükleri ile birlikte tescil ettirdiği, davacı ticaret unvanında ise “…” ibaresinin bulunduğu, … ibaresi ile şarj kablo ibarelerinin birbirinde farklı anlamlara sahip olduğu, işlev farklılıklarının bulunduğu, nitekim marka algısı oluşturmayan “…” çekişme unsurlu ibareler altında tescil edilen mal ve hizmetlerin tüketicisinin yüksek dikkat ve özene sahip olduğu bu sebeple ilgili tüketicilerin, davalı başvurusunun konusu olan işaret ile davacıya ait ticaret unvanını birbirinden kolaylıkla ayırabileceği, söz konusu farklılıkları hemen ve ilk bakışta algılayacağı, söz konusu markaların farklı unsurlarının bulunduğu anlaşılmakla birbirlerine benzer başkaca şekil veya kelimeleri içermediklerinden bütün olarak aynı veya yüksek düzeyde benzer bulunmadıkları kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-5 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde …. Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/02/2023

Katip …
¸

Hakim ….
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.