Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/50 E. 2021/425 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/50 Esas – 2021/425
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/50
KARAR NO : 2021/425

DAVA :Türkpatent YİDK kararının İptali,
DAVA TARİHİ : 15/02/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2021
ASIL DAVA:
Davacı vekili 15/02/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde … sayılı “… yapı mimarlık mühendislik müşavirlik turizm sanayi ve ticaret aş” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin 2016/87895, 2010/63218 sayılı ve “… inşaat”, “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen reddi ile 37. Sınıftaki mal ve hizmetlerin çıkartılmasına karar verildiğini, bu ret kararına karşı davalının yeniden inceleme taleplerinin TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak kısmen kabul edilerek 42. Sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin reddine karar verildiğini, oysa markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak yüksek derecede benzer olduğu yönündeki YİDK değerlendirmesinin hatalı olduğunu, taraf markalarında “…” ibaresinin ortak olarak yer alıyor olmasının başvuru kapsamındaki hizmetler bakımından tek başına karıştırılma/ilişkilendirilme sonucuna yol açmayacağını, müvekkili şirket marka başvurusunun 42. sınıfa giren “Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi hizmetleri” yönünden de tesciline karar verilmesi gerektiğini, taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkili şirket markasının karma nitelikte bir marka olduğunu, mavi renkli elips dairesinin içerisine özel karakteristik harflerle, müvekkilin ticaret unvanında da yer alan ve ilk olarak “Y” harfinin kuyruğu sola doğru kaydırılmış şekilde, yine mavi renk ile karakterize edilmiş olarak ve bu harfin hemen üstüne turuncu renk ile ve yine özel karakteristik bir yazım şekli ile büyük harflerle “F” harfinin yerleştirildiğini, dairenin hemen altına, yine, turuncu renk ile müvekkili şirketin ticaret unvanının büyük harfler ile “… YAPI MİMARLIK MÜHENDİSLİK MÜŞAVİRLİK TURİZM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.” şeklinde konumlandırılarak karakterize edildiğini, davalı şirket adına tescilli “…” ibaresini içeren markalarda ise “…” ibaresinin yanına “YAPI” ve “İNŞAAT” kelimelerinin yerleştirildiğini, “… İNŞAAT” markasının davalı şirketin diğer markasından farklı olarak mavi ve yeşil renklerde “Piramit Şekli”nin birlikte yerleştirilerek karakterize edildiğini, “…” ibaresinin “aydınlık, parlaklık” anlamına geldiğini, davalı şirket tarafından yaratılmış orijinal bir kelime olmadığını, ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, taraf markalarının görsel, fonetik ve kavramsal bakımdan hitap ettiği ortalama alıcı kitlesi nezdinde yaratacağı bütünsel izlenimin farklı olduğunu, müvekkili şirketin marka başvurusunun emtia listesinin 42. sınıftaki hizmetlerden oluştuğunu, itiraza mesnet markaların emtia listesinin 7, 36 ve 37. sınıf mal/hizmetleri kapsadığını, markalar arasında sınıfsal benzerliğin bulunmadığını, davalı şirketin kullanım ispatı için sunduğu belgeler arasında 42. Sınıf: “Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi” hizmetlerinde kullanıma ilişkin hiçbir belge bulunmadığını, müvekkili şirketin marka başvurusunda kötü niyeti bulunmadığını belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kararın yerinde olduğunu; taraf markalarının esas unsurlarının “…” ibaresi olduğunu, ortalama tüketicilerin markaları karıştırabileceklerini, markalardaki diğer tali unsurların yeterli ayırt ediciliği sağlamadığını, taraf markalarının genel izlenimlerinin oldukça benzer olduğunu, davalı şirketin “… Yapı-… İnşaat” ibareli markaları ile davacı şirketin “… Yapı” ibareli markasında “… YAPI” ibarelerini görecek ortalama tüketicilerin yanılabileceğini, markalarda kullanılan şekil unsurlarının yeterli farklılık sağlamadığını, taraf markalarını benzer emtialar üzerinde görecek tüketicilerin kolaylıkla seri marka yanılgısına kapılabileceklerini, markaların farklı olduğunu algılasalar bile marka sahibi firmaların aynı olduğu yanılgısına kapılabileceklerini, bu nedenle çekişme konusu hizmetlerin başvuru markası kapsamından çıkartıldığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun yıllardır inşaat sektöründe “…” markasıyla faaliyet gösterdiğini, ticaret unvanının ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu markanın ve müvekkili şirket markalarının da çekirdek unsurunun “… Yapı” olduğunu, davacı şirketin markaya eklediği “…” ibaresinin “… Yapı” ibaresinin kısaltması olduğunu, bu durumun benzerliği daha da kuvvetlendirdiğini, markaların fonetik ve yazılış olarak neredeyse aynı olduğunu, tarafların inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacı şirket logosu ile müvekkili şirket logolarının da benzer olduğunu, davacı şirketin marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkili şirketin piyasadaki ünü ve tanınırlığı üzerinden menfaat sağlamak amacıyla, kasti olarak “… Yapı” ibaresini marka olarak tescil ettirildiğini, davacı şirketin dava konusu marka başvurusu öncesinde de “… Yapı” ibaresini kullandığını, davacı şirketin bu eylemleri ile ilgili tecavüzün durdurulması ve önlenmesi, zararın tazmini talepli dava açıldığını, davacı şirket yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı şirket yetkilisinin ceza dosyasında verdiği savunmada “… Yapı” markasının müvekkili şirket tarafından kullanıldığını bildiklerini beyan ettiğini, müvekkili şirket tarafından aynı YİDK kararına karşı Ankara 2. FSHHM … E. sayılı dosyası dava ikame edildiğini, dosyaların birleştirilmesini talep ettiklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin … sayılı “… Yapı Mimarlık Mühendislik Müşavirlik Turizm Sanayi ve Ticaret AŞ” ibareli marka başvurusunun yayımına müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazlar neticesinde dava konusu markanın kısmen tescil edildiğini, YİDK kararının SMK m. 6/1 ve m. 6/9 uyarınca usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin uzun yıllardır inşaat sektöründe “…” markasıyla faaliyet gösterdiğini, ticaret unvanının ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkili şirketin piyasadaki ünü ve tanınırlığı üzerinden menfaat sağlamak amacıyla, kasti olarak “… Yapı” ibaresini marka olarak tescil ettirildiğini, davalı şirketin dava konusu marka başvurusu öncesinde de “… Yapı” ibaresini kullandığını, davalı şirketin bu eylemleri ile ilgili tecavüzün durdurulması ve önlenmesi, zararın tazmini talepli dava açıldığını, davalı şirket yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı şirket yetkilisinin ceza dosyasında verdiği savunmada “… Yapı” markasının müvekkili şirket tarafından kullanıldığını bildiklerini beyan ettiğini, davalı şirket yetkilisi hakkında dava konusu haksız fiile ilişkin yargılama neticesinde cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, davalı tarafın kötü niyetli marka başvurusunun tümden reddi gerektiğini, itiraza konu marka ile müvekkili şirket markalarının arasında benzerlik olduğunu, iltibasa yol açma ihtimalinin yüksek olduğunu, dava konusu markanın ve müvekkili şirket markalarının da çekirdek unsurunun “… Yapı” olduğunu, davalı şirketin markaya eklediği “…” ibaresinin “… Yapı” ibaresinin kısaltması olduğunu, bu durumun benzerliği daha da kuvvetlendirdiğini, markaların fonetik ve yazılış olarak neredeyse aynı olduğunu, tarafların inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı şirket logosu ile müvekkili şirket logolarının da benzer olduğunu, müvekkili şirket adına kayıtlı markalar arasında “…” ibaresini içerir 2010 63218 sayılı “…” ibareli, 2015 81308 sayılı “… Business” ibareli, 2016 87895 sayılı “… İnşaat” ibareli, 2006 08186 sayılı “… Şekil” ibareli markası bulunduğunu, “…” ibaresinin müvekkili şirketin yoğun kullanımı sonucunda ayırt edicilik ve tüketiciler nezdinde bilinirlik kazandığını, davalı şirket marka başvurusunun müvekkili şirket markalarının serisi olarak algılanabileceğini beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, davalı şirkete ait … başvuru numaralı markanın hükümsüz kılınarak sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket markaları ile müvekkili şirket markasının benzer olmadığını, müvekkili şirket markasının karma nitelikte bir marka olduğunu, mavi renkli elips dairesinin içerisine özel karakteristik harflerle, müvekkilin ticaret unvanında da yer alan ve ilk olarak “Y” harfinin kuyruğu sola doğru kaydırılmış şekilde, yine mavi renk ile karakterize edilmiş olarak ve bu harfin hemen üstüne turuncu renk ile ve yine özel karakteristik bir yazım şekli ile büyük harflerle “F” harfinin yerleştirildiğini, dairenin hemen altına, yine, turuncu renk ile müvekkili şirketin ticaret unvanının büyük harfler ile “… YAPI MİMARLIK MÜHENDİSLİK MÜŞAVİRLİK TURİZM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.” şeklinde konumlandırılarak karakterize edildiğini, davacı şirket adına tescilli “…” ibaresini içeren markalarda ise “…” ibaresinin yanına “YAPI” ve “İNŞAAT” kelimelerinin yerleştirildiğini, “… İNŞAAT” markasının davacı şirketin diğer markasından farklı olarak mavi ve yeşil renklerde “Piramit Şekli”nin birlikte yerleştirilerek karakterize edildiğini, “…” ibaresinin “aydınlık, parlaklık” anlamına geldiğini, davacı şirket tarafından yaratılmış orijinal bir kelime olmadığını, ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, taraf markalarının görsel, fonetik ve kavramsal bakımdan hitap ettiği ortalama alıcı kitlesi nezdinde yaratacağı bütünsel izlenimin farklı olduğunu, müvekkili şirketin marka başvurusunun emtia listesinin 42. sınıftaki hizmetlerden oluştuğunu, itiraza mesnet markaların emtia listesinin 7, 36 ve 37. sınıf mal/hizmetleri kapsadığını, markalar arasında sınıfsal benzerliğin bulunmadığını, davacı şirketin kullanım ispatı için sunduğu belgeler arasında 42. Sınıf: “Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi” hizmetlerinde kullanıma ilişkin hiçbir belge bulunmadığını, müvekkili şirketin marka başvurusunda kötü niyeti bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından açılan Ankara 3. FSHHM …. E. sayılı dosya ile aynı mahiyette olan işbu dosyanın birleştirilmesi talebinde bulunduklarını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; taraf markaları arasındaki benzerlik olduğu ve bu durumun iltibasa neden olacağı iddiasının başvuru kapsamından çıkarılmayan hizmetler bakımından yerinde olmadığını, başvuru markası ile itiraza mesnet markalar arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması koşulunun sağlandığını, ancak markalar kapsamında aynı veya aynı türden mal ve hizmetler bulunması koşulunun başvuru kapsamından çıkarılmayan mallar bakımından sağlanmadığını, kötü niyet iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kötü niyet iddiasını destekler nitelikte yeterli delil sunulmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Asıl dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. Birleşen dava, TÜRKPATENT YİDK’nın … iptali ile … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir. Asıl davada YİDK kararının davacı başvuru sahibine 15/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 15/02/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış işin esasına geçilmiştir. Birleştirilen dava da YİDK kararının davacı marka vekilinine tebliğine ilişkin tebligat parçası gönderilmemiş ise de; YİDK kararının 14.12.2020 tarihinde verildiği, 14.02.2021 tarihinin pazar günü olduğu, davanın 15.02.2021 tarihinde açıldığı, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 24/11/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Asıl dava bakımından; dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler ile davalıya ait 2016/63218 sayılı marka kapsamında yer alan 37. Sınıf hizmetlerin ilişkili hizmetler olduğu, Birleşen dava bakımından; dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler ile birleşen davacıya ait markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı/aynı tür/benzer mal ve hizmetler olmadığı, Taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu, Asıl dava bakımından; taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK madde 6/1 kapsamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimali bulunduğu, Birleşen dava bakımından; dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler ile birleşen davacıya ait markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmadığı, bu nedenle taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK madde 6/1 kapsamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, gerek asıl dava bakımından gerekse birleşen dava bakımından, davaya konu YİDK kararının yerinde olduğu” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… yapı mimarlık mühendislik müşavirlik turizm sanayi ve ticaret aş” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 37. Sınıfta “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri 42.sınıftaki ” Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” mal ve hizmetlerden oluştuğu, davalının itiraza mesnet markaları ise 2016/87895, 2010/63218 sayılı ve “… inşaat”, “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 07, 36, 37. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, asıl dava bakımından taraf markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler, ayniyet taşımamakla birlikte, davacıya ait markanın kapsamında yer alan 42 . Sınıf “Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi.” hizmetler, davacıya ait 2016/63218 sayılı marka kapsamında yer alan “37. Sınıf: İnşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” ile ilişkili hizmetlerdir. Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler yönünden SMK m. 6/1’de sayılan “emtiaların aynı ya da benzer olması” şartının sağlandığı sonucuna ulaşılmıştır. Birleşen dava bakımından; Davalının birleşen davaya konu olan 42. Sınıf: “Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” davacının gerekçe olarak gösterdiği markalar kapsamında yer almamaktadır. Davacıya ait markalar, 07, 36 ve 37. Sınıf mal ve hizmetleri kapsamaktadır. Taraf markalarında yer alan mal ve hizmetler aynı/ aynı tür olmadığı gibi, aralarında benzerlik/ ilişkilendirilme ihtimali de bulunmamaktadır. Taraf markaları kapsamındaki mal ve hizmetler, kullanım amacı ve doğası farklı, rekabet halinde olmayan mal ve hizmetler olup, aynı işletme tarafından üretilmesi beklenen mallar/verilmesi beklenen hizmetler değildir. Sonuç olarak; mal ve hizmetler arasında benzerlik veya ayniyet bulunmamaktadır. Dolayısıyla, dava konusu davalıya ait marka kapsamında yer alan hizmetler ile davacı markalarında yer alan mal ve hizmetler, birbiri ile ilişkilendirilebilir emtialar olarak değerlendirilmemiş ve sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler yönünden “emtiaların aynı ya da benzer olması” şartının sağlanamadığı kanaatine varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… yapı mimarlık mühendislik müşavirlik turizm sanayi ve ticaret aş” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… inşaat”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır. Görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olacaktır. Kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.
Kavramsal (anlamsal) benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Kelime markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer kavramlara (anlamlara) karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir.
Davaya konu marka başvurusu, şekil ve kelime unsurlarını birlikte içeren kompozit bir markadır. Dava konusu markanın kelime unsuru, başvuru sahibi şirketin aynı zamanda ticaret unvanı da olan “… YAPI MİMARLIK MÜHENDİSLİK MÜŞAVİRLİK TURİZM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.” ibaresidir. Kelime unsurunun tamamı büyük harfle, sarı renkle ve standart bir yazı karakteri ile yazılmıştır. Kelime unsurları, iki satıra bölüştürülmüş olup, kelime unsurunun üstünde, bir daire içinde karakteristik bir yazı karakteri ile yazılmış “F” harfi konumlandırılmıştır. Dava konusu edilen markada yer alan “YAPI MİMARLIK MÜHENDİSLİK MÜŞAVİRLİK TURİZM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.” kelimeleri, markanın kullanılacağı mal ve hizmetler bakımından tanımlayıcı nitelik arz etmekte olup, ayırt ediciliğe katkı sağlayan unsurlar değildir. Bu nedenle dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmiştir. “…” kısaltmasının “… YAPI” ibaresine atıf yapar niteliği nedeniyle, bu ibarenin, markayı, itiraz sahibine ait “…” ibareli markalardan uzaklaştırmaya yetmediği değerlendirilmiştir. Benzer şekilde, dava konusu markada ayrıca “F” ibaresinin karakterize yazılmış bir şekilde, “şekil” unsuru da yer almakta ise de bu ibare de “…” ibaresinin baş harfi olup, “…” ibaresine atıf yapmaktadır. Bu nedenle başvuruda yer alan renkli şekilde oluşturulmuş logo görünümlü “F” harfinin işitsel, görsel, kavramsal ve ortalama tüketicide bırakacağı genel algı itibariyle başvuruyu redde dayanak markadan ayırt etmeye yetmediği sonucuna ulaşılmıştır.
İtiraz sahibi şirkete ait markalar da yine kelime ve şekil unsurlarını içeren kompozit markalardır. “…” ibareli marka lacivert-gri renkler ile oluşturulmuş iken, “… inşaat” ibareli marka mavi-yeşil renkler ile oluşturulmuştur. ”…” ibaresi, itiraz sahibi şirket markalarında büyük harflerle yazılmıştır. Türk Dil Kurumu online sözlüğünde, ”…” ibaresi ”Parlaklık, aydınlık. Canlılık. Güç kuvvet” anlamlarını taşımaktadır. Kelime anlamı itibariyle, markanın kapsamında yer alan mal ve hizmetler bakımından, ilişki kurulabilecek bir anlam olmaması nedeniyle, ”…” ibaresinin ayırt edici niteliğinin yüksek olduğu değerlendirilmiştir. ”…” ibaresi Farsça bir kelime olup, yazıldığı gibi okunan, tek hece üç harften oluşan kısa olarak nitelendirilmesi mümkün bir markadır. İtiraz sahibi şirkete ait markaların ortak unsuru ”…” ibaresi olup, bu ibare aynı zamanda markaların esaslı unsurudur. Markalar kapsamında ”yapı, inşaat” gibi ibareler bulunmakta ise de bu ibareler, tanımlayıcı nitelik taşıyan ve marka vasfı bulunmayan ibarelerdir. Dolayısıyla, markaların ayırt ediciliklerine katkı sağlamamaktadır. “…” ibaresinin, dava konusu markanın esaslı unsuru markasının tek unsuru olması, dava konusu başvurunun ise esaslı unsurlarından biri olması nedeniyle, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus; ortalama düzeydeki halk nezdinde bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurulmasıdır. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir. Tüketicinin iki işaret arasında doğrudan ya da kaynakları bakımından idari – iktisadi bir ilişki kurma yanılgısına düşmesi iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olacaktır.
Karıştırılma olasılığının değerlendirmesi, inceleme konusu markaların görsel, işitsel veya kavramsal benzerliği bakımından, markaların ayırt edici ve baskın unsurları özellikle göz önüne alınarak, markaların bütünsel olarak ortaya çıkardıkları izlenim esasında yapılmalıdır. İnceleme konusu malların veya hizmetlerin ortalama tüketicilerinin markaları algılayış biçimi, karıştırılma olasılığına yönelik genel değerlendirmede belirleyici rol oynar. Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları ve davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak global (bütünsel) olarak yapılmalıdır. Bunun yanı sıra değinilmesi gereken bir diğer husus da hedef tüketici kitlesidir. Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Yukarıdaki hususlar dâhilinde somut uyuşmazlığa bakıldığında, gerek asıl dava gerekse birleşen dava bakımından dava konusunu oluşturan hizmetlerin, çok çeşitli hizmet gruplarından oluştuğu tespit edilmekle birlikte, “mühendislik hizmetleri, tasarım hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, kalite standartlarının belgelenmesi” gibi hizmetlerin nitelik olarak bilinçli tüketici kesimine hitap ettiği, tüketicilerin günlük ihtiyaçlarına yönelik hizmetler olmaması nedeniyle, üzerinde araştırma yapılarak hizmeti satın alma eyleminde bulunulduğu, ucuz olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan bu hizmetler bakımından, tüketici kesiminin bilinç düzeyinin yüksek olduğu düşünülmektedir.
Sonuç olarak, asıl dava bakımından; taraf markaları arasında sınıfsal olarak benzerlik bulunduğu, zira mühendislik, mimarlık gibi hizmetler ile inşaat hizmetlerinin birbirini tamamlama, aynı anda tüketiciye sunulma, dağıtım kanallarının ortaklığı nedeniyle aralarında ilişki bulunduğu, her ne kadar ilgili tüketicinin bilinç düzeyi yüksek olarak belirlenmişse de, “…” ibaresinin, her iki taraf markasında esas unsuru oluşturduğu, “…” ibaresi anlamı olan bir kelime olmakla birlikte, uyuşmazlığa konu mal ve hizmetler bakımından herhangi bir ilişkisi bulunmadığı, bu nedenle ayırt ediciliği yüksek bir ibare olduğu, başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin başvuru markasını, itiraz sahibine ait markalardan uzaklaştırmak yerine “… YAPI” ibaresinin baş harflerinden oluştuğu izlenimi yarattığı ve “… YAPI” markasına atıfta bulunması nedeniyle ayırt ediciliğe katkı sağlamadığı, taraf markalarının ortak olarak “…” ibaresini esas unsur olarak içermeleri karşısında aralarında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik oluştuğu, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davalıya ait marka ile davacının başvuru konusu markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması, ortalama tüketicilerin davalı markasından edindiği izlenimi davacı başvurusuna aktarabilecek olması, tüketicinin iki ayrı marka ile karşı karşıya kaldığını fark etse dahi her iki markanın da aynı iktisadî veya idarî kaynağa ait olduğu yanılgısına düşebilecek olması karşısında, markaların birbiri ile karıştırılma tehlikesi bulunması nedeniyle, somut olay bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu kanaatine varılmıştır. Birleşen dava bakımından, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmakla birlikte, markalar arasında emtia benzerliği bulunmadığından markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
A-1-Asıl davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
B-1–Birleşen davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/12/2021