Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/209 E. 2022/480 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/209 Esas – 2022/480
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/209
KARAR NO : 2022/480

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2022
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022
DAVA:
Davacı vekili 31/05/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle; müvekkili şirketin 2017/62688, 2017/31715, 2017/72359 sayılı “… … … … güvenlik hizmetleri a.ş”, “…”, “… … … güvenlik hizmetleri a.ş” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, 2020/60467 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın kısmen reddedildiğini, davalının bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak kabul edilerek kısmi ret kararının kaldırılmasına karar verildiğini, oysa davacının 2017/62688 sayılı markasına dayalı olarak davalı firmanın 2020/60467 sayılı markasının ilanına yaptığı itirazları kısmen kabul edilen Markalar Dairesi Başkanlığı’nın kararının kaldırılmış olmasının haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresini gören ortalama tüketicilerin, davalının markasının davacının markası ile karıştıracağını, ayrıca taraf markalarının aynı sınıfa giren hizmetlerde kullanılacağını, davacının “…”li markasının davacı tarafından yaklaşık 5 yıldır tescilli olarak kullanıldığını ve tüketiciler nezdinde bilinir hale geldiğini, davalının davacının markasının tanınmışlığından haksız bir yarar elde etme ve markanın itibarını zedeleme ihtimallerinin yüksek olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzemediğini, genel izlenim itibariyle taraf markalarının görsel, kavramsal ve fonetik olarak birbirlerinden farklı olduğunu, bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılabilecek ölçüde benzer markalar olmadıklarını, taraf markalarının “…” ibaresi dışında başkaca unsurlar da ihtiva ettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının dava dosyasına sunmuş olduğu ve somut uyuşmazlığa emsal nitelikte olduğunu ileri sürdüğü YİDK kararlarının huzurdaki dava ile ilintili olmadığından dikkate alınmaması gerektiğini, ayrıca söz konusu kararlarda davacının somut uyuşmazlığa konu YİDK kararında bahsi geçen 2017/62688 sayılı markasından bahsedilmediğini, zira davacının 2017/62688 sayılı markasının esas unsurunun “…” ibaresi değil, “…” ibaresi olduğunu, davacının bu markası özelinde taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğini, taraf markalarının bütünüyle bıraktıkları izlenimlerin de farklı olduğunu, ayrıca davacının markasında geçen diğer ibarelerden anlaşılacağı üzere taraf markalarının hitap ettiği tüketici kitlesinin çok farklı olduğunu, taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinin yerleşik anlamı itibariyle markasal hüviyette ayırt ediciliğinin de düşük olduğunu, dolayısıyla davacının markasının korumasının geniş olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının “…”li markalarının tanınmışlığını ve somut uyuşmazlıkta SMK m. 6/5 hükmünün uygulanma şartlarının gerçekleştiğini ve dahi dava konusu edilen marka başvurusunun kötü niyetle dosyalandığını ispat edemediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan 2020/60467 sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 07/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 31/05/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 22/11/2022 havale tarihli raporun karşı görüşünde konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Karşılaştırılan markaların/işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, Dava konusu edilen markanın kapsamında kalan 45. Sınıftaki tüm hizmetler yönünden emtia ayniyeti ve benzerliği şartının gerçekleştiği, 45. Sınıftaki hizmetlerin hitap ettiği tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen/ seçicilik seviyesinin düşük olmadığı, Bu sebeplerle karşılaştırılan markalar arasında, karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 38, 41, 45.sınıftaki “38 Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri. 41 Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, fotomuhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 45 Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). Güvenlik hizmetleri. Evlendirme büroları hizmetleri. Cenaze hizmetleri. Giysi kiralama hizmetleri. Yangın söndürme hizmetleri. Refakat etme hizmetleri.” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2017/62688, 2017/31715, 2017/72359 sayılı “… … … … güvenlik hizmetleri a.ş”, “…”, “… … … güvenlik hizmetleri a.ş” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 45.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalının markasının kapsamında kalmış olan 45. Sınıftaki hizmetlerin tamamı, davacının davasına/itirazlarına mesnet markasının kapsamında birebir yer almaktadır. Dolayısıyla; somut olayda, dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen hizmetler açısından emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği tespit ve kabul edilmiştir
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… … … … güvenlik hizmetleri a.ş”, “…”, “… … … güvenlik hizmetleri a.ş” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Davacı markası, “… + … + … … GÜVENLİK HİZMETLERİ A.Ş. + Şekil + Renk” unsurlarından oluşmaktadır. Davacı markasındaki harfler büyük punto ile yazılmış olup özel yazım karakterinde, “E” harfleri de karakterize edilerek/renklendirilerilmiştir. Davacı markasındaki “… … GÜVENLİK HİZMETLERİ A.Ş. + Şekil + Renk” unsurları markaya ayırt edici nitelik katmaktan uzak, tanımlayıcı, açıklayıcı, basit grafik tasarım unsuru niteliğinde olduğu; harflerin renkli olması da halkın sık sık tanıtım amaçlı kullanım yoluyla alıştığı yazı karakterinin süslenmesinden ibaret olarak algılanacağı için tali niteliğe sahip unsurlar olduğu değerlendirilebilir. “…” ibaresinin yanına büyük harflerle konumlandırılmış olan “…” ibaresi, “… … GÜVENLİK HİZMETLERİ A.Ş. + Şekil” unsurları gibi doğrudan tali bir nitelik arz etmemektedir. Markadaki “… … GÜVENLİK HİZMETLERİ A.Ş.” ibaresini ve şirketin yürüttüğü hizmetleri dikkate alan tüketici, “…” ibaresini “…” kelimesinin ilk üç harfi olan “…” ve İngilizce “ağ, şebeke” anlamına gelen ve somut olayda ilgili ortalama tüketici tarafından anlamı bilinen “…” ibarelerinin birleşimi olarak algılayabilecektir. Tüketicinin … ibaresine doğrudan bir anlam yüklemeden özgün bir kelime olarak algılayabileceği bir ihtimal olarak görülebilir. Ancak tüketici, davacının “…” ibaresini “…” ibaresinin yanında markanın bir unsuru, … markası altında sunulan hizmetleri niteler bir ibare, bir alt marka oluşturma gayreti olarak algılayabilecek ve asıl olarak “…” unsuruna odaklanacaktır. Bu sebeplerle ilgili ortalama tüketicinin davacıya ait markaya baktığında “… …”i bir bütün olarak algılamakla birlikte asıl olarak “…” ibaresine odaklanacağı sonucuna varılmıştır.
Davalı markasındaki tek unsur küçük harflerle yazılmış olan “…” kelimesi olduğu için davalı markasının esaslı unsurunun “…” olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı markasındaki … … ve davalı markasındaki “…” ibareleri karşılaştırıldığında davacı markasının iki kelimeden oluştuğu, ilk kelimenin davalı markası ile büyük ölçüde benzer olduğu; ancak markadaki ikinci kelimenin davalı markasında yer almadığı ve bu sebeple davacı markasındaki kelime sayısının daha uzun olduğu görülecektir. Davacı markasındaki tüketicinin asıl olarak odaklanacağı “…” ibaresindeki “E” harfi karakterize edilerek/renklendirilerilerek yazılmıştır. Ancak bu farklılık yukarıda da açıklandığı üzere halkın sık sık tanıtım amaçlı kullanım yoluyla alıştığı yazı karakterinin süslenmesinden ibaret olduğu için tali niteliğe sahiptir. Bu sebeple davacı ve davalı markasının asıl unsurlarının görsel olarak büyük ölçüde benzer olduğu değerlendirmesinde bulunulabilecek olup markalar ibaresi bakımından farklılaşmaktadır. Bu sebeple markalar arasında belirli bir ölçüde görsel benzerliğin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
İşitsel benzerlik karşılaştırma konusu işaretlerin telaffuzları itibariyle kulakta bıraktıkları sese göre ortaya çıkan bir benzerlik karşılaştırmasıdır. Burada sözcük veya ses markaları bakımından ortaya çıkan benzerlikten söz edilmektedir. İşitsel işaret benzerliği değerlendirmesinde özellikle işaretin telaffuzu ile hecelerin sırası ve sayısı dikkate alınır.
Davacı markasındaki ve davalı markasındaki “…” ibareleri karşılaştırıldığında her iki markanın ilk unsuru olan “…” unsurunun fonetik olarak ayniyet teşkil ettiği; markaların “…” ibaresi bakımından farklılaştığı görülecektir. Bu sebeple davacı markasının ikinci kısmı davalı markasından farklı bir kelime unsuru içermesi dolayısıyla farklı bir şekilde telaffuz edilecek olup; bu bakımdan belirli bir fonetik farklılık oluşacaktır. Ancak markalardaki esaslı unsur olan … unsurunun aynı olması ve bu unsurun marka içerisinde ilk unsur olarak yer alması, tüketici bakımından markadaki ilk kelimenin daha etkili olması sebebi ile markalar arasında … ibaresi dolayısıyla işitsel bir farklılık oluşsa da belirli bir ölçüde işitsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Davacı ve davalı markalarındaki “…” kelimesinin sözlük anlamı “kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi; birçok kimsenin toplanıp el birliğiyle bir kişinin veya bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin sıra ile bitirilmesi”dir. Davacı markasındaki “…” kelimesinin bir anlamına rastlanılamamış olup yukarıda da açıklandığı üzere “…” ibaresinin “…” kelimesinin ilk üç harfi olan “…” ve İngilizce “ağ, şebeke” anlamına gelen ve somut olayda ilgili ortalama tüketici tarafından anlamı bilinen “…” ibarelerinin birleşimi olarak … alanındaki ağ şeklinde algılayabilecektir. Buna göre davacı markasındaki … ibaresi dolayısıyla markalar kavramsal olarak farklılaşmakla birlikte markaların esaslı unsurları anlamsal olarak aynı anlama geldiği için aralarında belirli bir ölçüde anlamsal benzerliğin de bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Karşılaştırmaya konu işaretler ve mallar/hizmetler arasında ortalama düzeyde bir benzerlik, önceki markanın ortalama ayırt ediciliğe sahip olduğu ve ilgili tüketici kesiminin dikkat düzeyinin de ortalama olduğu bir durumda karıştırılma ihtimali vardır sonucuna ulaşılacaktır. Öte yandan, değerlendirilen faktörlerden birinin düşük seviyede olması durumunda karıştırılma ihtimali bulunduğu sonucuna ulaşabilmek için diğer faktörlerin bu düşüklüğü bertaraf edecek düzeyde olması gereklidir (Dengelenme prensibi). Bu kapsamda, önceki markanın ortalama ayırt ediciliğe sahip olduğu ve ilgili tüketici kesiminin dikkat düzeyinin de ortalama olduğu ve karşılaştırmaya konu mallar/hizmetler arasında düşük düzeyde benzerlik bulunduğu bir olayda karıştırılma ihtimali ancak işaretler arasında aynılık veya yüksek düzeyde bir benzerlik söz konusu olduğunda ortaya çıkacaktır. Öte yandan, önceki markanın ayırt edici niteliğinin düşük olduğu ve/veya ilgili tüketici kesiminin dikkat düzeyinin yüksek olduğu durumlarda karıştırılma ihtimalinin var olduğu kanaatine ulaşılması daha zordur. Ayrıca karıştırılma ihtimali, tüketici konumundaki kişilerin, belirli bir mal veya hizmeti almak düşüncesindeyken, başka bir işletmenin benzer mal ya da hizmetini alma tehlikesiyle karşılaşması halinde ortaya çıkar. Başka bir ifadeyle, marka tercihi nedeniyle belirli bir mal ya da hizmeti almak niyetinde olan bir kişi, o mal ya da hizmetin almak niyetinde olduğu mal ya da hizmet olmadığını, yani, başka bir işletmenin ürettiği ya da sunduğu benzer mal ya da hizmet olduğunu bilmesi durumunda almayacak olmasına rağmen markalar arasındaki benzerlik nedeniyle söz konusu mal ya da hizmeti almaya yöneliyorsa, bu durumda karıştırılma ihtimali ya da karıştırılma ortaya çıkar. Karıştırılma ihtimali karşılaştırma konusu işaretler ile mal ya da hizmetlerin aynılığından veya benzerliğinden kaynaklanır. Karıştırılma ihtimaline ilişkin değerlendirmede, malların veya hizmetlerin benzerlik düzeyi, ilgili tüketici kesiminin dikkat düzeyi, önceki markanın ayırt edici niteliğinin gücü/derecesi ve işaretlerin benzerlik düzeyi gibi hususlar dikkate alınır.
Markalar arasında karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde markalar bütün olarak ele alınarak görsel, işitsel ve anlamsal bir karşılaştırma yapılmaktadır. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere bu faktörlerden biri veya birkaçı markaların ayırt ediciliği üzerinde daha etkili olabileceği gibi etkisi çok düşük olabilir veya hiçbir etkisi bulunmayabilir. Bu durum her bir somut olayda özellikle tescil edilmek istenen markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin türleri de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Somut olay açısından yapılan değerlendirme neticesinde davacı ve davalı markaları kapsamındaki hizmetlerin ayniyeti/benzerliği/türdeşliği; markalar hakkında zihninde kalan … olmayan resme göre karar veren ortalama tüketicinin davacı markası olan … … ve davalı markası olan “…” ibarelerindeki “…” unsuruna odaklanacağı; tüketici, davacının burada “…” ibaresini “…” ibaresinin yanında markanın bir unsuru, … markası altında sunulan hizmetleri niteler bir ibare, bir alt marka oluşturma gayreti olarak algılayabileceği; aynı veya benzer hizmetleri sunan markaların ilk sırasında yer alan ve markaya esas niteliğini katan “…” unsuru dolayısıyla ilgili ortalama tüketicinin markaları birbirleri ile ilişkilendirebileceği kanaatine varılmıştır.
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 bendi anlamında benzerlik olduğu, davalı markası kapsamındaki, “45 Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). Güvenlik hizmetleri. Evlendirme büroları hizmetleri. Cenaze hizmetleri. Giysi kiralama hizmetleri. Yangın söndürme hizmetleri. Refakat etme hizmetleri.” ile sınırlı olarak davanın kısmen kabulüne, TÜRKPATENT yidk’nun … sayılı kararının 45.sınıf hizmetler yönünden iptaline, fazlaya dair istemlerin reddine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının 45.sınıf hizmetler yönünden iptaline,
3-Fazlaya dair istemlerin reddine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Reddedilen kısım itibariyle davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.954,88 TL yargılama giderinden payına düşen 1.477,44 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/12/2022