Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/90 E. 2021/416 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/90
KARAR NO : 2021/416

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021
DAVA:
Davacı vekili 18/03/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; … Films’in faaliyete geçtiği 2001 yılından itibaren sektörün ana dalları olan yapım, pazarlama ve dağıtım konularında faaliyet gösteren bir film şirketi olduğunu, dünyanın önde gelen film şirketleri ve yapımcıları ile işbirliği yaparak izleyicilere televizyon, ev sineması ve internet aracılığıyla ulaştırdığını, müvekkilinin 31/12/2018 ve 21/09/2017 tarihli kayıt tescil belgelerinden de görüleceği üzere müvekkilinin “… – …” ve “…” isimli filmlerin Türkiye’deki kullanım/mali haklarının sahibi olduğunu, bu filmlerin FSEK 4. madde uyarınca eser niteliğinde olduğunu, müvekkilinin FSEK 68. uyarınca tazminat talep etme hakkının bulunduğunu, davalının https://www…. URL’leri üzerinden anılan filmleri izinsiz olarak yayınladığını, 5651 sayılı kanun uyarınca davalının, sitenin sahibi ve yöneticisi olması sebebiyle içerik sağlayıcı olarak sorumlu bulunmakta olduğunu, suç duyurusunda bulunma ve/ veya tazminat davası açılabilmesi için kendisine uyarıda bulunma zorunluluğu bulunmadığını, davalıya yapılan bildirimin devam eden ihlalin sona erdirilmesine yönelik olduğunu ve eserlerin kaldırılmasından önce meydana gelmiş ihlal bakımından müvekkilinin dava hakkını ortadan kaldırmadığını, soruşturma evresinde bu ihlallerin de devam ettiğini, müvekkilinin çoğaltma, yayma, yayınlama haklarının ihlal edildiğini, dava konusu kullanımlarla ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığı 2019/1939 soruşturma numaralı dosya ile şikâyette bulunulduğunu, soruşturmanın devam edildiğini, bilirkişi raporunda umuma iletim haklarının ihlal edildiğinin tespit edildiğini beyanla FSEK 68. madde uyarınca üç kat olarak şimdilik 15.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 235.395,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi hakkında Kanun madde 9 ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Ek madde 4 uyarınca davanın ikamesinden önce kanun gereği müvekkiline bildirimde bulunulmasının zorunlu olduğunu, davacı tarafından “…” filmi için herhangi bir bildirimde bulunmaksızın dava ikâme edildiğini, davanın bu film yönünden usulden reddinin gerektiğini, “…” filmi yönünden ise müvekkiline yapılan bildirim üzerine film ile ilgili tüm içeriklerin siteden kaldırıldığını, davacı şirketin “…” ve …” isimli filmlerin kullanım ve mali haklarını 31/12/2018 tarihi ile 21/09/2017 tarihinde aldığını, müvekkilinin bu tarihlerden daha önceki bir tarihte ilgili filmleri sitesine yüklediğini, filmlerin mali ve kullanım haklarının korunduğunu öğrenmesinin akabinde filmleri siteden kaldırdığını, filmlerin sitede bulunduğu zamanda dahi teknik bir sorun sebebiyle filmlerin kimse tarafından izlenememiş olduğunu, tazminat miktarının tayininde müvekkilinin kusurunun olmaması, müvekkilinin henüz üniversite çağında bir öğrenci olması ve filmleri yüklediği sırada 18 yaşında olması ve filmlerin mali ve kullanım haklarının korunduğunu öğrenmesinin akabinde hemen siteden kaldırması gibi hususların dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir miktar belirlenmesini talep ettiklerini beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER:
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış; konunun teknik yönlerine ilişkin bilirkişi raporu alınmış; rapor dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiş, Mahkememizce de benimsenmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacının hak sahibi olduğu eserlerin web sitesinde yayınlanması dolayısıyla FSEK 68. Madde uyarınca telif tazminatı isteminden ibarettir.
5846 sayılı FSEK’nun “Tanımlar” başlığını taşıyan 1/B maddesinin a bendinde, eser, “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmaktadır. Aynı kanunun, 5. maddesi, “Sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.” hükmünü havidir. Kanuni düzenlemeden yola çıkılarak, doktrinde bir fikri ürünün eser olarak koruma altına alınabilmesi için üç temel şartın varlığından söz edilir. Bunlar: Eserin kanunda sayılan türlerinden birine giriyor olması (Şekli şart), Eserin sahibinin hususiyetini taşıyor olması (Subjektif şart), Eserin tasarrufa elverişli ve üçüncü kişilerce algılanabilir nitelikte olması (Objektif şart)” tır. Bu kriterlerden ilkini taşıyan şekli şart, numerus clausus (sınırlı sayı) ilkesine dayanılarak inceleme konusu ürünün eser niteliğinin tespitinde kanunda belirtilen eser türlerinden birine ait olup olmama koşulunu karşılar. Bu türler kanunda da belirtildiği üzere, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserler, güzel sanat eserleri, sinema eserleri olarak sıralanabilir.
Eser niteliğinde subjektif şartı oluşturan hususiyet kavramı ise, doktrinde Telif Hukuku’nda yenilik unsuruyla ifade olunmaktadır. Bu unsurun bir eserden söz edilebilmesi için ortada bir insan faaliyetinin bulunmasını, bu faaliyetin fikri bir faaliyet olmasını ve bu fikri faaliyetin insan zihniyle algılanabilecek şekilde iletilebilir nitelikte olmasını gerektirdiği belirtilmektedir. Davaya konu “…” ve “… isimli fikri ürünlerin, tekrar gösterilebilme özelliğini haiz ardışık görüntüler dizisi olması, bağımsız bir senaryo ve estetik bakış açısı içermesi ve sair unsurları havi olması nedeniyle 5846 sayılı FSEK’in 5. maddesi bağlamında sinema eseri nev’inde oldukları sonuç ve kanaatine varılmıştır.
“…” ve “… İsimli Sinema Eserleri Üzerindeki Eser ve Hak Sahipliği
Sinema eseri kavramından sonra, bu kez sinema eserlerinde eser ve hak sahipliği kavramlarını ayrıştırmak önem taşıyacaktır. FSEK’in “Eser Sahibi” başlığını taşıyan, 8. maddesinin 1. fıkrası, “Bir eserin sahibi, onu meydana getirendir.” hükmünü havidir. Sinema eserlerinin özel niteliği de göz önünde bulundurularak, 07/06/1995 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren, FSEK’te 4110 sayılı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun ile yapılan değişiklik ile, sinema eserlerinde eser ve hak sahipliği kavramları artık daha geniş bir kitleye hakları dahilinde tanınmıştır. Öyle ki, FSEK’in 8. maddesine eklenilen 3. fıkra ile birlikte, “Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde, animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.” düzenlemesi getirilmiştir. Eser sahiplerinin birden fazla oluşu hali ise, aynı kanunun 9. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili hükmün 2. fıkrasında: “Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, eseri birlikte vücuda getirenlerden her biri bütün eserin değiştirilmesi veya yayımlanması için diğerlerinin iştirakini isteyebilir. Diğer taraf muhik bir sebep olmaksızın iştirak etmezse, mahkemece müsaade verilebilir. Aynı hüküm mali hakların kullanılmasında da uygulanır.” ifadelerine yer verilmektedir. İştirak halinde meydana getirilen eserler bakımından ise, FSEK’in 10. maddesinin 1. fıkrasında “Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir.”, 2. fıkrası ise: “Birliğe adi şirket hakkındaki hükümler uygulanır. Eser sahiplerinden biri, birlikte yapılacak bir muameleye muhik bir sebep olmaksızın müsaade etmezse, bu müsaade mahkemece verilebilir. Eser sahiplerinden her biri, birlik menfaatlerine tecavüz edildiği takdirde tek başına hareket edebilir.” düzenlemesine yer verilmektedir. Bir sinema eseri üzerinde, yukarıda anılan eser sahiplerinin yanında, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na 2001 yılında yapılan değişiklikle dahil edilen bağlantılı hak sahiplerinin de çeşitli hakları bulunmaktadır. FSEK’in “Çeşitli Hükümler” başlığını taşıyan altıncı bölümünün “Eser Sahibinin Hakları ile Bağlantılı Haklar” başlıklı 80. maddesinin 1. fıkrasında, eser sahibinin izni ile bir eseri yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden sanatçılar, bir eserin icrasını ve diğer sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları, radyo ve televizyon kuruluşları ve filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcıları bağlantılı hak sahipleri olarak ifade edilmektedir. Sinema eseri sahiplerinin, fikri emek ve çabasıyla meydana getirdiği eserleri üzerinde mali ve manevi hakları bulunmakta olup, bu haklar inhisari nitelik taşımaktadır. Bilindiği üzere, FSEK uyarınca, eser sahibinin mali hakları: “işleme” (md 21), “çoğaltma” (md 22), “yayma” (md 23), “temsil” (md 24) ve “umuma iletim hakkı” (md 25) hakkı; manevi hakları ise: “eserin umuma arzı” (md 14), “eserde adının belirtilmesi” (md 15), “eserde değişiklik yapılmasını önlemek yetkisi” (md 16) ve “eserin aslına ulaşmak” (md 17) haklarıdır. Film yapımcılarının haklarına ilişkin olarak da, FSEK’in 80/I-2. maddesi, “Filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcısı, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra aşağıda belirtilen haklara sahiptir.
Eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarında izin verme veya yasaklama hakları münhasıran film yapımcısına aittir. Yapımcılar tespitlerinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimine ve yeniden iletimine izin verme hususunda münhasıran hak sahibidir. Film yapımcısı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış film tespitlerinin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme ve yasaklama hakkına sahiptir. Film yapımcısı, film tespitlerinin telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda tespitlerine ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. Umuma iletim yoluyla tespitlerin dağıtım ve sunulması yapımcının yayma hakkını ihlal etmez.” düzenlemesini havidir. Yukarıda da değinildiği üzere FSEK’in eser sahipliğine ilişkin olarak benimsemiş olduğu temel ilke “yaratma ilkesi”dir. Madde metninden de görüleceği üzere, eser sahibi sıfatının kazanılabilmesi için eser niteliğinde bir fikri ürünün meydana getirilmesi gerekli ve yeterlidir. Ayrıca bir irade açıklaması veya hukuki işlem yapılması söz gelimi eserin tescil ettirilmesi gibi bir zorunluluk yoktur. Eserin yaratılmasıyla birlikte bu sıfat doğrudan kazanılmaktadır. Yine FSEK, 11. ve 12. maddelerinde eser sahipliği ile ilgili birtakım karineler de getirmiştir. Tanımlanan bu karinelere göre yayımlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyotelevizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutad şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın. Eser sahibinin adının belirtilmediği hallerde ise “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11. maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler 11. maddenin 2. fıkrasındaki karine ile eser sahibinin belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir.’’ düzenlemesi amirdir. Aynı şekilde FSEK’in 80. Maddesi uyarınca bir sinema eserinde, olağan şekilde adı bulunan gerçek veya tüzel kişi aksine bir kanıt bulunmadıkça filmin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcı olarak kabul edilir. Yukarıda ifade edildiği üzere, eser sahibinin hakları eserin vücuda getirilmesi ile birlikte kendiliğinden doğmaktadır. Bununla birlikte kanun koyucu, FSEK’in 13. maddesinde, ihtiyari ve zorunlu olmak üzere iki tür kayıt-tescil sistemi de düzenlemiştir.
İhtiyari kayıt-tescil sistemi, eser sahiplerinin talebi üzerine gerçekleşen bir süreç olup, ispat kolaylığı sağlaması amacıyla FSEK kapsamında korunan tüm eserlerin kayıt ve tescili yapılabilmektedir. Öte yandan, aynı maddede film yapımcıları ile fonogram yapımcıları açısından -bu meyanda bilgisayar oyunları bakımından- ise zorunlu kayıt-tescil sistemi getirilmiştir. Buna göre filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcıları ile seslerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcıları, hak ihdas etmek amacı taşımaksızın, sahip oldukları hakların ihlâl edilmemesi, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması ve malî haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilmesi maksadıyla, sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini yaptırırlar. Ancak tekraren ve önemle ifade etmek gerekir ki, bu işlem kurucu yenilik doğurucu bir işleme yani, bir başka anlatımla; eser/hak sahipliği doğuran bir işlem değildir. Beyana müstenit yapılan bu işlemlerden Bakanlık sorumlu tutulamaz. Ancak, kayıt ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek işlemlerde, mevcut olmadığını bildiği veya bilmesi icap ettiği veya kendisine ait olmayan malî ve manevî haklara ilişkin yanlış beyanda bulunanlar, bu Kanunda öngörülen hukukî ve cezaî müeyyidelere tâbidirler. Kayıt-tescil sistemi her ne kadar FSEK’te düzenlenmişse de 13. maddenin son cümlesi uyarınca yapılacak tüm kayıt ve tescil işlemlerine ilişkin usul ve esaslar ve ücretlerin belirlenmesi ile diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiştir. Bu doğrultuda T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 17/5/2006 tarihli ve 26171 sayılı Resmi Gazete’de Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmelik yayınlanmıştır. Anılan yönetmeliğin “Kayıt ve Tescile İlişkin Esaslar” başlıklı ikinci bölümünün, “Zorunlu Kayıt ve Tescil” başlıklı 5. maddesi:
MADDE 5 – (1) Sinema ve müzik eserlerinde filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcıları ile seslerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcıları, hak ihdas etmek amacı taşımaksızın, sahip oldukları hakların ihlal edilmemesi, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması ve mali haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilebilmesi amacıyla sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini yaptırırlar. (2) Yapımcılar, başvuru formuyla birlikte aşağıda sayılanları Bakanlığa sunarak eserlerinin kayıt-tescilini yaptırırlar: a) Yapımcı belgesi, b) Kanun uyarınca hak sahipliğini gösteren ve aksinin ispatı durumunda her türlü cezai ve hukuki sorumluluğun üstlenildiğine dair bu Yönetmeliğin Ek-1’inde yer alan taahhütname, c) Sinema eserlerini içeren yapımlar için 18/2/2005 tarihli ve 25731 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri gereği yapılan değerlendirme ve sınıflandırmanın sonucunu gösterir belge, ç) Sinema eserlerini içeren yapımlar için senaryo metni, diyalog metni ve özgün müzik notaları ile varsa güftesi; müzik eserlerini içeren yapımlar için müzik notaları ile varsa güftesi, d) Sinema eserlerini içeren yapımlar için varsa afiş, müzik eserlerini içeren yapımlar için eserin tespit edildiği materyalin kartoneti ve varsa diğer tanıtıcı materyallerden birer örnek, e) Kayıt-tescili gerçekleştirilen yapımın dijital ortama kaydedilmiş (DVD, VCD, Audio CD gibi) bir adet kopyası, f) Kayıt-tescil ücretinin ödendiğini gösterir banka dekontu. … (4) Yukarıda belirtilen belgelerin eksiksiz olarak ibraz edilmesi üzerine kayıt ve tescil gerçekleştirilir. Bu işlem sonucu başvuru sahibine kayıt ve tescil belgesi verilir. Bu belgede, eserin adı, dili, menşei, yapım yılı, yapımcısının adı, yapımcı kodu, eser sahipleri, diğer komşu hak sahipleri, eser grubunun baş harflerini içerir kayıt ve tescil numarası, kayıt ve tescil tarihi, daha önce herhangi bir kayıt ve tescil işlemi yapıldıysa tarih ve numarası ile gerekli görülebilecek diğer bilgiler yer alır. (5) Sinema filmlerinde ayrıca değerlendirme ve sınıflandırma kararının tarihi ve numarası, ortak yapımlarda ortak yapımcıların her biri ile ilgili bilgiler, müzik eserlerini içeren yapımlarda ise bu yapımlarda yer alan eserlerin ve eser sahiplerinin adı ile ISRC veya ISWC kodu da kayıt tescil belgesinde yer alır. hükmünü amirdir. Bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında, dosyada mübrez 17/526 sayılı eser işletme belgesi uyarınca davacının, işbu davaya konu “…” isimli sinema filminin %25 pay ile yapımcısı olduğu , diğer yapımcıların da sahip oldukları % 75 hissenin kullanım hakkını davacıya devrettikleri görülmüştür.
Dosyada mübrez olan18/709 sayılı ithal sinema eserlerine ilişkin kayıt tescil belgesi incelendiğinde, davacının, “…” isimli sinema eserinin ithalatçısı olduğu ve çoğaltma, yayma, umuma iletim haklarını devraldığı görülmüştür:
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve dosyada mübrez bilgi ve belgeler ışığında davacının “…” isimli sinema filminin yapımcısı, “…” isimli sinema filminin ise ithalatçısı olmakla mali hakları kullanma yetkisini haiz olduğu kanaatine varılmıştır
Eylem Haksız İse İhlal Olunan Mali Hakların Neler Olduğu:
Bilindiği üzere eser sahibinin mali ve manevi hakları bulunmaktadır. Eser sahibinin manevi hakları umuma arz salahiyeti (FSEK md.14), adın belirtilmesi salahiyeti (FSEK md.15), eserde değişiklik yapılmasını menetme salahiyeti ( FSEK md.16) ve eser sahibinin zilyet ve malike karşı haklarıdır (FSEK md.17 ). Mali haklar ise işleme hakkı(FSEK md.21), çoğaltma hakkı (FSEK md.22), yayma hakkı (FSEK md.23), temsil hakkı (FSEK md.24) ve işaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkıdır (FSEK md.25).
Yine 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 80/2-C-(2.) maddesi: “Filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcısı, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra aşağıdaki haklara sahiptir;
1) Eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarında izin verme veya yasaklama hakları münhasıran film yapımcısına aittir. Yapımcılar tespitlerinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimine ve yeniden iletimine izin verme hususunda münhasıran hak sahibidir.
2) Film yapımcısı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış film tespitlerinin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme ve yasaklama hakkına sahiptir.
3) Film yapımcısı, film tespitlerinin telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda tespitlerine ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. Umuma iletim yoluyla tespitlerin dağıtım ve sunulması yapımcının yayma hakkını ihlal etmez. Fonogramlara tespit edilmiş icraların ve filmlerin, her ne suretle olursa olsun umuma iletilmesi halinde, bunları kullananlar, eser sahiplerinin yanısıra, icracı sanatçılara ve yapımcılara veya ilgili alan meslek birliklerine de bu kullanımlara ilişkin uygun bir bedeli ödemekle yükümlüdürler.”
Bu noktada ifade etmek gerekir ki; FSEK’in 80/son maddesi uyarınca eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı haklara sahip olanlar da eser sahipleri gibi Tecavüzün Ref’i, Tecavüzün Men’i ve Tazminat Davası haklarından faydalanırlar. Davalı yanın, 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesi ve 5846 sayılı FSEK Ek Madde 4 uyarınca kendisine bildirimde bulunulmaması/bildirim üzerine içeriğin yayından kaldırılması sebebiyle hukuka aykırılığın bulunmadığını beyan ettiği görülmüştür. Evvela ifade etmek gerekir ki 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesi, internet ortamında işlenen kişilik hakkı ihlali ile ilgili olup işbu davadaki talepler FSEK’ten kaynaklanan eser üzerindeki hakların ihlali olmakla somut uyuşmazlığa uygulama imkanının bulunmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte FSEK Ek Madde 4’te düzenlenen husus ise, eser/hak sahibinin ihlal sebebiyle haklarının soruşturma yahut hukuk davası aşamasında daha fazla zarara uğramaması amacıyla hızlı aksiyon alınabilmesi için getirilmiş bir düzenlemedir. Anılan tüm bu hususlar kapsamında somut uyuşmazlığa bakıldığında, davalının, site üzerine 3. kişiler tarafından içerik yüklenebildiğine dair bir beyanının bulunmaması, içeriklerin kendisi tarafından yüklendiğinin beyan edilmesi, gelen talep üzerine içeriği yine kendisinin çıkarttığını beyan etmesi karşısında içerik sağlayıcı olarak değerlendirilmiştir. Bu hususta son olarak davalının, davaya konu filmleri, internet sitesine yüklemesine karşın teknik bir aksaklık sebebiyle kimsenin izlememiş olduğuna yönelik beyanı ile ilgili olarak, Kanun’un tanımış olduğu istisnalara değinilecektir. FSEK’in 80. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen hallerde komşu hak sahibi ile film yapımcısının yazılı izni gerekli değildir:
1. Fikir ve sanat eserlerinin kamu düzeni, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma veya haber amacıyla ve kazanç amacı güdülmeksizin icra edilmesi ve kamuya arzı.
2. Fikir ve sanat eserleri ile radyo-televizyon programlarının yayınlanma ve kâr amacı güdülmeksizin şahsen kullanmaya mahsus çoğaltılması.
3. Radyo-televizyon kuruluşlarının kendi olanaklarıyla kendi yayınları için yaptıkları kısa süreli geçici tespitler.
4. Bu Kanunun 30 uncu, 32 nci, 34 üncü, 35 inci, 43 üncü, 46 ncı ve 47 nci maddelerinde belirtilen haller.
Bu uygulama, hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep dışında zarar veremez veya eserden normal yararlanmaya aykırı olamaz. Yine Kanun’un lafzı açık olduğu üzere, bir fikri ürünün bilgisayar ortamına yüklenmesi çoğaltma eyleminin sübutu için yeterli olup bunun bir başkası tarafından izlenip izlenmemiş olmasının bir önemi yoktur.
Bu doğrultuda: Davaya konu “…” isimli sinema filminin T.C. Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen 17/526 Kayıt Tescil belgesinin tarihinin 21/09/2017 olduğu ve işbu davada mübrez zaman damgalı deliller ve ekran görüntülerinin 24/08/2018 tarihine ilişkin olduğu incelenen webarchive kayıtlarında 08/12/2018 tarihinde site kayıtlarında bulunduğu, dava dilekçesinin 11 numaralı ekinde bulunan CD içerisinde bulunan 25/01/2019 tarihli ekran görüntüsünde filmin anılan link üzerinden yayınlandığı, “…” isimli sinema filminin ise yabancı bir yapımcıya ait olduğu, T.C. Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen 18/709 Kayıt Tescil belgesinin tarihinin 31/12/2018 olduğu görülmüştür. Yukarıda da değinildiği üzere kayıt tescil işlemi, hak sahibi olduğunu beyan eden kişilerce Bakanlığa sunulan evraklar kapsamında düzenlenmekte olup davacı tarafından anılan filmin haklarının yabancı yapımcıdan devralınmasına ilişkin sözleşme işbu dosyaya sunulmamıştır. Yine 18/709 sayılı kayıt tescil dosyası da dosyada bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının, işbu filme ilişkin hakları tam olarak hangi tarihte devraldığı tespit edilememiştir. Öte yandan işbu davada mübrez zaman damgalı deliller ve ekran görüntülerinin 24/08/2018 tarihine ilişkin olduğu, incelenen webarchive kayıtlarında 08/12/2018 tarihinde site kayıtlarında bulunduğu görülmüşse de, dava dilekçesinin 11 numaralı ekinde bulunan CD içerisinde bulunan 25/01/2019 tarihli ekran görüntüsünde filmin anılan link üzerinden 31/12/2018 tarihinden sonra da yayınlandığı görülmüştür.
Tüm bu hususlar dahilinde somut uyuşmazlık ele alındığında, dosyada mübrez bilgi ve belgelerden davacının davaya konu filmler üzerinde mali hakları kullanma yetkisinin bulunması, davalının eyleminin FSEK 22. madde anlamında çoğaltma ve FSEK 25. madde bağlamında “işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim” anlamına gelmesi, FSEK’in 80. maddesi uyarınca komşu hak sahipleri ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların verdikleri izinlerin yazılı olması zorunluluğu karşısında dosyada bu yönde bir belgenin de bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde eylemin hukuka aykırı olduğu ve davacının anılan mali haklarının ihlali anlamına geleceği kanaatine varılmıştır.
Tazminat Hesaplaması
FSEK’in 68. Maddesine göre eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu kanuna uygun yazılı izin almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir. Yukarıda açıkça incelendiği üzere davalının eylemi davacının FSEK 22. Madde anlamında çoğaltma ve FSEK 25. Madde bağlamında “işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim” haklarını ihlal etmekle, davacının FSEK md.68 uyarınca tazminat isteme hakkı doğmaktadır. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 68. maddesi tazminat hesabında, “sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedel” ve “tespit edilecek rayiç bedel” olmak üzere farklı yöntemler belirlemiştir. Davacı tarafından sunulan dava, replik ve 29/06/2021 tarihli beyan dilekçeleri ve sunulan emsal lisans sözleşmelerin incelendiğinde tazminat hesap türünün tespit edilecek rayiç bedel yöntemi olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda sunulan emsal lisans sözleşmesi örnekleri incelendiğinde (2) numaralı emsal sözleşmenin kapsadığı bölgenin Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC olması, sözleşmenin tam ruhsat ile münhasır yetki içermesi ve yayın mecralarının VOD, karasal/uydu TV kanalı, internet sitesi, mobil uygulama vb. kapsar şekilde oldukça geniş olması ve son olarak davalının yalnızca internet sitesi üzerinden nispeten daha kısıtlı çevreye hitap etmesi karşısında sözleşmede belirlenen bedellerin rayiç bedel hesaplaması bakımından uygulanabilir olmadığı düşünülmektedir. Yine (3) numaralı emsal lisans sözleşmesi içeriğinde münhasır yetki içeren filmler de bulunması ve lisansın VOD yani video on demand konseptine ilişkin olması karşısında mezkûr sözleşmede belirlenen bedellerin rayiç bedel hesaplaması bakımından uygulanabilir olmadığı düşünülmektedir. Davacı tarafından sunulan (1) numaralı emsal lisans sözleşmesinin ise TV kanalı ve kanala ilişkin internet mecralarına yönelik olması, münhasır yetki içermemesi ve süresi itibariyle rayiç bedel hesaplaması bakımından uygulanabilir olduğu, günümüzde internet mecrasının da TV mecrası kadar önemli bir hale gelmesi karşısında belirlenen rayiç bedellerin yarısının TV yarısının ise internet mecrasına ilişkin olarak değerlendirilmesinin hakkaniyetli olduğu kanaatine varılmıştır. Tüm bu kapsamda numaralı lisans sözleşmesi incelendiğinde lisans sözleşmesinin altında 43 film bulunduğu, filmlerin 12 ay, 15 ay, 18 ay olmak üzere muhtelif sürelere ilişkin olduğu ve toplam lisans bedelinin 3.374.000 TL olduğu görülmüştür.
Bu doğrultuda hesaplama yapıldığında:
3.374.00 TL / 43 (Film Adedi) = 78.465,00TL
78.465,00 TL / 2 (TV ve İnternet Mecrası) = 39.232,50 TL (Bir film için rayiç lisans bedeli)
39.232,50 TL X 2 (“…” ve “…”) = 78.465,00 TL
78.465,00 TL X 3 (FSEK 68 Gereği Üç Kat) = 235.395,00 TL
Yukarıda kapsamlı şekilde incelendiği üzere FSEK 22. ve 25. maddede düzenlenen çoğaltma ve umuma iletin haklarının davalı tarafından ihlali sebebiyle FSEK 68. madde uyarınca 3 kat olarak istenebilecek tazminat bedelinin 235.395,00 TL olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, davanın kabulüne, FSEK 68 maddesi uyarınca 235.395,00 TL telif tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-FSEK 68 maddesi uyarınca 235.395,00 TL telif tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 16.079,83 TL harçtan peşin alınan 4.087,77 TL harcın düşümü ile 11.992,06 TL bakiye harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Taraflar aralarında anlaşmamış olmaları nedeniyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi m.7/3 hükmü uyarınca 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı için AAÜT uyarınca 24.927,65 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 2.504,07-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hasaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/12/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince

DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 323,97-TL
Posta Masrafı 80,10- TL
Bilirkişi Masrafı 2.100,00- TL
Toplam 2.504,07- TL