Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/117 E. 2022/372 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/117
KARAR NO : 2022/372

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2022
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2022
DAVA:
Davacı vekili 28/03/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2….” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, 2020/98251 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa … ibaresinin, müvekkili tarafından oluşturulmuş ve ilk olarak 13.11.1996 tarihinde tescil edilmiş ve ilgili sınıfta yüksek düzeyde ayırt edici niteliği haiz olan bir marka olup uzun yıllardır piyasada yoğun olarak kullanılan bu ibare ile müvekkilinin seri marka zinciri olduğunu, … ibaresinin ayrıca T/02171 sayı ile TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka olarak da tescilli olduğunu, itiraza konu … ibareli marka müvekkili markasının neredeyse birebir aynısı olup, müvekkilinin … ibareli markasından tek farkının, “A” ve “U” harfinin yer değiştirilmesi olmuş olduğunu, itiraza konu … ibareli marka ile müvekkiline ait … esas ibareli markalar bütünsel olarak incelendiğinde, markaların esas ve baskın unsurlarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, itiraz konusu “…” ibareli marka başvurusunun 20, 24 sınıf hizmetler için tescil edilmek istendiğini, müvekkiline ait “…” markasının 18, 25, 35 sınıflarında tescilli bulunan ve ayrıca tanınmış markalar siciline kayıtlı bir marka olduğunu, “…” ibareli marka başvurusunun, TTK uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu marka ile davacının itiraza mesnet markalarının kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı ve/veya benzer olmadığı, dolayısıyla mal/hizmet benzerliği koşulu gerçekleşmediğinden davacı tarafın SMK m. 6/1 kapsamındaki iddialarının mesnetsiz olduğunu, marka tanınmış olsa dahi reddi istenen her bir mal ve hizmet için anılan risklerin ne şekilde oluşacağının ispatlanmasının gerekli olduğunu, davacı tarafça bu durumu ispatlayacak bir delil sunulmamış olduğunu, bu gerekçe ile davacının tanınmış markaya dayalı iddia ve taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle;Mahkeme kararı ile davacı tarafından ikame edilen hükümsüzlük ve marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet davasının reddine karar verilmiş olduğunu, İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 16.11.2021 tarih …K. Sayılı kararı; “ … ve … markası arasında bulunan yazım ve karakter farklılıkları nedeniyle fonetik farklılıkları bulunması, markaların farklı mal ve hizmet sınıflarına ait olması, davacı markasının ayakkabı ve terlik ürünlerinde kullanılmasına karşın, müvekkile ait markanın yatak, yorgan ve ev tekstili ürünlerinde kullanıldığı, ürünlerdeki bedel farklılığının yüksek olması, farklı tüketici gruplarına hizmet etmeleri sebebiyle aralarındaki benzerliğin her iki marka arasında karışıklığa meydan verebilecek benzerlikte olmadığı ve SMK 6/4 kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, müvekkil tarafından haksız bir yararın sağlanması ihtimali veya tanınmış markanın itibarının zarar görme ihtimali veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurma ihtimalinin bulunmadığı gözetilerek SMK 6/5 kapsamında da hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, (iii) müvekkilin kötü niyetli olarak dava konusu markayı tescil ettirdiğine yönelik herhangi bir delil bulunmaması nedeniyle kötü niyetin ispatlanamadığı kanaatine varılarak” denilerek davanın reddine karar verildiğini, iki marka arasında görsel intiba açısından ne renk ne yazı şekli ne de boyutlarında herhangi bir benzerlik bulunmadığı aşikar olup, halk nezdinde hem hizmet sınıfı hem de görsellik bakımından hiçbir surette karışıklığa sebebiyet veremeyeceğini, taraflara ait markaların sunmuş olduğu mal ve hizmetler, ekonomik kriterler ve potansiyel tüketicilerin birbirinden farklı olduğunu, hiçbir tüketicinin öncesinde “…” markasından ayakkabı ve/veya terlik alıp bir daha ayakkabı ve/veya terlik almak istediğinde karışıklık nedeni ile müvekkiline ait “…” markasından yatak almayacağını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan 2020/98251 sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 08/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 28/03/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 28/09/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu markanın kapsamında yer alan malların 4.1.1. bölümünde belirtilen redde gerekçe markaların kapsamlarında ilişkili olarak yer aldığı, Dava konusu marka ile davacı markaları arasında işitsel, görsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığı, Dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, Davacının tanınmışlık iddiasının yerinde olmadığı, TÜRKPATENT … Sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 20, 24.sınıftaki “20 Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. Yatak şilteleri, yastıklar, tıbbi amaçlı olmayan havalı yataklar ve yastıklar, deniz yatakları (kampçılar için uyku tulumları hariç). Aynalar. Arı kovanları, suni petekler ve petek çıtaları. Bebekler için ana kucakları, parmaklıklı oyun parkları (iç mekanlar için), bebek beşikleri, yürüteçler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, kimlik kartları, künyeler, isimlikler, etiketler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, nakliye amaçlı konteynerler, sandıklar, taşıma paletleri, bunlarla birlikte kullanılan kapaklar. Ahşap veya sentetik malzemelerden mamul hırdavat (nalburiye) eşyası, mobilya bağlantıları, açma kapama tertibatları. Tahta, mantar, kamış, bambu, hasır, boynuz, kemik, fildişi, balina kemiği, istiridye kabuğu, kehribar, sedef, lületaşı, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon eşyaları: biblolar, duvara asılan süsler, heykeller ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Sepetler, balıkçı sepetleri. Ev hayvanları için kulübeler, yuvalar, yataklar. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul portatif merdivenler, hareketli merdivenler. Bambu perdeler, stor perdeler (iç mekan), şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler; perde kopçaları, perde halkaları, perde kancaları, perde çubukları. Araç tekerlekleri için metalden olmayan takozlar. 24: Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2000/10556, 2003/34747, 2008/40280, 2008/40288, 2015/62243, 2015/83182, 2015/83185, 2015/83187, 2015/83197, 2016/08307, 2016/28883, 2016/28885, 2017/18892, 2018/03242, 2018/31884, 2019/116039, 2019/126239, 2019/93726, 167976, T/02171 sayılı ve “….” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 18, 25, 35.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda davalıya ait dava konusu markanın kapsamındaki malların tamamının davacının redde gerekçe 2019/116039, 2019/126239 ve 2019/93726 sayılı markalarının kapsamlarında ilişkili olarak yer aldığı tespit edilmiştir. Şöyle ki; Dava konusu markanın kapsamındaki 20. ve 24. sınıflara ait malların, davacının 2019/116039, 2019/126239 ve 2019/93726 sayılı markalarının kapsamında yer alan 20. ve 24. sınıflardaki malların satışına ilişkin 35. Sınıftaki satış hizmetleri ilişkili olduğu, zira söz konusu satış hizmetlerinin davalının belirtilen markasında yer alan malların satışı olduğu, mallar ile malların satışı hizmetleri arasında ilişki olduğu dolayısıyla, davalının dava konusu markasının kapsamındaki belirtilen mallar ile söz konusu satış hizmetlerinin ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…”, “… “dr. …”, “m …”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaa göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılması gerekmektedir. Global değerlendirme gereği, markaların unsurları bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla aslolan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaa göre değerlendirme yapılmasıdır. ATAD kararlarından da izlenebileceği gibi, karıştırma olasılığının değerlendirmesi, aslında ileriye dönük bir tetkiktir. Bu tetkikte; “Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları” ve “davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak, global olarak yapılmalıdır”.
Bununla birlikte markalar esas ve yardımcı unsur olmak üzere iki unsurdan meydana geldiği asla göz ardı edilmemelidir. Markayı benzerlerinden ayırt etmeye yarayan markada diğer unsurlara göre daha ön planda olan unsur esas unsur iken; esas unsura göre nispeten arka planda olan, malın ve hizmetin temel özelliklerini veya sair özelliklerini belirten ve esas unsura bağlı ve onunla ilişki içinde bulunanlar yardımcı unsurdur. Markaları benzerlerinden ayıran en önemli unsur esas unsurlardır. Markanın ayırt ediciliği ve iltibasa sebebiyet verip vermediği gibi hususlar esas unsur nazara alınarak tespit edilir.
Dava konusu “…” ibareli marka, beyaz zemin üzerine, kalın, mavi renkte, küçük harflerle “…” ibaresinin yer aldığı, herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markasıdır. Dolayısıyla, dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresi olduğu görülmektedir. Davacı markalarında “…” ibaresi ortak olmakla birlikte, birinde “Dr.” ibaresi diğerinde eliptik bir şekil içinde “m” harfinin yer aldığı kelime veya karma markalardır. Davacıya ait emtia benzerliği olan markaların esas unsurlarının “…” ibaresi olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava konusu “…” ibareli marka ile davacının “…” esas unsurlu markalarının ilk 3 harfleri “muy” olmakla birlikte son harfleri (“u” ve “a”) farklıdır. “…” ve “…” ibarelerinin herhangi bir anlamının olmadığı tespit edilmiştir. Davacı markaları ile dava konusu marka karşılaştırıldığında her ikisinin de dört harften oluştuğu, markaların kelime unsurları arasındaki tek farklılığın son harf olan “u” ve “a” harflerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Markalardaki tek harf değişikliğinin iltibasa yol açacağı iddia edilse de, bu hususun her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekmekte olup, somut uyuşmazlıkta tek harf değişikliğinin görsel, işitsel, yazılış ve anlamsal bakımından dava konusu markanın üzerinde kullanılacağı emtianın ortalama tüketicileri nezdinde iltibası önleyici mahiyette olduğu, “…” ile “…” ibaresinin kısa ibareler olması nedeniyle kısa işaretlerde küçük farklılıkların farklı bir genel izlenime yol açabileceği dolayısıyla işletmeler arasında bir farklılığa yol açacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu marka ile davacının markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve anlamsal olarak belirli düzeyde bir benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, her ne kadar dava konusu markanın kapsamında yer alan mallar, redde gerekçe markaların kapsamında ilişkili olarak yer alsa da, dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında işitsel, görsel ve anlamsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunmaması nedeniyle dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-5 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/10/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.