Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/162 E. 2022/179 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/162
KARAR NO : 2022/179

DAVA : Marka (Ticaret Ünvanına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Ticaret Unvanının Terkini)
DAVA TARİHİ : 08/06/2016
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2022
DAVA:
Davacı vekili 08.06.2016 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; Müvekkili şirketin 1978 yılında …’da kurulduğu, bu tarihten beri “…” kelimesinin unvanının ve markasının temel/çekirdek unsuru olarak kullandığı, iş makinaları ve ataşmanları imalatı ve satışı, yedek parça ve servis hizmetleri sektöründe faaliyet gösterdiği, marka ve unvanını 35 yıldan uzun süredir Türkiye’de ve dünyada tanınan bir marka haline getirdiği, Türkiye genelinde, … ve İzmir’de 4 ayrı fabrikada üretim yaptığı, birçok farklı ilde bölge müdürlükleri ve yetkili servisleri bulunduğu, 45 ülkeye ihracat yaptığı, en çok vergi veren ilk 500 firma ve en hızlı büyüyen ilk 5 firma arasında yer aldığı, markalarını yurt içinde ve yurt dışında tescil ettirdiği, tanınmış marka niteliğini haiz olduğu, Türk Patent nezdindeki tanınmış marka tescil başvurusunun halen işlemde olduğu, …programına kabul edildiği, dünya çapında süreli ve süresiz yayınlarda adından sıkça bahsedildiği, Türkiye ve dünyada tüm fuar organizasyonlarına katıldığı, bünyesinde ARGE bölümünün bulunduğu, yaygın reklam ve tanıtım çalışmalarını aralıksız sürdürdüğü, sponsorlukları bulunduğu, çok sayıda kalite belgesinin sahibi olduğu, müvekkili tarafından “…” ibaresini kurumsal olarak da, ticaret unvanında, logo ve markalarında, bayileri tefrişatında, çalışanların kıyafetlerinde, iş makinelerde aralıksız kullanıldığı, sürekli görünür halde olduğu, müvekkilinin bütün bu faaliyetlerinin kendisi tarafından oluşturulan “…” marka ve unvanı altında yürüttüğü, müvekkili firmanın, 2006 yılında yaptırdığı marka bilinirlik araştırmasına göre, “…” markasının katılımcıların %99,3’ü tarafından hatırlandığı ve bilindiğinin ortaya çıktığı, davalının ticaret unvanı ile davacı unvanının sektörle ilgili mevcut ve potansiyel müşterilerce karıştırılması, iki firma arasında bağlantı kurulması ve karıştırılması ihtimalini bulunduğu, davalının, davacı şirket hakkında bilgi sahibi olmadığını düşünmenin mümkün olmadığı, davacının tanınmışlığından, piyasada sahip olduğu güven ve kalite algısında yararlanmak ve haksız kazanç sağlamak için, kötü niyetli olarak, davacı ticaret unvanının temel unsuru olan “…” ibaresini, kendi ticaret unvanında “…” olarak kullandığı, bu kullanımın karışıklığa ve iltibasa neden olacağı, haksız rekabete aykırılık teşkil ettiği, davalıya haksız yarar sağlayacağı ve davacının itibarına zarar vereceği, ticaret unvanının ayırt edici karakterini zedeleyeceği, davalının, davacı şirketin bir şubesi ya da alt kuruluşu gibi algılanacağı, davalının da davacı şirket gibi, genel anlamıyla inşaat ve iş makineleri ve bunlara takılan ataşmanlar konusunda faaliyet gösterdiği, internet sitesin ve vermiş olduğu reklamlardan, iş makinelerinin, yedek parçalarının ve ataşmanlarının (delici, kırıcı vb. aparatlarının) satışı ve bunlara takılan hortumlar ve hidrolik liftler gibi konularda faaliyet gösterdiğinin anlaşıldığı, bu alanların tamamının davacının uzun yılardır faaliyet gösterdiği alanların aynısı olduğunu belirterek, davalının ticaret unvanı kullanımının davacı ticaret unvanına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabet yarattığının tespitine, davalı unvanının sicilden terkinine, haksız rekabetin men ve ortadan kaldırılmasına, her türlü tedbirin alınmasına, “…” ibaresinin davalının tüm tanıtıcı enstrümanlarından çıkartılmasına ya da mümkün olmaması halinde imhasına, hükmün tirajı en yüksek 5 gazeteden biri ile ilanına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı şirket temsilcisi Adem Sağlık’ın … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/538 E. ve 12.05.2017 tarihli duruşmasındaki ifadesinde, davalı şirket unvanı daha önceden “… MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.” iken 1 yıl önce “… … … MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.” olarak değiştirildiği belirtilmekte davanın reddi talep etmiş, davalı vekilinin 15.05.2018 tarihli duruşmada müvekkili şirket isminin “… …” olduğu, bu nedenle tecavüz oluşmadığı savunarak, davanın reddini istemiştir.
… BAM 20.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizin 20/09/2018 tarih ve 2017/414 esas, 2018/326 karar sayılı davanın kısmen kabulüne dair verilen kararı, … BAM 20.Hukuk Dairesinin 13/07/2020 tarih ve 2019/87 esas, 2020/512 karar sayılı ilamıyla ve özetle;
“…Dava, ticaret unvanına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile ticaret unvanının terkini istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafça tescilli marka hakkına da dayanılmış olup, bu durumda davaya bakma görevinin fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesine ait olduğundan, ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 52. maddesi uyarınca ticaret unvanının bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibinin, haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini isteyebileceği, somut olayda taraf şirketlerin aynı sektörlerde faaliyet gösterdikleri, davacının ticaret unvanın çekirdek kısmını oluşturan “…” ibaresi ile davalının ticaret unvanında yer alan “…” ibaresi arasında benzerlik bulunduğu, bu ibarelerin yalnızca son harflerindeki farklılığın, ibareler arasındaki benzerliği ortadan kaldırmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; davalı vekili bu kez temyiz başvurusunda bulunmuş;
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ BOZMASI:
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 15/02/2022 tarih ve …karar sayılı ilamıyla özetle;
“…Dava, ticaret unvanına tecavüzün tespiti, men’i, giderilmesi ve haksız rekabetin tespit ve önlenmesine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüyle, davalı ticaret ünvanının tamamen terkini ve fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, davalının istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmiştir. Davacı, davalının ticaret unvanındaki … ibaresinin ünvandan çıkarılmasını istemesine ve ticaret unvanına yönelik tecavüzün refi için sadece “…” ibaresinin davalının ticaret unvanından çıkarılması yeterli olmasına rağmen talep aşılarak davalının ticaret unvanının tümden terkinine karar verilmesi doğru olmayıp re’sen bozmayı gerektirmiştir. Bozma sebep ve şekline göre de davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir…” gerekçesi ile bozulmuş, usul ve yasaya uygun görülen özetlenen bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarında davalı … … … MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. adına bir marka kaydına rastlanmamıştır.
Dosyaya sunulan delillerden, davacı şirketin ilk olarak 15.06.1978 tarihinde, …-HİDROLİK VE MEKANİK MAKİNA İMALAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. olarak tescil edildiği, daha sonra 03.08.2009 tarihinde şirket nev’inin …-HİDROLİK VE MEKANİK MAKİNA İMALAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. olarak değiştirildiği tespit edilmiştir.
Şirketin sözleşmesinde belirtilen ana konuları şu şekildedir:
İş ve inşaat makineler, beko loder, loder, ekskavatörler, hidrolik vinçler, forkliftler, hidrolik ve mekanik aksamlar, elemanlar, kırıcılar, ataşmanlar ile yedek parçalarının imali, alınması, satılması, ithalatının ve ihracatının yapılması, işletilmesi, kiralanması, dağıtılması, pazarlanması, … ;
Üretimiyle ilgili her türlü hammadde, yarı mamul ve mamullerin alımı, ithali… ;
Üretimi ve alım-satımı yapılan makinelerin tamir, bakım ve revizyonunun yapılması, servis hizmetlerinin verilmesi;
….
Davalı Ticaret Unvanı:
Dosyaya sunulan delillerden, davalı şirketin ilk olarak 18.04.2014 tarihinde, … MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. olarak tescil edildiği, daha sonra 15.03.2016 tarihinde şirket unvanının … … … MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. olarak değiştirildiği tespit edilmiştir.
Şirketin sözleşmesinde belirtilen ana konuları şu şekildedir:
Her türlü sanayi ve iş makineleri, cihazları ile bunlara ait yedek parçaları, teçhizat ve ekipmanlarının alımını, satımını, ithalatını, ihracatını ve dahili ticaretini yapmak;
Sanayide kullanılan alüminyum ahşap, pvc işleme makineleri, kesici ve delici makinelerin imalatını yapmak;
Bilumum elektrikli ve elektronik makine ve aletlerin üretimi, tamir ve montajını yapmak;
Her türlü hidrolik, pinömatik, mekanik, elektronik, hareketli ve sabit makineler, sistemler, güç üniteleri, silindirler, otomat makine ve güç motorlar, bağlantı parça ve aksamları… imalatını, tamirini, montajını, ithalatını yapmak;
Hidrolik malzemelerin alımını, satımını ve üretimini yapmak;
Her türlü tekstil terbiye makinelerinin … ve aksamlarının alımı, satımı, imalatını, ithalatını ve ihracatını yapmak;
Her nevi asansör makineleri ve malzemelerini imalatını, toptan ve perakende alım satımını yapmak;
….
Somut uyuşmazlığın konusu, “… … … MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.” şeklindeki davalı ticaret unvanının kılavuz unsurunu oluşturan “…” ibaresinin davacı ticaret unvanının kılavuzu unsurunu oluşturan, aynı zamanda uzun süredir kullanmakta olduğu ve tanınmış hale getirdiği iddia olunan tescilli “…” markası ile iltibasa neden olduğu, davalı kullanımlarının haksız rekabet teşkil ettiği iddiaları ile davalı unvanının sicilden terkini ve “…” ibaresinin davalının tüm tanıtıcı enstrümanlarından çıkartılması talebine ilişkindir.
Davacı vekilinin iddialarında, “…” ibaresinin davacının ticaret unvanının kılavuz unsuru olmasının yanı sıra uzun süredir kullanıldığı, tescil ettirdiği ve tanınmış hale getirdiği markası da olduğu belirtilmekle birlikte, davacı tarafından 6769 sayılı SMK’ya (ya da 556 s. KHK’ya) göre tescilli markasından doğan haklarına tecavüz iddiası ileri sürülmemekte, buna karşılık davalı kullanımlarının Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmektedir.
Diğer taraftan, Sayın Mahkemece bilirkişi heyetine, “davacı adına tescilli markalardan kaynaklanan marka hakkı nedeni ile davalının, davacının ticaret unvanına tecavüzünün tespiti ve önlenmesi, davalının ticaret unvanının terkini ve bağlı talepler hakkında” inceleme yapılması görevi tevdi edilmektedir.
Bütün bu hususlar dikkate alınarak, tevdi edilen görev çerçevesinde, bilirkişi heyetince doğrudan marka hakkına tecavüz yönünden bir inceleme yapılmamakla birlikte, davacının tescilli markaları da dikkate alınarak, davalı kullanımlarının davacının ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği ve davalının ticaret unvanının terkini koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden inceleme yapılmıştır.
Ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet iddiaları yönünden inceleme:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 39 ve devam eden maddelerine göre, ticaret unvanı; tacirin, ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken ve bu işlemlerle ilgili senet ve diğer evrakları imzalarken kullandığı addır. Buna göre ticaret unvanının işlevi, ticari işletmenin sahibi olan tacirin diğer tacirlerden ayırt edilmesini sağlamaktır.
6102 sayılı Kanunu’nun 50. Maddesi, “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.” hükmünü amirdir. Kanunun 52/1 maddesi “Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.” hükmünü amirdir.
14.02.2014 tarih ve 28913 sayılı Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ’in 5/1 maddesine göre “Bir ticaret unvanı, Türkiye’nin herhangi bir sicil müdürlüğüne daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olan ek yapılmadan tescil edilemez.”
Haksız rekabet 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK m. 54 f.2’de “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” biçiminde haksız rekabet oluşturan fiiller genel olarak belirtilmiştir.
TTK m. 55’de ise başlıca haksız rekabet halleri örnekseme metodu ile belirtilmiştir. Madde düzenlemesinde belirtilen başlıca haksız rekabet halleri; “dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar (kötüleme, avantaj sağlama, hakkı olmayan unvanları, meslek, derece ve sembolleri kullanma, karıştırılmaya neden olma, karşılaştırma ya da üçüncü kişiyi benzer yollarla öne geçirme, tedarik fiyatının altında fiyatla satışa sunma yoluyla aldatma, gerçek değer hakkında yanıltma, karar verme özgürlüğünü sınırlama, nicelik ve nitelikte yanıltma, hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanın açık olmaması, tüketici kredilerine ilişkin açık beyanda bulunmamak, yanıltıcı sözleşme formüllerini kullanmak), sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, iş şartlarına uymamak, dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartlarını kullanmak” olarak belirtilmiştir. TTK’nın somut uyuşmazlıkla ilgili hükmü ise, TTK m.55 f.1 (a) bendinin dördüncü alt bendi olup, düzenleme “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindedir.
Somut uyuşmazlık yönünden yapılan incelemede, ilk olarak 15.06.1978 ticaret sicilinde tescil ettirilen ve 03.08.2009 tarihinde nev’i değişikliği yapılan davacı ticaret unvanı …-HİDROLİK VE MEKANİK MAKİNA İMALAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. şeklindedir.
Buna karşılık, davalı ticaret unvanının ilk olarak 18.04.2014 tarihinde, … MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. olarak tescil edildiği, daha sonra 15.03.2016 tarihinde … … … MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. olarak değiştirildiği tespit edilmiştir.
Davalı ticaret unvanı iş bu davanın tarihi olan 08.11.2017 tarihinden daha önce değiştirildiğinden inceleme … ticaret unvanı üzerinden yapılmıştır.
Davacı ticaret unvanında, davacı işletmeyi diğer işletmelerden ayırt etme fonksiyonu gören esas kılavuz unsur, ticaret unvanının eki olan “…” ibaresidir. ticaret unvanında kullanılan diğer unsurlar ise işletme konusunu ve türünü gösteren tanımlayıcı unsurlar olup bu unsurların işletmeyi diğer işletmelerden ayırt etme fonksiyonu bulunmamaktadır. Buna karşılık, davalı ticaret unvanında “… …” ve “…” ibareleri, unvanın eki olarak başlangıç kısmında kullanılan ve işletmeyi diğer işletmelerden ayırt etme fonksiyonu gören kılavuz unsurları oluşturmaktadır. Unvanda yer alan diğer unsurlar ise herkes tarafından kullanılan tanımlayıcı unsurlardır.
Buna göre, unvanlar arasındaki karşılaştırma, her iki unvanın eki ve kılavuz unsurları olan “…” ile “… … …” ibareleri arasında yapılmalıdır. Davalı unvanında kullanılan “…” ibaresi Türkiye’nin başkenti olan, aynı zamanda davalı işletmenin faaliyet gösterdiği ili işaret eden, bu yönüyle tanımlayıcı ve tek başına bir işletmenin tekeline verilemeyecek bir ibaredir. Unvanın ilk harfini oluşturan “…” ibaresi de kendisinden sonra gelen “…” ve “…” ibarelerini niteleyen bir sıfat olup yine yaygın kullanılan zayıf bir kelimedir. “…” ibaresi ise her ne kadar unvanın üçüncü sıradaki kelimesi (eki) olarak kullanılsa da ilk iki sırada kullanılan “… …” ibarelerinin tanımlayıcı ve zayıf niteliği nedeniyle, ticaret unvanının asli kılavuz unsurunu oluşturmaktadır. Zira “…” ibaresi özgün, herhangi bir anlamı bulunmayan ve işletmesel ayırt ediciliği yüksek bir ibaredir. Bu nedenle, davalı işletmenin müşterileri ya da piyasadaki ilgili kişiler tarafından, bu işletmeyi piyasadaki diğer işletmelerden ayırt edecek esas unsuru “…” ibaresi oluşturmaktadır.
Davalı ticaret unvanının esas kılavuz unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile davacı ticaret unvanının kılavuz unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ilk 7 harfi birebir aynı olup tek fark kelimelerin sonlarında yer alan “R” ve “K” harfleridir. Her biri uzun sayılabilecek 8 harften oluşan iki kelimenin sadece son harflerinin farklı olması, kelimeler arasında özellikle görsel ve işitsel açıdan çok güçlü bir benzerlik doğurmaktadır. Ek olarak, işletmelerin kılavuz unsurlarının yanı sıra, ticaret unvanlarının konusunu (faaliyet alanlarını) gösteren “HİDROLİK”, “MAKİNA” ve “İMALAT” kelimeleri de her iki işletmenin ticaret unvanında yer almaktadır.
Diğer taraftan, tarafların kuruluş gazetelerinde yer alan ana faaliyet konuları incelendiğinde, her iki işletmenin de genel olarak “iş makineleri ile bunlara ait yedek parçaları, teçhizat ve ekipmanlarının alımını, satımını, ithalatını, ihracatı” faaliyetleri yürüttüğü görülmektedir.
Açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde, özellikle ticaret unvanlarının işletmeleri birbirinden ayırma fonksiyonuna sahip kılavuz unsurları olan eklerini oluşturan “…” ve “…” ibareleri arasında güçlü bir benzerlik bulunduğu, davalı ticaret unvanının ekinde kullanılan “… …” ibarelerinin tanımlayıcı ve zayıf ibareler olduğu, bunun yanısıra ticaret unvanlarının konusunu gösteren “HİDROLİK”, “MAKİNA” ve “İMALAT” ibarelerinin de her iki unvanda da kullanıldığı, ayrıca şirketlerin ana sözleşmelerinde belirtilen faaliyet alanlarının da hemen hemen aynı olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı ticaret unvanı ile davalı ticaret unvanı arasında güçlü bir benzerlik bulunduğu ve bu benzerliğin iki işletme arasında karıştırılmaya neden olması ihtimalinin yüksek olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Bununla birlikte, tescilli bir ticaret unvanının, unvan biçiminde ve tescilli olduğu şekilde kullanılması, marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet teşkil etmemektedir ve unvan terkin edilmedikçe de ticaret unvanının kullanılması önlenemez. Buna karşılık tescili de olsa, eğer ticaret unvanı, ticaret sicilinde kayıtlı olduğu haliyle ve sicilde kayıtlı olduğu şekilde bir bütün olarak kullanılmaz ve unvandaki çekirdek unsur öne çıkarılarak kullanılırsa, bu durumda artık bir unvan kullanımından değil, unvanın markasal kullanımından söz edilir. Tescilli unvanın, markasal değil, unvan olarak ve tescilli olduğu şekliyle kullanımı, terkin edilinceye kadar hukuka aykırı değil ise de, terkin kararının kesinleşmesinden sonraki kullanımlar marka hakkına tecavüz veya tescilli başka bir ticaret unvanı nedeniyle haksız rekabet teşkil edebilecektir.
Bahsedilen ilkeler çerçevesinde somut uyuşmazlık yönünden yapılan incelemede, davalı ticaret unvanının ilk olarak 18.04.2014 tarihinde usulüne uygun olarak ticaret siciline kaydedildiği ve daha sonra 15.03.2016 tarihinde yine usulüne uygun olarak unvan değişikliği yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından ileri sürülen, davacı ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet iddialarının ise davalı ticaret unvanının mevcut tescili ve tescilli olduğu şekilde unvan biçiminde kullanımından kaynaklandığı, bunun dışında, davalı ticaret unvanının, ticaret sicilinde kayıtlı olduğu haliyle ve sicilde kayıtlı olduğu şekilde, unvan biçiminde değil de kılavuz unsurunun öne çıkarılarak kullanıldığı yönünde bir iddia ileri sürülmediği gibi bu yönde bir delil de sunulmadığı görülmektedir. Bu durumda, davalı ticaret unvanı terkin edilmediği sürece, usulüne uygun olarak tescilinin ve tescilli olduğu şekilde unvan biçiminde kullanımının davacının ticaret unvanına tecavüz ya da haksız rekabet oluşturmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davalı ticaret unvanının terkini koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden inceleme:
Bu başlık altındaki inceleme ve değerlendirmeler, hem davacının tescilli markalarından hem de davacının ticaret unvanından kaynaklanan hakları dikkate alınarak yapılmaktadır.
6102 sayılı TTK uyarınca, ticaret unvanlarının tüm yurtta korunması yasal zorunluluk olup sonraki kurulan şirketin öncekilerden ayırt edilmesini sağlayacak ekleri kullanması gerekir.
6102 sayılı Kanunu’nun 50. Maddesi, “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.” hükmünü amirdir. Kanunun 52/1 maddesi “Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.” hükmünü amirdir.
14.02.2014 tarih ve 28913 sayılı Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ’in 5/1 maddesine göre “Bir ticaret unvanı, Türkiye’nin herhangi bir sicil müdürlüğüne daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olan ek yapılmadan tescil edilemez.”
TTK 50. maddesine göre “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanmak hakkı sadece sahibine aittir.” Aynı Kanunun 45. Maddesi de “Bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapılır.” denilerek ticaret unvanına daha evvel tescil edilmiş olan unvanlardan açıkça ayırt edilecek ilavelerin yapılmasını şart koşmuştur. Kanunun 52/1 maddesi ise “…haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini” hükme bağlamaktadır. TTK’nın ilgili hükümleri uyarınca, ticaret unvanları arasında, işletmelerin menşei konusunda karışıklığa neden olacak düzeyde benzerlik bulunması halinde sonradan tescil edilen ticaret unvanının terkini mümkündür.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/3(e) maddesine göre, tescilli bir marka ile aynı ya da benzer olan bir işaretin, aynı ya da benzer mal ya da hizmetler yönünden ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması marka sahibinin talebi üzerine yasaklanabilir.
Kural olarak, marka ile ticaret unvanı birbirinden farklı fonksiyonlara sahip olup Yargıtay 11. HD’nin 2007 tarihli içtihadında belirtildiği üzere, her iki koruma da yan yana devam edebilmekte ve birinin diğerine üstünlüğü bulunmamaktadır. Ticaret unvanı işletmeleri birbirinden ayırırken marka, işletmelerin mal ve/veya hizmetlerini birbirinden ayırmaktadır. Bu nedenle, bir işletmenin ticaret unvanını markasal olmayan bir şekilde, “ticaret unvanı” olarak kullanması, kural olarak marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı gibi ticaret unvanında yer alan bir ibarenin başkaları tarafından markasal şekilde kullanımı da ticaret unvanından doğan hakları ihlal etmeyecektir. Bununla birlikte, bir işaretin ticaret unvanında markasal değil fakat unvan olarak kullanımı, ya da unvanın markasal kullanımı her koşulda haklı bir kullanım olarak kabul edilemez.
Bu hususta kabul edilen temel ilke işletmeler arasında karışıklık yaratılmasıdır. Buna göre, bir markadan daha sonra tescil edilen bir ticaret unvanının, önceki marka ile karışıklık yaratacak biçimde benzer olması halinde ticaret unvanının terkini mümkün olabileceği gibi daha sonra tescil edilen markanın önceki ticaret unvanıyla karışıklık yaratması halinde de markanın hükümsüzlüğü mümkün olabilecektir. Bu sebeple, 6769 sayılı SMK’nın 7/3-e maddesi hükmü  marka sahibine, tescilli marka ile aynı ya da benzer işaretin ticaret unvanı ve işletme adında kullanılmasını yasaklama hakkı vermekle birlikte, bu hükmü tüm ticaret unvanı kullanımlarını kapsayacak şekilde geniş yorumlamak mümkün değildir. Tescilli bir markayı oluşturan bir işaretin ticaret unvanı olarak kullanımının yasaklanabilmesi için kullanımın markanın fonksiyonlarına zarar vermesi ya da kullanım sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olması gerekir. Bu koşulların oluşması için ise öncelikle marka ile ticaret unvanı arasında karışıklık tehlikesinin bulunması ya da ticaret unvanının tescil ya da kullanımından markanın zarar görmesi ihtimallerinin mevcut olması gerekir. Bilhassa, marka ile ticaret unvanının çekirdek unsuru arasındaki benzerlik düzeyi, markanın özgünlüğü ve ayırt edicilik gücü, markanın piyasadaki tanınırlığının yanısıra ticaret unvanının kullanıldığı faaliyet alanıyla markanın tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzerlik düzeyi gibi faktörler de karıştırılma ihtimalini etkiler. Yine, tescilli bir markaya dayalı olarak ticaret unvanının terkininin talep edilebilmesi için marka hakkının, hükümsüzlüğü talep edilen ticaret unvanından önce elde edilmiş olması gerektiği de açıktır.
Davacı adına tescilli bulunan “…” esas unsurlu markalar incelendiğinde, ilki 1997 yılında olmak üzere, “…” esas unsurlu toplam 36 adet markanın davacı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, TÜRKPATENT tarafından 2006 yılında, “…” markası T/01456 sayı ile tanınmış marka olarak tespit edilmiştir. Davacı adına tescilli bulunan “…” markaları 01 ila 45. Sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin tamamını kapsayacak şekilde tescilli bulunmakla birlikte, tescilli markaların çoğunluğunun 04, 07 ve 12. Sınıflarda yer alan mallar ile 35. Sınıflarda yer alan hizmetler üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Davacının marka kullanımlarının da esas olarak bu sınıflarda yer alan, özellikle, “İş ve inşaat makineleri, loderlar, ekskavatörler, hidrolik vinçler, forkliftler, hidrolik ve mekanik aksamlar, elemanlar, kırıcılar, ataşmanlar ile yedek parçalarının imalatı, ticareti, tamir, bakım ve servisi” üzerine odaklandığı tespit edilmiştir.
Davalı ticaret unvanının da 18.04.2014 tarihinde, … MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. olarak tescil edildiği, daha sonra 15.03.2016 tarihinde … … … MAKİNA HİDROLİK ÜRETİM İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. olarak değiştirildiği, ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet alanının ise esas olarak “Her türlü sanayi ve iş makineleri, cihazları ile bunlara ait yedek parçaları, teçhizat ve ekipmanlarının alımını, satımını, ithalatını, ihracatını ve dahili ticaretini yapmak” olduğu tespit edilmiştir.
Davacı adına tescilli, uzun süredir kullanılan ve tanınmış marka olmasının yanı sıra davacı ticaret unvanının da kılavuz unsur (eki) olan “…” ibaresi ile davalı ticaret unvanının ekinin asli kılavuz unsuru olan “…” ibaresi arasında güçlü bir benzerlik bulunduğu, davalı ticaret unvanının ekinde kullanılan “… …” ibarelerinin tanımlayıcı ve zayıf ibareler olduğu, bunun yanı sıra, davacı adına tescilli markaların tescil kapsamında bulunan, ayrıca davacı ticaret unvanının faaliyet alanında yer alan mal ve hizmetlerle davalının ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet alanının da aynı ve benzer olduğu dikkate alındığında, davacı adına tescilli markalar ve davacı ticaret unvanı ile davalı ticaret unvanı arasında karışıklığa neden olma ihtimalinin yüksek olduğu ve davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin çıkartılması koşullarının mevcut olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
10.01.2017 gün ve 29994 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.12.2016 gün ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Geçici Madde 1/(1) hükmü uyarınca anılan kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış marka tescil başvurularına, başvuru tarihinde yürürlükte bilinen 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının zorunlu bulunması, YİDK kararının iptali ve buna bağlı tescil istemli davaların başvuru tarihindeki hukuki durum nazara alınarak sonuca bağlanmalarının gerekli olması karşısında 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanarak sonuca bağlanmalarının icap etmesi nedeniyle … SMK’nın yargılamanın yukarıdaki biçimde sonuçlandırılmasını engellemediği düşünülmüştür.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin …. sayılı ilamında belirtilen ve uyulan gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne, TTK 52/1 maddesi gereğince davalının ticaret ünvanından “…” ibaresinin çıkartılmasına, bu ibarenin terkinine, hükmün ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına, fazlaya dair istemlerin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-TTK 52/1 maddesi gereğince davalının ticaret ünvanından “…” ibaresinin çıkartılmasına, bu ibarenin terkinine,
3-Hükmün ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına,
4-Fazlaya dair istemlerin reddine,
5-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 29,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 51,40 TL karar harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca reddedilen kısım yönünden 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,

8-Kabul ret oranına göre, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.078,70 TL yargılama giderinden payına düşen 1.039,35 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan 472,78 TL yargılama giderinden payına düşen 236,39 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanının davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hasaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 361.Maddesi uyarınca tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/06/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 62,70.-TL
Posta Masrafı 216,00.-TL
Bilirkişi Masrafı 1.800,00.-TL
Toplam 2.078,70.-TL

Davalı Masraf Dökümü
Posta masrafı 70,98.-TL
İstinaf Karar Harcı Maktu 35,90.-TL
İstinaf Kan. Yolu Başvuru Harcı 98,10.-TL
Temyiz Yolu Başvuru Harcı 267,80.-TL
Toplam 472,78.-TL