Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/254 E. 2022/379 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/254 Esas – 2022/379
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/254
KARAR NO : 2022/379
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/05/2018
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/11/2022
DAVA:
Davacı vekili 09.05.2018 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …. sayılı “… şekil”, “… şekil”, “… şekil”, “…”, “…”, “…”,”…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Türk Patent’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek kısmen reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkil şirketin 1998 yılından beri … olarak Türkiye pazarında faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkil adına tescilli tanınmış “…” ve “…” markaları ve davalının “… …” markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, ve … … markasının müvekkil markaları ile seri marka izlenimi yaratarak halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet verecek nitelikte olduğunu, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin Türkçe’de yağ/gres yağı anlamına geldiğini ve markada tanımlayıcı unsur olarak yer aldığını, dolayısıyla markaların benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmaması gerektiğini, davalı tarafa ait … … markasının 6769 sayılı SMK’nın 5/f maddesi gereği kapsadığı ürünler açısından yanıltıcı marka niteliğinde olduğunu ve tescile uygun olmadığını, müvekkile ait … ve … markalarının 6769 sayılı SMK’nın 6/5 inci maddesi uyarınca tanınmış marka olduğunu, TPMK nezdinde T/03211 numara ile tanınmış marka statüsünde korunmakta olduğunu, dava konusu markanın tescil edilmesi halinde müvekkil şirketin emek ve zaman harcayarak itibar edindiği … ve … markalarının ayırt edici vasfının zedelenmesine neden olacağını, dava konusu markanın seçiminde davalı tarafın iyi niyetle hareket etmediğini, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, … sayılı YİDK’nın iptali ile, davalı şirket adına tescil edilen … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu markaya ilişkin işlem safahatını anlattıktan sonra, somut olayda markaların benzer olmadığını, tanınmışlığa ilişkin şartların gerçekleşmediğini, davalının kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunmadığından kötü niyet gerekçeli itirazın haklı bulunmadığını, açıklanan nedenler çerçevesinde dava konusu YİDK’nın yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
ANKARA BAM 20.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizin 06/12/2018 tarih ve 2018/172 esas, 2018/446 karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı, Ankara BAM 20.Hukuk Dairesinin …. karar sayılı ilamıyla ve özetle; “…İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvuru kapsamındaki çekişmeli dava konusu malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer olmadıkları, markaların fonetik olarak karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davalının başvuru markası ile redde gerekçe gösterilen davacı markaları arasında bu anlamda farklılaşacak unsurların mevcut olduğu, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunmadığı, davacının itiraza mesnet markalarının tanınmış marka olarak tescil edilmiş olduğu ancak davalının başvurusunun, davalıya haksız bir yarar sağlanabileceği, davacının markalarının itibarına zarar verebileceği yönünde bir ispatın olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir…” gerekçesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; davacı vekili bu kez temyiz başvurusunda bulunmuş;
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ BOZMASI:
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 15/03/2022 tarih ve 2020/7285 esas, 2022/1942 karar sayılı ilamıyla özetle;
“…Dava, tanınmışlık ve karıştırılma ihtimali sebebiyle YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Mahkemenin kabulünün aksine; davacının “…” ve “…” unsurlu çok sayıda markası ile davalının “… …” başvuru markası arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, “…” ibaresinin karşılığının “sınai yağlar” anlamına geldiği, bu ibarenin bazı petrol ve petrol türevi ürünler yönünden tanımlayıcı bazı ürünler yönünden ise ayırt edicilik düzeyi düşük bir ibare olduğu, “…” ibaresinin ise Türkçe’de bilinen bir anlamının bulunmadığı, bu sebeple de markasal ayırtedicilik düzeyinin yüksek olduğu, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre de, bir markanın birden fazla ayırtedici unsurunun bulunması halinde her bir unsurunun karıştırılma ihtimali yönünden ayrı ayrı karşılaştırılması ve değerlendirilmesi gerektiği, bu anlamda taraf markaları arasında “…” asıl unsurunun aynı olması nedeniyle aynı veya ilişkilendirilecek türden mal/hizmet yönünden markaların karıştırılma ihtimalinin varlığının kabulü gerekirken mahkemece markanın görsel ve sescil olarak benzer olmadıkları gerekçesiyle davanın reddi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabul şekline göre de; mahkemece davacı “…” ve “…” markalarının petrol ve kimyasal ürünler endüstrisi sektöründe tanınmış marka olduğunun tespit edildiği ve davalının “…” unsurlu marka başvurusuna yine petrol endüstrisi sektöründe kullanılan ve “sınai yağlar” anlamına gelen “….” ibaresini eklemiş olduğu, davalı tarafın marka başvurusu kapsamında kalan “sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar” mallarının petrol ve kimyasal ürünler sektörüyle ilişkilendirilebilecek nitelikte mallar olduğu, bu nedenle mahkemece, başvuru markasının tescilinin 6769 sayılı SMK. 6/5’inci maddesi uyarınca davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı ile davacı markalarının ayırtediciliğine zarar verip vermeyeceği hususlarında denetime elverişli ek rapor veya yeni bir rapor alınması gerekirken hatalı tespit içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu sebeple de davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir…” gerekçesi ile bozulmuş, usul ve yasaya uygun görülen özetlenen bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dosyanın aynı bilirkişi heyetine tevdi ile kalan mallar yönünden başvuru markasının 6769 sayılı SMK nın 6/5 maddesi uyarınca davacı markalarının tanınmışlığından haksız yararlanıp yararlanılmadığını, davacı markalarının ayrıt ediciliğine zarar verilip verilmediği hususlarında ek rapor alınmış; 03/10/2022 havale tarihli ek raporda özetle; “…kök raporumuzdaki kanaatimizi değiştirir bir hususun ortaya çıkmadığı…” belirtilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Davada uyuşmazlığın özü, davacı şirkete ait 98/003727, 200618, 197558, 194287, 201593, 2008 67956, 2009/25198, 200829, 2009/25192, 2011/20848, 2011/20829, 2011/20838 sayılı “… şekil”, “… şekil”, “… şekil”, “…”, “…”, “…”,”…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibareli markaları yönünden davalının … sayılı “… …” başvurusunun SMK’nin 6/1, 6/5 ve 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Davacının “…” ve “…” unsurlu çok sayıda markası ile davalının “… …” başvuru markası arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, “…” ibaresinin karşılığının “sınai yağlar” anlamına geldiği, bu ibarenin bazı petrol ve petrol türevi ürünler yönünden tanımlayıcı bazı ürünler yönünden ise ayırt edicilik düzeyi düşük bir ibare olduğu, “…” ibaresinin ise Türkçe’de bilinen bir anlamının bulunmadığı, bu sebeple de markasal ayırtedicilik düzeyinin yüksek olduğu, bir markanın birden fazla ayırt edici unsurunun bulunması halinde her bir unsurunun karıştırılma ihtimali yönünden ayrı ayrı karşılaştırılması ve değerlendirilmesi gerektiği, bu anlamda taraf markaları arasında “…” asıl unsurunun aynı olması nedeniyle aynı veya ilişkilendirilecek türden mal/hizmet yönünden markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Her ne kadar bilirkişi heyeti ek raporda davacı markasının tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığını belirtmiş ise de; raporun aksi yönde davacı “…” ve “…” markalarının petrol ve kimyasal ürünler endüstrisi sektöründe tanınmış marka olduğunun tespit edildiği ve davalının “…” unsurlu marka başvurusuna yine petrol endüstrisi sektöründe kullanılan ve “sınai yağlar” anlamına gelen “…” ibaresini eklemiş olduğu, davalı tarafın marka başvurusu kapsamında kalan 01. Sınıf “Gübreler ve topraklar. İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Yangın söndürücü maddeler. Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar.” mallarının petrol ve kimyasal ürünler sektörüyle ilişkilendirilebilecek nitelikte mallar olduğu, bu nedenle başvuru markasının tescilinin 6769 sayılı SMK. 6/5’inci maddesi uyarınca davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı ve davacı markalarının ayırtediciliğine zarar vereceği sonucuna varılmıştır.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin …. karar sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, davanın kabulüne, TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, dava konusu marka tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Dava konusu marka tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL karar harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.633,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2022