Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/63 E. 2021/337 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/63
KARAR NO : 2021/337

DAVA : Marka (haksız rekabetin tespiti, haksız rekabetin men’i)
DAVA TARİHİ : 15/09/2020
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2021
DAVA:
Davacı vekili 15/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait e-ofis kırtasiye markasının 24/03/2010 tarihinden beri ticaret siciline tescilli ve yaklaşık 10 yıldır tanınmış, hemen hemen herkes tarafından bilinen meşhur bir kırtasiye markası olduğunu, müvekkiliyle aynı alanda faaliyette bulunan davalı …’in https://www…com ibaresini kullanarak müvekkilinin markası üzerinden e-ticaret yoluyla satış yaparak haksız kazanç sağladığını, müvekkilinin davalıyı defalarca uyarmasına rağmen davalının satış yapmaya devam ettiğini, ayrıca müvekkilinin davalıyı uyarması üzerine davalının kendisini haklı çıkarmak ve yaptığı haksız rekabeti örtmek için Türkpatente eofiskırtasiye adıyla marka başvurusu yaptığını, ancak davalının marka başvurusunu 35. Sınıfta yaptığını ve söz konusu maddede kırtasiye malzemelerinin satışının bulunmadığını, davalının sektörde 10 yıllık bir tecrübesi bulunmamasına rağmen web sitesinde bunu yazarak ve müvekkilinin saygınlığını ve çevresini kullanarak kazanç elde ettiğini, davalının müvekkilinin özgün markasını taklit etmesi suretiyle kırtasiye ürünlerini satışa arz etmesinin aynı zamanda TTK m.54 uyarınca haksız rekabet ortamı da oluşturduğunu, davalının web sitesinde kendisi ve ticari işletmesi hakkında gerçek dışı müşteriyi yanıltıcı açıklamalarda bulunduğunu bu durumun TTK m.55/2-a’ya göre haksız rekabette dürüstlük kuralına aykırı davranış olarak kabul edilmesi gerektiğini, davalının müvekkilinin 10 yıllık tecrübesini kendi tecrübesi gibi gösterdiğini, müvekkilinin markasını kendi markası ve unvanı gibi kullanmasının haksız rekabet yaratıp müvekkiline zarar verdiğini, müvekkilinin ticaret siciline tescilli markasına dayalı olarak yürüttüğünü ve Türkiye çapında bu faaliyetinin tanıtımı için yoğun çaba ve emek sarf ettiğini, davalının ise bu çabaların üzerine haksız oturduğunu, davalının https://www…com internet adresinden müvekkilinin marka ismini kullanarak kırtasiye malzemeleri ve ilgili malzemelerin satışını gerçekleştirdiğini, ayrıca trendyol gibi alışveriş sitelerinde de e-ofis kırtasiye adını kullanarak satış yaptığını, TTK m.52 uyarınca müvekkiline ait olan e-ofis kırtasiye isminin kullanılmasının yasaklanması, elde edilen tecavüz sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat dahil tüm talep ve dava haklarının saklı tutularak davalının müvekkilinin markasını kullanmasının https://www…com sitesinden ve başka alışveriş sitelerinden tespit edilip satışının durdurulması talep edilerek ihtiyati tedbir, haksız rekabetin tespiti, internet sitelerinden satışın durdurulması, https://www…com sitesinin kullanımının engellenmesi ve kapatılması, davalının kullanımlarının engellenmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şahıs vekili cevap dilekçesinde özetle, … Kitap Kırtasiye Limited Şirketi ilgili web sitesinin iletişim sayfasında şirket unvanı olarak kendi unvanını yazdığını, davacının adını kullanarak kazanç elde etmek isteyen bir kişinin şüphesiz şirket unvanı kısmına da davacı şirketin unvanını yazması gerektiğini, ancak böyle bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkilin “e ofis kırtasiye” markasını kendi adına tescil ettirmek amaçlı işlem yapmasına da hukuki bir engel bulunmadığını, bu markanın daha önce tescil edilmiş bir marka olmadığını, müvekkilinin tescilli 35. Sınıftan yapmasının nedeni TÜRKPATENT sınıflandırma listesinden de anlaşılacağı üzere alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetlerinin bu sınıfta yer almasından kaynaklandığını, davacının ticaret unvanı E-OFİS ibaresi ile başlıyor olmasına rağmen davacıya ait bir internet adresi dahi bulunmadığını, kendi şirketinin adını taşıyan bir domaine sahip olmadığını, davacının internet üzerinden satış yapmadığı ve yerel bir kırtasiye olarak çalıştığı, hatta fotokopi ağırlıklı bir çalışma sisteminin olduğunu, haksız kazanç elde etme gayretinde olan tarafın davacı olduğunu, davacının tescilli bir markası bulunmadığını, … KİTAP Kırtasiye Limited Şirketinin kullanımda olmayan “https://www.eofiskırtasiye.com” internet adresini kullanmak amacıyla satın alarak bu siteden satış yapmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, bu internet sitesinde bulunan “sektördeki 10 yıllık tecrübesini modern çağın bir gerekliliği olan E-ticaret alanına taşıyan firmamız” ibaresi de herhangi bir dürüstlük kuralına aykırılık veya haksız rekabet teşkil etmediğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve ortadan kaldırılması istemlerinden ibarettir.
Davalıya ait marka:
17/02/2020 başvuru tarihli … sayılı “… kırtasiye+şekil” ibaresinden oluştuğu, 35.sınıftaki ““SINIF KODU 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Müzik aletleri ve kutuları Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Tuz. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiasını kapsadığı tespit edilmiştir.
Bilindiği gibi haksız rekabet 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK m. 54 f.2’de “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” biçiminde haksız rekabet oluşturan fiiller genel olarak belirtilmiştir. TTK m. 55’de ise başlıca haksız rekabet halleri örnekseme metodu ile belirtilmiştir. Madde düzenlemesinde belirtilen başlıca haksız rekabet halleri; “dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar (kötüleme, avantaj sağlama, hakkı olmayan unvanları, meslek, derece ve sembolleri kullanma, karıştırılmaya neden olma, karşılaştırma ya da üçüncü kişiyi benzer yollarla öne geçirme, tedarik fiyatının altında fiyatla satışa sunma yoluyla aldatma, gerçek değer hakkında yanıltma, karar verme özgürlüğünü sınırlama, nicelik ve nitelikte yanıltma, hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanın açık olmaması, tüketici kredilerine ilişkin açık beyanda bulunmamak, yanıltıcı sözleşme formüllerini kullanmak), sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, iş şartlarına uymamak, dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartlarını kullanmak” olarak belirtilmiştir. Kısaca değinilen 6102 sayılı TTK hükümlerine göre haksız rekabetten söz edilebilmesi için üç koşulun varlığı aranır: Haksız rekabetten söz edilebilmesi için her şeyden önce rekabetin iktisadi alana ilişkin olması gerekir. Bir başka değişle, konusu gelir olmayan yani gelir sağlama faaliyetiyle ilişkili olmayan rekabet TTK anlamında haksız rekabete sebebiyet vermez. İkinci olarak; haksız rekabet yarattığı öne sürülen fiilin iyi niyet kurallarına aykırılığı bulunmalıdır. Kaynağını Medeni Kanun’un 2’nci maddesindeki genel hükümden alan iyi niyet kuralının varlığı veya yokluğu her olayın özelliğine göre tespit edilecektir. Hukukumuzda iyi niyetin varlığı esastır, bu nedenle kötü niyet kanıtlanmalıdır. Ancak kötü niyetin varlığı her zaman delillerle kanıtlanamayacağından, özellikle fikri hak ihlalleri, iltibas gibi hallerde mahkeme tacirin basiretli olması gerektiği kuralını da dikkate alarak kötü niyetin varlığına kanaat getirebilir. Haksız rekabetin üçüncü şartı ise ekonomik çıkarların zarar görmesidir. İyi niyet kurallarına aykırı hareket neticesinde kişi zarar görmeli veya zarar görme tehlikesi içinde bulunmalıdır. Kanaatimizce bu zarar haksız rekabet neticesinde müşteri kaybı gibi husule gelen maddi zarar olabileceği gibi itibar kaybı gibi gayrı maddi zararı da kapsamalıdır. Diğer taraftan haksız rekabet için kusur şartı bulunmamaktadır (ARKAN, Sabih, Ticarî İşletme, s.306, KARAYALÇIN, Yaşar, Ticari İşletme Hukuku, s.453, AYHAN, Rıza, ÇAĞLAR, Hayrettin, ÖZDAMAR, Mehmet, Ticari İşletme Hukuku, s.234). Bununla birlikte failin kusurlu davranıp davranmadığı, haksız rekabet nedeniyle açılabilecek davaların belirlenmesinde önem taşır. Bu kapsamda TTK’ya göre tespit, men ve haksız rekabet sonucu oluşan durumun ortadan kaldırılması için dava açılmasında kusur şartı aranmazken, haksız rekabet nedeniyle tazminat istenebilmesi için kusurun varlığı aranmaktadır. Modern haksız rekabet hukuku temelde rekabete dayalı ekonomik düzeni korumayı amaçladığından, haksız rekabetten söz edilebilmesi için fail ile mağdur arasında rekabet ilişkisinin bulunması şart değildir(ARKAN, Sabih, age, s.306, AYHAN, Rıza, ÇAĞLAR, Hayrettin, ÖZDAMAR, Mehmet, age, 234). Dolayısıyla uğraş alanları farklı olan tacirler arasında da haksız rekabet oluşabilir. Nitekim Kanunun gerekçesinde belirtildiği gibi haksız rekabet hükümleri “hukuka uygun/saf/dürüst” ve “bozulmamış” rekabeti tüm katılanların menfaatine olacak şekilde sağlar. Bu bağlamda haksız rekabet hükümlerinin amacını bildiren TTK m.54/1’de ki “Haksız rekabete ilişkin aşağıdaki hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.” Düzenlemesinde “katılanlar” şeklinde çok geniş bir sözcüğün kullanılması ile haksız rekabete ilişkin kuralların rakipler arası ilişkilere özgülenmesi yolu kapatılmış ve tüm katılanlar ile rekabet hukukunun ünlü üçlüsü olan ekonomi, tüketici ve kamu kastedilmiştir.
Bu ilkeler kapsamında somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından haksız rekabet yarattığı iddia edilen ilk fiil: davalının https://www…com isimli web sitesindeki “Sektördeki 10 yıllık tecrübesini modern çağın bir gerekliliği olarak E-ticaret alanına taşıyan firmamız” şeklinde açıklamasıdır. Davacı taraf söz konusu açıklamanın TTK m.54 ve TTK m.55/1 (a) bendinin ikinci alt bendindeki “Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek” şeklindeki düzenleme kapsamında haksız rekabet fiili olarak değerlendirilmesi gerektiğini iddia etmektedir.
Uyuşmazlık ile ilgili TTK m.55 f.1 (a) bendinin ikinci alt bendi düzenlemesi, hükmün gerekçesinde de belirtildiği gibi, gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlarda bulunan kişinin kendini veya üçüncü kişiyi rekabette avantajlı duruma getirmek fiilini haksız rekabet hallerinden biri olarak düzenlemiştir. Avantaj sağlama hükümde rekabette öne çıkarmak şeklinde ifade edilmiştir. Ancak hüküm kapsamında öne geçirmenin övme veya üstünlük belirtici şekilde olması gerekmez; gerçek dışı veya yanıltıcı olması yeterlidir. Diğer taraftan gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalar incelenirken, hedef kitlenin ve somut olayın özellikleri dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda yapılan incelemede; davalı sitesindeki beyanın “Sektördeki 10 yıllık tecrübesini modern çağın bir gerekliliği olarak Eticaret alanına taşıyan firmamız” şeklinde olduğu, buna karşılık davacının, davalının sektörde 10 yıllık tecrübesinin olmadığını ve ticaret sicil gazetesinde böyle bir firmanın bulunmadığını beyan ettiği tespit edilmiştir. Davalı sitesinde firma resmi adı olarak davacı tarafından sunulan çıktıda …, bilirkişi tarafından yapılan tespitte ise … Kitap Kırtasiye Ticaret Limited Şirketi gözükmekte olup, söz konusu kişilerin sektördeki tecrübelerini gösterir herhangi bir delil dava dosyasında bulunmamaktadır. Dava dosyası içeriğinde …’in veya … Kitap Kırtasiye Ticaret Limited Şirketi’nin kırtasiye sektöründe 10 yıllık tecrübesinin olup olmadığını ispatlayan delil olmadan yukarıdaki beyanın doğruluğunu veya yanlışlığını belirlemek ve dolayısıyla bu beyanın davalının kendisini rekabette avantajlı duruma getirmek için yapılıp yapılmadığını tespit etmek mümkün olmadığından dava dosyası kapsamında davalının söz konusu beyanının haksız rekabet yaratıp yaratmadığı konusunda herhangi bir kanaate ulaşılamamıştır.
Diğer taraftan davacı vekili davalının, davacının sektördeki 10 yıllık tanınmışlığından yararlanarak haksız kazanç elde ettiğini, bu durumun ise TTK m.55/1 (a) bendinin beşinci alt bendindeki “Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,” fiili kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu iddia etmektedir. Ancak TTK m.55/1 (a) bendinin beşinci alt bendi hükmü karşılaştırmalı reklama ilişkin fiilleri düzenlemekte olup, davalı web sitesinde davacı dâhil başkalarıyla dürüstlük kuralına aykırı veya diğer bir deyişle haksız karşılaştırmalı reklam yapıldığına ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalı sitesindeki kullanımların TTK m.55/1 (a) bendinin beşinci alt bendindeki karşılaştırmalı reklam kapsamında dürüst rekabete aykırı olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşmıştır.
Davacının haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ettiği son husus davalının, müvekkilinin ticaret siciline tescilli markasından haksız yararlanması, müvekkilinin emek ve harcamalarının üzerine haksız oturmasıdır. Söz konusu husus TTK m.55/1 (a) bendinin dördüncü alt bendinde “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” biçiminde düzenlenmiştir. Uyuşmazlık ile ilgili bu düzenleme, mülga TTK’da ki iltibas hükmünün yeniden ifade edilmesidir. Bu bağlamda eski kanun kapsamında söz konusu olan iltibas yeni kanunda karıştırılma halini almıştır. Nitekim kanun hükmünün gerekçesinde de bu husus açıkça belirtilmiştir. Ayrıca düzenleme fikri mülkiyete ilişkin hükümler ile haksız rekabete ilişkin hükümlerin kümülatif olarak uygulanmasına izin vermektedir. Diğer bir deyişle fikri mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan kişilerin özel düzenlemeler yerine haksız rekabetin bu genel düzenlemesi kapsamında haklarının korunmasını talep etmesi mümkündür. Öte yandan tescilsiz markalarında söz konusu hüküm kapsamında korunması imkanı bulunmaktadır. Somut olayın bu kapsamda incelenmesi neticesinde; davalının ticaret siciline tescilli markasından bahisle haksız rekabet iddiasında bulunduğu tespit edilmiştir. Davacının iddialarına mesnet gösterdiği Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 24/03/2010 tarihli nüshasında yer alan kayıt ise davacı …’nin kuruluşuna ilişkin şirket kuruluş kaydı olup, söz konusu kayıtta davacının tescilsiz markasına ilişkin bir düzenleme, tescil veya kayıt bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle dava dosyası içeriğinde davacının e-ofis kırtasiye ibaresini ticaret unvanının dışında markasal nitelikte kullandığını ve davacının markasının yaklaşık 10 yıldır tanınmış, hemen hemen herkes tarafından bilinen meşhur bir kırtasiye markası olduğunu ispatlar herhangi bir delil bulunmamaktadır. Buna karşılık davalının e-ofis kırtasiye ibaresi kullanımı ise ticaret unvanı kullanımı değil alan adı olarak ve web sitesi içeriğinde yer alan tescilsiz marka kullanımıdır. Üstelik davalı web sitesinde firma resmi adı olarak davacı tarafından sunulan çıktıda …, bilirkişi tarafından yapılan tespitte ise … Kitap Kırtasiye Ticaret Limited Şirketi gözükmekte olup söz konusu ticaret unvanları dahi davacı ticaret unvanından farklıdır. Ticaret unvanı ve marka farklı hukuki düzenlemelere tabi, farklı amaçları olan, iki farklı hukuki müessese olup bunların birbirlerinin yerine ikame edilmesi veya somut delillerle ispatlanmadan bunlar arasında karıştırılmanın doğduğunu iddia etmek mümkün değildir. Diğer bir deyişle ticaret unvanı tescili sahibine markasal bir hak vermediği gibi markanın tescil edilmesi veya tescilsiz kullanılması da sahibine ticaret unvanı açısından bir hak sağlamamaktadır. Dava dosyasında ise davacı ticaret unvanı ile davalı tescilsiz markası arasında karıştırılma ihtimali olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığı gibi aralarındaki farklılık nedeniyle ticaret unvanı ile markanın kendiliğinden karıştırılmaya yol açtığını ileri sürmek imkanı da bulunmamaktadır. Nitekim davacının iddialarına mesnet gösterdiği TTK m.52 iki ticaret unvanı açısından uygulama bulacak bir hüküm olup söz konusu hükümden hareketle davacının ticaret unvanının davalının tescilsiz marka kullanımı engelleyeceğini ileri sürmek mümkün değildir. Açıklanan nedenle, dava dosyası içeriğinde davacının markasının yaklaşık 10 yıldır tanınmış, hemen hemen herkes tarafından bilinen meşhur bir kırtasiye markası olduğunu ispatlar herhangi bir delil olmadığı gibi davacının ticaret unvanının, davalı tescilsiz markası ile karıştırılma ihtimali yarattığını ispatlayan herhangi bir delilin de bulunmadığı, somut delillerle ispatlanmadan davacının alan adının ve web sitesi içeriğinin davacı ticaret unvanı veya tescilsiz markası ile karıştırma yarattığının iddia edilemeyeceği ve dolayısıyla dava dosyası kapsamında davalının kullanımlarının davacı ticaret unvanı ve davacı tescilsiz markası ile haksız rekabet yarattığı iddiasının ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı için 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/10/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.