Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/389 E. 2022/404 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/389 Esas – 2022/404
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/389
KARAR NO : 2022/404

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 24/12/2021
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2022
DAVA:
Davacı vekili 24/12/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2020/61968 sayılı “… … hotel” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin 2016/39626 sayılı ve “… … hotels group” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulüne karar verilerek başvurunun reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddine karar verilerek başvurunun reddine karar verildiği, oysa müvekkilinin, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda 29/08/2008-11569 tarih ve sayı ile “… … Hotel …” unvanı ile almış olduğu turizm işletme belgesi ile faaliyette bulunduğunu, v Müvekkilinin, 2008 yılından bu yana markayı kullanmakta olduğunu, müvekkiline ait marka ile davacıya ait redde mesnet marka arasında iltibas ihtimali bulunmadığını, “…” ibaresinin, herkesin aklına gelebilecek ve kullanılabilecek çok genel bir ibare olduğunu, “…” ibaresini içeren çok sayıda tescilli marka bulunduğunu, v Sadece benzer unsurların ön plana çıkartılarak inceleme yapılmasının yanlış olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yayınlanan Marka İnceleme Kılavuzu’nda markanın tüm unsurlarının birlikte yarattığı bütüncül izlenimin dikkate alınmasının gerektiğinin belirtildiğini, kurum tarafından tesciline izin verilen markaların, müvekkiline ait markadan daha fazla benzer olduğunu, tek harfin bile farklılığının farklı çağrışımlar bırakabileceğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu davanın haksız olduğunu, davalıya ait marka ve davacıya ait markanın esaslı unsurunun “…” olduğunu, markaların aynı seriden algılanacak olması sebebiyle karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davalıya ait “… HOTEL GROUP” markasının ana, “… … HOTEL” markasının ise şube olarak algılanacağını, davalının verdiği bir lisans kapsamında markanın kullanıldığının düşünüleceğini, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunu, başka marka başvuruları ile ilgili verilmiş kararların emsal teşkil etmeyeceğini, beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın haksız ve hukuki dayanaktan eksik olduğunu ve reddinin gerektiğini, davanın süresinde ikâme edilmediğini ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, markalar arasında karıştırılmaya sebebiyet verecek ölçüde benzerlik mevcut olduğunu, “…” ibaresinin, uzun yıllardır müvekkili tarafından kullanıldığını, markaların aynı firma bünyesinde olduğunun düşünüleceğini, markanın tescili halinde müvekkiline ait markaya tecavüz teşkil edileceğini, davacının, markanın 2008 yılından bu yana kullanıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, “…” ibaresinin, müvekkili tarafından maruf hale getirildiğini, turizm işletme belgesinde “… … HOTEL …” ibaresinin yer aldığın ancak “… … HOTEL” ibaresi için marka başvurusunda bulunulduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davacı başvurusu olan 2020/61968 sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 03/12/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 24/12/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 24/10/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca: davaya konu markaların düşük seviyeli görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik taşıdığı, 2. 6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca: Heyetimizce yapılan inceleme sonucunda “…” ibaresini içeren ve “konaklama hizmetleri” üzerinde bir başka firma adına tanınmış marka olarak tescil edilen “…” markasının bulunması, yine “…” ibaresini çekişme konusu hizmetlerde -bu meyanda başkaca hizmetlerde de- kullanan pek çok kişi/firmanın da bulunması karşısında anılan ibarenin ayırt edici gücünün düşük olduğu, davaya konu marka başvurusu ile davalı muterize ait markalar arasında düşük seviyeli benzerlik bulunsa da, “…” ibaresinin çekişme konusu hizmetlerde sıklıkla farklı firmalarca kullanılagelmesi karşısında markalarda bulunan sair unsurların ayırt ediciliği sağlayıp sağlamadığına bakılmasının gerektiği, bu doğrultuda davalıya ait markada bulunan “… … hotels group+şekil” şekli ve davacıya ait marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin markalar arasında ayırt ediciliği sağlayacağı kanaatine varılmakla 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “… … hotel” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 41, 43. sınıftaki “41 Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markanın “… … hotels group” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 36, 37, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalıya ait markanın tescil sınıfları ile davacıya ait davaya konu marka başvurusunun başvuru sınıflarının tüm hizmetler bakımından ayn olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… … hotel” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… … hotels group” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının davaya konu olan markası siyah zemin üzerine, herhangi bir şekil ve renk unsuru içermeyen “… … HOTEL” ibaresinden oluşan kelime markası olduğu görülmüştür. Yapılan inceleme sonucunda, markada yer alan “HOTEL” ibaresinin, tescil sınıfları bakımından herkesin kullanımına açık bir ibare olduğu, bir başka anlatımla, sunulacak hizmeti tanımladığı görülmekle markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Redde mesnet olan marka ise; davalıya ait markanın, üstte altın renkli figüratif unsur ve altında yine aynı renkli ancak küçük puntolu “…” ibaresi ve “R” harfinin çizgisiz halinden oluşan bütünsel bir şekil unsuru, altında özel yazı karakteriyle yazılmış “…” ibaresi ve altında “HOTELS GROUP” ibaresinden oluşan kompozisyon marka olduğu görülmüştür. Markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markalarda ortak unsur “…” kelimesi olduğu, davaya konu ve itiraza mesnet markada ek ibarelerin yer alması ayırt ediciliği yüksek ve farklı bir ibare oluşturmadığı, markaları birbirinden yeterince uzaklaştırmadığı, davaya konu olan “… … hotel” ibaresi ile karşılaşan tüketicinin bu ibareyi redde mesnet marka ile ilişkilendirebileceği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, davaya konu olan marka ile davaya mesnet gösterilen markaların mal ve hizmetlerin aynı olduğu, davacı ile davalı markalarındaki esas unsurun “…” olduğu, markalardaki ek ibarelerin markaları yeterince uzaklaştırmaya yetmemesi nedeniyle SMK md. 6/1 anlamında çekişme konusu emtialar bakımından iltibas tehlikesinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Her ne kadar bilirkişi heyeti markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı yönünde görüş belirtmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.216 tarih ESAS NO: 2014/11-696 KARAR NO: 2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi gerekli olduğundan, raporun aksi yönde taraf markaları arasında mal ve hizmetler bakımından emtia ayniyeti/benzerliği şartının gerçekleştiği, karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali koşullarının somut olayda bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdikleri için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/11/2022