Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/196 E. 2023/120 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/196
KARAR NO : 2023/120

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2022
KARAR TARİHİ : 30/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2023
DAVA:
Davacı vekili 20/05/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … … … … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, … ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, itirazın kısmen reddedildiğini, davalının bu karara karşı yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak … tarafından kabul edilerek kısmi ret kararının kaldırıldığını, oysa davalı şirketin “… … … … … …” ibareli markanın 31. sınıf için yaptığı tescil başvurusunun müvekkili şirket markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı markasına eklenen “… …” ibaresinin ayırt edici niteliği olmadığını, müvekkili şirketin “…” markasının altında yıllardır “… …, … ” markalarının da kullanıldığını, dava konusu markanın gerek görsel, gerekse fonetik, tüm terkibinin gözde bıraktığı izlenim açısından müvekkili şirket markasının neredeyse aynı olduğunu, davalı firmaya daha önce mail gönderildiğini, davalı şirketin “…” ifadesini bundan sonra kullanmamaya karar verdiğini müvekkili şirkete 11.02.2021 tarihinde bildirdiğini, ancak 17.02.2021 tarihinde dava konusu marka başvurusunda bulunulduğunu, dava konusu marka ile müvekkili şirket markasının halk tarafından karıştırılma ihtimali bulunduğunu, bu karıştırılma ihtimalinin markaların ilişkili olduğu ihtimalini de kapsadığını, davalı şirketin haksız bir yarar sağlamasının kaçınılmaz olduğunu, müvekkili şirketin e-ticaret platformunda satışlar yaptığını, dijital ve sosyal iletişim alanlarında yem sektöründe faaliyeti ile tanınmakta ve takip edilmekte olduğunu, dava konusu marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından yapılan ilk itirazın kabul edildiğini, davalı şirketin itirazı üzerine … kararı ile kısmi ret kararının kaldırılarak reddedilen malların başvuru sahibine iadesine karar verildiğini, müvekkili şirketin “…” markası ve bu ibareyi taşıyan diğer seri markalarının dava konusu başvuru için mutlak ret nedeni teşkil ettiğini, dava konusu marka ile müvekkili şirket markalarının aynı veya benzer mallar üzerinde, aynı yerlerde ve aynı satış noktalarında kullanılacağını, aynı tüketici kesimine hitap edeceğini, davalı markasının haksız rekabete sebebiyet verebilecek nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin hitap ettiği tüketici kitlesinin dikkati tek bir ürüne yönelmiş tüketiciler olmadığını, “…” markasının müvekkili şirket faaliyetleri çerçevesinde ayırt edici nitelik kazandığını belirterek, … …’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… … … … … …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu markanın büyük ve siyah harflerle yazılmış “… … … … … …” ibaresinden oluştuğunu, itiraza mesnet davacı markasının siyah büyük harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluştuğunu, dava konusu markanın farklı bir kelimeyle başladığını ve pek çok farklı kelime unsuru içerdiğini, dava konusu markanın yazılış, anlam ve fonetik olarak davacı markasından bariz şekilde ayrıldığını, markalar arasında iltibas ihtimalinden söz edilebilmesinin imkansız olduğunu, taraf markalarının bütüncül açıdan karıştırılmaya yol açacak derecede görsel, sesçil ve kavramsal bir benzerlik barındırmadığını, “…” sözcüğünün … “başarım” olarak tanımlandığını, ibarenin herkesin kullanabileceği türden, tüketicileri her sektörde maruz kaldıkları, fantezi-orijinal olmayan, ayrım gücü zayıf, basit bir ibare olduğunu, ilgili tüketicilerin taraf markaları arasında ilişki kurmasının mümkün olmadığını, markalar benzer olmadığından tanınmışlık hususunun davaya etkili olmadığını, davacının tanınmışlığı ispatlayacak bir delilinin mevcut davada bulunmadığını, … kararının usul ve hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ülkemizdeki tarımsal faaliyetleri desteklemek amacıyla kurulmuş bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin faaliyetlerini kendine özgü “… …” ibaresiyle tescil ettirdiği markalar üzerinden satışını yaptığı ürünler ile sürdürdüğünü, dava konusu markaya bütük yatırım yaptığını ve emek harcadığını, davacı şirket markasının faaliyet alanları ile müvekkili şirket markasının faaliyet alanlarının aynı olduğuna dair net bir tespit bulunmadığını, davacı markası ile müvekkili şirket markasının birbirinden çok farklı olduğunu, markaların tüketici kitlesinin de farklı illerde bulunduğunu, markaların benzerlikten ötürü karıştırılacak markalar olmadığını, müvekkili şirketin tüketici kitlesinin ürünü kullanım amacı sabit olup, bilinçli tüketici kitlesi tarafından markaların karıştırılmasının mümkün olmadığını, ürünlerin farklı alıcı çevrelerine sahip olduğunu, ürünlerin ya da hizmetlerin birbirlerini tamamlama imkanları bulunmadığını ve birinin diğeri yerine ikamesinin söz konusu olmadığını, dağıtım kanallarının da benzerlik göstermediğini, “…” ibaresinin dilimizde “başarı” anlamına geldiğini, …’da “başarım” olarak tanımlandığını, her iki anlamın da ayırt ediciliğe sahip olmadıklarını, “…” ibaresinin ayırt ediciliği güçlü bir ibare olmadığını, müvekkili şirket markasında “…” ibaresine ek olarak “… … … … …” ibareleri ile belirgin farklılık oluşturulduğunu, müvekkili şirket markasında esas ve ayırt edici unsurun “… …” ibaresi olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirkete gönderilen maile verdiği cevap ile ilgili iddianın gerçek olması halinde dahi bu iddia ile hak iddia edilmesi veya savunmada bulunulmasının yersiz olduğunu, dava konusu uyuşmazlık ile ilgisiz kaldığını, markaların yazılış, okunuş ve anlamlarının birbirinden farklı olduğunu, müvekkili şirket markasına “… …” ibaresinin ürünlerinin yüzde … ham protein içerdiğini vurgulamak amacı ile markaya eklenmiş olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirketin “… …” ibaresinin yanına başka ibareler getirerek oluşturduğu seri markalar bulunduğunu, dava konusu markanın da seri markalardan kabul edilmesi gerektiğini, davacının markasına karşı kullanım def’i ileri sürdüklerini, davacının markasının 31. Sınıfta müvekkili şirket markası ile ortak olan hizmetler için ciddi ve yoğun olarak kullandığını kanıtlaması gerektiğini, davacının tanınmışlık iddiasına ilişkin hiçbir somut bilgi ve belge ortaya koyamadığını, davacının kötü niyet iddialarının yersiz olduğunu, davacının “…” markasının yanına eklemeler yapmak suretiyle oluşturduğu başkaca bir markası bulunmadığını, seri markaları bulunduğu iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının ürünlerini yalnızca “…” ibaresi ile satışa çıkarmadığını, davacı markası ürünlerinin “optima … … … yemi” adıyla tüketiciye sunulduğunu, davacının tescilli markasını tescilden farklı olarak kullandığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen … kararının davacıya 21/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 20/05/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 10/11/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…. karar iptali davası bakımından, dava konusunun “hayvan yemleri” emtiası olduğu, dava konusu emtianın davacıya ait markada yer alan emtialar ile ayniyet taşıdığı, davalıya ait dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait gerekçe markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığı, dava konusu marka başvurusunun davacı markası ile karıştırılma ihtimali bulunmadığı, Hükümsüzlük davası bakımından, dava konusunun, 31. Sınıfta yer alan tüm emtialar olduğu, davalı tarafça kullanım ispatı ileri sürüldüğü, davacının kullanımının değerlendirilebileceği bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle, hükümsüzlük davası bakımından davacının 6769 sayılı SMK madde 6/1 maddesi kapsamında gerekçe kabul edilebilecek bir markası bulunmadığı, Dava konusu, … sayılı … kararının yerinde olduğu…” ifade edilmiştir.
Mahkememizce talimat marifetiyle alınan bilirkişi raporunda özetle; “…davacının … olarak faaliyetlerine devam ettiği, davacı tarafın ticari defterlerinin açılış ve kapanış kayıtlarının zamanında yerine getirildiği, Ticari defterlerin tarafların lehine delil olarak kullanılabileceği ;özetle davacının Hayvansal yem üretim ve satışı ile iştigal eden bir bir işletme olduğu, …. adreslerinde üretim yaptığı, dava konusu yapılan … markası ile 1991 yılından beri üretim ve satış gerçekleştirdiği bu durumun davacının ticari defterlerindeki kayıtlar ile doğrulmuş olduğu tespit ve kanaatiyle; davacı tarafın 2022 yılı ve öncesi 4 yıl içerisinde yapılan incelemelerde ; DAVA KONUSU YAPILAN … Markasının Toplam üretim ve satışlara olan Oranın Ortalama %15,50 Gibi bir orana sahip olduğu,bir başka deyişle Toplam satışlar içerisinde … Markasının (…-…-… Adlarıyla) %15,50 lik bir oranla Oldukça Önemli bir orana sahip olduğu,davacının Diğer markalı ürünlerine göre önemli bir paya sahip olduğu…” belirtilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “… … … … … …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 31.sınıftaki “31 İşlenmemiş … ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Malt (insan tüketimi için olmayan). Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu. KURUL; Hayvan yemleri.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise … sayılı ve “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 05, 31.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda dava konusu marka başvurusunun … karar iptali davasına konu olan “hayvan yemleri” emtiası ile davacıya ait marka kapsamında yer alan “hayvanlar için gıda maddeleri” emtiası aynı/aynı tür emtiadır. Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan ve … karar iptali davasının konusunu oluşturan “hayvan yemleri” emtiası bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük davası bakımından emtia benzerliği değerlendirmesi: Davacı taraf, hükümsüzlük davası bakımından, herhangi bir emtia ayrımı yapmaksızın, davalıya ait markanın hükümsüzlüğünü talep ettiğinden, hükümsüzlük davasının konusunu, marka kapsamında yer alan tüm emtialar oluşturmaktadır.
Taraf markaları arasında karıştırılma ihtimaline yol açabilecek mahiyette bir benzerliğin bulunup bulunmadığı değerlendirmesine geçmeden önce, “kullanmama def’i” yönünden inceleme yapılacaktır. Davalı yanın, cevap dilekçesi incelendiğinde, dilekçe kapsamında “kullanmama def’i”nde bulunduğu tespit edilmiştir. Davacıya ait … sayılı marka, 27.12.1991 tarihinde tescil edilmiş olup, dava tarihi itibariyle, tescil tarihi üzerinden 5 yıl geçmiş olup, marka hakkında kullanmama def’i ileri sürülmesi mümkündür. Talimat marifetiyle dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacının Hayvansal yem üretim ve satışı ile iştigal eden bir bir işletme olduğu, …. adreslerinde üretim yaptığı, dava konusu yapılan … markası ile 1991 yılından beri üretim ve satış gerçekleştirdiği bu durumun davacının ticari defterlerindeki kayıtlar ile doğrulanmış olduğu sonucuna varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… … … … … …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu marka başvurusu, üst satırda yazılan “… … … … …” ibareleri ile alt satırda yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Dava konusu marka bir kelime markası olup, marka kapsamında herhangi bir şekil unsuru bulunmamaktadır. Kelimelerin tamamı büyük harflerle, siyah renkle, standart bir yazı karakteri ile yazılmıştır. Marka kapsamında yer alan “…” ve “…” ibareleri, herhangi bir anlamı bulunmayan ibarelerdir. Buna karşın “…”, “…” ve “…” ibareleri ise, anlamlı kelimeler olup, bu kelimelerin anlamı sırasıyla “Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, uygun koşullarda korunması, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanması, ziraat, kültür”, “Başarım”, “Kadınların ve memeli dişi hayvanların yavrularını besledikleri, memelerinden gelen, besin değeri yüksek beyaz sıvı” şeklindedir.
Dava konusu marka kapsamında aynı zamanda “…” sayısı yer almaktadır. Davacıya ait önceki tarihli marka ise, “…” ibaresinden oluşan bir kelime markasıdır. Marka kapsamında herhangi bir şekil ya da renk unsuru bulunmamaktadır. Standart bir yazı karakteriyle ve büyük harflerle yazılan “…” ibaresi, … online sözlüğünde “başarım” olarak tanımlanmıştır. “…” ibaresi, yazıldığı gibi okunan bir ibare olup, davacıya ait markanın tek ve esas unsurudur. Taraf markaları, ortak olarak “…” kelimesini ortak olarak içermekte, uyuşmazlık bu ibarenin ortaklığından kaynaklanmaktadır.
Yukarıda belirtilen ölçütler ışığında; kendisinden önce tescil edilmiş bir markadaki ibare ile birlikte, kendi unsurlarını içinde barındıran kompozit bir markanın, önceki marka ile iltibas oluşturup oluşturmadığına karar verilebilmesi için, önceki markanın kendi başına, bağımsız bir ayırt edici karakterinin olup olmadığının ve taraf markalarındaki ortak unsurun, sonraki markada baskın unsur olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Taraf markaları arasındaki tek benzerlik “…” kelimesini içermeleridir. Bu ibare, davacı markasının esas unsuru konumunda iken, dava konusu markanın esas unsuru konumunda değildir. Zira dava konusu marka başvurusunda anlamlı/anlamsız bir çok ibare bulunmaktadır.
Dava konusu marka başvurusunda yer alan “…” ibarelerinin anlamlı ibareler olmaması karşısında, “…” ibareleri, hali hazırda anlamı bulunan, orijinal olmayan ibarelerdir. Dava konusu marka başvurusuna bakıldığında, marka vasfı taşıyan unsurunun “… …” ibaresi olduğu, “… …” ibaresinin ise markanın tescil edilmek istendiği “hayvan yemleri” emtiası gözetildiğinde, tanımlayıcı nitelikte kullanıldığı değerlendirilmiştir. Markada kullanılan “…” ibaresi, sütün bir niteliğini anlatır niteliktedir. “…” ibaresi, bir işi yapan kişinin ya da grubun çalıştığı iş üzerinde amaca ve hedefe ulaşabilmesi için gösterdiği emek, çaba, maksimum enerji, bilgi, yeterlilik ve işten aldığı doyum ve aynı zamanda hedeflenen bir görevin, önceden belirlenmiş standartlara uygun olarak, beklenen amaçlara ulaşma derecesi olarak da tanımlanabilir. Somut olayda, dava konusu marka başvurusunda, “…” ibaresinden önce kullanılan “…” ibaresi, sütün bir özelliğini vurgulayan sıfat niteliği taşımaktadır. Bu nedenle, “… …” ibaresi, bir bütün olarak, markanın tali unsurlarından biridir. Dolayısıyla, davacıya ait markanın esas unsuru “…” ibaresi iken, dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresidir. Markalar, esas unsur bakımından çok farklı değildir. Taraflara ait markalar, sadece esas unsur bakımından değil, aynı zamanda bütünsel olarak yapılan değerlendirmede de, benzer olarak kabul edilmiştir.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan ve işbu davanın konusunu oluşturan “31. Sınıf: hayvan yemleri” emtiası, davacıya ait marka kapsamında yer alan emtialar ile ayniyet taşıdığı, bu hizmetlerin ilgili tüketicisinin bilinç düzeyinin ortalamadan yükseğe değişen bir seviyede olduğu, taraf markalarının ortak olarak “…” ibaresini içerdikleri, bu ibarenin davacının markasının tek unsuru olmasına karşın, dava konusu markada başka ibarelerle birlikte kullanıldığı, markaların esas unsur ve bütünsel karşılaştırmasında aralarında benzerlik olduğu, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması nedeniyle, somut olay bakımından her ne kadar bilirkişi heyeti iltibas olmadığı yönünde kanaat belirtmiş ise de, …Hukuk Genel Kurulunun 08.06.216 tarih … sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi gerekli olduğundan markaların karıştırılması/ ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Bütün bunlara göre yapılan değerlendirme neticesinde 31. Sınıf “hayvan yemleri” emtiaları yönünden … iptali ve hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, … …’nun … sayılı kararının 31.sınıf “hayvan yemleri” emtiası ile sınırlı olarak kısmen iptaline, … sayılı markanın 31.sınıf “hayvan yemleri” emtiası ile sınırlı olarak kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair istemlerin reddine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-… …’nun … sayılı kararının 31.sınıf “hayvan yemleri” emtiası ile sınırlı olarak kısmen iptaline,
3-… sayılı markanın 31.sınıf “hayvan yemleri” emtiası ile sınırlı olarak kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine
4-Fazlaya dair istemlerin reddine,
5-Alınması gereken 179,90  TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile bakiye 99,20 TL karar harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Kabul edilen kısım itibariyle davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine
7-Reddedilen kısım itibariyle davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 5.114,38 TL yargılama giderinden payına düşen 2.557,… TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2023
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90.-TL
Posta Masrafı 341,48.-TL
Bilirkişi Masrafı 4.600,00.-TL
Toplam 5.114,38.-TL