Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/160 E. 2022/389 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/160 Esas – 2022/389
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/160
KARAR NO : 2022/389
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2022
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2022
DAVA:
Davacı vekili 28/04/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin ….” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, 2020/19389 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin tescilli “…” markaları ile davalının başvuru konusu “… …” ibareli markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, 1997 yılından bu yana tescilli “…” ibareli markalar üzerinde müvekkilinin öncelikli hak sahipliği bulunduğunu, müvekkilinin TÜRK PATENT nezdinde marka tescilleri bulunmasına rağmen, 14.02.2020 tarihinde davalı tarafından tescili talep edilen “… …” markası, müvekkilinin “…” ibareli itiraza mesnet markalarına ayırt edilemeyecek kadar benzer ve markaların halk tarafından karıştırılma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu, “…” ibaresinin, müvekkilinin markasının asli unsurunu oluşturduğunu, davalının başvuru konusu “… …” markasının, müvekkili markasının asli unsuru “…” ibaresini aynı şekilde asli unsur olarak içermek suretiyle yazılış, okunuş, görsel ve işitsel açıdan ayırt edilemeyecek derecede benzerlik oluşturduğunu, Davalı tarafından “… …” markasındaki “…” asli unsurunun başına getirilen “…” ibaresinin markaya ayırt edicilik katmadığını, başvuru konusu markayı müvekkilinin “…” ibareli markalarından uzaklaştırmanın tam aksine iltibas riskini pekiştirdiğini, ilgili ibarenin başvuru konusu markada doğrudan müvekkili markalarının esas unsuru “…” ibaresini vurgulayacak biçimde kullanılıp konumlandırıldığını, başvuru konusu markada, müvekkili “…” ibareli markalarının başına eklenen “…” ibaresinin, piyasada ve halk nezdinde sunulan ürün ve hizmetlere telefonla erişilebileceğini belirtmek amacıyla kullanıldığını, bu nedenle bu tip marka başvuruları ek bir ayırt edici ibare bulunmadığı takdirde ilgili hizmetler için ayırt edicilikten yoksun olarak değerlendirildiğini, başvuru konusu marka ile karşı karşıya kalan tüketicilerin, özellikle başvuru kapsamındaki 35. sınıf perakende hizmetleri bakımından müvekkilinin “…” markalı ürünlerinin “telepazarlama kanalı ile satışı hizmeti” olarak algılamasının kuvvetle muhtemel olduğunu, başvuru konusu markada öne çıkan unsurun “…” ibaresi olduğunu, başvuru konusu markanın müvekkilinin itiraza mesnet markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı şirket tarafından her ne kadar “Müvekkil markalarında şekil unsurunun, başvuru konusu marka ile karıştırılma ihtimalini ortadan kaldıracak nitelikte olduğu” belirtilmekte ise de, markaların işitsel ve kavramsal açıdan ciddi benzerlik gösterdiği ve markaların benzerliğinde ya da ayırt ediciliğinde, markanın kulakta bıraktığı izin ön planda olduğunu, müvekkili markasındaki şekil unsurunun ön planda olmadığını, taraf markalarında ilk olarak algılanan ve akılda kalan ibarenin ortak “…” ibaresi olduğunu, “Kompozit markalarda şekil unsuru ne kadar belirgin olursa olsun, bir sözcük markası ile kıyaslandığında genellikle sözcük unsuru karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde daha fazla ağırlığa sahip olmaktadır” (Uğur Çolak (İstanbul Bölge Adliyesi, 16. Hukuk Dairesi Üyesi), Türk Marka Hukuku (İstanbul: On İki Levha Yayınları, 2018), s.256-257) “Şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşır. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşan markalarda ise, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur” ilkesi gereği genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsurdur.” (BENTYL, Lionel/SHERMAN, Brad: Intellectual Property Law, Oxford University Pres, 2003, s. 817-818) dolayısıyla davalı şirket beyanlarının aksine müvekkili markalarında ön plana çıkan şekil unsuru olmadığını, işbu dava konusu “…” ibaresi olacak ve söz konusu durumun dava konusu markalar arasında iltibas riskine sebep olacağını, Markalar arasındaki benzerliğin taraf markalarının aynı firmaya ait seri markalar olduğu izlenimi oluşturduğunu, görüldüğünde müvekkilinin markasını akla getirdiğini, müvekkilinin “…” ibareli markaları, davalının “… …” markası ile karşılaştırıldığında, davalı markasının müvekkil markalarını çağrıştıracağı, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile seri marka izlenimi uyandıracağı ve tüketicinin söz konusu markanın müvekkilinin seri markası olduğunu algılayacağını, davalı şirketin cevap dilekçesinde her ne kadar “…” markalarının zayıf marka niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de, yerleşik Yargıtay kararlarında da açıkça hükmolunduğu üzere müvekkili tarafından kullanılan “…” ibaresinin, müvekkiline ait ilgili ürünler bazında kullanımla belli bir ayırt edicilik ve itibar kazandığını, müvekkilinin “…” ibareli markalarına ilişkin çok sayıda Yargıtay kararı bulunduğunu, belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu 2020/19389 başvuru numaralı “… …” ibareli marka başvurusunun 03. sınıfta yer alan “Diş bakım ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları” emtiaları ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görebilmesi ve satın alması için diş bakım ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları mallarının bir araya getirilmesi mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri için işlemden kaldırılmasına, ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Yapılan işlemler ve YİDK kararının hukuka uygun olduğu, davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı vekilince YİDK nezdinde, 2004/39012, 2004/39025, 2008/71019, 2009/11309, 2018/86174, 97/018816 başvuru numaralı markalar mesnet gösterilerek yapılan itiraz 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü dâhilinde olduğunu, davacı taraf kendi markaları ile davalı taraf markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markaların aynı/ilintili sınıfları kapsadığını ve karıştırılma ihtimalinin doğacağını iddia ettiğini, 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü; başvuru konusu marka ile mesnet markalar arasında başvuru aşaması açısından tarihsel öncelik-sonralık ilişkisinin bulunması, markalar arasında sınıfsal benzerliğin olması ya da markaların aynı veya benzer olması ve markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere halk nezdinde karıştırılma ihtimali bulunması şartlarını ihtiva ettiğini, m.6/1 hükmüne göre markalar arasında yapılacak benzerlik değerlendirmesinde, madde hükmünde belirtilen şartların kümülatif olarak bulunmasının arandığını, m.6/1’ndeki ret nedeninin markalar arasında, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığı temeline dayandığını, benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin varlığının tespitine ilişkin olarak doktrin ve yargı kararlarında bazı temel ilkelerin benimsendiğini, buna göre, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığının tespitinde öncelikle markaların kullanım alanına giren mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olup olmadığının incelendiğini, markalar arasında sınıfsal benzerlik tespit edilirse markaların aynı veya benzer olup olmadığı ve uyuşmazlık konusu mal veya hizmetler açısından iltibas oluşup oluşmadığının tespit edildiğini, Somut olayda davacı tarafından yayına itiraza mesnet gösterilen 2008/71019, 2009/11309, 97/018816 numaralı markalar hakkında başvuru sahibi tarafından 6769 sayılı SMK m.19/2 çerçevesinde kullanım ispatı talebinde bulunulduğunu, itiraz sahibi tarafından söz konusu markaların kullanımına ilişkin sunulan delillerin yeterli olmadığının görüldüğünü, bu nedenle m.6/1 dahilinde yapılan benzerlik incelemesinde bu markaların dikkate alınmadığını, diğer yandan Kurum tarafından esas alınan sınıflandırma listesine göre davalı markasının 03., 05. ve 35. sınıftaki mal ve hizmetleri incelemede esas alınan 2004/39012 “yeni diş fırçası …+şekil” ve 2004/39025 “… çocuk+şekil” markalarının “diş fırçası” ürününü, 2018/86174 “…” markasının “diş fırçası saklama kabı” ürününü için tescil edildiğinin görüldüğünü, sınıf benzerliğine dayalı yapılacak karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde dikkate alınacak en önemli hususlardan birinin malın son alıcısı olduğunu, genel itibariyle değerlendirmeye esas olan ortalama tüketici kavramından “iyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan ve makul derecede tecrübeli ve ihtiyatlı kimse” anlaşıldığını, tüketicinin satın alma karar aşamasında meslek, yaş, medeni durum gibi birçok etken belirleyici olduğunu, günümüzde tüketici alışkanlıkları üzerinde teknoloji ve internet ile birlikte büyük bir değişim yaşandığını, TÜİK verilerine göre 2021 yılında 16-74 yaş arasında internet kullanım oranının %82,6 olduğu tespit edildiğini, artık tüketicilerin satın alma aşamasında internet aracılığıyla kolaylıkla ürün markalarını, fiyatlarını, içeriklerini karşılaştırabildiğini, dava konusu markaların hedef tüketicileri ortalama tüketiciler olsa da açıklanan sebeplerle ortalama tüketici kavramından hedef kitlenin “aceleci bir geri zekalı” olmadığının anlaşıldığını, karıştırılma ihtimaline ilişkin bütüncül değerlendirmede, ilgili malların veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin makul derecede bilgili, gözlemci ve dikkatli olduğunun varsayıldığını, söz konusu uyuşmazlıkta tüketici, markaların kaynaklarının farklı olduğunu anlayabilecek ve birbirleriyle ilişkilendirmeyeceğini, bu nedenle markaların kapsadığı hizmetler açısından markaların benzer olarak algılanması ya da karıştırılma ihtimalinin doğması mümkün olmadığını, marka işaretleri arasında benzerlik değerlendirilmesi yapılırken, işaretlerin tüketiciler nezdinde bir bütün olarak uyandırdığı izlenimin esas alındığından, markada yer alan unsurların parçalara bölünerek incelenmesinin iltibas değerlendirmesi hususunda yanıltıcı olacağını, davaya taraf markalar karşılaştırıldığında; davalı markasının “… …” şeklinde iki kelimeden oluşan sözcük markası olduğu, davacı incelemeye esas alınan markalarının ise “yeni diş fırçası …+şekil”, “… çocuk+şekil” gibi genel görünümleri üzerinde farklı baskın unsurlar taşıyan markalardan oluştuğu görüldüğünü, davacı markalarında yer alan şekil unsurları, farklı sözcük tamlamaları ve kullanılan renk tercihleri ile davalı markasında bulunmayan farklı bir bütünlük oluşturulduğunu, davalı markasının siyah renkte, büyük harflerle, düz bir fontta yazılarak oluşturulduğunu, markalar arasında uyuşmazlık konusunu oluşturan “…” ibaresinin ayırt edicilik düzeyinin düşük olduğunun herkesçe kabul edilecek bir olgu olduğunu, … sözcüğünün “parlamak, ışık saçmak” anlamına geldiğini, davacı markalarının esas unsuru olduğunu iddia ettiği “…” sözcüğü ayırt ediciliği düşük, herkesçe bilinen anlama sahip sıradan bir sözcük olduğunu, davacı markalarının zayıf markalar olduğunu, doktrinde de kabul edildiği üzere “tanıtma işareti olarak zayıf bir marka seçen kişi bunun sonuçlarına katlanmak zorundadır.”, bu açıdan markalar arasında halk tarafından ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere iltibas ihtimali doğuracak bir unsur olmadığını, davalı markasının “…” ve “…” sözcükleri birleştirilerek farklı bir sözcük öbeği şeklinde sunulduğunu, davalı markasında yer alan “… …” ibaresinin genel izlenim olarak davalı markasından farklılaştığı, ilk okunan sözcüğün “…” ibaresi olduğu, markaların vurguyu üzerinde taşıyan ilk kısımlarının tamamen farklı olduğunu, markaların farklı seslerle başladığı ve bu durumun da görsel, işitsel ya da anlamsal ilişki kurulmasının önüne geçtiğini, mevcut olan farkların markaların birbirlerinin serisi olarak algılanmayacağı, ilişkilendirme ihtimali de dahil iltibas oluşmayacağını, yapılan değerlendirme sonucunda; markalar arasında benzerlik ve iltibas şartlarının oluşmadığını, markaların görsel, işitsel, kavramsal ve genel görünümleri itibariyle farklı olmaları sebebiyle ilgili tüketici kitlesi nezdinde karıştırılmayacağını, birbirleriyle ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığının bulunmadığını, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, davacı vekili YİDK nezdinde 6769 sayılı SMK m.6/9 hükmü bağlamında kötü niyete ilişkin iddialarını ileri sürmediğini, Medeni Kanun m.3 kapsamında iyi niyet esas olup, aksini iddia eden davacının kötü niyete ilişkin iddialarını delillerle ispat edemediğini, bu sebeple bu iddianın da reddini talep ettiklerini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; davacının Markalar Dairesi nezdindeki itirazının reddi üzerine, Karara itiraz ettiğini, Karara İtirazının da YİDK’nın 03.03.2022 tarihli … sayılı kararı ile markalar arasında SMK m.6/1 hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varıldığını, itirazın haksız rekabet de dahil olmak üzere tüm gerekçeleri açısından reddine karar verildiğini, itirazda delil olarak gösterilen ilgili markalar “…”, “… …” şeklinde KISMEN ve FARKLI SINIF/EMTİALARDA tescil alındığını, buna rağmen “… …” ibaresi ile birebir benzer olduğunun iddia edildiğini, bu kapsamda, itiraza karşı görüş bildirme formu ile müvekkili tarafından kullanım ispatı talebinde bulunulduğunu, davacı tarafından bir kısım belgeler sunulmuşsa da YİDK kararında “… Yapılan inceleme sonucunda, 2008/71019, 2009/11309, 97/018816 sayılı itiraz gerekçesi markalar için talep edilen kullanım ispatı talebinin, sunulan fatura, katalog ve eposta yazışmalarının incelenmesi neticesinde, söz konusu belge ve dokümanların itiraz gerekçesi 2008/71019, 2009/11309, 97/018816 sayılı markaların ciddi kullanımını yeterli düzeyde gösterir nitelikte bulunmadığı kanaatine varıldığından, MDB’nin kullanımın ispatlanamadığı yönündeki değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır…” ve Markalar Dairesi kararında kullanımın ciddi ve yeterli düzeyde ispat edilemediği kanaatine varıldığını, davacının adına tescilli 2008/71019, 2009/11309, 97/018816 sayılı markalarını Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanıldığını ispat edemediğini, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak bir bütün olarak karşılaştırıldığında, her iki marka arasında karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceğini, markalar ayrı kelimelerden oluştuğu gibi, görsel benzerlik mevcut olmadığını, ortalama tüketici kavramından “iyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan ve makul derecede tecrübeli ve ihtiyatlı kimse” anlaşıldığını, tüketiciler tarafından günümüzde internet aracılığıyla araştırma yapıldığını, ürün ve markalar arasında her yönüyle karşılaştırma yapılabildiğini, bu nedenle markaların kapsadığı hizmetler açısından markaların benzer olarak algılanması ya da karıştırılma ihtimalinin olmadığını, davacı markalarının farklı kelime ve şekillerden oluştuğunu, müvekkili markasının ise yalnızca yazıdan oluştuğunu, düz bir şekilde yazılan “… …” olduğunu, davacıya ait markaların görsel bakımından bir çok farklılık ve görsel vurgular içermesi, müvekkili markasının ise tamamen yazıdan müteşekkil olarak tasarlanmış olması sebebiyle, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkil markasının … ibaresi ile başlamasının, vurgunun … kelimesinde olması, baskın akılda kalıcı unsurun ilk okunan unsur olması nedenleriyle de markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacının … ibaresinin, davacı markalarının telepazarlama yoluyla satışı algısı oluşturabileceğini iddia ettiğini, markalar arasında görsel ve işitsel bakımdan ayrı olmaları sebebiyle hiçbir benzerlik bulunmadığını, bunun zorlama bir iddia olduğunu, bunun günümüz ortalama tüketicileri nezdinde söyleyebilmenin mümkün olmadığını, 80’ler ve 90’larda bir dönem telefon ile satış yaygın olmasına rağmen, günümüzde pazarlama açısından (hele ki diş ürünleri, dış fırçası vs. ürünlerde) tarihe karıştığını, günümüzde internet sitesi üzerinden satış, mağaza dışındaki satış yöntemlerinin tamamının onlarca katına tekabül ettiğini, hatta telepazarlamanın orta düzeyde tüketici için dolandırıcılık korkusu ile uzak durulan bir satış yöntemi haline geldiğini, bu bakımdan, … ibaresinin “…” veya “… …” markalı ürünlerin telepazarlama ile satışı algısını oluşturamayacağını, ayırt edici olmayan ve zayıf unsurlardan oluşan markaların “zayıf marka” olarak adlandırıldığını, “güçlü” ya da “zayıf” marka ayrımının kanunî bir dayanağı bulunmasa da, bu durumun hem öğretide hem de yargı kararlarında markaya tanınacak korumanın kapsamının belirlenmesinde önemli bir ayırım olarak kabul edildiğini, davacı itirazına mesnet “…” ibaresinin İngilizce olduğunu, dilimizde “parlamak” anlamına geldiğini, anlam itibariyle, temizlik, parlaklık duygusu oluşturduğundan, kişisel temizlik dahil, tüm temizlik ve bakım ürünleri ve davacı markalarının tescil edildiği sınıflara konu mal ve hizmetler açısından parlaklık ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük seviyede olduğunu, bu bakımdan, davacının itiraza mesnet markalarının zayıf marka niteliğinde olduğunu, emsal yüksek mahkeme kararları ile doktrinde vurgulandığı üzere, ayırt edici niteliği düşük markaların korumadan yararlanmasının da doğal olarak düşük olacağını, buna ilaveten, küçük ek ilavelerle dahi ayırt ediciliğin sağlanabileceğini, eldeki davada, itiraza konu marka ile müvekkili markası arasındaki ortak unsur olan “…” ibaresinin tescil edilen sınıflar bakımından ayırt edicilik vasfı taşımadığının anlaşıldığını, güncel tarihli kararlarda, “zayıf marka”, “güçlü marka”, “zayıf ayırt edici ortak unsur” gibi kavramlara önem verildiğini, “zayıf marka” ve “zayıf ortak unsur”un ayırt edicilik özelliği taşımadığının yüksek mahkemece kabul edildiğini, davacının emsal olarak sunduğu … ibareli markalara ilişkin Yüksek Mahkeme Kararının somut olaya uygun düşmediğini, söz konusu shinelover markası ile … markası arasında bir benzerlik oluştuğu kabul edilmişse de müvekkili markasının sonunda değil başında bulunan … ibaresinin varlığı, davacı markasının müvekkili markasının aksine baskın şekil-renk unsuru içermesi, genel ve bütünsel değerlendirme ile markalar değerlendirildiğinde, eldeki markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, Yüksek Mahkeme’nin 2020 yılında … ile crocoshine markaları arasında benzerlik bulunmadığına dair karar verdiğini, davacı markaların benzer mal ve ürünleri kapsadığını iddia ettiğini, itiraza mesnet markalar ile müvekkili markasının benzer ürünleri kapsadığı iddialarını kabul etmediklerini, markaların kapsadıkları ürünlerin benzer tür ürünler olarak nitelendirilebilmesi için piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, birbirleri yerine ikame edilebilme ve rekabet olanaklarının olup olmadığı, dağıtım kanalları, kullanım yöntem ve amaçları ile hedeflenen halk kesimleri gibi hususların dikkate alınması gerektiğini, davacının müvekkili markanın kötü niyetli tescil edildiğini iddia ettiğini, davacının, kurum itirazında bu yönde bir itirazı bulunmadığından, kötü niyet iddiasının ileri süremeyeceğini, davacının bu iddiasını somut bir şekilde gerekçelendirmediğini, marka başvurularının bir bütünlük halinde oluşturulmuş özgün bir marka olduğunu, beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan 2020/19389 sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 04/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 28/04/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 13/10/2022 havale tarihli da konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Sayın Mahkemenin heyetimize verdiği görev ve dava dosyası kapsamında yaptığımız ve ayrıntıları yukarıda belirtilen incelemeler ve değerlendirmeler sonucunda davalıya ait “… …” ibareli marka ile davacı … … MAĞAZALAR ANONİM ŞİRKETİ’nin yayına itiraza ve işbu davaya mesnet gösterdiği 2004/39012 sayılı “… küçük yeni diş fırçası”, 2004/39025 sayılı “…”, 2018/86174 sayılı “…” markalarının aynı ve ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğu, kapsadıkları emtialarının benzer olduğu, bu nedenle 6769 sayılı SMK m.6/1 koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaate ulaşılmıştır…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun 2020/19389 başvuru numaralı “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 03, 05, 35.sınıftaki “03 Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil; ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. 05 İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları. 35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil; ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/ cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodo-rantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise “, “…”, “… …”, “…”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 21.sınıftaki “Diş fırçası. Diş fırçası saklama kabı” mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalının dava konusu markanın tescil ettirilmek istendiği mal/hizmetler davacının markaları kapsamında da aynen bulunmamaktadır. Fakat sözkonusu mallar aynı raflarda satışa konu olmakta ve birbirini tamamlayan mallardır. Bir başka anlatımla “Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları…” ile davacının “Diş fırçası, Diş fırçası saklama kabı” malları 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü uygulaması açısından mal ve hizmetlerin benzerliği tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “yeni diş fırçası”, “… çocuk şekil”, “…”, “… …”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Somut olayın özelliklerine göre yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hece ya da birden fazla sözcük olması halinde hangi sözcükte olduğu değerlendirilmelidir. Görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırılmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında fayda bulunmaktadır. Aynı düşünce başvuruya konu olan markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun ya da baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf grubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Bu açıklamalar kapsamında; karşılaştırmaya konu olan markalar görsel olarak incelendiğinde, davalı markası mutat harf karakterleri kullanılmak suretiyle hiçbir şekil unsuru içermeden aynı sırada düz yazı ile … … şeklinde yazılmıştır. Davacının itiraza ve davaya mesnet markaları ise paket şekil unsuru ve özel yazım karakteri ile birlikte esas unsuru “…” ibaresinden oluşturulduğu sonucuna varılmıştır.
Markaların karşılaştırılması için, öncelikle asıl unsurlarının belirlenmesi gerekmektedir. Asıl unsurların “kelime” olması halinde markaların kök kelimesinin belirlenerek, eklerin başlı başına ayırt ediciliği olup olmadığı değerlendirilmelidir. Bu nedenle, öncelikle markaların ayırt edici ve baskın unsurların belirlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda taraf markalar daha detaylı incelendiğinde marka yayınına itiraza ve dolayısıyla işbu davaya mesnet gösterilen 2004/39012 sayılı markada küçük “yeni diş fırçası”, çok daha büyük “…” ve şekil unsurundan; 2004/39025 sayılı markada büyük “…” ve küçük “çocuk” ve şekil unsurundan; 2018/86174 sayılı markada yalnızca “…” ibaresinden oluşmaktadır. Markalarda farklı ibareler yer alsa da bu ibarelerin markalara ayırt edicilik kazandırmadığı markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir. Davaya konu olan markada “…” ibaresi önce yer almakta ve vurgu bu ibare üzerinden başlamaktadır. Taraf markalarının kompozisyonlarında … farklı şekilde olsa da markalarda yer alan “…” ibaresinin son kelime olarak konumlandırılması ve bu bağlamda taraf markaların göz ve hafızada bıraktığı etkinin bu kelime olacağı hususları dikkate alındığında taraf markaların benzer olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markalar arasında bağlantı kurulması tehlikesinin doğacağı, tüketicilerce yanılgıya düşmeleri muhtemel olduğundan işaretler arasında 6769 sayılı SMK m.6/1 anlamında başvuru konusu “03. sınıf: … Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları” ve “35. sınıf: …Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için … Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları… mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal/hizmetler bakımından iltibas tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının taleple bağlı kalınarak 03. Sınıf “ Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları.” ile 35. Sınıf “ Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları ile sınırlı olarak iptaline, 2020/19389 sayılı markanın taleple bağlı kalınarak 03. Sınıf “ Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları.” ile 35. Sınıf “ Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları ile sınırlı olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının taleple bağlı kalınarak 03. Sınıf “ Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları.” ile 35. Sınıf “ Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları ile sınırlı olarak iptaline,
3-2020/19389 sayılı markanın taleple bağlı kalınarak 03. Sınıf “ Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları.” ile 35. Sınıf “ Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları ile sınırlı olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.674,38 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/11/2022