Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/151 E. 2022/397 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/151
KARAR NO : 2022/397
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2022
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2022
DAVA:
Davacı vekili 21/04/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2010/74694, 2006/39568, 2010/74695 sayılı ve “… şekil”, “… ikinci eli uzmanına bırakın şekil”, “… ikinci elde içiniz rahat. şekil” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa “…” ibaresinin, müvekkili şirketin “…” markasının sonuna im iyelik eki eklenerek yaratılmış, “benim …” anlamına gelen ve müvekkili markasından ayırt edilmesi mümkün olmayan bir ibare olduğunu, müvekkili şirket markası olan ‘otoeskper’ ile dava konusu marka ‘…’ bütünsel olarak incelendiğinde sadece yazılışlarının benzemediğini, marka okunuşlarının da aynı olduğunu, markada yer alan şekil unsurunun da hiçbir surette … markasının önüne geçmediğini, müvekkili markasının ayırt edici niteliğinin zayıf olmadığını, bu markanın 2006 yılından bu yana müvekkili şirket adına tescilli ve fiilen kullanılan bir marka olduğunu, kaldı ki davalı yan başvurusunun, müvekkili markası ile aynı sınıfları kapsadığını, dava konusu markanın tescil edilmek istenildiği emtiaların 35. Sınıfta “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” olduğunu, müvekkili şirketin ikinci el araç satışı ve bu hizmet ile bağlantılı ek hizmetler vermekteyken davalı tarafın da aynı şekilde araç alım-satımı, kiralanması vs. hizmetleri verdiğini, bunun sonucu olarak şirketlerin aynı hizmeti vermesi durumunda davalı tarafın … markasının müvekkili şirkete ait … markalarının seri markası olarak algılanması sonucunu doğuracağını, müvekkili markasının tanınmış olduğunu, www…com.tr alan adının 2006 yılından beri aktif olarak kullanıldığını, google arama motoru sonuçlarında müvekkilinin ilk sırada çıktığını, dava konusu markanın tescilinin müvekkili markasının ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, davalı yanın bu ibareyi tesadüfen seçmiş olamayacağını, bu anlamda müvekkili markasının tanınmışlığından yararlanmak isteyen bu markanın iyi niyetli bir başvuru olmadığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; YİDK tarafından alınan kararın usule ve hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf itirazlarının Kurum tarafından iki defa reddedildiğini, dava dilekçesinde iddia edilen hususların hiç birinin gerçeği yansıtmadığını, her ne kadar müvekkili markasında yapılan ekleme bir iyelik ekinden oluşsa da, başvuruya konu ibareyi tanımlayıcı olarak kullanıldığı ilk halinden farklılaştırmaya yeterli olduğu, zira bu tarz ibarelere yapılan küçük eklemelerin dahi ibareyi tanımlayıcı anlamından çıkararak minimum düzeyde de olsa ayırt edicilik kazandırdığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 22/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 21/04/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 04/10/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu … sayılı başvuru kapsamında 35.sınıfta yer alan hizmetlerin tamamının, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamındaki mal ve hizmetler ile aynı ya da benzer olduğu, bununla birlikte rapor kapsamında gerekçeleri izah edilmiş olunduğu üzere taraf markaları arasında, genel algısı itibariyle ayırt edici vasfı son derece zayıf, ticaret hayatında yaygın kullanımı bulunan bir kalıp olan “… eksper” ibaresinin ortaklığından ötürü ortaya çıkan benzerlik halinin, markaların bütünsel imajlarındaki farklılık karşısında, uyuşmazlığa konu hizmetlerin ilgili tüketicileri nezdinde, karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı, davacı yan markalarının tanınmışlığını gösterir nitelikte yeterli delilin dosyada mevcut olmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35.sınıftaki “35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2010/74694, 2006/39568, 2010/74695 sayılı ve “… şekil”, “… ikinci eli uzmanına bırakın şekil”, “… ikinci elde içiniz rahat. şekil” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 35. sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka kapsamında 35.01 alt grubunda yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri”, davacı yanın önceki tarihli 2010/74694 ve 2010/74695 sayılı markaları kapsamında birebir yer almakta olup bu hizmetler açısından ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek bulunmaksızın taraf markalarının kapsamlarının örtüştüğü değerlendirilmektedir.
Bununla birlikte yine dava konusu markada 35.01 alt grubundaki “alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” sınıflandırma tebliğine 2017 yılı itibariyle giren ve temel anlamda özel nitelikteki bir yer sağlama hizmetidir. Söz konusu hizmet incelendiğinde, bir internet sitesi üzerinden mal veya hizmet satışı gerçekleştirmek isteyen satıcılar için sanal bir mağaza kiralama hizmeti olduğu açık olup her ne kadar tüketici, bu mal veya hizmetten yararlanırken, yer sağlayıcının sağladığı asıl web sayfasını kullanmakta ise de mal veya hizmeti satın alırken doğrudan doğruya muhatabı yer sağlayıcı değildir. Başka bir ifadeyle bu noktada verilen hizmet, kullanıcıların kendi aralarında alışveriş yapmaları için gerekli teknik altyapıyı ve iletişim platformunu oluşturmak ve bu suretle site altyapısı kullanılarak alıcı ile satıcı arasında gerçekleştirilen satışlara aracılık etme noktasında toplanmaktadır. Dolayısıyla bu alt gruptaki hizmet sağlayıcılar tarafından gerçekleştirilen bir yer sağlama, bir sanal mağaza kiralama hizmetini ifade etmektedir. Halbuki 35. sınıf son alt grubu (35.05) “malın doğrudan satıcısı olan tarafın tüketiciye verdiği satış hizmetini” tanımlamakta olup temel anlamda birbirlerinden farklı nitelikte hizmetlerdir. Bununla birilikte günümüzde yer sağlayıcı konumundaki e-ticaret siteleri, çoğu durumda doğrudan satıcı konumunda da olup hem kendi için online pazaryeri sağlamakta hem de satış işleminin tarafı da olabilmektedir. Bu nedenle iki hizmet, temel anlamda farklı nitelikte ise de günümüz koşullarında aynı zamanda iç içe geçmiş nitelikteki hizmetler de olup ortalama tüketici bakış açısıyla bir değerlendirme yapıldığında dahi tüketicinin online satış hizmeti veren bir web sitesinden alışveriş yaparken söz konusu hizmetler arasında teknik anlamdaki bu farkı bilmesi beklenebilir değildir. Bu halde standart bir internet kullanıcısı olan ortalama tüketici nezdinde bu hizmetler birbiri ile benzerlik ilişkisi bulunan, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte, iç içe geçmiş, tüketiciye sunum kaynakları aynı olma ihtimali bulunan hizmetler olarak kabul edilmelidir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “… şekil”, “… ikinci eli uzmanına bırakın şekil”, “… ikinci elde içiniz rahat. şekil” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı değerlendirmelerde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır.
Markalar karşılaştırılırken görsel, sesçil (fonetik) ve kavramsal (anlamsal) açılardan taraf markalarını oluşturan işaretlerin benzer olup olmadıkları hususunun bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması ve yine markalar kapsamındaki mallar/hizmetler yönünden markaların benzer olup olmadıkları konularının bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde tespit edilebilir bir durumdur. Buna göre işaretler arasında görsel benzerlik karşılaştırması yapılırken markalara konu yazı ve işaretlerin konumlandırılma şekilleri ile harf sırası, yazım karakterleri gibi göze çarpan özellikleri dikkate alınmalıdır.
İşitsel benzerlikte esas alınması gereken husus ise markaların ortalama tüketici kitlesi tarafından kendi lisanlarındaki okunuş şekli olup, işitsel benzerlikte de önemli hususun markaların başlangıç kısımları olup işitsel açıdan benzer sesler çıkarılarak okunuş şekli dikkate alınmalıdır.
Markaların kavramsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususu dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalar kapsamında, dava konusu marka incelendiğinde “…” şeklinde kırmızı–siyah bir fonu merkezinde konumlandırılmış beyaz renkte, yuvarlak yapılı bir logo bulunduğu, logonun “O” ve “E” harflerinin stilize bir şekilde bir araya getirilmesi ile oluşturulduğu, alt kısmında “…” ibarelerinden meydana geldiği, markadaki “…” kelimesinin “otomobil” sözcüğünün kısaltması olduğu, markadaki şekil unsurunun akılda kalıcılığı yüksek nitelikte bir ibare olmayıp daha ziyade dekoratif nitelikte kullanılmış olduğu, “…” kelimesinin ise “eksper” sözcüğünün birinci tekil şahıs çekimlenmiş hali olduğu, “eksper” kavramı gündelik kullanımda “bilirkişi, uzman” anlamlarına gelmekte olup otomotiv, sigorta, gayrimenkul, sanat sektörleri başta olmak üzere birçok alanda hasar tespit, değer tespit, sanat eserlerinin orijinalliğini ve değerlerini tespit etme gibi temel faaliyetleri sunan kişiler için kullanılan bir mesleki tanımlamadır (gayrimenkul eksperi, sigorta eksperi, sanat eksperi vs). Somut başvuru açısından da “…” ibaresinin bütün olarak kelimelerin sahip oldukları bağımsız anlamları tüketiciye verecek bir tamlama olarak algılanacak olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı yanın önceki tarihli markaları ise “…”, “… ikinci eli uzmanına bırakın şekil” ve “… ikinci elde içiniz rahat şekil” şekillerinde olup, her üç markada da yeşil renkte, kesitler halindeki iki yarım dairenin orta kısmında “…” sözcüğünün stilize bir şekilde yazımı oluşturulmuş bir logo ve bu logonun yanına eş boyutlu olarak siyah harflerle yazılmış “eksper” kelimesi ile oluşturulmuş esas unsurlara sahip markalar oldukları görülmektedir. Davacı yanın markalarında kullanılan genel imaj sabit olup bu imajın davacı markalarının kurumsal kimliği olarak kabulü mümkündür.
Taraf markalarında ortak olan unsur “… EKSPER” şeklindeki söz öbeği/tamlamasıdır. Her ne kadar dava konusu markada bu tamlama “eksper” sözcüğünün sonuna eklenen “–im” iyelik eki ile değiştirilmiş ise de bu durum bütünsel açıdan yeni bir sözcüğün ortaya çıkmasına yol açmamıştır. Dolayısıyla her iki ibare de kavram kökensel olarak birbirine son derece yakın anlamları anlamı tüketiciye vermektedir. Tek başına “eksper” kelimesinin ayırt edicilik anlamında tüketicide yaratacağı algı farklı iken “… eksper” şeklindeki kalıpsal kullanım ticaret hayatında otomotiv sektörüne yönelik ekspertiz hizmetlerine yönelik faaliyetler bakımından tanımlayıcı ve bu hizmetlerle bağlantılı şekilde tüketiciye sunulabilecek (otomobil alım satımı, tanıtım/reklam faaliyetleri yapılması gibi) hizmetler olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markalarında görsel farklılıklar olsa da işitsel ve anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması mümkündür. Davalının “…” markasını gören bir tüketici, bu markayı, davacının “…” esas unsurlu/ibareli markasının serisi, alt markası yahut yeni bir versiyonu sanabilirler. Marka sahiplerinin ilişkilendirilmesi ve/veya arada lisans vb. bir ticari ilişki olduğunun düşünülmesi de bağlantı kurma ihtimali kapsamındadır. Somut olayda, markaların detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler nezdinde, markalar arasında bir irtibat kurulması ve davalı markasının, davacı markaları ile bağlantılı bir marka olarak algılanması dolayısıyla iltibas ihtimali (karıştırılma tehlikesi) mevcut olduğuna kanaat getirilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi heyeti dava konusu marka ile itiraza mesnet davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığını belirtmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.216 tarih ESAS NO: 2014/11-696 KARAR NO: 2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi gerekli olduğundan, raporun aksi yönde taraf markaları arasında işitsel, kavramsal açıdan ve dahi genel görünümleri itibariyle benzerlik bulunduğu, karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali koşullarının somut olayda oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davacı yan işlem dosyasına tanınmışlık iddialarını somutlaştırır deliller sunmadığı, hükümsüzlük talepli dava dosyasına ise bir adet flash bellek içerisinde sunduğu delillerde “…” markaları ile ilgili birçoğu tarihsiz nitelikte görseller ve tanıtım broşürleri, 2014- 2022 yılları aralığına ait sosyal medya hesaplarından gerçekleştirilen paylaşımları, bir adet 2010 yılına ait çağrı merkezi hizmeti tanıtım yazısını sunduğu, sunulan bu delillerin davacı yanın “… eksper” markasını otomotiv sektöründe araç alım satım ve eksper hizmetlerinde kullandığını gösterir deliller olmakla birlikte sunulan delillerin tanınmışlık temelinde bir kanaate esas teşkil etmeye yeterli görülmesinin mümkün olmadığı, bu halde SMK m. 6/5 maddesi koşullarının somut olayda oluşacağından bahsedilemeyeceği görüş ve kanaatlerine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın Kabulüne,
2-TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.682,88 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/11/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90.-TL
Posta Masrafı 209,98.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.300,00.-TL
Toplam 2.682,88.-TL