Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/132 E. 2022/401 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/132 Esas – 2022/401
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/132
KARAR NO : 2022/401

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2022
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2022

DAVA:
Davacı vekili 07/04/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa “…” markasının ayırt ediciliği zayıf bir marka olarak yorumlanmasının yerleşik yüksek mahkeme kararlarına aykrıı olduğunu, bu hususta verilmiş çok sayıda kararın bulunduğunu, bu kararınların kesinleştiğini, ilgili kararlarda müvekkilinin “…” markalarının 29, 30 ve 32. Sınıf gıda ürünleri açısından tanımlayıcı bir ibare olarak görülmediğini, dava konusu markada da “…” ibaresinin bütün olarak yer aldığını, davalı yanın müvekkili markalarının imajından haksız yararlanmaya çalıştığını, müvekkil markalarının ayırt ediciliğinin kullanımla yükseldiğini ve tanınmış marka statüsüne ulaştığını, bu hususta verilmiş yargı kararlarının da bulunduğunu, dolayısıyla müvekkili markalarının zayıf marka olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkili markalarının tescilli olduğu sürece korunmaları gerektiğini, dava konusu markanın da müvekkili markaları kapsamındaki emtialarda tescil edilmek istenildiğini, ortalama tüketiciler nezdinde, ilgili emtialarda, taraf markaları arasındaki benzerliğin markaların karıştırılmaları sonucunu doğuracağını, gıda ürünlerinin ilgili tüketicilerinin ortalama kimseler olduklarını, bu kimselerin edinecekleri ilk intibaya göre tercihlerini belirleyeceğini, müvekkili markalarının 2007 yılından beri korunmakta olduğunu, anılan tarihten bu yana aralıksız kullanıldığını, somut olayda iltibas ihtimalinin kabul edilmesi gerektiğini, dava konusu markanın esas unsurunun “…” olduğunu, “…” kelimesinin bütüne bir etkisinin olmadığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın 05. sınıfta bulunan 05. sınıfın “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları yönünden iptali ve yine … sayılı markanın tescili halinde 05. sınıfın “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; YİDK tarafından alınan kararın usule ve hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahsa usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 09/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 07/04/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 17/10/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu … sayılı başvuru kapsamında yer alan ve dava konusu edilen mallar ile davacı yanın işlem dosyasına dayanak yaptığı markalar kapsamındaki mal veya hizmetler arasında aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde bir ilişki bulunmadığı, Bununla birlikte davacı yanın hükümsüzlük talebine dayanak olarak gösterdiği ek markalarından 2013/32392 sayılı markası kapsamında 35.05 alt grubunda yer alan emtialar ile davaya konu edilen emtialar arasında ise benzerlik düzeyinde bir ilişkinin mevcut olduğu, Davacı yana ait “…” esas unsurlu markaların uyuşmazlık konusu mallar açısından ayırt edici vasfının bulunduğu mahkeme kararları ile tespit edilmiş olmakla birlikte günümüz koşullarında bu ayırt edici gücünün yüksek olmadığı, sağlıklı beslenme – gıda sektörüne yönelik mal ve hizmetler açısından bu ibareye dair yerleşik ve yaygın olarak bilinen ve tüketici nezdinde kabul görmüş bir anlamın bulunduğu, kaldı ki uyuşmazlık konusu emtiaların esasen günlük tüketilen gıda ürünleri olmayıp sağlık amaçlı diyetetik ve takviye gıdalar oluşu gözetildiğinde bu anlamının daha da yerleşik olduğunun değerlendirilebileceği, keza yine genel anlamda sağlık içerikli tıbbi ürünler bakımından da bu yönde bir anlamı tüketiciye vereceği, somut olayda dava konusu markanın tüketici tarafından bir bütün olarak algılanacak, bütün olarak telaffuz edilecek ve bütün olarak yorumlanacak nitelikte olduğu, uyuşmazlık konusu emtiaların ilgili tüketicileri nezdinde, taraf markaların bu haliyle salt “…” kelimesinin ortaklığı nedeniyle karıştırılabilecek/ilişkilendirilebilecek düzeyde benzer görülmeyeceği, Ancak davacı yanca sunulan pek çok yargı kararında “…” ibaresinin, bağımsız ayırt edici varlığını koruyacak şeklindeki kullanımların, ilgili tüketici kitlesi nezdinde karıştırılma ihtimaline neden olacağı yönünde hüküm kurulduğu, nihai anlamda heyetimizin somut uyuşmazlık koşullarına özgü değerlendirmeleri ve ilgili yargı kararları çerçevesinde somut olayda karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmayacağının nihai takdir ve hukuki yorumunun Sayın Mahkemeye ait olması gerektiği, Davacı markalarının tanınmışlığını gösterir mahiyette işlem dosyasına herhangi bir delil sunmadığı, hükümsüzlük talepli dava dosyasına sunduğu delillerin ise genel olarak iltibas ihtimalinin varlığına yönelik mahkeme kararları ve bir kısım fatura/… markaları ürün ambalaj görselleri, resmi nitelikte evraklardan ibaret olduğu, somut uyuşmazlıkta, dava konusu markanın tescilinin, SMK m. 6/5 kapsamında ortaya çıkabilecek olası sonuçlardan herhangi birinin davacı aleyhine doğmasına neden olmayacağı …” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, hükümsüzlüğü istenen 05.sınıftaki “05.sınıf: “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2013/60855, 2013/29479, 2013/29468, 2013/32392, 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610, 2018/18616 sayılı ve “…”, “… ” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 29, 30, 32 35.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacı yanca dava konusu edilen emtialar bakımından dava konusu marka ile işlem dosyasına dayanak davacı markalarının kapsamındaki emtiaların aynı, aynı tür ya da benzer olmadıkları, bu emtiaların farklı nitelikteki ihtiyaçlara yönelik, satış ve pazarlama biçimleri farklı, hitap ettikleri tüketici grupları farklı, birbiri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde olmayan emtialar oldukları dolayısıyla işlem dosyası açısından taraf markalarının aynı ya da benzer bir emtiayı dahi kapsamadığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte davacı yanın hükümsüzlük talebi açısından yapılan incelemede ise davacı yan markalarından 2013/32392 sayılı marka ile dava konusu markanın benzer nitelikte emtiaları kapsadığı, her ne kadar davacı markaları kapsamında davaya konu edilen emtialar doğrudan yer almamakta ise de mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı satışa konu edeceği kabul edildiğinden 2013/32392 sayılı davacı markası kapsamında 35.05 alt grubunda satışa konu edileceği belirtilmiş mallar ile davaya konu edilen mallar açısından benzerlik düzeyinde bir ilişkinin mevcut olduğu sonucuna varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…”, “… ” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Somut olayda, “…” ibaresi kullanılmak sureti ile türetilen davaya konu “…” markasında, “…” ibaresi ayırt ediciliği üzerinde toplayan esaslı unsur olarak kabul edilmiştir. Davacı yanın da işlem ve dava dosyasına dayanak markaları 2013/60855, 2013/29479, 2013/29468, 2013/32392, 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610, 2018/18616 sayılı ve “…”, “… ” şeklindeki markalar olup anılan markalarının tamamının “…” ibaresini esas unsur olarak münhasıran, hiçbir stilize yazım karakteri olmaksızın içerecek şekilde veyahut stilize olarak yazılmak suretiyle ve yine ek olarak “ tali konumda ibarelerin kullanılması ile oluşturulmuş oldukları görülmektedir. Bu bağlamda davacı yanın “…” ibaresinin sabit kılmak koşuluyla yarattığı birden fazla markasının, uyuşmazlık konusu emtialarda uzun yıllardır tescilli olduğu ve bu sayede oluşturulmuş bir seri marka ailesinin mevcut olduğu sonucuna varılmıştır.
Görsel olarak yapılan karşılaştırmada, davaya konu “…” markasında, “…” ibaresinin mavi renkte ve “…” sözcüğüne nazaran daha büyük şekilde yazıldığı ve markanın üst kısmında konumlandırıldığı, bu ibarenin altında yer alan “…” sözcüğünün ise daha silik bir yeşil tonda ve daha küçük harf karakterleri kullanılarak yazıldığı, markadaki şekil unsurunun ise alışveriş/market arabası görselinden ibaret olduğu sonucuna varılmıştır. Davacıya ait 2013/29468, 2013/29479, 2013/32392, 2013/60855 tescil numaralı markaların çerçeve içerisinde sırası ile “… x”, “…” ibarelerini içerdiği, 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610 ve 2018/18616 tescil numaralı markaların ise figüratif özelliklere sahip olduğu, kendine özgü yazı karakteri ile sırası ile “…”, “… x”, “… …” ve “… ibareleri içerdiği görülmüş, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin markaları görsel olarak da birbirlerine benzer hale getirdiği kanaatine varılmıştır.
Dava konusu markası incelendiğinde, “…” ibaresinin “adıl (zamir) (bir şey oluşturan parçaların tümünü anlatır) hiçbiri dışta tutulmamak, eksik olmamak üzere, bütünü, tümü” anlamına geldiği, “…” sözcüğünün ise sözlük anlamı itibariyle “Birini başkasına karşı kışkırtma, Ödeşme, Razı olma” gibi anlamlara gelen bir kelime olmakla birlikte günlük hayatta yaygın kullanımının İngilizcedeki karşılığı itibariyle “formda olmak, sağlıklı olmak, zinde olmak, sağlıklı bir bedene sahip olmak” şeklinde yorumlanabilecek bir anlamının mevcut olduğu, bu haliyle kelimenin bütün olarak bir anlama sahip olmadığı sonucuna varılmıştır. Davaya mesnet davacı şirket markalarının ise genel olarak kelime markası olduğu ve bazı markalarda figüratif özelliklerin yer aldığı, davacı markasında ortak unsurun “…” ibaresi olduğu, her iki taraf markalarında da yer alan “…” ibaresinin ise uygun, bir amaca uyarlanmış, iyi durumda, fiziksel olarak iyi, argoda iyi görünümlü, çekici, güzel, hazırlanmış, hazır anlamlarına geldiği, markada yer aldığı şekilde eylem olarak ise uygun olmak, boyut ve şekle uymak, doğru ölçü ve şekilde olmak, terziler için uygun boyuta değiştirmek, anlaşmaya varmak, ayarlamak, hazır etmek, uyumlaştırmak vb anlamlara geldiği, Türkçe ise birini başkasına karşı kışkırtma, argoda ödeşme, razı olma, İngiliz uzunluk ölçüsü birimi anlamlarına geldiği görülmekle, dava konusu marka ile itiraza mesnet markalar arasında anlamsal benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması mümkündür. Davalının “…” markasını gören bir tüketici, bu markayı, davacının “…” esas unsurlu/ibareli markasının serisi, alt markası yahut yeni bir versiyonu sanabilirler. Tüketiciler bu bağlamda davacının, davalıya “…” ibaresini esas alan yeni bir marka türetme hakkı tanıdığını (davalıya bir hak ve/veya lisans verdiğini) ya da davalının davacının “…” markalı ürün yelpazesine katıldığını düşünebilirler. Marka sahiplerinin ilişkilendirilmesi ve/veya arada lisans vb. bir ticari ilişki olduğunun düşünülmesi de bağlantı kurma ihtimali kapsamındadır. Somut olayda, markaların detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler nezdinde, markalar arasında bir irtibat kurulması ve davalı markasının, davacı markaları ile bağlantılı bir marka olarak algılanması dolayısıyla iltibas ihtimali (karıştırılma tehlikesi) mevcut olduğuna kanaat getirilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi heyeti dava konusu marka ile itiraza mesnet davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığını belirtmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.216 tarih ESAS NO: 2014/11-696 KARAR NO: 2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi gerekli olduğundan, raporun aksi yönde taraf markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal açıdan ve dahi genel görünümleri itibariyle benzerlik bulunduğu, karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali koşullarının somut olayda oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise Somut olayda davacı yanın işlem dosyasına “…” markalarını kullanım sonucunda ayırt edicilik kazandığını gösterir mahiyette herhangi bir delil sunmadığı, sunduğu sınırlı sayıdaki delilin lehine sonuçlanan birtakım mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarına yönelik olduğu, hükümsüzlük talepli dava dosyası ekinde ise çok sayıda emsal mahiyette ve lehine sonuçlanmış mahkeme kararını ibraz ettiği, bunun dışında “…” markalarını taşıyan tarihsiz ürün görselleri, 2018-2019 tarihli “…” markalı ürünlere ilişkin satış faturaları, gıda üretim izinleri, muhtelif mahkeme dosyalarında yer alan bilirkişi raporları gibi bir kısım delillere daha yer verdiği, sunulan mahkeme kararları ve sair deliller bütün olarak incelendiğinde davacı markalarının yoğun kullanım sonucunda ciddi bir sektörel bilinirlik ve tanınmışlık elde ettiği yönünde güncel bir kanaatin mevcut olmadığı, ilgili kararlarda genel olarak “…” ibaresinin gıda ürünleri açısından tasviri bir anlama sahip olmadığı ve bu ibarenin sonraki markalarda bağımsız karakterini korumak kaydıyla gerçekleştirilen başvuruların karıştırılma ihtimaline neden olacağı yönünde değerlendirmelerde bulunulduğu, dosya kapsamındaki deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde ise somut uyuşmazlıkta, dava konusu markanın tescilinin, SMK m. 6/5 kapsamında ortaya çıkabilecek olası sonuçlardan herhangi birinin davacı aleyhine doğmasına neden olmayacağı kanaatine varılmıştır.
YİDK Kararının İptal Talebine İlişkin Yapılan Değerlendirme; davacının YİDK kararında 2013/60855, 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610, 2018/186,16 başıyı “…”, “…”, “… x”, “… ” ibareli markaları itiraza mesnet olarak gösterdiği, davacı yanca dava konusu edilen emtialar bakımından dava konusu marka ile işlem dosyasına dayanak davacı markalarının kapsamındaki emtiaların aynı, aynı tür ya da benzer olmadıkları, bu emtiaların farklı nitelikteki ihtiyaçlara yönelik, satış ve pazarlama biçimleri farklı, hitap ettikleri tüketici grupları farklı, birbiri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde olmayan emtialar oldukları dolayısıyla işlem dosyası açısından taraf markalarının aynı ya da benzer bir emtiayı dahi kapsamadığından YİDK kararının iptali talebine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının iptali talebine ilişkin davanın reddine, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 05. Sınıf “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” Emtiaları ile sınırlı olarak HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkinine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının iptali talebine ilişkin davanın reddine,
2-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 05. Sınıf “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” Emtiaları ile sınırlı olarak HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkinine,
3-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Reddedilen kısım itibariyle davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan 2.801,88 TL yargılama giderinden payına düşen 1.400,94 TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/11/2022