Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/264 E. 2022/441 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/264
KARAR NO : 2022/441

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/07/2022
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2022
DAVA:
Davacı vekili 04/07/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “… serisi by …”, “… … serisi”, “türkiye …”, “… mutlu lezzetler atölyesi”, “…”, “… mutfaktakiler”, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “….” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirketi …’in 1984 yılında kurulduğunu, 1994 yılında … Grubu tarafından satın alındığını, 16’sı yurtdışında toplam 27 şirketten oluşan küresel bir şirketler topluluğu olduğunu, geniş bir ürün gamına sahip olduğunu, Türkpatent tarafından T/00102 ve T/02680 sayılı markalar ile tanınmış olarak kabul edildiğini, dava konusu … PLUS ibareli markanın davacının tanınmış … markası ile iltibas oluşturacak derecede benzer olduğunu, tek farkın markanın başında yer alan “…” harfinin çıkarılması olduğunu, markaların benzer şekilde iki heceden, aynı şekilde 6 harften oluştuklarını, ….harflerini aynı sırayla içerdiklerini, … harfinin telaffuz anında kolay duyulabilen bir harf olmadığını, plus ibaresinin marka vasfı taşımayan herkesin kullanımına açık bir kelime olduğunu, … kelimesinin anlamı olmayan orijinal bir kelime olması sebebiyle ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, davacı markalarının dava konusu markanın tescil edilmek istendiği 03.ve 05.sınıflarda tescilli olduğunu, sınıfsal ayniyetin oluştuğunu, markalar arasında yer alan görsel ve işitsel benzerliğin ve sınıfsal ayniyetin markalar arası iltibasa sebep olacağını, davacı markasının tanınmış olması sebebiyle dava konusu markanın bu tanınmışlıktan haksız faydalanacağını, davalı tarafın dava konusu marka başvurusunu yaparken kötü niyetli olduğunu ve salt bu sebepten de dava konusu YİDK kararının bu markanın talep edilen tüm sınıflar bakımından hükümsüz kılınması gerektiğini
belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… plus” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; markaların bütün olarak nazara alınması gerektiğini, … plus markası ile davacının … markasının birbirinden bağımsız markalar olduğunu, davacının renk seçiminin ve tertip tarzının farklı olduğunu, davacı markasında … ibaresinin özellikle kırmızı renkte yazıldığını, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bu yazımın kırmızı renkte olduğunun kabul edildiği, davalı markasının düz siyah renkte ve … kelimesinin sonunda çift l harfinin olduğunu, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacının 6/3, 64, 6/5, 6/6 ve 6/9 kapsamındaki iddialarının somut delillerle ispatlanamadığını, tüm bu gerekçelerle verilen kararın yerinde olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahsa usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 10/05/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 04/07/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 29/11/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu 2020/83239sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan malların tamamının, davacı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında yer alan mallar ile aynı ya da aynı tür oldukları, – Bununla birlikte taraf markalarını oluşturan işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açıdan yarattıkları bütünsel algılar ve rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan gerekçeler ile ilgili tüketiciler nezdinde birbirleri ile karıştırılabilir düzeyde bir benzerlik ilişkisi içerisinde olmadıkları, dava konusu markanın 6/3, 6/4, 6/5 ve 6/6 maddeleri çerçevesinde değerlendirilemeyeceği…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “… plus” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 03, 05.sınıftaki ” 03.sınıf: Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. 05.sınıf: İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı radyoaktif kimyasal maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, anti bakteriyel el losyonları. ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2014/87105, 2014/84963, 2014/54226, 2014/28970, 2014/19725, 2013/94077, 2012/38215, 2005/12316, 2001/09470, 165872 sayılı ve “… serisi by …”, “… … serisi”, “türkiye …”, “… mutlu lezzetler atölyesi”, “…”, “… mutfaktakiler”, “…”, “…”, “…”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 03, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 14, 16, 19, 20, 21, 28, 29, 30, 32, 33, 35, 36, 37, 38, 40, 41, 42.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan emtialar, davacı yanın itiraza gerekçe markaları kapsamında aynı sınıflarda yer alan emtialar ile birebir aynı ya da aynı türdeki ürünler olduğu sonucuna varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… plus” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “… serisi by …”, “… … serisi”, “türkiye …”, “… mutlu lezzetler atölyesi”, “…”, “… mutfaktakiler”, “…”, “…”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Bu genel ilkeler doğrultusunda taraf markaları karşılaştırıldıklarında, dava konusu markanın “estel plus” şeklinde olduğu, “…” ibaresinin dilimizde bir karşılığı bulunmadığı gibi ülkemizde yaygın olarak bilinen yabancı dildeki sözcüklerden biri olduğu yönünde de bir algı edinilmediği, bu haliyle anılan ibarenin altı harften oluşan yabancı dilde bir sözcük/isim olarak tüketicilerce algılanacağı ve “….” şeklinde telaffuz edileceği, markadaki “PLUS” ibaresinin ise İngilizce “artı” anlamına gelen ve günlük hayatta çokça karşımıza çıkan, jenerik/yaygın kullanılan bir ibare olduğu değerlendirilmiştir. Bu haliyle dava konusu markanın ayırt edici unsuru … sözcüğü olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı yanın itiraza gerekçe markalarından emtia benzerliği şartını sağlayan markaları ise … kelimesinden oluşan markaların esas unsurunun doğrudan “…” kelimesi olduğu, anılan ibarenin dilimizde bilinen bir anlamı olmadığı, yazımın uygun şekilde “….” olarak iki heceli telaffuz edileceği sonucuna varılmıştır. Davacı yanın diğer markalarındaki sair ibarelerin de bütünsel ayırt ediciliğe etkileri bulunan … SERİSİ, TÜRKİYE …, MUTLU LEZZETLER ATÖLYESİ, MUTFAKTAKİLER ….b. tali unsurlar oldukları görülmüştür. Söz konusu ibareler bu markaların … kelimesi ile birlikte bir bütün halinde yüksek ayırt edicilik kazanmasını sağladığı sonucuna varılmıştır.
Bu bağlamda tespiti gereken husus “…” ve “…” ayırt edici unsurlarına haiz taraf markalarının, bütünsel algıları itibariyle, tüketiciler nezdinde benzer olarak algılanıp algılanmayacakları ve bu algının başvuru konusu marka kapsamında reddine karar verilen emtialarda karıştırılma ihtimaline yol açıp açmayacağıdır.
Dava konusu markanın ayırt edici unsuru “…” harflerinden oluşan, dilimizde yaygın bilinen somut bir anlamı bulunmayan, yazıldığı gibi okunacak bir kelimedir. Davacı yanın itirazlarına gerekçe markaları ise “ves-tel” şeklinde yine iki hecede okunacak, altı harfli ve toplum nezdinde kavramsal karşılığı bulunmayan bir ibaredir. Her ne kadar “…” ve “…” kelimeleri “…. harflerini aynı dizilimde içermekte ve kelimeler arasındaki tek harf farkı baştaki “…” ve sondaki çift “L” harfinden ibaret ise de “…” harfinin farklılığından kaynaklı olarak görünüş ve telaffuzları da farklılaşmakta olup bu bağlamda ilk heceler (ves- es) itibariyle telaffuzlar birbirinden uzaklaşmaktadır.
Bu bağlamda taraf markalarının bütünsel anlamda bıraktıkları izlenimlerin, ilgili tüketici kitlesinin, birbirinden somut farklılıkları bulunan iki ayrı sözcük ile karşı karşıya olduğunu fark etmesini sağlayacak nitelikte olduğu, ortalama tüketicilerin zeka düzeyi düşük, karşılaştığı her işareti her hal ve koşulda birbiri ile ilişkilendirecek kimseler olarak değerlendirilmemesi gerektiği, temelde 4 ve 5 harften oluşan bu tür kısa sözcük markalarında tek bir harf farkının dahi kimi durumlarda kelimelerin birbirlerinden farklı olarak algılanmaları için yeterli olacağı, bu bağlamda tüketicilerin her iki tarafa ait markalar altında sunulan hizmetleri/malları karıştırmak suretiyle satın alma yahut bu hizmetler/mallardan yararlanma biçiminde bir yanılgıya düşme ihtimallerinin bulunmayacağı, başvuru konusu işaretin davalı markalarını sunan işletmeyle idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçimde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Karıştırılma ihtimali incelenirken, markaların görsel, işitsel ve anlamsal özelliklerinin tamamı gözetilerek bütünsel anlamda bıraktığı intiba üzerinden bir değerlendirme yapılması gerekmekte salt markaların ortak harf dizilimleri taşıyor olmaları nedeniyle işaretlerin benzer görülmeleri doğru ve isabetli bir değerlendirme biçimi olmayacaktır. Dolayısıyla somut uyuşmazlık kapsamında taraf markaları arasındaki benzerlik ilişkisinin iltibas ihtimaline neden olup olmayacağı değerlendirmesinde görsel, işitsel ve anlamsal unsurların her somut olayda eşit öneme sahip olmadığının göz ardı edilmemesi gerektiği, özellikle anlamsal açıdan oluşan farklılığın, tüketicilerce derhal algılanabilecek düzeyde olduğu değerlendirilmektedir. Somut uyuşmazlıkta da taraf markalarının aslında iki heceli kısa sözcük markaları oldukları gözetildiğinde, bu düzeydeki bir farklılığın yeterli olduğu kanaati oluşmuştur.
Nihayetinde her ne kadar taraf markaları redde konu emtialar bakımından aynı ya da aynı tür malları taşımakta iseler de markaların bir bütün olarak ilgili tüketici kitlesi nezdinde yarattıkları algıda aynı iktisadi kaynağa ait, birbirlerinin devamı ya da serisi niteliğinde algılanabilecek işaretlerden oluşmadıkları, taraf markaları ile aynı ya da farklı zamanlarda karşı karşıya kalan tüketicilerin, dava konusu markayı gördüğünde zihninde davalı markalarını çağrıştırmasını gerektirir bir benzerliğin işaretler arasında mevcut olmadığı, sözcükler arasındaki harf dizilimsel benzerlik halinin, özellikle kelimelerin telaffuzu esnasında oluşan somut farklılığın yanı sıra görsel unsurlar itibariyle de oluşan farklılık ve yine taraf markalarının kısa sözcük markaları olması nedeniyle koruma kapsamlarının daha dar yorumlanması gerekliliği gözetildiğinde, ilgili tüketiciler nezdinde, işaretler arasında iktisadi – idari kaynaklar açısından ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerlik algısının mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 6/3.md Yönünden Yapılan Değerlendirme
Davacının itiraz gerekçelerinden bir diğer olan düzenleme m.6/3: “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.”şeklindedir. Bu düzenleme kapsamında bir tescil engelinden söz edebilmek için itiraz eden tarafın, itiraz ettiği başvurunun aynısı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini, itiraza konu başvurunun başvuru tarihinden önce itiraz edilen mal/hizmetlerde (tescilsiz)marka olarak kullandığını veya ticaret hayatında bir şekilde (iş evrakında, tabelasında, faturasında)kullandığını ispat etmesi gerekmektedir. Burada esas dikkate alınacak nokta, markalar arasındaki benzerliğin çok yüksek düzeyde gerçekleşmiş olmasıdır. Somut olayda taraf markaları arasında benzerliğin olmadığı kanaatlerimiz yanında, dosya kapsamı incelendiğinde de dava konusu marka başvurusunun eşya listesinde yer alan mallar/hizmetler ile aynı/benzer mal veya hizmetler için davacının, “… PLUS” ibareli başvurunun başvuru tarihinden önce bu ibarenin aynısı veya benzeri için tescilsiz şekilde ticari bir kullanımı olduğu yönünde bir bilgi veya belge sunulmadığı görülmektedir.
6769 sayılı SMK’nın 6/6.md Yönünden Yapılan Değerlendirme
Davacının itiraz gerekçelerinden bir diğer olan düzenleme: m.6/6: “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.”şeklindedir. Dava konusu markanın “… plus” kelimesinden oluşması ve davacının ticaret unvanının … ELEKTRONİK SAN. VE TİC A.Ş. olması ve bu iki ibarenin birbirleriyle benzerlik taşımaması sebebiyle SMK’nın 6/6. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-3-5-6-9 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/12/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.