Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/23 E. 2022/322 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/23
KARAR NO : 2022/322

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 21/01/2022
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022
… VE BİRLEŞEN DAVA:
Davacı vekili 21/01/2022 ile 22/02/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2020/95861 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şahsın …, ….” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulüne karar verilerek başvurunun reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddine karar verilerek başvurunun reddedildiğini, oysa müvekkiline ait markanın yazılışına ve görünüşüne bakıldığında diğer hiçbir marka ile benzerliği olmadığını, tamamen kendine has ismi ve logosu olduğunu, davalının, markanın içinden bazı harflerin çıkartılarak bir takım algı yapılması ile markayı benzer göstermeye çalıştığını, Google aramasında davalının ilgili sınıfta kayda değer bir çalışmasının bulunmadığının görüldüğünü, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin, sektörüne öncü kuruluşlarından olduğunu, başvurunun, bütün olarak ortalama tüketicilerde bıraktığı izlenim çerçevesinde önceki marka ile başvuru arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığına karar verilmesinin gerektiğini, müvekkiline ait markanın, beyaz zemin üzerine, ön planda büyük bir desen görseli bulunduğunu, alt kısmında özel yazım tekniği ile yazılmış “…” sözcüğü bulunduğunu ve altında “…” yazısı bulunduğunu, markalar arasında bariz derecede görsel farklılık bulunduğunu, markaların yer aldığı emtiaların kullanıcılarının bilinçli tüketiciler olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu davanın haksız, usule ve yasaya aykırı olduğunu, markaların esas unsurlarının “…” ibaresi olduğunu, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, genel izlenim ve bütünüyle bırakılan izlenimin de benzer olduğunu, başvuru markası kapsamında yer alan 43. sınıftaki hizmetlerin redde gerekçe 2019/85135, 2019/85128 ve 2020/84867 sayılı markaların kapsamında da bulunduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı şahıs vekili cevap dilekçesinde özetle; Marka başvurusunda “…” ibaresinin gerçek ayırt edici unsu olarak koruma altına almanın amaçlandığını, logo çalışmasının ve “step into the orinet” ibarelerinin herhangi bir esas unsur olmadığını, müvekkiline ait markaların esaslı unsurunun “…” olduğunu, müvekkilinin, gerek pastanecilik gerekse dondurma ve çiğköfte ürünlerini üreterek tüketiciye “…” ve “…” markaları altında sunduğunu, davacının birtakım ürünleri isimlendirmek amacıyla marka başvuruları yaptığını, müvekkilinin markalarının esaslı unsurun ise “…/…” olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin, Konya’da yıllarca tescilli markalarıyla merkez ve şubeleriyle pastanecilik vb. yiyecek ürünleri üretim ve sunumuna dayalı bir ticari faaliyet gösterdiğini, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait 2020/95861 kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şahsa ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
… ve birleşen davanın davacı başvurusu olan 2020/95861 sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 02/12/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 21/01/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 20/07/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca: davaya konu marka başvurusu ile davalı muterize ait 2019 85135, 2019 85128, 2020 84867 ve 2007 41190 sayılı markaların görsel, sesçil ve kavramsal olarak benzer olması, markaların aynı esas unsuru sahip olması, mal ve hizmetlerin aynı/yüksek derecede ilişkili olması karşısında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunduğu, 6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/3 maddesi uyarınca: davalının tescilli markalarına dayandığı göz önüne alındığında SMK 6/3. madde bağlamında tescil engelinden bahsedilemeyeceği, …” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 43. sınıftaki “43 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “…”, “…”,,….” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 29, 30, 35, 43. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davaya konu marka başvurusunda bulunan tüm hizmetler bakımından mal ve hizmetlerin aynı/benzer olması şartının sağlandığı tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı”….” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Davacıya ait davaya konu markanın, beyaz zemin üzerine, üstte desen formunda şekil unsuru ile altında büyük puntolarla yazılmış “…” ibaresi ile en altta küçük puntolarla yazılmış “..” ibaresinden oluşan kompozisyon olduğu görülmüştür. İfade etmek gerekir ki, markada şekil unsurunun banal ve ayırt edici özelliği olmayan bir şekil olması durumunda sözcük unsurunun ön plana çıkacağı kabul edilmektedir. Markada yer alan “…” ibaresinin “doğuya adım at” anlamına gelen bir slogan olması, “…” ibaresinin marka kompozisyonunda büyük puntolarla yazılarak ön plana çıkartılması, markada yer alan desen şeklinin markaya radikal bir farklılık katmaması karşısında markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu kez davalı muterize ait itiraza/redde mesnet markalar incelendiğinde, bir kısmının yeşil dikdörtgen zemin üzerinde beyaz renkli ve aynı puntolu “…/… + DONDURMA/PASTANELERİ/ÇİĞKÖFTE” ibarelerinden oluşan; diğerleri ise herhangi bir renk ve şekil unsuru içermeyen “…” ve “…” kelimelerinden oluştuğu görülmektedir. Davalıya ait bir kısım markalarda yer alan “DONDURMA”, “PASTANELERİ”, “ÇİĞKÖFTE” ibarelerinin, sunulan mal ve hizmeti tanımlayan, herhangi bir ayırt ediciliği olmayan ibareler olduğu görülmekle markaların esaslı unsurunun “…” ve “…” kelimeleri olduğu kanaatine varılmıştır. Yukarıda açıklanan tüm bu hususlar dahilinde davaya konu marka başvurusu ile davalı muterize ait 2019/85135, 2019/85128, 2020/84867 ve 2007/41190 sayılı markaların esas unsurlarının aynı kelime unsurundan mütevellit olması karşısında markalar arasında görsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Taraf markalarının işitsel olarak benzerlik değerlendirilmesi yoluna gidilecektir. İşitsel benzerlik, markaların telaffuzları nedeniyle kulakta bıraktıkları sesle ifade olunmaktadır. İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Sözcüklerin ilk hecelerinde, ilk bölümlerinde ayniyet, karıştırma ihtimaline yol açabilmekte, buna karşılık sözcüğün son kısmındaki benzerlikler karıştırma ihtimali incelemesinde göz ardı edilebilmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, “…” ibaresinin, davaya konu marka başvurusu ile davalı muterize ait 2019/85135, 2019/85128, 2020/84867 ve 2007/41190 sayılı markalarda aynen yer alması karşısında markalar arasında işitsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Bu tür benzerlik, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları iz ve imaj açısından önemlidir. Taraf markaları bu kez kavramsal açıdan incelendiğinde, “…” ibaresinin, Türkçe’de “soylu, yüce duygularla yapılan” anlamına geldiği görülmüştür. Anılan ibarenin taraf markalarında farklı anlama gelecek şekilde kullanıldığına ilişkin herhangi bir kanaat oluşmaması karşısında markaların anlamsal olarak benzer oldukları kanaatine varılmıştır.
Birbiri ile ortak yönleri bulunan iki şeyin karışması olarak tanımlanabilecek iltibas, Marka Hukuku bakımından daha teknik anlamıyla, bir mal veya hizmetin alıcısı durumunda bulunan iyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan ve makul derecede dikkatli tüketicilerin yani kısaca ortalama tüketicilerin, almayı düşündüğü, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı düşüncesiyle, başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali olarak açıklanabilecektir. Nitekim, bir marka farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markayı çağrıştırabilir. Yahut tam tersine, unsurlardaki benzerliğe rağmen markalar tamamen farklı etki bırakabilirler. Markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, parçalara bölünerek inceleme yapılması ve özellikle markaların tek başına ayrım gücü bulunmayan tasviri işaretlerden oluşan kısımlarının aynı veya benzer olup olmadıkları üzerinde durulmasına da gerek yoktur. Ancak bunlar, markanın genel görünümüne etkileri ölçüsünde incelemede dikkate alınabilirler. Buna karşılık markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen iltibasa yol açabilir.
Son olarak önemle belirtmek gerekir ki, Avrupa Adalet Divanı’nın C-251/95 sayılı “Sabel v. Puma” kararında ve yine C-39/97 sayılı “Canon” kararında şu tespitlere yer verilmiştir: “Mal ve hizmetlerin benzerlik derecesinin düşüklüğü, markaların benzerlik derecesinin yüksekliğiyle telafi edilebilir veya tam tersi geçerli olabilir. Divanın yerleşmiş uygulamasına göre de, önceki markanın ayırt edici gücünün yüksek olması durumunda karıştırılma riski artmaktadır. (Avrupa Adalet Divanı, Sabel – Puma davası) Dolayısıyla, ayırt edici gücü yüksek markaların korunma derecesi, ayırt ediciliği zayıf markalara göre daha fazladır. Bu nedenle Avrupa Adalet Divanına göre; Direktifin 4(1)(b) maddesinin (karıştırılma ihtimali ile ilgili ret gerekçesi) yorumlanması, mal ve hizmetler arasındaki benzerlik düşük derecede olsa da, markaların çok benzer ve önceki markanın ayırt edici gücünün yüksek olduğu durumlarda tescil talebinin reddedilmesi yönünde olacaktır.” Bu doğrultuda “…” kelime tamlamasının başvuru/ tescil sınıfları bakımından ayırt edici gücü ele alınmış, anılan ibarenin çekişme konusu hizmetler bakımından ilk akla gelen, herhangi bir yönünü tanımlayan yahut yaygın olarak kullanılan bir ibare olmadığı yani görece yüksek olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında inceleme konusu dosyada, davaya konu marka başvurusu ile davalı muterize ait 2019/85135, 2019/85128, 2020/84867 ve 2007/41190 sayılı markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olması, markaların aynı esas unsuru sahip olması, mal ve hizmetlerin aynı/ yüksek derecede ilişkili olması karşısında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimâli bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, … ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-… ve Birleşen davanın REDDİNE,
2-… ve Birleşen davada alınması gereken 161,40 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına
3-… ve birleşen davada davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.