Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/125 E. 2022/355 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/125 Esas – 2022/355
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/125
KARAR NO : 2022/355

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022
DAVA:
Davacı vekili 04/04/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2018/72707 sayılı ve “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkil şirket markasının dava konusu “…” ibareli marka ile iltibas oluşturacağını, ortalama gıda tüketicisinin işbu dava konusu marka ile müvekkil şirket markalarını karıştıracağını veya davalı şirket ile müvekkil şirketin idari/ekonomik bağ içerisinde olduğu yanılgısına düşeceğini; Kurumca gerçekleştirildiği iddia edilen “bütünsel inceleme” biçiminin yüksek mahkeme kararları, hukuk ve kanunla uyumlu olmadığını; dava konusu marka ile müvekkil şirket markaları arasında ayniyet derecesinde sınıfsal benzerlik bulunduğunu; dava konusu “…” ibareli markanın 30. sınıfın tümünü kapsayacak şekilde tescil edilmiş olduğunu; Müvekkil şirketin 2000/03882 nolu “…” ibareli ve 2009/70163 nolu “…+ŞEKİL” ibareli markaların işlem dosyası incelendiğinde bu markaların tescil kapsamında 30. sınıfın tümüyle yer aldığını; ortalama gıda tüketicisi “…” ibareli marka ile müvekkil şirketin “…” ibareli markalarını benzer olarak algılayacaklarını; ortalama gıda tüketicilerinin çok büyük bir kısmını çocukların oluşturduğunu; çikolata, bisküvi, kek vb. ürünlerin çoğunun çocuklar tarafından tercih edildiğini; çocukların hazır gıda ürünlerini tercih ederken ürünü yansıtan marka ibarelerini çok ciddi bir incelemeye tabi tutmadıklarını; dava konusu “…” markası ile müvekkil şirket markalarını inceleyen küçüklerin markaları ilişkilendirebilmesinin veya marka sahibi şirketlerin ekonomik/idari bir bağ içerisinde olduğunu düşünmelerinin gayet olası olduğunu; “…” markası müvekkil adına tescilli “…” ibareli markalar ile iltibas oluşturabilecek düzeyde benzer olduğunu; müvekkilin …” ibareli markalarının bir seri markası olarak algılama riski bulunduğunu;yayıma itiraz ve karara itiraz aşamasında ileri sürülmemiş olsa da 2000/03882 ve 86/091191 başvuru numaralı markalar, işbu dava kapsamında hükümsüzlük talebine mesnet gösterildiğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda markaların 30’uncu sınıftaki hizmetleri kapsadığını; markaların hedef kitleleri ortalama tüketiciler olsa da bu kavramdan tüketicinin “aceleci bir gerizekalı” olduğunun düşünülemeyeceği; her iki markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak ortalama tüketicinin ayırt edebileceği düzeyde farklı olduğunu; bu nedenle markaların kapsadığı hizmetler açısından markaların benzer olarak algılanması ya da karıştırılma ihtimalinin mümkün olmadığını; Davacı markasındaki “…” sözcüğünün İngilizce anlamının “genellikle bilindik melodilere dayanan serbest biçimli müzik parçası” ve TDK’deki anlamları ise “Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri, atlı gösteri”, “…” olduğunu; “…” kelimesinin ise “…” sözcüğünden türetilmiş ve ayrıca bir anlamı bulunmayan bir sözcük olduğunu; … sözcüğünün ise İngilizce “harika, son derece iyi” ve TDK’de ise “hayali”, “Fransa’da gelişen bir edebi tür” anlamlarına geldiğini; markaların kavramsal olarak birbirlerinden farklı olduğunu; Kurumun sitesinden de markalar incelendiğinde “…” ibareli birçok marka olduğunun görüleceğini; bu açıdan davacı markasının zayıf bir marka olduğunu; zayıf markaların koruma kapsamı güçlü markalara göre oldukça dar olduğundan bazen bir harf değişikliğinin bile karıştırma ihtimalini ortadan kaldırabilmekte olduğunu; bu nedenle tanıtma işareti olarak zayıf bir marka seçen kişinin bunun sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu; Davacının YİDK nezdinde tanınmış marka olduğu iddiasını ileri sürmemiş olduğunu; Davacı tarafından YİDK nezdinde yapılan itirazda SMK 5/1-c ve 5/1-f hükümleri kapsamında itirazda bulunulmadığını; Davacı vekilinin YİDK nezdinde SMK m. 6/9 hükmü bağlamında kötüniyete ilişkin iddialarını da ileri sürmediğini; bu sebeple bu iddiaların da yerinde olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, ”…” ibareli mağazalarının günde yaklaşık 3,5 milyon kez tüketiciler tarafından ziyaret edilmesinin sonucu olarak markalarına ve tasarımlarına üst düzey önem verdiğini; Davacının “..” markasını anlatarak markasının tanınmışlığı, bilinirliğinden bahsetmiş ise de dava konusu müvekkil marka ibaresi dikkate alındığında iş bu davanın “..” markası yada markanın tanınmışlığı ile hiçbir ilgisi olmadığını; müvekkilinin “..” markası ile davacı yana ait “…” markaları arasında herhangi bir benzerlik veya iltibas ihtimali bulunmayıp, müvekkilin markasının yeterli ayırt ediciliği sağladığını; davacının 2000/03882, 2009/70163, 86/091191 başvuru numaralı markaları itiraza mesnet göstermemiş olup YİDK kararının iptali davasında markaların değerlendirmeye alınmasının mümkün olmadığını; markaların değerlendirmeye alınması durumunda markaların SMK madde 19 kapsamında kullanımının ispatlanmasını talep ettiklerini, davacı şirketin Türkçe’de yer alan harfler üzerinde tekel hakkı varmışçasına hareket edilmesinin ticari hayatı sekteye uğratacak nitelikte olduğunu; markalar arası iltibas değerlendirmesinde ortalama tüketici baz alınarak değerlendirme yapılma gerektiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK karar tarihinin 03/02/2022 olduğu, 04/04/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 09/08/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…6769 Sayılı Kanun m.5/1-c ve 5/1-f koşullarının oluşmadığı; dava konusu marka ile davacı tarafın dayandığı markaları arasında 6769 Sayılı Kanun m.6/1 koşullarının oluşmadığı; …” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 30.sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2018/72707 sayılı ve “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 08, 09, 35, 36, 38.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu markanın kapsamındaki mallar ile davacının hükümsüzlüğe dayanak markasının kapsamındaki malları aynı/benzer/ilişkilendirilebilir nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel benzerlik, kelime veya şekil markalarının görünüm olarak benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Görsel benzerliğin tespiti, markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için, tek başına yeterli olarak kabul edilebilir. Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır. Görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olacaktır. Kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.
Anlamsal benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Kelime markalarının anlamsal benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer anlamsal karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının anlamsal benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir.
Görsel olarak karşılaştırıldığında, dava konusu marka ile davacının itiraza dayanak markasının kelime markaları olduğu anlaşılmaktadır. “…” ibaresi, “…olarak dört heceden oluşmakta; davacının dayanak markası “…” ibaresi de “…” olarak üç heceden oluşmaktadır. Dava konusu markanın son hecesi ve baskın olan “co” hecesi ve son harf olan “o” harfinin görsel hazıfada davacının dayanak markasından farklı bir iz bırakacak nitelikte ve etkide olmaması nedeniyle görsel olarak karıştırılmaya neden olacak derecede benzerlik olduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel olarak yapılan karşılaştırmada, dava konusu “…” ibaresi ile davacının dayanak markası “…” ibaresinin ilk altı harfinin benzer olması nedeniyle, işitsel olarak benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Anlamsal olarak karşılaştırıldığında, İtalyanca olan “…” ibaresi; “harika, olağanüstü; şahane, inanılmaz, acayip, garip” vb. anlamlarına gelmektedir. (https://dictionary.cambridge.org/dictionary/italian-english/…). Davacının dayanak markasını oluşturan “ …” ibaresi “sabit bir formu olmayan veya birçok kişinin bildiği veya tanıdığı melodilerden oluşan bir müzik parçası” (https://dictionary.cambridge.org/tr/sözlük/ingilizce/…) anlamına gelmektedir. Taraf markalarının anlamsal olarak benzer olmadığı anlaşılmaktadır
Taraf markalarının görsel ve işitsel açıdan benzer olması, anlamsal açıdan benzer olmasa dahi markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması mümkündür. Davalının “…” markasını gören bir tüketici, bu markayı, davacının “…” esas unsurlu/ibareli markasının serisi, alt markası yahut yeni bir versiyonu sanabilirler. Tüketiciler bu bağlamda davacının, davalıya “…” markasının devamı niteliğinde yeni bir marka türetme hakkı tanıdığını (davalıya bir hak ve/veya lisans verdiğini) ya da davalının davacının “…” markalı ürün yelpazesine katıldığını düşünebilirler. Marka sahiplerinin ilişkilendirilmesi ve/veya arada lisans vb. bir ticari ilişki olduğunun düşünülmesi de bağlantı kurma ihtimali kapsamındadır. Somut olayda, markaların detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler nezdinde, markalar arasında bir irtibat kurulması ve davalı markasının, davacı markaları ile bağlantılı bir marka olarak algılanması dolayısıyla iltibas ihtimali (karıştırılma tehlikesi) mevcut olduğuna kanaat getirilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi heyeti Dava konusu marka ile davacı tarafın dayandığı markaları arasında 6769 Sayılı Kanun m.6/1 koşullarının oluşmadığını belirtmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.216 tarih ESAS NO: 2014/11-696 KARAR NO: 2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi gerekli olduğundan, raporun aksi yönde taraf markaları arasında görsel, işitsel ve dahi genel görünümleri itibariyle benzerlik bulunduğu, karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali koşullarının somut olayda oluştuğu kanaatine varılmıştır.
SMK.m.5/1-c Bakımından Yapılan Değerlendirme
SMK.m.5/1-c hükmü mal ve hizmeti tanımlayıcı olduğu için ayırt edicilik taşımayan markaları düzenlemektedir. Bu hükme göre bir işaretin tescil engeli olabilmesi için ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmayı münhasıran veya esas unsur olarak içermesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde her ne kadar soyut olarak ve gerekçelendirilmeden SMK.m.5/1-c hükmüne aykırılık iddia edilmiş ise, dava konusu “…” ibaresinin 30.sınıftaki mallar açısından SMK.m.5/1-c hükmündeki koşulları taşımadığı sonuç olarak ayırt edicilik niteliği bulunduğu sonucuna varılmıştır.
SMK.m.5/1-f Bakımından Yapılan Değerlendirme:
SMK.m.5/1-f hükmü gereği mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler marka olarak tescil edilmeyecektir. Dava dilekçesinde her ne kadar soyut olarak ve gerekçelendirilmeden SMK.m.5/1-f hükmüne aykırılık iddia edilmiş ise, dava konusu “…” ibaresinin; Türkçe bilinen bir anlamı bulunmadığı da dikkate alındığında, 30.sınıftaki malların niteliği, kalitesi ve coğrafi kaynağı konularında halkı yanıltacak işaret olarak değerlendirilmemiştir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın Kabulüne,
2-TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.646,38 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/10/2022