Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/91 E. 2021/357 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/91 Esas – 2021/357
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/91
KARAR NO : 2021/357

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/03/2021
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2021
DAVA:
Davacı vekili 19/03/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilin şirketin 1992 yılından kurulduğunu, ‘…’ ibaresini, kelime markası olarak, adına Türk Patent ve Marka Kurumunda … Numara ile 35, 38, 42 No.lu Hizmet Sınıflarında ve 2012/94405 Numara ile 09, 38, 35 ve 42 No.lu Mal ve Hizmet Sınıflarında tescil ettirdiğini, müvekkilinin … markasını kesintisiz şekilde, tescil edildiği mal ve hizmet sınıflarında kullandığı gibi, ‘…’ unvanı ile, 1992 yılından bu yana bilişim – yazılım ve bilgisayar teknolojileri konusunda, sistemde bütünleştirici olarak çözümler sunmakta olduğunu, davalı şirketin 2014 tarihinde kurulduğunu, davalının EN … ibaresini ‘… İLE…’ şeklinde başlayan kimlik tespitine dair bir bilgisayar yazılım proğramı tanıtımında kullandığını, Davacı müvekkilin gerek ticaret unvanının ayırt edici ibaresi … Kelimesi, gerek ise markaları ile iltibas yaratacak şekilde, reklam ve ilan veren davalı şirket aleyhine, …. Y. No.su tahtında, 5 Şubat 2021 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, bu ihtarnameye bir cevap vermediklerini, şifahi olarak yapılan görüşmelerde ise tarafların anlaştıklarını ancak davalı tarafın, Türk Patent ve Marka Kurumuna, aynı gün 1 Mart 2021 tarihinde 2021/033252 No tahtında 9. ve 42. Sınıflarda … marka ibaresi ile tescil başvurusunda bulunduğunu, davacı müvekkilin sektörde tanınmışlığı, sair firmalar tarafından bilinilirliği açık olmasına ve uzun yıllardan beri, yaklaşık 29 yıldır, aynı unvan ve markalarla faaliyetlerine aralıksız devam etmesine rağmen, davalı şirketin fiilleri SMk ve dahi TTK ilgili amir hükümlerine aykırı olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, davalı kullanımlarının, müvekkilinin 29 seneden beri tüketicide oluşturduğu güveni sarsacak nitelikte olduğunu, müvekkili adına usulünce tescilli … ibareli markalarını ve marka sınıflarını, birebir aynı sınıflarda, davalı tarafından fiili olarak mal ve hizmetlerde kullanımı ve dahi tescili başvurusu da, piyasada haksız rekabete de yol açacağı cihetle, sektörde bilişim ve yazılım sektöründe çok geniş bir ürün ve hizmet yelpazesine sahip müvekkil şirketin haklı ününden ve tanınmışlığından da, haksız bir yarar da sağlayacağını, markaların karıştırılacak kadar benzer olduklarını belirterek, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesini talep ve dava etmişlerdir.
BEYAN:
Davalı şirket vekili beyan dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin markasının “…” olduğunu, “…” ibaresinin ise müvekkili şirket tarafından yazılımı yapılan bir uzaktan doğrulama yazılım ürününe verilen ad olduğunu, müvekkili şirket tarafından yazılımları yapılan ürünlere verilen isimlerde ayırt edici unsur ürün isminin başında bulunan EN ibaresi olduğunu, bu ibareyi “…” markasının kısaltması olarak kullandıklarını, bu şekilde …. gibi isimler oluşturduklarını, … ibaresinin ise bir kimlik doğrulama programı olması nedeniyle müvekkili şirketin markası ve ürünlerin ayırt edici unsuru olan “…”‘nın kısaltılması olan “EN” başına getirilmiş ve doğrulama anlamına gelen “…” kelimesi ile birleştirilerek ürüne isim verildiğini, davacının markası ile müvekkilinin kullanımının benzer olmadığını, markaların yazımlarının, renklerinin, logolarının birbirlerinden farklı olduğunu, müvekkili markasında insan suratı şeklinde bir logo bulunduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, tecavüzün ve haksız rekabetin sonuçlarının ortadan kaldırılması isteminden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan kanıtlar, dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporu çerçevesinde değerlendirilmiş, buna göre; dava dosyası ve Türk Patent ve Marka Kurumu marka sicil kayıtlarının incelenmesi sonucunda;
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka işlem dosyası incelendiğinde, davacı şirketin 02/04/2003 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 35, 38, 42.sınıftaki emtiasının yer aldığı, başvurunun 21/07/2004 tarihi itibariyle tescil edildiği;
2012/94405 sayılı marka işlem dosyası incelendiğinde, davacı şirketin 13/11/2012 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 09, 38, 35, 42.sınıftaki ” 09 Bilimsel amaçlı ve laboratuarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuarlarda kullanılan malzemeler. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları dahil). Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar. Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar ( dalgıçlar için kulak tıkaçları dahil). Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları ( elektrik, elektronikte kullanılan kablolar ve güç kaynakları; piller, aküler, anot ve katotlar dahil). Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Mıknatıslar, dekoratif mıknatıslar. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil, yangın söndürme aletleri ve cihazları ( yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil ). 35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri.İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil).Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri.Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için bilimsel amaçlı ve laboratuarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuarlarda kullanılan malzemeler,ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları dahil),manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar,antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları,bilet otomatları, nakit para çekme makineleri,makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar,birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları,koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar ( dalgıçlar için kulak tıkaçları dahil),gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları,elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları ( elektrik, elektronikte kullanılan kablolar ve güç kaynakları; piller, aküler, anot ve katotlar dahil),ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller,trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları,yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil, yangın söndürme aletleri ve cihazları ( yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil ),radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar, mıknatıslar, dekoratif mıknatısların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 38 Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri. 42 Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri. Bilgisayar hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri. Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri. ” emtiasının yer aldığı, başvurunun 07/11/2013 tarihi itibariyle tescil edilmiş olup; davacının … sayısı ile tescilli markasının 10 yıllık koruma süresi 2013 yılında sona erdiği halde yenileme işlemenin yapılmadığı, dolayısıyla markanın geçerliliğini yitirmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu anlamda davacı yanın SMK kapsamında koruması devam eden tek markası 2012/94405 sayılı markası olduğu görülmüştür.
Davalı adına kayıtlı 2021/033252 başvuru numaralı marka:
2021/033252 sayılı marka işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 01/03/2021 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 09, 42.sınıftaki “09 Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. 42 Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” emtiasının yer aldığı, başvuru henüz yayın aşamasında olduğundan henüz tescil edilmediği görülmüştür.
28/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davalı tarafın “…” ibaresi ile gerçekleştirdiği markasal kullanımların, davacı adına tescilli 2012/94405 sayılı marka kapsamında yer alan “bilgisayar hizmetleri” ve “manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımların satışına özgülenmiş” satış hizmetleri ile benzer olduğu, davalı yanın markasal kullanımlarına konu bu işaret ile davacı yanın 2012/94405 sayısı ile tescilli “…” markası arasında, ilgili tüketici kitlesi olarak belirlenen nitelikteki tüketici nezdinde dahi ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde bir benzerliğin mevcut olduğu, buna bağlı olarak davacı adına tescilli markalardan doğan hakların ihlali sonucunun meydana geldiğinin değerlendirilebileceği, davalı eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabete de yol açacağı” şeklinde kanaatlere varıldığı görülmüştür.
Davacı ve davalı şirkete ait web siteleri incelendiğinde; davacı yana ait www…..com.tr web sitesi incelendiğinde davacının ağ çözümleri, bilgi güvenliği çözümleri ve sistem çözümleri alanında faaliyet gösteren bilişim firması olduğu, davalı firmaya ait www…..com web sitesi incelendiğinde ise davalının özellikle dijital bankacılık ve sigortacılık hizmetleri uygulamaları, web tabanlı uygulamalar geliştiren yine bir bilişim firması olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının Tescilli Markalarından Doğan Hakların İhlal Edildiği İddialarına Dair Değerlendirme
Markayı kullanma hakkı münhasıran sahibine aittir. Tescil edilmiş bir marka sahibi, marka üzerindeki bu münhasır hakkına dayanarak; kendisinin izni alınmadan, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılmasını, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılmasını engelleyebileceği uygulama kabul edilmektedir. Mevzuatımızdaki düzenlemeye göre marka sahibinin izni olmaksızın, markayı kullanmak, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle taklit etmek, ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak eylemleri marka hakkına tecavüz sayılan fillerdendir. Bu bağlamda öncelikli olarak tespiti gereken husus, dosya kapsamına davacı yanca sunulan delillerin incelenerek, davalı yanca gerçekleştirildiği iddia edilen kullanımların, davacının tescilli markaları kapsamında kalıp kalmadığıdır. Bu durumun tespiti sonrasında ise markaları oluşturan ibarelerin esas unsurları arasındaki benzerliğin, ilgili tüketici kitlesi algısında iltibasa sebebiyet verebilecek veyahut taraf markaları arasında en azından iktisadi veya idari bir bağ kurulmasına yeter neden olacak düzeyde olup olmadığı hususu tartışılmıştır. Öncelikle gerek dosya kapsamındaki taraf beyanlarından, gerekse de taraflara ait web siteleri üzerinden yapılan incelemelerde her iki tarafında bilişim teknolojileri alanında faaliyetlerinin bulunduğu görülmektedir. Kaldı ki davacı yanın 2012/94405 sayısı ile tescilli markasının kapsamında 42. sınıftaki “bilgisayar hizmetleri” yer aldığı gibi yine 35. sınıf altında da “manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları” mallarının satışının yapılmakta olduğu görülmektedir. Dolayısıyla davalının bilişim – yazılım alanındaki faaliyetleri ile davacının faaliyetlerinin örtüştüğü görülebilmektedir. Markaların karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için emtiaların/hizmetlerin aynı/benzer olması yanında markayı oluşturan ibarelerin de aynı/benzer olması koşulu bulunmaktadır. Karşılaştırılan iki işaret arasında karıştırılma ihtimali, iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, tescil talebine konu markanın tescilli veya tescili için daha önce başvurulmuş markaya benzerliği nedeniyle önceki markanın aynısı ya da benzeri marka zannedilmesi ve bu sebeple satın alınmak istenen ürün dışında bir ürünün satın alınmasına sebebiyet verilmesidir. İkinci ihtimal ise, tüketicinin iki marka arasındaki farklılıklar nedeniyle her iki markanın aynı marka olmadığını anlamasına rağmen, iki markanın aynı işletmeye, başka bir ifadeyle aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduğunu sanmasına sebebiyet verilmesidir. Bu durumda da tüketici, gerçekte almak istemeyebileceği bir ürünü, salt güvendiği önceki markayla irtibatlı sandığı için sonraki markayı alabilecektir. Böylece, önceki tescilli veya tescil talebine konu edilmiş markayı taşıyan ürünler için tüketici nezdinde tesis edilen güvenden haksız olarak yararlanma sonucu doğabileceğinden, karıştırılma ihtimali gerçekleşmiş olacaktır. Benzerlik ve karıştırılma ihtimaline dayalı değerlendirmelerde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Kural bu olmakla birlikte tüketici kitlesinin niteliğinin her somut olayda ayrıca ele alınması gerekmekte olup tüketicinin dikkat ve özen düzeyi de her mal ve hizmet grubu bakımından farklılaşmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta taraflarının her ikisinin de bilişim sektöründe faaliyet gösterdikleri, bu anlamda gerek yapılan işin profesyonelliği gerekse de bu işlerden yararlanmak isteyen tüketicinin, yararlanmayı düşündüğü hizmetin niteliği, fiyatlandırması ve riskleri karşısında harcayacağı dikkat, özen ve seçicilik seviyesinin ortalamanın çok daha üstü olacağı değerlendirilmektedir. Bu anlamda ilgili tüketici kitlesinin standart ortalama tüketici olarak belirlenmesi mümkün olmayıp dikkat, özen ve bilgi düzeyi nispeten yüksek tüketiciler olacakları düşünülmekle birlikte bu nitelikteki tüketicilerin hiçbir hal ve koşulda yanılgı yaşamayacakları gibi tespitte bulunulması mümkün olmayıp tam tersi dikkat düzeyi yükselen tüketicilerin algıda seçicilik seviyesinin de daha yüksek olacağı ve daha önceden bildiği/tanıdığı bir marka ile benzer şekilde yaratılmış sonraki markayı da önceki işletme ile bağlantılandırma ihtimalinin bulunacağı dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte kendisinden önce tescil edilmiş bir markadaki ibare ile birlikte kendi unsurlarını içerisinde barındıran birleşik bir markanın, önceki marka ile iltibas oluşturup oluşturmadığına karar verilebilmesi için önceki markanın kendi başına uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerde bağımsız bir ayırt edici karakterinin olup olmadığının ve bu ibarenin sonraki markada da dominant bir etkiye sahip olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Zira önceki markanın tek ve baskın unsurunun, bir bütün olarak sonraki markada da yer alması halinde, işaretlerin kısmen aynı oldukları ve ilgili tüketicide bu doğrultuda bir etki bırakacağı kabul edilmektedir.
Somut olayda davacı yana ait tescilli marka “…+şekil” şeklinde olup mavi rengin tonları ile ve herhangi bir figüratif unsur taşımaksızın oluşturulduğu görülen ve ingilizce “doğrulama” anlamına gelen bir sözcük markasıdır. Anılan ibarenin, uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler açısından ayırt ediciliği mevcut olup davacı yan markasının esas unsurudu bu sözcüktür.
Davalı yanca gerçekleştirilen kullanıma konu işaret ise davalının aynı zamanda 2021/33252 sayısı ile marka başvurusuna da konu ettiği görülen “…+şekil” şeklindeki işarettir. Söz konusu kullanım incelendiğinde, markanın sol kısmında insan yüzü ile oluşturulmuş ve genel hatları ile bir kare form içerisinde konumlandırılmış bir logo, bu logonun sağ kısmında ise “En” ve “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir. Davalının web sitesinde ise anılan ibare düz bir şekilde “… ” olarak kullanılmaktadır. Her ne kadar davalı taraf, dosya kapsamındaki beyanlarında “En” ibaresinin, davalının aynı zamanda ticaret unvanı da olan “…” ibaresinin kısaltması olduğu ve bu amaçla kullanıldığını ileri sürmüş ise de davalı markası ile ilk kez karşılaşan bir tüketicinin, bu ibareyi davalı ticaret unvanı ile ilişkilendirmesinin beklenebilir olmadığı düşünülmektedir. Kaldı ki “…” ibaresinin yazımında “E” ve “V” harflerinin bilinçli bir şekilde büyük yazılmak suretiyle sözcüğün, tek bir sözcük olarak değil “En” ve “…” şeklinde iki ayrı sözcük olarak algılanmasının hedeflendiği, bu haliyle markadaki “en” ön sesinin, ticaret hayatında yaygın kullanımları bulunan “has, öz, hakiki, as” gibi kendisinden sonra gelen kelimeyi daha da vurgular bir anlamı markayı kattığı değerlendirilmektedir. Her ne kadar dava konusu markada aynı zamanda figüratif birtakım unsurlar mevcut ise de şekil ve sözcük unsurlarından oluşan markalarda sözcük unsurlarının, figüratif unsurlara göre daha güçlü bir etki yarattığının kabulü gerekir. Zira sözcük ve şekil unsurlarından oluşan markalarda, tüketici algısında sözcük unsurunun daha ön planda olmasının temelinde, tüketicinin, mal veya hizmet ile işaret arasındaki ilişkiyi tanımlarken, figüratif unsurları açıklamak yerine doğrudan sözcük unsuru ile markayı ifade etme eğilimi yer almaktadır.3 Nitekim bu durum doktrinde söz görünümden yüksek sesle konuşur ilkesi olarak kabul edilmiş bir ilkedir. Dolayısıyla davalı taraf kullanımlarında hakim unsurun “EN …” ibaresi şeklinde algılanması, bu algıda da “…” ibaresinin aslen vurgulanan unsur olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu çerçevede davacı yanın “…” ibaresi ile tescilli bir markası mevcutken, davalı yanca “EN …” şeklinde gerçekleştirilen markasal kulanımın, davacının tescilli markası kapsamındaki hizmetler ile de örtüşür mahiyette olduğu bir durumda, tüketicinin her iki taraf markası ile farklı zamanlarda farklı şekillerde karşı karşıya kaldığı bir durumda ve hatta markalarda kullanılan renklerdeki (mavi tonların kullanımı) yakınlaşmadan ötürü her iki markayı yan yana gördüğü hallerde dahi markaların aynı iktisadi – idari kaynağa ait olduklarını düşününebileceği, zira davacı markası ile davalı taraf kullanımı arasında özellikle görsel, işitsel ve kavramsal olarak yüksek düzeyli bir benzerliğin olduğuna kanaat getirilmiştir.
Nitekim tüketiciler daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih ederler. Tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği değerlendirilmektedir Dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini düşünürler. Marka hukuku anlamında “imaj transferi” kavramının karşılığı olan bu durum sonraki markanın, önceki markanın ticaret sahasında sahip olduğu avantajdan yararlanması sonucunu da beraberinde getirmektedir.
Sonuç olarak davalı yanca gerçekleştirilen faaliyetler kapsamında markasal mahiyette kullanıldığı görülen “…” ibaresinin, davacı yana ait 2012/94405 sayısı ile tescilli “…” markasının kapsamında kalan hizmetler ile örtüştüğü gibi karşılaştırılan her iki işaretin de, ilgili tüketici kitlesi nezdinde dahi, birbiri ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde bir kurumsal benzerlik içerisinde oldukları, her iki logonun da sahip olduğu bu benzerlik hali nedeniyle ilgili tüketici kitlesinin, davalı kullanımlarının da davacı yanca gerçekleştirilmekte olduğu yönünde bir algı edinebileceği, bu durumun tüketicinin iktisadi – idari kaynakta yanılgıya düşmesi sonucunu doğurabileceği, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul orandaki ortalama tüketicilerin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yer aldığı, taraf markaları arasındaki benzerliğin tüketicinin bu bağlantıyı kurmasına neden olacak düzeyde oluşu nedeniyle somut uyuşmazlıkta iltibas ihtimalinin ve dolayısıyla davacı marka hakkının ihlali sonuçlarını doğurabileceğine kanaat getirilmiştir.
Davalı Eylemlerinin Haksız Rekabet Teşkil Edip Etmediği Hususunun İncelenmesi
TTK’nın 54 ve devamında düzenlenen haksız rekabete ilişkin maddeler, haksız rekabet oluşturan eylemleri genel olarak belirleyen hüküm, dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırılık oluşturan hallere örnekler ve haksız rekabette bulunmaya bağlanan hukukî ve cezaî yaptırımlardan oluşmaktadır. Nitekim TTK’ nın 54. maddesi haksız rekabeti: “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” olarak tanımlamaktadır. Doktrindeki görüşe göre de haksız rekabet, olağan yarışın normal rekabetin kötü ve onaylanmayan biçimde, hukuka aykırı olarak yapılması şeklinde tanımlanması mümkün bir kavramdır. Haksız rekabet hukukuna ilişkin hükümlerin konuluş amacında piyasada rekabetin, doğruluk ve dürüstlük kuralları çerçevesinde, haklı yöntemlerle gerçekleştirilmesi yer almaktadır. Bu kurallarla önlenmek istenen, rekabetin sınırlanması değil, tam tersi rekabet hakkının kötüye kullanılmasının önüne geçilmesidir. Bu davranış kuralları, haksız rekabet hükümlerinin uygulama alanına sınır çizen kurallar olup, bunların belirlenmesinde hangi kriterlere dayanılacağı sorusu, haksız rekabet hukukunun özünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla tekelci hakları korumaya yönelik kuralların aksine haksız rekabet hukukunun özünü oluşturan soru, rekabet hakkının nasıl kullanıldığıdır. Bununla birlikte sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında düzenlenen marka hakkına tecavüz teşkil eden eylem biçimleri, aynı zamanda haksız rekabet eylemlerinin de özel bir biçimidir. Dolayısıyla marka hakkına tecavüz iddiaları açısından yukarıda yer verilen değerlendirmelerin tamamı, haksız rekabet düzenlemeleri açısından da geçerli olacak olup davalı tarafın, davacı yanın uzun yıllardır tescilli bir şekilde ilgili pazarda markasal mahiyette kullandığı markası ile oldukça benzer şekilde oluşturulmuş bir ibareyi, yine benzer mahiyetteki faaliyetlerde kullanmak istemesi/kullanımının TTK. m. 55/4’te yer alan “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” düzenlemesi kapsamında haksız rekabet teşkil eden bir eylem olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan nedenlerde, davanın kabulüne, davanın kabulüne, davalının … ibaresini ticari mecrada kullanılmasının marka hakkına tecavüz olduğunun tespiti ile önlenmesine, davalı taraf fiillerinin, aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinin de tespitine; davalı tarafından … ibaresini kullanılarak piyasaya sunulan tüm ticari ürünlerinin, hizmetlerin, reklam ve tanıtma vasıtasını ihtiva eden, her cins etiket, mahfaza ve ticari evrakın ve sair basılı maddeler ve tanıtım malzemelerinin bulundukları her yerden toplanmasına, tecavüz teşkil eden ibarenin silinmesine, bu ibare silindikten sonra ürün ve metaryallerin davalıya veya elde edilen kişilere iadesine, silinme mümkün değilse ürün ve metaryallerin imha edilmesine, internet üzerinden web sayfalarında da … kelimesinin kullanımının önlenmesine; davacının süresinde talebi halinde, masrafları davalı taraf ait olmak üzere, kararın ulusal çapta yayın yapan 1 gazetede 1 defa ilanına dair, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE
2-Davalının … ibaresini ticari mecrada kullanılmasının marka hakkına tecavüz olduğunun tespiti ile önlenmesine, davalı taraf fiillerinin, aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinin de tespitine;
3-Davalı tarafından “…” ibaresini kullanılarak piyasaya sunulan tüm ticari ürünlerinin, hizmetlerin, reklam ve tanıtma vasıtasını ihtiva eden, her cins etiket, mahfaza ve ticari evrakın ve sair basılı maddeler ve tanıtım malzemelerinin bulundukları her yerden toplanmasına, tecavüz teşkil eden ibarenin silinmesine, bu ibare silindikten sonra ürün ve metaryallerin davalıya veya elde edilen kişilere iadesine, silinme mümkün değilse ürün ve metaryallerin imha edilmesine, internet üzerinden web sayfalarında da … kelimesinin kullanımının önlenmesine;
4-Davacının süresinde talebi halinde, masrafları davalı taraf ait olmak üzere, kararın ulusal çapta yayın yapan 1 gazetede 1 defa ilanına,
5-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.276,60 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/10/2021