Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/71 E. 2022/385 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/71
KARAR NO : 2022/385
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 28/06/2016
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2022
DAVA : Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan
DAVA TARİHİ : 17/05/2021
KARAR TARİHİ : 24/05/2021

Davacı vekili 28/06/2016 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 99/003743, 2002/26941, 2007/04935, 2007/04936 sayılı ve “… group … şekil”, “… motorlu taşıtlar … şekil”, “… otomotiv … şekil” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itiraz yerinde görülerek başvurunun reddedildiğini, başvuru sahibi tarafından bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından kabul edilerek başvurunun tüm mal ve hizmetler yönünden devamına karar verildiği, oysa Müvekkilleri “… Elektrik” şirketinin, 1989 senesinde kurulduğunu, uluslararası alanda birçok ülkede bilinen, tanınan ve bu sebeple de markaları tescil edilen bir şirket olduğunu, gerek ülkemizde TPE nezdinde ve gerekse de diğer ülkelerde tescilli markalarının listesinin dosyaya sunulduğunu, “…” markasını Madrid Protokolü çerçevesinde Almanya, Avusturya, Fransa, İtalya, Yunanistan, İngiltere, İspanya ve Rusya’da tescil edilerek koruma altına alındığını, “… ELEKTRİK” markasının Madrid Protokolü çerçevesinde Çin ve Ukrayna’da koruma altına alındığını, müvekkillerinin “…” markasını tanınır ve maruf hale getirdiğini, özel/02234 no.lu “…” markasının 556 sayılı KHK’nın 7/1-i ve 8/4 maddesi anlamında tanınmış marka olduğunun Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2008/313 karar no.lu kararı ile tespit edildiğini, YİDK’nın bu kararının 556 sayılı KHK’na ve yerleşik yargısal uygulamalara açıkça aykırı olduğunu, TPE’nin, bizatihi ve re’sen yapması gereken bir inceleme sonucunda reddetmesi gereken ve önce reddettiği “…” başvurusunu itiraz üzerine YİDK kararıyla kabul etmekle bu görevinin gereklerine aykırı davrandığını, başvuruya konu “…” markası görsel ve fonetik olarak “…” markasına çok benzediğini, müvekkillerinin markalarından farklı olarak sadece sonda “L” sesi bulunmadığını, ancak bu farklılığın da tüketici tarafından ayırt edilemeyecek kadar ufak bir farklılık olduğunu, tüketicinin yine “…” ibaresini “…” markasına tamamlayacağını, 20, 24 ve 37. sınıflarda “…” ibaresinin tescil edilmesi durumunda muhtemel alıcılar/müşterilerin yanıltılmış olacağını, firmalar/markalar 3. şahıslar tarafından karıştırılabileceğini, müvekkilin itibarının zedeleneceğini, başvurucu … firmasının müvekkillerinin tanınmışlığından haksız yararlanmasına ve yarar elde etmesine yol açabileceğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuruya konu “…” ibaresinin İtalyancada “kaymak, sürçmek, yastık kılıfı” gibi anlamlara geldiğini, redde gerekçe olan “…” ibaresinin ise İngilizcede “birleşik, bir federasyona ait olan” anlamlarına gelen bir ibare olduğunu, ibareler arasında işitsel yönden önemli bir benzerlik bulunmakla birlikte markaların kavramsal ve görsel olarak önemli düzeyde farklılaştığının görüldüğünü, diğer taraftan, redde gerekçe olarak gösterilen markaların hemen hemen bütün sektörleri kapsayacak şekilde tescil edilmiş olmakla birlikte fiili kullanım ve gerçek faaliyet alanının tescili talep edilen mal ve hizmetlerden farklı olduğunu, ilgili markaların bilinirliğinin de esas olarak elektrik ve elektronik sektöründeki faaliyetlerinden kaynaklandığını, başvuru ile tescili talep edilen “yatak, yorgan ve ev tekstili” türü ürünlerde herhangi bir kullanımı ve bilinirliğinin bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığını, redde gerekçe olan markaların elektrik ve elektronik sektöründeki bilinirliğinin dahi bu durumu değiştirmeyeceğinden 556 s. KHK’nın 8/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, 556 Sayılı KHK’nın 8/IV maddesi uyarınca, başvuru konusu marka ile itiraza gerekçe olan markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceğini, markanın itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, başvurunun farklı mal ve hizmetler için dahi reddedileceğinin hükme bağlandığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde belirtilen sonuçların ortaya çıkmasının somut olay açısından gözükmediğinden davanın bu yönüyle de reddi gerektiğini, davaya konu marka başvurusu ile davacının çekirdek unsurunun ve ticaret unvanının ayırt edici unsurunun aynı olduğu görüldüğü, ancak, KHK’nın 8/5 maddesindeki düzenleme KHK’nın 8/1-b maddesinden kaynaklanan bir tescil engeli var ise bunun aşılabilmesi açısından bir hak bahşetmediğini, ticaret unvanlarının marka olarak tescili mümkün ise de başkalarına ait önceden tescilli markalarla iltibas yaratmamasının şart olduğunu, somut olayda 8/1-b anlamında benzerlik olmadığından davacının 8/5 anlamında ileri sürdüğü itirazların yerinde olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
ANKARA BAM 20.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizin 23/12/2016 tarih ve 2016/263 esas, 2016/452 karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı, Ankara BAM 20.Hukuk Dairesinin … karar sayılı ilamıyla ve özetle;
“…Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ise de, dava dışı Şirketin … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna davacı tarafından itiraz edilmiş, Markalar Dairesi Başkanlığınca itirazın kabulü ile başvurunun reddine karar verilmiş, bu kez başvuran şirket tarafından bu karara itiraz olunmuş, YİDK’in 23.03.2016 tarih, 2016-M-3197 sayılı kararıyla itirazın kabulü ile tescil işlemlerinin devamına karar verilmiş ve bu karar 28.03.2016 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş, ancak YİDK’in 29.04.2016 tarih, … sayılı kararıyla, bir önceki 2016-M-3197 sayılı YİDK kararının, itiraz sahibi davacının karşı görüş ve savunması alınmadan verildiği, itiraz sahibinin karşı görüşleri çerçevesinde itirazın yeniden incelenmesi gerektiği gerekçesiyle itiraz konusunda yeniden inceleme yapılmış ve tescil işlemlerinin devamına karar verilmiş, davacı tarafça da dava dilekçesinde açıkça 29.04.2016 tarihli YİDK kararının iptali istenmiş olduğundan, işbu kararın tebliğ tarihine göre davanın süresinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir. Anılan kararın tebliğine ilişkin mazbata dosya kapsamında bulunmamakta ise de anılan kararın tarihi olan 29.04.2016 tarihi ile işbu davanın açıldığı 28.06.2016 tarihi arasında iki aylık hak düşürücü süre geçmediğinden mahkemece davanın süresinde açıldığının kabulü ile taraf teşkilinin sağlanıp, işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur

…” gerekçesi mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiş; usul ve yasaya uygun görülen özetlenen kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 29/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 28/06/2016 tarihinde açılan davanın, 556 sayılı KHK’nin 53. maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
10.01.2017 gün ve 29994 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.12.2016 gün ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Geçici Madde 1/(1) hükmü uyarınca anılan kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış marka tescil başvurularına, başvuru tarihinde yürürlükte bilinen 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının zorunlu bulunması, YİDK kararının iptali ve buna bağlı tescil istemli davaların başvuru tarihindeki hukuki durum nazara alınarak sonuca bağlanmalarının gerekli olması karşısında 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanarak sonuca bağlanmalarının icap etmesi nedeniyle yeni SMK’nın yargılamanın aşağıdaki biçimde sonuçlandırılmasını engellemediği düşünülmüştür.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 24/10/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “… Davaya konu … sayılı davalı şirket markasının dava konusu edilen 20., 24. ve 30. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin tamamının, davacı şirketin itirazlarına dayanak yukarıda listelenen markalarında yer alan mal ve hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer olduğu, davaya konu … sayılı davalı şirket markası ile davacı şirket markaları arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde karıştırılma/ iltibas ihtimalinin bulunduğu, Davacı yanın T/02234 sayılı markasının, tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı, Davaya konu … sayılı davalı şirket markası açısından hükümsüzlük nedenlerinin oluştuğu…” ifade edilmiştir.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 20, 24, 37.sınıftaki “20 Beds; mattresses; furniture, mirrors, picture frames; goods, included in this class, of wood, cork, reed, cane, wicker, horn, bone, ivory, whalebone, shell, amber, mother-of-pearl, meerschaum and substitutes for all these materials, or of plastics. (Yataklar; şilteler; mobilya, aynalar, resim çerçeveleri; ahşap, mantar, kamış, kamış, hasır, boynuz, kemik, fildişi, balina kemiği, deniz kabuğu, kehribar, sedef, lületaşı ve tüm bu maddelerin muadillerinden veya plastikten bu sınıfa dahil olan mallar.) 24 Bed throws; mattress covers; mattress toppers; fitted sheets; bed canopies; table covers; upholstery fabrics; furniture coverings of textile. (Yatak örtüsü; şilte kılıfı; alez/şilte pedi; lastikli çarşaflar; yatak kanopileri; masa örtüleri; döşemelik kumaşlar; tekstilden mobilya kaplamaları.) 37 Repair; installation services; furniture maintenance; furniture restoration; furniture repair; upholstering; upholstery repair. (Onarım; kurulum hizmetleri; mobilya bakımı; mobilya restorasyonu; mobilya tamiri; döşeme; döşeme tamiri.)” mal ve hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise 99/003743, 2002/26941, 2007/04935, 2007/04936 sayılı ve “… group … şekil”, “… motorlu taşıtlar … şekil”, “… otomotiv … şekil” ibarelerinden meydana geldiği ve dava aşamasında 109581, 165395, 165886, 99/010938, 99/015869, 99/020350, 2002/26942, 2007/15899, 2007/17260, 2007/37642, 2011/64016, 2011/64020, 2011/102769, 2011/102797, 2011/103198, 2011/103229, 2011/103332, 2011/103352, 2011/103380, T/02234 sayılı “fedaral” esas unsurlu ibarelerden meydana geldiği koruma kapsamlarında 04, 06, 07, 08, 09, 11, 12, 35, 42.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Davacı yanın TÜRKPATENT YİDK kararının iptali istemine dayanak 2007/04935 ve 2007/04936 sayılı markaların tescillerinin düştüğü, fakat davacı yanın itirazını yaptığı zaman tescili oldukları görülmekle YİDK kararının iptali açısından inceleme kapsamına alınmıştır. Davacı yanın hükümsüzlük istemine dayanak 2007/04935, 2007/04936, 99/010938, 99/015869 ve 2007/17260 sayılı markaları, dava tarihi itibari ile tescilli oldukları halde, dava sürecinde tescillerinin düştüğü, markaların yenilenmediği, incelenme tarihi itibari ile tescilli bir marka olmadıkları görülmekle inceleme kapsamına alınmamıştır. Davacı yanın 165886 sayılı markasının ise dava tarihi itibari ile tescilli olmadığı görülmekle inceleme kapsamına alınmamıştır.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka ile davacı yanın inceleme kapsamına alınan markaları karşılaştırıldığında, dava konusu markada aynı/aynı tür ve/veya benzer mal ve hizmetler ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede neticesinde, davaya konu markanın dava konusu edilen 20., 24. ve 37. sınıftaki mal ve hizmetlerinin davacı yanın bir kısım markalarında yer alan mal ve hizmetler ile aynı ve/veya benzer olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı 99/003743, 2002/26941, 109581, 165395, 165886, 99/020350, 2002/26942, 2007/15899, 2007/37642, 2011/64016, 2011/64020, 2011/102769, 2011/102797, 2011/103198, 2011/103229, 2011/103332, 2011/103352, 2011/103380, T/02234 sayılı ve “…” esas unsurlu ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu marka kelime markası olup, “…” ibaresini içermektedir. Davacı yan markaları ise kelime+ şekil unsurunu birlikte içermekle bu hali ile bileşke markalardır. Davacı yan markalarında ortak unsur “…” ibaresini içeren şekil ve “…” ibaresidir. Davaya konu marka kelime markası olup, “…” ibaresini içermektedir. Davacı yan markaları ise kelime + şekil unsurunu birlikte içermekle bu hali ile bileşke markalardır. Davacı yan markalarında ortak unsur “…” ibaresini içeren şekil ve “…” ibaresidir. Görsel olarak yapılan karşılaştırmada, davaya konu markanın kelime markası olduğu beyaz zemin üzerine tek satıra gelecek şekilde, siyah tonlarda “…” ibaresini içerdiği, davacı yan markalarında “…” ibaresini içeren şekil ile birlikte, aynı yazı karakteri ile “…” ibarelerinin yer aldığı, davacı yanın t/02234 sayılı markası hariç ibarelerin kırmızı tonlarda olduğu, 2002/26941 sayılı markanın farklı bir şekilde kompozisyon edildiği, bir kısım davacı yan markalarında “group”, “motorlu taşıtlar”, “otomotiv” ibarelerinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
İşitsel benzerlik açısından yapılan karşılaştırmada davaya konu markanın yazıldığı gibi okunması halinde “..” şeklinde okunacağı, davacı yanın markalarında yer alan ortak unsur olan ibarenin ise “…” şeklinde okunacağı, vurgunun ilk ve orta hece üzerinde toplandığı, işitsel olarak farklı olan “ra”/“ral” hecesinin ibarenin geneline bir etkisinin olmadığı, bu hali ile “…”/ “…” ibarelerinin okunuşlarının çok yakın olduğu, davacı yan markalarında yer alan diğer unsurların ise bu benzerlik derecesini düşürmeye yetmediği kanaatine varılmıştır.
Davalılardan TÜRKPATENT, “…” ibaresinin İtalyancada “kaymak, sürçmek, yastık kılıfı” gibi anlamlara geldiğini beyan ettiği, “…” ibaresinin ise “Federasyon durumunda birleşmiş olan.” olduğu, federasyon ibaresinin ise “savunma ve dış politika alanında dayanışma amacıyla birden fazla devletin bir birlik devleti içinde birleşmesi, aynı alandaki çeşitli kuruluşları bir arada toplayan dayanışma birliği” anlamlarına geldiği, davacı yanın bir kısım markalarında yer alan “group”, “motorlu taşıtlar”, “otomotiv” ibarelerinin ise belli bir ayırt ediciliğe sahip olmadıkları, markaların karşılaştırılmasında bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında; taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan yapılan inceleme kapsamında, her ne kadar davaya konu markanın anlamının davacı yan markalarının anlamından farklı olduğu görülmüşse de, İtalyanca dilinin Türkiye’de yaygın olarak kullanılmadığı, genel olarak halk nezdinde “…” ibaresinin anlamının bildiğinin söylenemeyeceği, diğer taraftan özellikle işitsel ve görsel olarak “…” ile “…” ibaresinin birbirlerine yakın olduğu, davacı yanın markalarında yer alan şekil unsurunun ise ayırt edici nitelikte olmadığı, keza davacı yan markalarında yer alan diğer ibarelerin de yan unsur olarak sayılması gerektiği, bu hali ile taraf markaları arasında benzerlik bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, işaretler arasındaki benzerlik değerlendirmesi, markanın türüne, yani şekil markası, sözcük markası, ses markası veya bunların karması olup olmamasına göre birçok farklı faktör açısından yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak tespit edilebilmektedir. Benzerliğin tespiti, markanın türüne göre farklı unsurları esas almayı da gerektirebilmektedir. Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında taraf markaları arasındaki görsel, işitsel ve anlamsal benzerlikler ile bütünsel algıda oluşan benzerlik nedeniyle ortalama tüketici/alıcı kitlesinde taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde bile bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma ve yanılgı yaşama tehlikesinin mümkün olabileceği ifade edilebilir. Diğer bir deyiş ile; Taraf markalarının görsel, işitsel ve/veya anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması mümkündür. Davalı yanın, dava konusu markasını gören bir tüketici, bu markayı, davacının “…” unsurlu/ibareli markasının serisi, alt markası yahut yeni bir versiyonu sanabilecektir. Somut olayda, alıcıların/tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri ve davalı markasının, davacı markaları ile bağlantılı bir marka olarak algılanması dolayısıyla tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği ve bunun da iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olarak görüleceği sonucuna varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay Somut olayda, davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu deliller içerisinde, markasının tanınmışlık düzeyine ulaştığını gösterir nitelikte, piyasa araştırması, satış rakamları, yurt içi ve yurtdışı satış ağı vb. delillere rastlanmadığı, diğer taraftan, davacı tarafından mahkememizin 2007/238E sayılı dosyası üzerinden yaptırılan tespit ile davacı yan markasının tanınmış olduğu, T/02234 sayı ile tanınmış marka siciline kaydedildiği, “…” markasının, elektrik altyapı sektörü içerisinde özellikle “şalt cihazları” açısından belli bir tanınmışlık düzeyine ulaştığının kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiş, davaya konu markanın tescili talep edilen mallarının ve hizmetlerinin yer aldığı sektör ile tanınmış markanın bulunduğu sektörün birbirinden farklı olduğu, davalı tesciline konu mobilyalar, yataklar, ev dekorasyon ürünleri, ev tekstili ürünleri ile bu ürünleri tamiratı, bakımı ve döşemecilik hizmetleri açısından, davacı marka sahibinin davaya konu markanın tescilinden zarar görme veya itibarında zarar meydana gelme ihtimaline dair bir kanaatin oluşmadığı, aynı kanaatin davalı yanın tescil talebi ile davacı şirket markalarına yanaşacağı açısından da gerçekleşmediği, dosyada da bu yönde bir delilin bulunmadığı, davacı yanın tanınmış marka korumadan da yararlanamayacağı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde, davanın kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4- Asıl ve Birleşen davada alınması gereken 161,40 TL haçtan peşin alınan 88,50 TL harçtan düşümü ile 72,90 TL bakiye karar harcının davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 3.198,58 TL yargılama giderlerinin asıl ve birleşen davada davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Asıl ve birleşen davada davalıların yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 189,80.-TL
Posta Masrafı 543,08.-TL
Bilirkişi Masrafı 2.300,00.-TL
İstinaf Kar. Harcı 44,40.-TL
İstinaf Kan.Yol.Baş.Harcı 121,30.-TL
Toplam 3.198,58.-TL