Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/238 E. 2022/243 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/238
KARAR NO : 2022/243

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 03/07/2015
KARAR TARİHİ : 07/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022
DAVA:
Davacı vekili 03.07.2015 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, özetle, müvekkilinin “…” ibaresinin marka olarak tescili için TPE’ne başvuruda bulunduğunu, başvurunun … kod numarasını aldığını, TPE’nin başvuruyu … kod numaralı ve “…” ibareli markalara benzer olduğundan bahisle 556 sayılı KHK’nin 7/1-b bendi uyarınca kısmen reddettiğini, bu ret kararına itirazda bulunduklarını ve itirazlarının da TPE YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa TPE Markalar Dairesi Başkanlığı’nın müvekkilinin 2001/93937 başvuru no’lu “…-atm” marka başvurusunu aynı “…” ibareli markaları gerekçe göstererek reddettiğini, bunun üzerine Ankara …Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde dava açtıklarını, dava neticesinde, 2014/172 Karar sayısı ile YİDK kararının iptaline karar verildiğini, dava konusu “…” markası ile redde mesnet olan “…” markalarının 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesine göre aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığını, aynı sınıfa dahil 82 adet markası olan müvekkilinin tescil başvurusunun reddinin “seri markalar”a sahip müvekkilinin kazanılmış hakkını zedelediğini, müvekkiline ait markaların uzun yıllardır 09. Sınıfta tescilli olduğunu ve “…” ibaresinin müvekkili şirket ile özdeşleştiğini, 1996 yılında sektöre giren ve ismini “…” ibareli markalar ile duyurmuş olan müvekkilinin tescil talebinde bulunduğu “…” ibaresi için iltibasa neden olabileceğinin düşünülmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin unvanının da … olduğunu, davaya konu olayda YİDK tarafından KHK7. Madde kapsamında red kararı verildiği ifade edilmişse de, Enstitü’nün yetkisini aşan bir inceleme yaparak, henüz ilan edilip üçüncü şahısların itirazına açılmamış tescil başvurusunu 8. Madde kapsamında değerlendirerek haksız ve hukuka aykırı bir karar verdiğini, bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevabında, işlem sürecini özetleyerek, tescil talebinde bulunulan marka ile redde mesnet alınan markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırılmaya yol açabilecek düzeyde benzerlik bulunduğunu, davacı markasındaki esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, redde mesnet markaların da esas unsurlarının “… ibaresi olduğunu, başvuru markası ile redde mesnet markaların kısmen aynı veya aynı tür mallar üzerinde kullanılacağını, davacının başvuruya konu markanın başvuru sahibi tarafından uzun süredir kullanılmakta olduğu ve bu kullanım sonucu markanın tanınmış marka olduğunu ve ayırt edicilik kazanmış olduğunu iddia ettiğini, ancak belirtilen hususların aynı ya da aynı tür hizmetler için tescilli bulunan ayırt edilemeyecek derecede benzer bir markanın varlığına rağmen tescil edilemeyeceğini ve YİDK kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
ANKARA BAM 20.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizin 15/12/2016 tarih ve 2015/259 esas, 2016/424 karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı, Ankara BAM 20.Hukuk Dairesinin 16/05/2022 tarih ve 2021/177 esas, 2022/657 karar sayılı ilamıyla ve özetle
“…. Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.’nın 297/…maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK.’nın 298/…maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta da, mahkemece, gerekçeli kararın 4. Sayfasında aynen; “Ancak, redde mesnet markalarda esas unsur “…” ibaresi iken, davacı markasının esas unsuru bir bütün olarak “…” ibaresidir. Davacı markası ile redde mesnet oluşturan markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b görsel, işitsel ve anlamsal olarak orta seviyedeki tüketici nezdinde ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olmadığı kanaatine varılmıştır.” denildikten sonra kararın 5. Sayfasında aynen; “Tüm bu tespitler doğrultusunda, davalı başvurusu ile redde mesnet alınan markalarının, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında öncelikle mal ve hizmet sınıfları açısından aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, dava konusu başvuru markasının anlamsal, şekilsel ve görsel açıdan redde mesnet markalardan benzerliği ortadan kaldıracak şekilde farklılışma sağlayamadığı, redde mesnet markaların devamı niteliği olduğu yönünde kanaat uyandıracağı anlaşıldığından, davacı markasının tanınmış marka olduğu da ispat edilemediğinden, bilirkişi raporunda teknik yönden yapılan inceleminin oluşa uygun olduğu ancak sonuç ve kanaat kısımının oluşa uygun olarak değerlendirilmediği de görüldüğünden YİDK kararının hukuka uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denilmiştir. Yani mahkemenin gerekçeli kararı kendi içerisinde çelişki içermektedir.
Bu husus, az yukarıda açıklanan kısa karar ile gerekçeli kararın ve gerekçenin kendi içerisinde birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, gerekçeli karar çelişkili olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir..”gerekçesi ile kaldırılmış; usul ve yasaya uygun görülen özetlenen kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının 03.07.2014 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’ne başvuruda bulunduğu, başvuru kapsamında 09.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı; TÜRKPATENT’nin … kod numaralı ve “…” ibareli markaları dayanak göstererek KHK’nin 7/1-b bendi uyarınca başvurunun kısmen reddine karar verdiği, karara itirazın yeniden incelenmesi isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği ve bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Şu halde uyuşmazlığın özü, davacının … sayılı ve “…” ibareli marka başvurusu yönünden, redde dayanak alınan … kod numaralı ve “…” ibareli markaların 556 sayılı KHK’nin 7/1-b hükmü çerçevesinde tescil engeli oluşturup, oluşturmadığından ibarettir.
7/1-b bendi kapsamına “aynı” veya “aynı türdeki” mallar ve hizmetler ile “aynı” veya ayırt edilemeyecek kadar benzer” olan markalar girmekte olup bu madde ile daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış bir markanın mükerrer tesciline engel olunması amaçlanmıştır. Dolayısıyla maddenin uygulama alanı bulabilmesi için hem markalar hem de tescile konu mal ve hizmetler açısından ayniyet veya ayırt edilemeyecek kadar benzerliğin var olması gerekmektedir.
“Aynı marka”dan kasıt; karşılaştırılan markaların özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya birebir kopya olmalarıdır. Diğer bir ifade ile müşterileri nezdinde tamamen aynı şeyi ifade etmeleridir. Aralarında küçük de olsa farklılık bulunan markalar ise aynı sayılmazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin (büyük, küçük harf gibi) veya yazı tipinin (Times New Roman, Bradley Hand, Comic Sans MS gibi) farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez.
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise; karşılaştırılan markalar aynı olmamakla birlikte orta düzeyde bir alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Yani markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki müşteri nezdinde aynıymış gibi algılanırlar. Markalar arasında ayırt edilemeyecek benzerlik testinde uygulanacak ölçü; görsel, işitsel ve kavramsal özelliklerin de dikkate alındığı, ortalama tüketici kitlesinin bütünsel bakış açısıdır.
TÜRKPATENT sitesinde yapılan inceleme sonucunda, dava konusu … sayılı başvurunun “…” şeklinde olduğu ve başvurudan çıkartılan malların; 09. sınıfta “Bilimsel amaçlı ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuvarlarda kullanılan malzemeler. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil). Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kayıt edilmiş bilgisayar programları ve yazılımları, bilgisayar ağları vasıtası ile indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar, manyetik /optik okuyuculu kartlar. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar. Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları (elektrik, elektronikte kullanılan kablolar ve güç kaynakları; piller, aküler dahil). Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil, yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil) Elektrikli kaynak aparatları (kaynak elektrotları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Sinek ve haşaratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar. Dekoratif mıknatıslar” olduğu tesciline karar verilen malın ise sadece 09. Sınıfta yer alan “Metronomlar” olduğu anlaşılmaktadır.
Redde mesnet alınan markalar; 172917 sayılı markanın “…+şekil” şeklinde olduğu ve kullanılacağı malların 09. Sınıftaki “Bilgisayar bağlantılı olarak çalışabilen yazar kasalar” ; 2005/12646 sayılı markanın “…” şeklinde olduğu ve kullanılacağı mal ve hizmetlerin de ; 07 / 08 / 09 / 21 / 35 / 37 / 42 / 44 / 45 / sınıflarda yer alan mal ve hizmetler olduğu; 2004/27866 sayılı markanın “…” şeklinde olduğu ve kullanılacağı malların da 09 sınıfta yer alan “Zaman röleleri, motor koruma röleleri, sıvı seviye röleleri, fotosel röleleri, voltmetreler, ampermetreler, cosometreler, frekansmetreler, reaktif güç kontrol röleleri, multimetreler, enerji analizörleri, solid state röleleri, arıza ihbar röleleri, yıldız üçgen röleleri, sağ-sol röleleri, flaşör röleleri” olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı markasının gri renkli “…” sözcüğü ile eflatun renkli “…” sözcüğünden oluştuğu iki sözcüğün arasında bir tire “-“ işareti bulunduğu ve renginden dolayı ilk dikkat çeken unsurun “…” ibaresi olduğu görülmektedir.
Redde mesnet alınan markaların ise her birinin ayrı ayrı özel tasarlanmış yazı karakterlerinden oluşmuş “…” ibareli markalar olduğu, 172917 sayılı markada “…” ibaresinin yanında parmak izini andıran bir figür bulunduğu anlaşılmaktadır.
Karşılaştırılan markaların 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında aynı yada ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunun tespiti için markaların kullanılacağı malların da aynı veya benzer olması gerekmektedir.
Davacı markasının markalarda mal ve hizmetlerin sınıflandırılmasına ilişkin tebliğin 09. Sınıftaki mallar için tescil başvurusunun yapıldığı görülmektedir. Redde mesnet alınan markaların mal ve hizmetleri davacı markasının da malların ve hizmetleri arasında aynen yer aldığı görülmektedir. Başka bir anlatımla, davacı markasından redde mesnet olarak alınan markalar nedeniyle çıkartılan malların aynı veya aynı türdeki mallar olduğu sonucuna varılmaktadır.
Ancak, redde mesnet markalarda esas unsur “…” ibaresi iken, davacı markasının esas unsuru bir bütün olarak “…” ibaresidir. Davacı markası ile redde mesnet oluşturan markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b görsel, işitsel ve anlamsal olarak orta seviyedeki tüketici nezdinde ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu tespitler doğrultusunda, davalı başvurusu ile redde mesnet alınan markalarının, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında öncelikle mal ve hizmet sınıfları açısından aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığı, dava konusu başvuru markasının anlamsal, şekilsel ve görsel açıdan redde mesnet markalardan benzerliği ortadan kaldıracak şekilde farklılışma sağladığı kanaatine varıldığından YİDK kararının iptali koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Usul ve yasaya uygun bulunan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi Başkanlığının 13/05/2022 tarih ve 2021/177 esas, 2022/657 K.sayılı ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, ilamında belirtilen ve uyulan gerekçelerle davanın kabulüne, TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile 53,00 TL bakiye harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 2.043,88-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/07/2022

Katip … Hakim …
¸ ¸

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 59,50.-TL
Posta Masrafı 262,98-TL
Bilirkişi Ücreti 1 .500,00.-TL
İstinaf Kan.Yol.Baş.Harcı 162,10.-TL
İstinaf Karar Harcı 59,30.-TL
Toplam 2.043,88.-TL

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.