Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/78 E. 2021/176 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/78
KARAR NO : 2021/176

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 17/04/2013
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/05/2021

İDDİA:
Davacı vekili 17.04.2013 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili davacıların İngilizce öğretmeni olup, davalı yayın evi ile 15/04/2010 tarihinde yayın sözleşmesi imzaladıklarını, işbu sözleşmeye göre davacı müvekkillerinin yayın evi için KPDS formatında sorular hazırlayacağı, yayın evinin de bunları yayınlayacağını, söz konusu sözleşme hükümlerine davalının aykırı davrandığını, davacıların üzerine düşen edimleri yerine getirmiş olmalarına rağmen sözleşmede belirtilen hükümler çerçevesinde emeklerinin karşılığını alamadıklarını, davaya konu kitabın hangi tarihlerde kaçar adet basıldığı konusunda müvekillerine herhangi bir bilgi verilmediği, bahse konu kitabın 2010 yılındaki ilk baskısından sonra müvekkillerine hak ediş ücretlerinin ödenmemesine rağmen 2013 yılında davalı tarafça müvekkillerinin adı kullanılarak tekrar soru kitabı basıldığını, bu kitabın basıldığının da müvekillerince tesadüfen öğrenildiğini, sözleşmenin 3.3.e maddesine göre yayın evi olarak her bir müvekkili yazarlara kapak fiyatı üzerinden %10 telif ücreti ödemeyi kabul ve taahhüt ederek, bu telif ücretinin kitabın her baskısından basılan miktar için basıldığı ay sonundan itibaren 4 ay sonra başlamak üzere 30 ar günlük ara ile 3 eşit taksitte ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, kitap basımı tarihinden uzun süre geçmiş olmasına rağmen davalının müvekkillere sözleşmeden doğan ödemeleri yapma konusunda hiçbir girişiminin olmadığını, bunun üzerine taraflarından 29/03/2013 tarihinde 11952 yevmiye no ile davalıya ihtarname çekildiğini, işbu ihtarnameye rağmen davalının hiçbir hak edişi ödemediğini, davalının mezkur sözleşme kapsamında ne kadar kitap bastığının taraflarınca bilinmediğini, sözleşmede miktarın taraflarca belirleneceği yazmakta olup bu konuda davalının müvekkilleri ile herhangi bir istişaresi olmadığını, sözleşme hükümlerine açıkça aykırı davranan davalının yayın sözleşmesi madde 3.12 gereğince müvekkillerine ayrı ayrı 100.000,00 TL cezai şart ödemesi gerektiğini, sözleşme maddelerinin davalı tarafça ihlal edilmiş olması sebebiyle sözleşmede belirlenen hüküm gereğince sözleşmenin kendiliğinden fesih edilmiş olduğunu, davalı yayın evinin hali hazırda müvekkillerinin emekleri neticesinde oluşturulan soruları basma ve yargılama neticeleninceye kadarki süreçte malları kaçırma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, hak edişlerinin ödenmemesinin hiçbir haklı sebebi olmadığını belirterek davanın kabulü ile davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını ya da değerini tam ve kesin olarak belirlemenin müvekkillerinden beklenemeyeceği veya bunun olanaksız olduğunun kabulü ile müvekkillerinin hak edişlerinin belirlenerek yasal faiziyle birlikte müvekkilleri lehine hükmedilmesi, müvekilleri için ayrı ayrı 100.000,00 TL cezai şartın yasal faiziyle birlikte müvekkiller lehine hükmedilmesi, dava süresince davalı malları üzerine ihtiyati tedbir hükümlerinin uygulanması ve müvekillerine ait kitapların basımının tedbiren durdurulmasına ve davalının kusuru ve sorumluluğundan mütevellit müvekkiller için 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi talep ve dava etmiş, 01.03.2016 tarihli celsesinde, davacı vekilinin vermiş olduğu beyanda; yukarıda anılan 23.09.2013 tarihli dava dilekçesinin müvekkillerinin hakedişlerinin belirlenerek taraflarına ödenmesine ilişkin taleplerinden vazgeçtiklerini, cezai şart talepleri ile mânevi tazminat talepleri yönünden davaya devam ettiklerini beyan ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacılar ile müvekkil firma arasında imzalanan 15.04.2010 tarihli sözleşmede belirtilen kitabın ilk baskısının yapıldığını, ancak baskının yapılmasından kısa bir süre sonra yabancı dil sınav sisteminde değişiklik yapıldığını ve bu değişiklikler neticesinde bahse konu kitabın güncelliğini yitirdiğini, ÖSYM tarafından yapılan bu değişiklik neticesinde davacılara ulaşılmaya çalışıldığını, fakat davacıların bildirdikleri telefonlarının cevapsız bırakıldığını, bu nedenle de müvekkil şirketin bahse konu sözleşmenin 3.6 maddesinde belirtilen haklı değişiklik taleplerini davacılara iletemediğini, bu nedenle davacıların taraflarına bilgi verilmediği yönündeki iddialarının asılsız olduğunu, zira davacılara ulaşılamamasından dolayı bu aksaklık yaşandığını, görüleceği üzere bahse konu sözleşmede telif ücretinin nereye nasıl ödeneceği konusunda bir bilginin yer almadığını, bahse konu kitabın kaç adet basıldığının baskıyı yapan matbaa ve kaç adet bandrol alındığının araştırılması ile daha reel sonuçlar elde edilebileceği, ödemenin yapılmamasındaki kusurun müvekkilde değil davacılarda olduğunu, yine sözleşmeye aykırılıktan dolayı sözleşmenin 3.12 maddesinde belirtilen cezai şart ile hükmün de müvekkilin sözleşmeyi ihlali söz konusu olmadığı için davacılar tarafından istenemeyeceğini, bir an için böyle bir ihlal olduğunu düşünsek bile ayrı ayrı cezai şart istenmesinin sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkil şirketin de bahse konu sözleşmeyi iş bu davadan sonra devam ettirme niyetinin olmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ 1.BOZMASI:
Mahkememizin 17.11.2016 tarih ve 2013/203 esas, 2016/327 karar sayılı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen kararı, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 15.01.2019 tarih ve 2017/3103 esas, 2019/337 karar sayılı ilamıyla özetle;
“…1-Davalı tarafça, uyuşmazlık konusu eserin önceki baskısının KPDS sistemine uygun olmasına karşılık, eserdeki değişikliğin, sınav sisteminin YDS formatına dönüşmesinden kaynaklandığı savunulmuştur. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 16/2 hükmü gereğince, yayıncı yayın tekniği icabı zaruri görülen değişikliği, eser sahibinin izni olmaksızın yapabilecektir. Bu durumda, öncelikle YDS sisteminin yürürlüğünün, davalı yayıncı bakımından, yayım teknik icabına dayalı olarak zorunlu değişiklik niteliğinde olup olmadığı hususunda, içlerinde bir yayıncı bilirkişinin bulunduğu yeni bir heyetten görüş alınmak suretiyle tartışılması ve buna dayalı olarak davacı tarafın manevi hak ihlali olup olmadığı ve davalı eyleminin sözleşmeye aykırılık oluşturup oluşturmadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması yerinde olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep şekline göre, davacıların tüm, davalının yukarıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir….” gerekçesi ile bozulmuş;
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ 2.BOZMASI:
Mahkememizin 17.12.2019 tarih ve 2019/136 esas, 2019/574 karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 10.12.2020 tarih ve 2020/1139 esas, 2020/5807 karar sayılı ilamıyla özetle;

“…1-Dava, yayın sözleşmesine aykırılık suretiyle manevi hakların ihlal edildiği iddiasına dayalı açılan manevi tazminat, sözleşmede öngörülen cezai şartın tahsili ve sözleşmenin feshedildiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu eserde yapılan değişikliğin FSEK’in 16/2. maddesi kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, FSEK’in 16/2. maddesi yayıncının yayın tekniği icabı zaruri görülen değişikliği eser sahibinin izni olmaksızın yapabileceği hükmünü haizdir.
Somut olayda ise davalı yayıncı, davaya konu kitabın birinci ve ikinci baskısını yaptıktan sonra, sınav formatının değiştiği gerekçesiyle eser sahiplerinin iznini almadan hem kitaptan 20 soru çıkarmıştır, hem de kitabın bütünlüğünü bozmak suretiyle üçüncü baskıyı fasiküller halinde yayınlamıştır. Olayın oluş biçimi göz önüne alındığında, anılan FSEK’in 16/2. maddesinin şartları bulunmamaktadır. Bundan başka taraflar arasındaki yayın sözleşmesinin 3.1. maddesi, kitabın her baskıda ne kadar basılacağına taraflarca birlikte iştiraki ile karar verileceği hükmünü, 3.6.maddesi de sınav formatı gibi haklı değişikleri yapmanın eser sahibine ait olduğu, bu değişikliklerin bildirimden itibaren 30 gün içinde yapılması gerektiği hükmünü, 3.9. maddesi ise yayınevi tarafından kitabın içerisinde hiçbir değişikliğin yapılmayacağı hükmünü haizdir. Bu durumda mahkemece anılan sözleşme hükümleri de değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
2- Karar başlığında davacılardan …’nın isminin yazılmaması da HMK’nın 297.maddesine aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile bozulmuştur.
Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, davaya konu davacı taraflar ….’nın yazarı olduğu “…” adlı yayının 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında “ilim ve edebiyat eseri” niteliğinde olduğu ve eser sahiplerinin davacı taraflar olduğu, davacı tarafların yazarı olduğu eserin çoğaltılması ve yayılmasına ilişkin olarak davacı taraflar ile davalı “… Akademi Eğitim Hizmetleri Kit. Bas. Yay. Araç Kir. San. Tic. Ltd. Şti.” arasında 15.04.2010 tarihli “Yayın Sözleşmesi”nin imzalanmış olduğu, bahsi geçen Yayın Sözleşmesine konu eserin 21.05.2010, 14.11.2012, 05.03.2013 tarihli bandrol talep formu ve taahhütnameleri ile alınan bandroller ile her defasında sırasıyla 2.200, 2.300 ve 2.300 adet olmak üzere davalı Yayınevince üç baskı yapılarak piyasaya sürülmüş olduğu, anılan kitap ile ilgili olarak taraflarca imza altına alınan 15.04.2010 tarihli “Yayın Sözleşmesi”nin 3.3. maddesi gereğince davalı yayınevinin, davacı taraflara ödemekle yükümlü olduğu telif ücretini, söz konusu madde hükmünde belirtilen oranlar dahilinde ve sürelerde ödememiş olduğu ve davalı yayınevinin bu hususta temerrüde düşmesinde davacı tarafların herhangi bir kusurunun bulunmadığı, bu bağlamda, taraflar arasında imzalanmış olan Yayın Sözleşmesi’nin 3.12. maddesi gereğince, Davalı Yayınevinin kusurlu davranışı nedeniyle bahse konu Yayın Sözleşmesi’nin kendiliğinden fesih koşullarının ve anılan hükümde belirtilen cezai şartın koşullarının, 02 Aralık 2010 tarihi itibariyle davacı taraflar lehine doğmuş olduğu, bu kapsamda, davalı yayınevince davacı tarafların her birine 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL cezai şartın ödenmesi gerektiği, bu bakımdan davacı taraf dilekçesinin sonuç kısmının (2). bendinde belirtilen taleplerinin kısmen yerinde olduğu tespit edilmiştir.
Diğer yandan, taraflar arasında imzalanan Yayın Sözleşmesi’nin 3.9. maddesini ihlal eder şekilde davalı yayınevinin, “…” adlı sözleşmeye konu kitabın adını, “YDS Tamamı Çözümlü 10 Fasikül Özgün Deneme Sınavı” olarak değiştirdiği, üçüncü kişi dava dışı … adlı şahsı da davacı tarafların isimlerinin yanında yazar editör olarak ilave ettiği ve Yayın Sözleşmesine konu kitabın içeriğinin yeni sınav sistemi YDS formatına uydurulduğu, bahsi geçen kitaba birtakım yeni soruların eklendiği ve konu bölümlerine göre ilk kitaptaki soru kompozisyonunun dağılımı ve soruların yerlerinin değiştirildiği, söz konusu değişikliklere ilişkin olarak davacı tarafların izninin alındığını gösterir herhangi bir somut belge veya davacı tarafların beyanının dosya içeriğinde bulunmadığı, davalı yayıncının, davaya konu kitabın birinci ve ikinci baskısını yaptıktan sonra, sınav formatının değiştiği gerekçesiyle eser sahiplerinin iznini almadan hem kitaptan 20 soru çıkardığı, hem de kitabın bütünlüğünü bozmak suretiyle üçüncü baskıyı fasiküller halinde yayınladığı, bundan başka taraflar arasındaki yayın sözleşmesinin 3.1. maddesi, kitabın her baskıda ne kadar basılacağına taraflarca birlikte iştiraki ile karar verileceği hükmü, 3.6.maddesi de sınav formatı gibi haklı değişikleri yapmanın eser sahibine ait olduğu, bu değişikliklerin bildirimden itibaren 30 gün içinde yapılması gerektiği hükmü, 3.9. maddesi ise yayınevi tarafından kitabın içerisinde hiçbir değişikliğin yapılmayacağı hükmünün bulunduğu, hususu göz önüne alındığında, anılan değişikliklerde FSEK’in 16/2. maddesinin şartları bulunmadığı tespit edildiğinden, davacı tarafların rızası hilafına gelişen tüm bu fiiller ile davacı tarafların Yayın Sözleşmesi’ne konu ettikleri eserleri üzerinde bulunan ve FSEK md. 15 ve 16’dan doğan “adın belirtilmesi yetkisi” ve “eserin bütünlüğünü koruma yetkisi” başlıklı manevi haklarının da ihlal edilmiş olduğu, bu bağlamda, FSEK md. 70/1 hükmü gereğince usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 10.12.2020 tarih ve 2020/1139 esas, 2020/5807 sayılı bozma ilamında belirtilen ve uyulan gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne, taraflar arasındaki sözleşmenin fesh olduğunun tespitine, her bir davacı için ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL cezai şarta ilişkin alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, ihlalin boyutu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak takdiren her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Taraflar arasındaki sözleşmenin fesh olduğunun tespitine,
3-Her bir davacı için ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL cezai şarta ilişkin alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Fazlaya dair istemlerin reddine,
6-Alınması gereken 7.514,10 TL harçtan peşin alınan 3.586,30 TL harçtan düşümü ile 3.927,80 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7- Davacılar için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarıca kabul edilen maddi tazminat yönünden 13.450,00 TL; manevi tazminat yönünden 5.900,00 TL olmak üzere toplam 19.350,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8- Reddedilen cezai şart alacağı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 13,450,00 TL’nin ve hak ediş alacağına ilişkin talepten feragat edilmesi nedeniyle oluşan maktu 5.900,00 TL olmak üzere toplam 19,350,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
9- Kabul ret oranının takdiren davacı lehine 1/3 olarak belirlenmesine, davacılar tarafından yapılan 5.688,10 TL yargılama giderinden payına düşen 3.792,06 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalanının üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan 2.401,60 TL yargılama giderinden payına düşen 800,53 TL’nin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinden bırakılmasına,
11-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 361. maddesi uyarınca tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/04/2021

Katip … Hakim …
¸ ¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.