Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/230 E. 2022/474 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/230 Esas – 2022/474
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/230
KARAR NO : 2022/474

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2022
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022
DAVA:
Davacı vekili 10/06/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin ….” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalılardan … Tekstil San. Ve Tic. A.Ş. tarafından … başvuru numaralı “…” markasının 16. sınıfta tescili talebinde bulunulmuş olduğunu, tescili talep edilen “…” ibareli marka ile müvekkili firmaya ait esas unsuru “…” ve “…” ibareleri olan markaların görsel ve işitsel açılardan benzer olduğunu, “…”, ‘’…’’, “…” ve ‘’…’’ markaları müvekkili firmanın herkes tarafından bilinen markaları olup, “…” ibareli markanın iltibas oluşturacak ve müvekkili firmanın tanınmışlığından yararlanacak ve haksız rekabet oluşturacak olmasının Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından reddedilmesinin kabul edilebilir olmadığını, “…” ibareli bir markanın müvekkili şirketin seri markalarından biri olarak ortalama tüketici nezdinde algılanması ve karıştırılmasının kaçınılmaz olduğunu, itiraz konusu marka başvurusunun tescilinin talep edildiği 16. sınıfta müvekkiline ait itiraza mesnet markalar da hali hazırda tescilli olarak koruma altında olduğunu, bu nedenlerle, taraf markaları arasında var olan görsel ve işitsel benzerliğe ek olarak sınıfsal benzerliğin de mevcut olduğunu, müvekkili firmanın “…” ve “…” ibareli markalarının mevcut olduğunu, itiraza konu “…” ibareli marka başvurusunun tescili halinde, tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkili firmanın kullanmakta olduğu esas unsuru “…” ve “…” ibaresi olan seri markaların devamı olduğu yönünde intiba oluşacak ve müvekkili tarafından yeni bir marka oluşturulduğunu düşünülebileceğini, zira ortalama dikkat ve algılama yeteneğine sahip bir tüketicinin markayı bütün olarak algılayacağını, itiraza konu dava konusu markanın, müvekkiline ait www…..com.tr ibareli alan adı ile benzer olup dava konusu marka başvurusunun SMK 6/6 kapsamında reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin …/… ibareli seri markaları yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazanmış tanınmış markalar olduğunu, marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı sabit olduğundan davacının konuyla ilgili iddialarına itibar edilmesi mümkün olmadığını, eskiye dayalı kullanım iddiasının kabulü için, markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden hak elde edilmiş olması ve bu hakkın sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını vermesi bu anlamda tescil başvurusu yapılan marka ile itiraz edenin iddialarına mesnet işaretin benzer olmasının gerektiğini, somut olayda her şeyden önce burada aranılan benzerlik hali mevcut olmadığından davacının eskiye dayalı kullanım iddiasında bulunamayacağını, itiraza mesnet gösterdiği markaların başvuruya konu markanın tescilinin talep edildiği sınıflar ve mal/hizmet grupları açısından tanınmış olduğunu ve tanınmışlık kriterlerin mevcudiyetini ispatlayan herhangi bir kanıt sunulmamış olduğunu, davacı tarafından kötü niyete ilişkin iddiaların ispatı için yeterli derecede somut ve inandırıcı delil sunulmamış olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket adına dava konusu marka ile davacı tarafça itiraza mesnet gösterilen markalar karşılaştırıldığında; markalar arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığını, müvekkili şirkete ait davaya konu tescilli marka ile davacıya ait marka arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığından, benzer olmayan markalar hakkında eskiye dayalı kullanımdan da söz edilemeyeceğini, davacının tanınmışlık ve kötü niyet gerekçeli itirazlarının yerinde olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 15/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği,10/06/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 04/11/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu markanın kapsamında yer alan hizmetler ile davacının raporun 4.1.1. bölümünde belirtilen markalarının kapsamındaki malların aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olduğu, Dava konusu marka ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından karıştırılmaya yol açacak düzeyde işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığı, Dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, Davacının tanınmışlık iddiasının yerinde olmadığı, Davacının internet alan adı gerekçeli itirazının yerinde olmadığı 6. TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının yerinde olduğu …” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 16.sınıftaki “16: Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01, 03, 04, 07, 10, 11, 12, 13, 15, 16, 17, 19, 23, 26, 27, 29, 30, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 39, 42, 44, 45.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda dava konusu markanın kapsamında yer alan malların tamamının 2018/83525, 99/000296, 99/000293, 99/001458, 99/011019, 2009/42371, 2009/42372, 2009/42373, 2010/46527, 99/000295, 2011/32520, 2011/32521, 2011/32522, 2004/41535, 2015/18474 sayılı markalar hariç davacı markalarında aynı/aynı tür benzer/ilişkili olarak yer aldığı tespit edilmiştir sonucuna varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “….” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaya göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılması gerekmektedir. Global değerlendirme gereği, markaların unsurları bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla asıl olan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaya göre değerlendirme yapılmasıdır. Bununla birlikte markalar esas ve yardımcı unsur olmak üzere iki unsurdan meydana geldiği asla göz ardı edilmemelidir. Markayı benzerlerinden ayırt etmeye yarayan markada diğer unsurlara göre daha ön planda olan unsur esas unsur iken; esas unsura göre nispeten arka planda olan, malın ve hizmetin temel özelliklerini veya sair özelliklerini belirten ve esas unsura bağlı ve onunla ilişki içinde bulunanlar yardımcı unsurdur. Markaları benzerlerinden ayıran en önemli unsur esas unsurlardır. Markanın ayırt ediciliği ve iltibasa sebebiyet verip vermediği gibi hususlar esas unsur nazara alınarak tespit edilir.
Somut olayda, dava konusu marka ile davacı markalarında ortak olarak yer alan “…”(…) ibaresinin “Büyük, geniş, mikro karşıtı” (www.tdk.gov.tr) anlamlarına geldiği ve ticaret hayatında yaygın olarak kullanıldığı dolayısıyla ayırt edici niteliği zayıf bir ibare olduğu sonucuna varılmıştır. Davacı markalarının bazılarının sözcüklerin yanı sıra şekil unsurunu da içermekte olduğu anlaşılmıştır. Davacının “…” kelimesinin yanında tanımlayıcı olarak “cook, fine food, butcher, news, station, service, life style, recipes, online, kiosk, inspiration” gibi ek kelime ve figüratif unsurlar da eklendiği, bu bağlamda, davacının “…” ibareli zincir markalar oluşturduğu görülmüştür. Görsel benzerlik kıyaslaması bakımından, davacının itiraza mesnet gösterdiği ve dava konusu markada yer alan “… (…)” ibaresinin, “…-stretch” şeklinde ayrılarak inceleme yapılması, “bütünsel olarak değerlendirilme” ilkesine aykırı olacaktır. Davacının “…”, dava konusu markanın ise “…” ibaresini ana unsur olarak içerdiği ve görsel açıdan, çok sınırlı bir benzerliğe sahip oldukları kanaati oluşmuştur.
Dava konusu marka ile davacı markaları arasında ortak “…” ibaresi nedeniyle işitsel bir benzerlik varmış gibi görünse de, dava konusu marka “…” olarak aynı puntolarla yazılıp bütün olarak seslendirilmek durumundadır. Dava konusu marka dört, davacı markalarının ana unsuru olan “…” ise iki hece ile okunmaktadır. Ayrıca davacının mesnet markalarının büyük çoğunluğu, ihtilaflı ibareye ek kelime unsurları da içerdiğinden kulakta bırakacağı izlenimler, dava konusu marka ile belirli düzeyde farklılaşacağı kanaatine varılmıştır.
Anlamsal benzerlik değerlendirmesinde; “…” kelimesinin hem İngilizce hem Türkçe olarak ortalama tüketici açısından anlamının bilinmesi mümkündür. Ancak, davacı markaları tek başına … kelimesinden oluşmamaktadır. Oysaki dava konusu markada, markanın esas unsuru “…” ibaresi olup, bilinen bir anlamı da bulunmamaktadır. Ayrıca, davacı markalarında ise çoğunlukla İngilizce sözcüklerle birlikte kullanılmış olan “… supercenter’’, “… moods’’, “food night out … centre, cooks, tips, fine foods’’ sözcük grupları da bulunmaktadır. Kaldı ki … kelimesi genel kabul görmüş marka olarak ayırt ediciliği düşük bir kelimedir. “…” ibaresi ise, Türkçe “…” ibaresinin İngilizcesi olup “…” sözcüğü “büyük” anlamı veren bir ön ek olarak kullanılmaktadır. Yahut nitelediği sözcüğün kapsamının “büyük” olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca, “büyük” (mikro “küçük” karşıtı) olarak niteleme yaparken ilk akla gelebilecek ve yaygın kullanımı olan bir ibare söz konusudur. Bu nedenle de “…”/“…” ibaresinin herkesin kullanımına konu olabilecek ve geniş bir kullanım yelpazesine sahip bir sözcük olması karşısında ayırt ediciliğinin zayıf olduğu düşünülmektedir. “…” ibaresinin ayırt edicilik düzeyinin düşük olması, davacıya ait “…” ibaresini içeren markaların bütüncül olarak bıraktığı izlenim hususları dikkate alındığında, davacıya ait emtia benzerliği olan “…” ibaresini içeren markalar ile dava konusu marka arasında, marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve anlamsal olarak benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, her ne kadar dava konusu markanın kapsamında yer alan mallar redde gerekçe markaların kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olarak yer alsa da, dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında işitsel, görsel ve anlamsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunmaması nedeniyle dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 6/6 Bendi Kapsamında Değerlendirme
6769 s. SMK’nın 6. Maddesinde sınırlı sayıda düzenlenen nispi ret nedenlerinden biri olan 6/6 bendinde “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı, internet alan adı girer. Yargıtay 11. HD’ nin 12.01.2004 tarih ve 2003/5034 E., 2004/127 K. sayılı kararında da açıkça dile getirildiği üzere KHK 8/3 (SMK 6/3) maddesinde yer alan “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (SMK 6/6) göre de, tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu halde, dava konusu marka tescillinin davacıya ait internet alan adı arasında karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığı incelenmelidir.
SMK 6/6. Madde hükmü ile korunan hakların ortak özelliği, aynı maddenin 3. bendindeki işaretlerden farklı olarak tescil edilmiş olmaları gerektiğidir. Şu kadar ki, bunların kullanım sonucu ayırt edici hale gelmeleri gerekmez. www…..com.tr alan adı, who.is kayıtlarının sorgulanması neticesinde, davacı … Tic. A.Ş. adına 21.12.2000 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Söz konusu internet alanının incelenmesi neticesinde, ana sayfada “… online” ibaresinin yer aldığı, söz konusu internet sitesinde birçok malın online satış hizmetinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacıya ait www…..com.tr alan adı ile ilgili internet sitelerinin arşivlenen ekran resimlerini görüntülemek için Internet Archive’nin “…” adlı aracı ile web.archive.org internet sitesinde yapılan araştırmalar neticesinde ilki 16.05.2006 yılı olmak üzere sonuncusu 01.11.2022 tarihli olan 346 adet anlık görüntü olduğu tespit edilmiş, görüntülerde, …, … gibi markaların kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Yapılan inceleme neticesinde davacının www…..com.tr uzantılı internet sitesinde, davacıya ait “…” ibaresini içeren markalarının gıda ürünleri, kozmetik ürünleri, bebek ürünleri, elektrikli ev aletleri, telefon ve aksesuarları, çiçek-bahçe ürünleri, giyim ürünleri, temizlik ürünleri, mutfak eşya-gereçleri, pil, kırtasiye ürünleri, kitap, dergi, gazete, kamp ürünleri, piknik ürünleri, ev tekstili ürünleri, dekorasyon ürünleri, evcil hayvan ürünleri, mum, karton bardak, karton tabak, peçete, süs eşyaları, oyunlar, oyuncakların online satış hizmetleri için kullanıldığı tespit edilmiştir.
Dolayısıyla, davacıya ait internet alan adında verilen bazı malların satış hizmetlerinin dava konusu markanın kapsamında yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu tespitlerden sonra, dava konusu marka ile davacıya ait www…..com.tr alan adının kılavuz unsuru konumundaki “…” ibaresi ile dava konusu markanın esas unsuru konumundaki “…” ibareli marka arasında işaret olarak karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığı irdelenmelidir.
Yukarıda belirtildiği üzere davacıya ait “…” ibaresini içeren markaları ile dava konusu marka arasında işaret bakımından karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığı değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, davacının SMK 6/6 kapsamındaki itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-5-6 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/12/2022