Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/152 E. 2022/332 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/152
KARAR NO : 2022/332

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 06/04/2021
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2022
DAVA:
Davacı vekili 03.09.2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2020/11051 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin 2019/132233, 2019/132240, 2019/24392, 2019/24450, 2019/24485, 2019/24534, 2019/24539, 2019/24550, 2019/24556, 2019/24564, 2019/26564, 2019/33586 sayılı ve “….” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabul edilerek, başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilinin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT 2021-…-438 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiği, oysa iş sağlığı ve güvenliği alanında uzman ve yaklaşık 15 yıldır eğitimlerin bir fiil içinde yer alan kişiler tarafından kurulmuş olan müvekkili şirketin İlkyardım eğitimleri dışında Yangın ve Arama Kurtarma eğitimleri ile de Bursa ilinde uzun yıllardır hizmet vermekte olduğunu, müvekkili şirketin İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu kapsamında bulunan ve işveren yükümlülüklerinin yerine gelmesini sağlayacak eğitimleri dışında farklı alanlarda da çözüm üretmek için eğitim faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin markasını kurgularken “MODu” değiştirme mottosunu ön planda tutarak, hizmetlerini bu şekilde yerine getirmeyi amaçladığını, markaların bütün olarak bıraktığı izlenim, şekilleri, logoları, renkleri vb göz önüne alındığında markalar arasında hiçbir surette benzerlik ve iltibas tehlikesi olmadığını, markalarda kullanılan yazı stilinin ve renklerinin farklı olduğunu, ortalama tüketicinin de görsel açıdan oluşmuş olan bu farklılığı kolayca anlayabileceğini, müvekkili markasının marka kombinasyonunun yazı şekli, logo, şekil kullanımının dikkate alındığında davalı yan markasından ayrıldığını, bıraktığı izlenimin, genel görünümün fonetik ve anlamsal olarak farklı olduğunu, davalı dışında pekçpk kişi ve firmanın kullandığı tescil edilen mallar açısından genel ve jenerik sayılabilecek … ibaresinin davalının tekelinde olmadığını ve yalnızca davalıya işaret etmesinin de mümkün olamayacağını, davalının internet sitesinde de belirtildiği gibi 2014 yılından bu yana “…” kelimesini kullandığını, müvekkili şirketin ise Bursa ilinde 15 yıldır … kelimesi ile hizmet verdiğini, her iki şirketin sektörlerinin birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin mevzuat gereği 18 yaş ve üzeri kişilere mesleki ilk yardım ve iş güvenliği eğitimi verdiğini, davalı yanın ise tam anlamıyla ilk – orta öğrenim alanında faaliyet gösterdiğini, bu durumun da müvekkilinin, davalı şirketin potansiyel öğrencileri ile herhangi bir ticari ilişki içerisine girme olanağının olmadığını gözler önüne serdiğini ve markaların herhangi bir sebeple karıştırlması halinde dahi herhangi bir ticari kayba şansı olmadığını ifade ettiğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun ….sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle, başvuru ile kısmi ret kararına gerekçe olarak gösterilen markaların her birinin “…” ibaresini bağımsız ayırt edicilik işlevine sahip ana unsur olarak içermeleri nedeniyle görsel ve işitsel yönden bağlantı kurulması ihtimali dahil iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer olduklarını, kısmi retkararına konu hizmetlerle aynı/aynı tür hizmetlerin, kısmi ret gerekçesi markaların kapsamında bulunduğunun tespit edildiğini, markaların benzerliği, bu benzerliğin düzeyi ve hizmetlerin aynı/aynı tür olmasının birlikte değerlendirildiğinde, ret kararına konu hizmetler bakımından markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunduğunu, YİDK’nın işbu kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
ANKARA BAM 20.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizin 04/11/2021 tarih ve 2021/122 esas, 2021/371 karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı, Ankara BAM 20.Hukuk Dairesinin 06/04/2022 tarih ve 2022/228 esas, 2022/380 karar sayılı ilamıyla ve özetle
“… Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın iki aylık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesi ile yukarıda açıklanan şekilde karar verilmiştir.
Ancak, dosya kapsamında bulunan evraklardan, dava konusu YİDK kararının davacı vekiline 05/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihte başlayan iki aylık hak düşürücü sürenin 05/04/2021 tarihinde pazartesi günü dolduğu, davanın da, UYAP kayıtlarından anlaşıldığı üzere bu süre dolmadan, 05/04/2021 tarihinde saat 23.34’de, süresi içerisinde açılmış olduğu görülmektedir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, davanın esasına girilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına…”gerekçesi ile kaldırılmış; usul ve yasaya uygun görülen özetlenen kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, davacı başvurusu olan 2020/11051 sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan 2021-…-438 sayılı kararın iptali istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 05/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 05/04/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 14/09/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…2020/11051 sayılı “… … şekil” ibareli davacı marka başvurusu ile … ibareli davalı şirket markalarının benzer olduğu; davacı başvurusu kapsamından, davalı markaları nedeniyle çıkartılan / kısmen reddedilen “41. Sınıf: (41/01) Eğitim ve öğretim hizmetleri, (41/02) Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. (41/03) Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). (41/04) Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). (41/05) Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. (41/06) Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. (41/07) Fotoğrafçılık hizmetleri. (41/08) Tercüme hizmetleri.” bakımından taraf markalarının hizmet listelerinin aynı/aynı tür ve benzer hizmetlerden oluştuğu ve markalar arasında işbu hizmetler itibariyle SMK …. 6/1 anlamında iltibas ihtimali BULUNDUĞU…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK ….6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 41. sınıftaki “41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 41/02 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 41/03 Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). 41/04 Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 41/05 Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. , 41/06 Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 41/07 Fotoğrafçılık hizmetleri. , 41/08 Tercüme hizmetleri. ” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “….” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 16, 40, 41. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, taraf markalarının emtia listeleri dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan ve davalı itirazı üzerine kısmen reddedilen çekişme konusu 41. sınıfın tamamı bakımından aynı/aynı tür ve benzer/ilişkili hizmetlerden oluştuğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “….” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu marka başvurusu 2020/11051 sayılı “… …” ibareli siyah/gri renkte, petek dokusu biçimindeki çizgilerle, büyük harflerle yazılmış “…” kelimesinden ve bu kelimenin başında yer alan kırmızı kalp içindeki … harfi logosundan oluşmaktadır. Markada yer alan logo … kelimesinin ilk harfi olan … harfi etrafında türetildiğinden … kelimesine yönelik vurguyu güçlendirmiştir. Markanın ayırt edici esaslı unsuru konusumda olan … kelimesinin TDK Güncl Türkçe Sözlükte karşılığı bulunmamakla birlikte, Fransızca ve İngilizce’de “usul, tarz” anlamına gelen “mode” kelimesi gündelik dile … olarak yerleşmiş ve aynı anlamlarda kullanılır hale gelmiştir.
Redde mesnet alınan ve 41. Sınıftaki çekişme konusu hizmetleri kapsayan davalı markaları ise tamamı … kelimesine “okulları” ibaresinin veya “Ankara, Eryaman, Elvankent, Etimesgut, Sincen, Fatih, Batıkent, Yenimahalle” gibi şehir ve ilçe adlarının eklenmesi ile oluşturulmuş seri markalardır. Markalarda yer alan şekil unsuru ortasında meşale bulunan ve ters ay-yıldız şeklini anımsatacak biçimde tasarlanmış arma görünümündedir. Şekil unsuru bu haliyle eğitim-öğretim hizmetlerine yoğun çağrışım içermektedir. Zira meşale şekli Milli Eğitim’de sıklıkla kullanılan biz semboldür. Dolayısıyla markaların tamamında vurgu ve ayırt edicilik … kelimesine yüklenmiştir.
Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, … ibaresi davalı … ….A.Ş. şirketinin hem ticaret unvanının ayırt edici kısmı, hem de lider markasıdır. Lider/şemsiye/çatı marka tabir edilen markalar, bir markanın üst kimliğini, ürünün firma aidiyetini vurgulayan işaretlerdir. Bu işareti muhtelif ürünlerde gören tüketiciler ürünün kalitesi ve standardı konusunda bir garanti mesajı alırlar ve yeni gördükleri markalara karşı bile olumlu bir imaj aktarımı ile yaklaşabilirler. Ayrıca çatı markalar, firmaların lokomotif markaları olup (… vs) işaretin (somut uyuşmazlıkta “…”) kaynak bildirme fonksiyonuna katkı yapan unsurdur. Dolayısıyla lider markanın ayırt ediciliği üst düzeydedir.
… kelimesinin 41 sınıftaki çekişme konusu hizmetler bakımından doğrudan bir anlamı ve yaygın kullanımı bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu ibarenin her iki taraf markasında aynen yer alması, markaların kavramsal kurgulanışı itibariyle benzer oldukları imajı yaratmaktadır.
İşitsel açıdan ise, markalarda … kelimesi aynı şekilde telaffuz edilmektedir. Bu nedenle ortalama tüketicinin dava konusu marka ve davalı markaları arasında işitsel olarak da benzerlik kuracağı değerlendirilmektedir.
Görsel açıdan ise, her iki markada da … kelimesinin görsel varlığı ön plandadır. Ayrıca şekil unsurlarının kırmızı konspetli tasarımı da markaları görsel açıdan birbirine yaklaştırmıştır.
Yukarıda da belirtildiği gibi davalı markalarında esas unsur olarak yer alan “…” sözcüğü, davalı markasında aynen yer almaktadır. “Bir marka, tümüyle diğerinin içinde yer alıyorsa veya markalar en azından bir veya daha fazla ilişkili yönden kısmen özdeşse, sözü edilen iki marka benzerdir.” …Satın alma aşamasında benzer markalarla karşılaşan tüketiciler, biri yerine diğerini satın da alabilmektedir. Zira; “Tüketicinin, her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabildiğini düşünmek hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi markada yer alan yardımcı unsurlar ile ve ayırım gücü az olan ifadeleri her zaman hatırında tutabileceği de düşünülemez. Daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak istemek tüketicinin en genel yaklaşımıdır. Davalı işaretini gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdığı davacı markalarının bıraktığı intibaı hatırlayacak ve en önemlisi, bu hatırlama davalı adına tescil olunan itiraza konu markanın daha önce tescil edilip kullanılmakta olan davacı markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da davacının vermiş olduğu bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabilecektir.” (YHGK 2006/11-338E). “Her ne kadar ortalama tüketici markayı bütün olarak algılar ve detaylarına girerek analiz etmezse de (Lloyd Schuhfabrik Meyer), o kişinin bir kelime işaretini algılarken, kendisi için somut anlamı aklına getiren veya bildiği anlamlara gelen kelimeleri andıran unsurlarına ayırdığı gerçeğini değiştirmez.”
Somut olayda, orta düzeydeki bir tüketicinin, “…” sözcüğünü marka olarak öğrendikten ve belleğine kaydettikten sonra, “seçici tutmayla” davacının aynı ibareli markasına kolaylıkla yönelebileceği açıktır. Davalıya ait “…” esas unsurlu markaların varlığı dikkate alındığında, tüketiciler dava konusu markayı oluşturan ibareyi, davalıya ait seri markalardan biri olarak algılayabilirler ya da iki işletme arasında idari, ekonomik anlamda bir bağlantı kurabilirler. Markalar arasındaki benzerliğin, alıcıları, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları üreten işletmeler arasında idarî-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas tehlikesi içinde ele alınmaktadır.
Davacı yan her ne kadar taraf şirketlerin sektörlerinin farklı olduğunu savunmuşsa da, iltibas değerlendirmesinde esas olan marka işaretleri ve emtia listeleri olup; fiili kullanımın iltibas yaratıp yaratmadığı huzurdaki davanın konusu değildir.
Açıklanan nedenlerle; 2020/11051 sayılı “… …” ibareli davacı marka başvurusu ile … ibareli redde mesnet davalı markalarının benzer olduğu; davacı marka başvurusu kapsamından, davalı markası nedeniyle çıkartılan/ kısmen reddedilen 41. Sınıftaki hizmetler bakımından taraf markalarının hizmet listelerinin aynı/aynı tür ve benzer hizmetlerden oluştuğu ve markalar arasında işbu hizmetler itibariyle SMK …. 6/1 anlamında iltibas ihtimali bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.