Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/147 E. 2022/382 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/147 Esas – 2022/382
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/147
KARAR NO : 2022/382

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2022
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/11/2022
DAVA:
Davacı vekili 19/04/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2012/22811, 2019/29101, 2019/79803, 2020/29503, 2020/29512 sayılı ve “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 40 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Almanya merkezli köklü bir marka olduğunu, “… Tee”nin ürünlerini çeşitli ithalatçılara verdiğini ve Türkiye’de satışa sunulduğunu, müvekkilinin 2012/22811 sayılı markanın sahibi olduğunu, müvekkiline ait markanın tanınmışlık seviyesine ulaştığını, Google aramalarında ilk sırada müvekkilinin çıktığını, EUIPO ve Almanya Patent Ofisi nezdinde müvekkiline ait “… markasının tescilli olduğunu, müvekkiline ait paket tasarımının, İsviçre Patent Ofisi tarafından müvekkiline ait olduğunun tespit edildiğini, davalının uzun zamandan bu yana “…” esas unsurlu markaları tescil ettirmeye çalıştığını, daha önceden 2017/45897 sayılı “…” markasının tescili için başvuruda bulunduğunu, bu markaya karşı Gaziantep 3. AHM …E. sayılı dosya üzerinden dava açıldığını, anılan davada markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, davalının, dava devam derken davayı sonuçsuz bırakmak amacıyla markayı ortağına devrettiğini, davalının, müvekkiline ait ürünleri taklit ederek ürettiği ürünleri sattığını, davalının, müvekkiline ait marka ve … Vakfı adına tescilli koruma markası nedeniyle “…” markasını tescil ettiremediği için benzer markaları almaya çalıştığını, davalının, online platformlarda kendisini “….” olarak tanıttığını, davalının, müvekkiline ait markadan yararlanarak haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, müvekkiline ait sosyal medya hesaplarındaki görselleri birebir kopyalayarak paylaşımlarda bulunduğunu, davalının işbu davaya konu marka başvurusunun da bu kötüniyetli tutumunun bir parçası olduğunu, davalının devamlı surette “…” markası ile benzer markaları tescil ettirmeye çalıştığını, daha önceden “… Tea Golden Tea” markasının itiraz üzerine reddedildiğini, davalı her ne şekilde tescil ettirirse ettirsin “… ÇAY” olarak kullanım yaptığını, markaların aynı sınıflarda tescil edilmek istendiğini, markaların aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, iltibas ihtimalinin bulunduğunu, “…” ibaresi üzerinde öncelik hakkı sahibi olduğunu, davaya konu markanın tescili halinde müvekkilinin markalarının ayırt ediciliğinin düşeceğini, yazım hatalı kelimenin tescili sonucu ortaya çıkan ibarenin orijinal ibareden ne kadar farklılaştığı, yeni bir kelime haline gelip gelmediğinin değerlendirilmesinin gerektiğini, davalının yeni bir marka yaratmak gayesinde olmadığını, davalı markasındaki kompozisyonun rastgele bir kompozisyon olmadığını, kelime unsurlarının yer değiştirildiğini, marka koruması ülkesel olsa da öncelik hakkının evrensel olduğunu, ayrıca ülkeselliğin kötüniyeti koruyacak şekilde yorumlanamayacağını, tali unsurlar zayıf olsa bile bu durumun bu komposizyonun olduğu gibi üçüncü kişilerce kullanılabileceği anlamına gelmeyeceğini, işbu davada kullanımın incelenemeyecğini, kaldı ki müvekkilinin Türkiye’de birçok şehirde satış şubesinin bulunduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, işbu davanın konusunun … sayılı marka başvurusuna konu işaret olduğunu, bu nedenle, bu davada başkaca olası markasal kullanımların inceleme konusu yapılamayacağını, davalının fiilen farklı markalara ilişkin önceki kullanımları olduğunu kabul etmemekle beraber, davacının bu anlama gelebilecek iddialarının ayrı bir tecavüz davasının konusu olduğunu işbu davada inceleme konusu yapılamayacağını, incelemenin tescile konu sicil kaydındaki marka örneği ve onun unsurları göz önüne alınarak yapıldığını, … sayılı marka ile davacının itiraza mesnet 2012/22811 sayılı markası benzer olmadığını, markada şekil unsurunun yanında “… TEA … YAPRAK ÇAY ORİJİNAL TEA GOLDEN TEA-LUX BLEND” ibaresine yer verildiğini, “…” ve “…” unsurlarının birbirinden farklı olduğunu, davacının Türkiye’de tescilli tek markasının 2012/22811 sayılı marka olduğunu, SMK 6/1. anlamında benzerlik incelemesinin ülkesellik ilkesi gereği Türkiye’de tescilli marka üzerinden yapılmasının gerektiğini, davacının, Türkiye’de tescilli olmayan marka görsellerine dayandığını, markaların tertip tarzlarının farklı olduğunu, davacının, SMK’nın 6/5. madde anlamında aranan şartları ispata yönelik delil sunmadığını, aynı şekilde başvurunun kötüniyetli yapıldığına yönelik yeterli delil sunmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs cevap dilekçesinde özetle; dava konusu markalarda geçen “… Yaprak Çay Luxusmischung” ibareleri ile diğer markada geçen “Tea … Yaprak Çay Golden Tea Lux Blend” ibarelerin birer harcı alem ibare olduğunu, bu ibarelerin marka olarak ayırt edicilik vasfından yoksun olduğu hususlarının izahtan vareste olduğunu, markaların birbirinden, genel görünümlerinin ve esas unsurları sebebiyle, iltibasa mahal olmayacak biçimde farklı olduğunu, Davacı tarafa ait markada esas unsurun “… TEE” ibaresi olduğunu, bu ibarenin alt taraflarına yerleştirilen “… … YAPRAK ÇAY LUXUS MİSCHUNG” ibaresinin ise markanın tali unsuru olduğunu, müvekkili adına tescil edilen markanın tali unsurunun ise “….” kelime gurubu olduğunu, … TEE ibaresi ile … TEA ibaresi arasında farklılık olduğunu, dava dilekçesine, davacı şirketin Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümranlık sahasında satışı/ çay ticareti yaptığına dair sadece bir fatura görüntüsü dercedildiğini, Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 29/12/2021 gün ve E.2020/290, K.2021/361 sayılı kararının istinaf aşamasında olduğunu, TPE’de “…” ibaresini içeren nice marka tescilleri bulunmakta olduğunu, örneğin 2013/43915 tescil numaralı markanın Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü adına 09/04/2014 tarihinde tescil edildiğini, davacının, markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığını, “…” ibaresini markada esas unsur olarak hedef müşteri kitlesine ulaştırmak, sadece 20/06/2012 tarih ve K/02286 tescil numaralı marka hakkı sahibi ULUSLARARASI … VAKFI’nın hakkı olduğunu, “…” esas unsurlu bir ibareyi marka olarak asla tescil ettiremeyecek iken “…” ibaresini fiilen esas unsur olarak kullanmakta olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 17/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 19/04/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 29/08/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davaya konu marka başvurusunun tüm başvuru emtiaları bakımından SMK 6/1. madde bağlamında mal/hizmetlerin aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olma şartının sağlandığı, Davaya konu marka başvurusu ile davacıya ait markaların SMK 6/1. madde bağlamında benzer olmadığı, Taraf markalarının esaslı unsurlar itibariyle görsel, işitsel ve kavramsal olarak farklı olması karşısında SMK 6/1. Madde bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı, sayın Mahkeme’ce celbedilen marka işlem dosyası ve işbu dava dosyası münderecatında bulunan kullanıma ilişkin deliller incelendiğinde davacının, markalarını geniş çerçevede “çay” emtiası üzerinde kullandığı, dolayısıyla davalı yanın marka işlem dosyası aşamasında ileri sürmediği ancak işbu davada ileri sürdüğü beyanlarının, Sayın Mahkeme’ce kullanım ispatı talebi olarak değerlendirilmesi halinde yukarıda tabloda işaretlenen “Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.” emtiaları yönünden kullanıma ilişkin bir evrakın bulunmadığı, bu doğrultudaki nihai değerlendirme yetkisi Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, Davacının tescilli markalarına dayandığı, dosyada mübrez belgelerde davacının “…” ibareli bir kullanımının bulunmadığı göz önüne alındığında SMK 6/3. madde uygulama şartlarının oluşmadığı, Dosyada mübrez belgelerden, davacının yurtdışı markalarının tanınmış marka statüsüne ulaştığı yönünde heyetimizde kanaat oluşmamış olup buna ek olarak dava konusu markaların birbirine benzer olmadığı tespitimiz doğrultusunda somut uyuşmazlığa SMK m. 6/4 hükmünün uygulanma imkânı bulunmadığı, Türk Patent Markalar Sicili’nde yapılan araştırmada, davacıya ait markanın yahut “…” ibaresinin davacı adına tanınmış marka olarak tescil edildiğine dair herhangi bir kayıt bulunmadığı, “…” ibaresinin Uluslararası … Vakfı adına kayıtlı olduğu tespiti karşısında, davacıya ait markanın yahut “…” ibaresinin davacı adına tanınmışlık statüsüne ulaştığının kabulü mümkün görülmemekle SMK 6/5. madde uygulama şartlarının oluşmadığı, davacının ticaret unvanının çekirdek/esaslı unsuru “…” ibaresi iken davalının davaya konu başvurusunun “… TEA” olması karşısında SMK’nın 6/6. madde uygulama şartlarının oluşmadığı, Davacı iddiaları kapsamında davalının kötüniyetli olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun hukuki değerlendirme ve takdir gerektirmesi karşısında Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 30.sınıftaki “30 Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2012/22811, 2019/29101, 2019/79803, 2020/29503, 2020/29512 sayılı ve “… tee … … yaprak cay luxus mischung”, “… … yaprak çay … tee”, “… … yaprak çay goren- tee luxus-mischung … çayı schwarzer tee orientalischer tee”, “…-tee … … yarak çay luxus mischung”, “…-tee … … yaprak çay” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 05, 30, 35.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda davacı tarafından itiraza mesnet gösterilen, 2020/29503 ve 2020/29512 sayılı markalar, dava konusu marka başvurusundan sonra başvuruya konu olduğu için davada incelemeye esas alınmayacaktır. Bununla birlikte davacıya ait 2012/22811, 2019/29101 ve 2019/79803 sayılı markaların başvuru sınıfları arasında bulunan mallar, davaya konu davalıya ait başvuru sınıflarını aynen içermekte olup davaya konu marka başvurusunda yer alan tüm mallar bakımından SMK 6/1. Madde bağlamında mal/hizmetlerin aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olma şartını sağladığı kanaatine varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “… tee ……çay” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu marka başvurusu, iç içe geçmiş siyah ve yeşil zemin üzerinde üstte beyaz renkle yazılmış “… TEA”, hemen altında daha küçük puntolarla yazılmış “… YAPRAK ÇAY”, alt kısımda kırmızı şerit üzerinde kırmızı renkle yazılmış “Oriental tea” ve altında kırmızı şerit içinde beyaz renkle yazılmış “GOLDEN-TEA LUX BLEND” ibaresinden oluşan kompozisyon bir marka olup, “… YAPRAK ÇAY”, “Oriental tea”, “….” ibareleri, başvuru konusu mallar arasında bulunan “çaylar” emtiası ile doğrudan ilgil olan, niteliğini aktaran ibareler olmakla tüketiciye markasal algıyı ileten yani esaslı unsurunun “… TEA” olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacıya ait markanın beyaz zemin üzerine üstte büyük puntolarla ve kırmızı renkle yazılmış “…-TEE” ibaresi, altta siyah zemin üzerine beyaz renkle tasvir edilmiş “semazen” görseli, altta büyük puntolarla ve siyah renkle yazılmış “…” ibaresi, bunun da altında “… YAPRAK ÇAY” ve “…” ibaresinden oluşan kompozisyon bir marka olduğu, markada bulunan “…” ibaresinin esas unsur olduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel değerlendirmede, dava konusu “…” ibaresinin seslendirilmesi ile itiraza mesnet markaların ibarelerinin seslendirilmesinin ortalama tüketici açısından karıştırılabilir olduğu; böylece taraf markaları arasında işitsel olarak benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olayda taraf markalarının kapsadığı mallar aynı olmakla birlikte, dava konusu markanın bir bütün olarak bıraktığı markasal izlenim açısından benzer olarak değerlendirilmiş, ortalama tüketici kitlesi açısından dava konusu markanın, davacı markaları ile ilişkilendirilme ihtimali ve/ veya karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının, SMK’nın 19/2. Madde Kapsamındaki Savunmalarının Değerlendirilmesi
Davalı yanın, davaya konu marka başvurusunun davalı Kurum nezdindeki işlem dosyası aşamasında kullanım ispatı talebinde bulunmamakla birlikte işbu dava aşamasında markaların kullanılmadığını iddia ettiği görülmüştür. “Markanın kullanılması” kavramının daha iyi anlaşılabilmesi adına 6769 sayılı SMK’nın 9. maddesine değinmek lazım gelmektedir. Anılan madde uyarınca aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir: Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması. SMK m. 14 gerekçesinde markanın kullanımından kastedilenin markanın tescil edildiği amaç dahilinde, işlevine uygun, yani ticari hayatın içinde, markanın fonksiyonlarının yerine getirilmesi için kullanım olduğu belirtilmiştir. Markanın temel işlevine uygun kullanımı “markasal kullanım” olarak da kabul görmektedir. Markanın işlevine uygun kullanımı, markadan ekonomik anlamda yarar sağlamak amacıyla, işaretlediği mal veya hizmetin niteliğine uygun şekilde ilgili piyasaya sunulması, tüketicinin marka ile işaretlediği mal veya hizmet ile bir bağlılık kurması ve tüketicinin bu mal ve hizmetleri piyasada tanıması ve benzerlerinden ayırt edilmesiyle sağlanır. Markanın temel işlevine uygun kullanımı, markanın işaretlediği mal veya hizmetin reklamının ve tanıtımının yapılması, faturalarda veya teşebbüse ait evrakta veya katalogda kullanılması veya çalışanlarının kıyafetlerinde, hizmet sırası veya sonrasında kullanılan eşyalarda bulunması, mal markalarında ürünün veya ambalajın üzerine konulması gibi birçok şekilde karşımıza çıkabilir.
Dava dosyası münderecatında bulunan kullanıma ilişkin deliller incelendiğinde davacının, markalarını geniş çerçevede “çay” emtiası üzerinde kullandığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla davalı yanın marka işlem dosyası aşamasında ileri sürmediği ancak işbu davada ileri sürdüğü beyanlarının, kullanım ispatı talebi olarak değerlendirilmesi halinde “Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek yaş pasta, baklava kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.” emtiaları yönünden kullanıma ilişkin bir evrakın bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
2019/29101 ve 2019/79803 sayılı markaları tescil edilmemiş ise de başvuru tarihleri davalı marka başvurusundan önce olduğu ve davalı marka kapsamındaki tüm emtiaları kapsadığı görülmüştür.
Eskiye Dayalı Kullanım Kapsamında Hükümsüzlük Şartlarının Oluşup Oluşmadığı Hususunda Yapılan Değerlendirme
Yukarıda değinilen tüm hususlar dâhilinde somut uyuşmazlığa bakıldığında; davacının tescilli markalarına dayandığı, dosyada mübrez belgelerde davacının “…” ibareli bir kullanımının bulunmadığı göz önüne alındığında SMK 6/3. Madde bağlamındaki talebin kabul edilebilir olmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 6/4. Maddesi Kapsamında Değerlendirme SMK’nın 6/4 maddesinde, “Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. SMK’nın 6/4’üncü maddesi gerekçesinde isabetli olarak söz konusu düzenlemenin bir nispi ret sebebi olacağı üzerinde durularak şu ifadelere yer verilmiştir: “Maddenin dördüncü fıkrasında, niteliği gereği nispi bir hak içeren Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markaların aynısı veya benzeri niteliğindeki marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği hükmü düzenlenmiştir. Buna göre Türkiye’de Paris Sözleşmesinden yararlanacağı kabul olunan bir şahsa ait olduğu ve aynı veya benzeri ürünlerde kullanıldığı herkesçe bilindiği mütalaa edilen bir markanın karışıklığa meydan verebilecek surette örneğini, taklidini veya tercümesini yapan bir marka başvurusu tescili itiraz üzerine reddedilecektir.
Paris Sözleşmesi’nin 1’inci mükerrer 6’ncı maddesi ise 1’inci paragrafında “Birlik ülkeleri, tescilin yapıldığı ülkenin yetkili makamınca söz konusu ülkede bu sözleşmeden yararlanacağı kabul olunan bir kişiye ait olduğu, aynı veya benzeri mallar için kullanıldığı iyi bilinen tanınmış bir markanın herhangi bir karışıklığa yol açabilecek bir şekilde yeniden reprodüksiyonunu, taklit edilmesini veya aslına yakın bir şekilde değiştirilmesini içeren bir markanın kullanılmasını gerek mevzuat izin verdiği takdirde re’sen gerekse ilgilinin isteği üzerine yasaklamayı ve tescilini reddetmeyi veya iptal etmeyi taahhüt ederler. Markanın elzem bir bölümünün tanınmış bir markanın reprodüksiyonundan oluşması veya bu tanınmış markayla karıştırılabilecek bir taklitten ibaret olması durumunda da, bu hükümler geçerli olacaktır.” hükmünü içermektedir.
Davacı yan, yurtdışında tescilli markalarının bulunduğunu beyan etmiş olup“….” üzerinden yapılan incelemede “…” ibareli çok sayıda markanın bulunduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında, dosyada mübrez belgelerden, davacının yurtdışı markalarının tanınmış marka statüsüne ulaştığı yönünde kanaat oluşmamış olup buna ek olarak dava konusu markaların birbirine benzer olmadığı tespiti doğrultusunda somut uyuşmazlığa SMK m. 6/4 hükmünün uygulanma imkânı bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davacı, markasının tanınmış marka olduğunu beyan etmiştir. Bu doğrultuda Türk Patent Markalar Sicili’nde yapılan araştırmada, anılan ibarenin davacı adına tanınmış marka olarak tescil edildiğine dair herhangi bir kayda rastlanılmamıştır. Yine yukarıda değinildiği üzere “…” ibaresinin Uluslararası … Vakfı adına kayıtlı olduğu tespiti karşısında davacı adına tanınmışlık statüsüne ulaştığının kabulü mümkün görülmemiştir. Bu kapsamda SMK 6/5. madde uygulama şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar bilirkişi heyeti dava konusu marka ile itiraza mesnet davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığını belirtmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun …. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi gerekli olduğundan, raporun aksi yönde taraf markaları arasında genel görünümleri itibariyle benzerlik bulunduğu, karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali koşullarının somut olayda oluştuğu kanaatine varılmıştır.

Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, …. sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.679,38 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2022