Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/14 E. 2022/224 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/14 Esas – 2022/224
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/14
KARAR NO : 2022/224

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 12/01/2022
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/06/2022
DAVA:
Davacı vekili 12/01/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2019/131116 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin 2013/06290 sayılı ve “… …” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen kabul edildiğini, bu karara karşı müvekkilinin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, oysa müvekkili markası ile davalı markası arasında bir benzerlik bulunmadığını, davalı markasında “…” ibaresinin ön planda olduğunu, davalı markadaki “yo” hecesinin “yoğurt” kelimesinin kısaltması olduğunu, “vita” hecesinin ise “sağlık” anlamına geldiğini, bu haliyle davalı markasının “… Sağlıklı Yoğurt” anlamına geldiğini, müvekkili markasının ise “…” şeklinde olduğunu, müvekkili şirketin amacının topraktan tüketiciye doğal, vitaminli, taze ürünler yetiştirmek olduğu için bu ibarelerin ilk hecelerinin birleşimi ile dava konusu markayı yarattığını, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, görsel açıdan da markaların farklı olduklarını, dava konusu markada dörtgen kırmızı zemin üzerinde “…” kelimesinin yer aldığını, kurumun daha evvel 2016/79387 sayılı “novita” markası ile davalı markasını benzer görmediğini, taraf markalarının fonetik açıdan da farklı olduklarını, davalı yanın “… …” markası her ne kadar 43 / 29 / 30 / 31 / 32 ve 35’inci sınıflardan tescilli bulunsa da, somut durumda mezkur markanın sadece tek bir yoğurt ürününde kullanıldığını, müvekkili markası kapsamındaki emtialar ile davalı markasındaki emtiaların örtüşmediğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; verilen kurum kararının yerinde olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin çok sayıda markasının bulunduğunu, “…” ve “…” markaları ile oluşturulan seri markalarının mevcut olduğunu, verilen kararın yerinde olduğunu, davacı yanın “…” markası ile müvekkilinin “…” ve “…” markalarının benzer olduklarını, dava konusu markanın müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacak olduğunu, davaya konu marka …’nın, yukarıda bahsi geçen müvekkil şirket markaları ile aynı s ınıflarda tescili talep edildiğini, davacı işaretini gören ve duyan tüketicilerin, daha önce tanıdığı müvekkil markalarının bıraktığı intibayı hatırlayacak ve en önemlisi, bu hatırlama sonucunda müvekkili adına tescil olunan itiraza konu davacı markasının daha önce tescil edilip kullanılmakta olan müvekkil markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunu düşünebilecek olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 12/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 12/01/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 30/05/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu 2019/131116 sayılı marka kapsamında YİDK kararı neticesinde reddine karar verilen (tabloda gösterilen) mal ve hizmetlerin tamamının, davalı yanın önceki tarihli markası kapsamında da yer aldığı, rapor kapsamında ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle davacı yanın “…” şeklinde esas unsura haiz markası ile davalı yanın redde gerekçe markasındaki esas unsur olan “…” ibaresi arasında görsel, işitsel ve bütünsel algılar itibariyle güçlü bir benzerlik bulunduğu, bu durumun ilgili tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimaline neden olabileceği…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 29, 30. sınıftaki “29. Sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat.Hazır çorbalar, bulyonlar.Zeytin, zeytin ezmeleri.Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).Yenilebilir bitkisel yağlar.Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar.Kuru yemişler.Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.Yumurtalar, yumurta tozları.Patates cipsleri. 30.sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Makarnalar, mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Bal, arı sütü, propolis.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.Sakızlar.Dondurmalar, yenilebilir buzlar.Tuz.Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.Pekmez. 31.sınıf: İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar.Ormancılık ürünleri.Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar.Hayvan yemleri.Malt (insan tüketimi için olmayan). 32. Sınıf:Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar.Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. 43. Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “… …” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 29, 30, 31, 35, 43. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, taraf markaları 29, 30, 31, 32 ve 43. Sınıf mal ve hizmet sınıflarında birebir aynı s ınıfları kapsamakta olup ilgili sınıflarda yer alan mal ve hizmetler bakımından da aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde bir ilişki içerisindedirler. Keza yine davalı yanın redde gerekçe markasında 35. Sınıf son alt grubunda yer alan ve bir kısım malların satışına özgülenmiş satış hizmetlerinde de, satışı özgülenen emtiaların 29, 30, 31 ve 32. Sınıf yer alan ürünlere yönelik olması nedeniyle de yine taraf markaları arasında benzerlik bulunduğu kabul edilmelidir. Zira doktrinde ve uygulamada da kabul gördüğü üzere mal üreten işletmenin ürettiği malı satışa konu edeceği de karineten kabul edilmekte olunduğundan, üretilen mal ve aynı malların satışı hizmetleri arasında da (1-34 mal grubu ile 35.05 alt grubunda aynı malların satışına yönelik hizmetler) benzerlik ilişkisi bulunduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Bu genel ilkeler çerçevesinde dava konusu marka incelendiğinde “…” şeklindeki markanın kırmızı renkle yazılmış bir sözcük markası olduğu, anılan ibarenin bilinen herhangi bir anlamının bulunmadığı, “…” şeklinde üç heceli olarak ve yazımına uygun şekilde telaffuz edileceği, marka bütününe hakim başkaca ek bir unsurun bulunmadığı görülmektedir.
Davalı yanın ret gerekçesi markası ise “… …” şeklinde olup anılan markanın davalı yanın lider/çatı markası olduğu anlaşılan “…” markasının özgün logosunu tali unsur olarak içerir şekilde kırmızı renkte yatay/kavisli bir dikdörtgen form üzerinde “…” şeklinde yazılmış bir sözcükten oluştuğu, “…” ibaresinin bilinen herhangi bir anlamı bulunmadığı, “…” şeklinde üç heceli olarak ve yazımına uygun şekilde telaffuz edileceği, marka bütününe hakim başkaca ek bir unsurun bulunmadığı görülmektedir. Çatı” marka olarak da kabul edilen firmaların lokomotif markalarının ….kaynak bildirme fonksiyonuna katkı yapan unsurlar oldukları, ancak bu şekilde yapılan başvurularda genelde marka ile koruma altına alınmak istenilen unsurun “çatı” marka değil bu markanın yanına eklenen ayırt edici sözcük ya da şekil unsurlarını olduğu, bu bakımdan çatı markanın ve bu marka yanında yer alan işaretin, bütün içerisindeki konumu, ek ibarenin ayırt edici olup olmadığı gibi unsurların her somut olayda ayrı ayrı ele alınarak değerlendirmede bulunulması gerektiği aşikardır. Zira kimi zaman çatı markaların bütün içerisindeki konumları veya nitelikleri nedeniyle arka planda kalıp benzerlik değerlendirmesinde ikincil önem gösterdiği, kimi zaman ise diğer tüm unsurlarla aynı öneme sahip oldukları yönünde değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Dolayısıyla çatı marka ile birlikte yapılan başvurularda, başvuruda yer alan çatı markanın haricinde kalan unsurların ayırt edici niteliğinin bulunması durumunda markada aslen korunmak istenilen ibarelerin çatı marka değil bu ek unsurlar olacağı aşikardır. Dolayısıyla bu ek unsurların, daha önceki tarihli bir markanın da asıl unsuru konumunda bulunması halinde, çatı marka tanınmış dahi olsa, tüketicinin karşılaştırılan işaretler arasında iktisadi – idari anlamda bir ilişki kurulması kaçınılmaz olacağı kabul edilmektedir. Bu tespitlere göre davalı yanın markasının esas unsuru “…” kelimesidir. Bu çerçevede değerlendirilmesi gereken husus “…” ve “…” ibaresini içeren taraf markaları ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte oldukları tespit olunan uyuşmazlık konusu emtialarda karşı karşıya kalan tüketicinin, anılan ibaredeki ortaklıktan kaynaklı olarak iki işaret arasında görsel, işitsel ve kavramsal unsurlar başta olmak üzere bütünsel algılar itibariyle yanılgıya düşüp düşmeyeceğidir.
Yukarıda da kısaca değinildiği üzere taraf markalarının esas unsurları 6 harf ve 3 hecede oluşmakta olup kelimelerdeki “O-V-İ-T-A” harfleri birebir aynı dizilimde yer alırken, yalnızca başlangıç sesleri itibariyle işaretlerin farklılaştığı (d-y) görülmektedir. Yine her iki markanın da dilimizde veya ülkemizde bilinmesi muhtemel yabancı dillerde yaygın olarak bilinen ya da günlük konuşma diline yansımış bir kavramsal karşılığı bulunmamaktadır. Kavramsal karşılığı bilinmeyen/bulunmayan ve fakat akılda kalıcılığı yüksek nitelikteki sözcük markaları ile karşılaşmış bir tüketicinin, daha sonra bu sözcük markası ile benzer şekilde uydurulmuş/yaratılmış sonraki bir markayı aynı, aynı tür ya da benzer emtialar üzerinde gördüğünde zihninde önceki markanın canlanma ihtimali kuvvetli olacaktır. Dolayısıyla burada anlamsal köken itibariyle bir karşılaştırma yapılması mümkün değil ise de çağrışımsal açıdan her iki markanın birbirini anlamsal olarak çağrıştırması mümkün olacaktır. Bu çerçevede taraf markalarının her ne kadar başlangıç sesleri tek bir harf itibariyle farklılaşmış ise de kalan harflerin birebir aynı dizilimdeki sesli ve sessiz harflerinden oluşmasından kaynaklı olarak işaretler arasında yüksek düzeyli bir işitsel benzerlik bulunduğu gibi yine görsel anlamda da harf dizilimsel bir benzerliğin mevcut olduğu, işaretler arasındaki tek bir harf farkının taraf markalarını farklı ve somut anlamlar içeren kelimelere dönüştürmedikleri, dolayısıyla tüketicilerin taraf markaları ile farklı zamanlarda karşı karşıya kaldığında, duyduğunda ya da markaları algıladığında veyahut markalar ile aynı zamanda, aynı tür ürünler üzerinde, mevcut marka görselleri ile karşı karşıya kaldıklarında, satın almak isteyecekleri markanın hangisi olduğu konusunda tereddüt yaşayabilecekleri veyahut dava konusu markayı, dava evvelden bildiği davalı yanın markası zannıyla tercih etme yanılgısı yaşayabileceği kanaatine varılmıştır.
Nitekim tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği değerlendirilmektedir.
Özellikle dava konusu her iki ibarenin de günlük dilde yaygın kullanımı olmaması, başka bir ifadeyle aynı, aynı tür emtialarda, yeni bir marka yaratımında, marka sahibinin aklına ilk gelebilecek/tercih edilebilecek sözcüklerden olmadıkları göz önüne alındığında, her iki kelimenin de “OVİTA” ortak sesiyle bitmeleri ve aynı emtialarda tescil edilmek istenilmeleri de işaretler arasında yoğun bir benzerlik oluşumuna neden olmaktadır.
Sonuç olarak taraf markalarının, başvuru kapsamında reddine karar verilen tüm mal ve hizmetler bakımından birebir aynı, aynı tür ya da benzer mal ve hizmetleri kapsadıkları bir durumda, işaretler arasında karıştırılma ihtimalinin önüne geçilmesi için karşılaştırılan markaların somut ve belirgin olarak birbirlerinden uzaklaşmaları gerektiği, tüketicinin karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde bir bağlantı kurması ihtimalinin bulunması ve hatta ayrı markalar karşısında olduğunu fark etse dahi anılan markaları aynı işletmenin markaları olarak algılayabileceği ya da önceki sonraki marka arasında tereddüt yaşayacağı hallerde ise bu kriterin sağlanmadığının açık olduğu, somut olayda da işaretlerin esas unsurları bakımından tek bir harf farkından ibaret farklılıklarının, markaların birbirlerinden ayrıştırılmaları için yeterli olmadığı, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul orandaki ortalama tüketicilerin, bu iki işaret arasında bir sebeple bir bağlantı kurmasının yer aldığı, taraf markaları arasındaki benzerliğin tüketicinin bu bağlantıyı kurmasına neden olacak düzeyde oluşu nedeniyle somut uyuşmazlıkta iltibas ihtimalinin mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/06/2022