Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/377 E. 2022/167 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/377 Esas – 2022/167
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/377
KARAR NO : 2022/167
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2021
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022
DAVA:
Davacı vekili 14/12/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2017/116598 sayılı ve “… …” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… çimento” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın kısmen reddedildiğini, davalının bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından kabul edilerek başvuru hakkındaki kısmi ret kararının kaldırılmasına karar verildiği, oysa Müvekkili şirketin fabrikanın temellerinin atılmasıyla 1966 yılında kurulduğunu, … Çimento Grubun bünyesinde faaliyet gösteren müvekkilinin çimento taşımacılığı ve buna bağlı sektörlerde faaliyet gösterdiğini, … Çimento Grubun 50 yıllık bir geçmişe sahip bu alanda ülkenin lider firması konumunda olduğunu, müvekkilinin 1987 yılında 3. Çimento değirmenini kurarak 180 ton/saat kapasiteli Çimento Değirmen’in kurulmasıyla üretim hacminin arttığını ve sektörde lider konuma yükseldiğini, 1997 yılında Otomatik Gemi Yükleme Özellikleri ile Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen yer altı tüneli ve boru konveyör aracılığıyla 1400 ton/saat kapasiteli çimento ve klinkerin otomatik olarak gemiye yüklenmesine imkân veren sisteme geçildiğini, bahse konu alanlarda çimento ve beton harçlarının taşımacılığı faaliyetlerinin ise …-… firması üzerinden yürütüldüğünü, … Çimento Grubunun ilk yarıda yüzde 82’ye ulaşan ihracatla dünyaya tek noktadan en büyük çimento sevkiyatını gerçekleştiren firma konumunda olduğunu, Türkiye’nin en büyük çimento ihracat pazarı olan ABD’ye 2019’da Türkiye’den yapılan toplam çimento ihracatının yüzde 45’ini tek başına yaptığını, ayrıca müvekkili şirketin 2019’da global deniz taşımasına konu (seaborne) yaklaşık 160 milyon tonluk uluslararası çimento/klinker ticaret miktarının yüzde 2’sini tek başına karşıladığını, müvekkili şirketle ilgili yapılan ve ekte sunulan gazete haberlerinin (EK-1) müvekkilinin sektörel bazda liderliğini kanıtladığını, davalıya ait marka ile müvekkilinin markası arasında iltibas ve karıştırılma tehlikesi bulunduğunu, markaların görsel, işitsel ve kavramsal açıdan benzerlik gösterdiğini, davalı markasının müvekkili şirketin tescilli markası ile aynı sınıftaki ürün ve hizmetler için tescil edilmek istendiğini, müvekkiline ait “… …” ibareli markasının 19 / 35 / 37 / 39 / 40 sınıflarda tescilli olduğunu, davalı markasının 6769 sayılı Kanunun 5/1(ç) maddesi hükmüne aykırı bir şekilde tescil edildiğini, müvekkil şirketin markası ile davalı markasının çekirdek unsurunda “…” ibaresinin ortak olduğunu, her iki markada da aynı/aynı türdeki mal veya hizmetler olan 19 / 35 ve 39. Sınıflarla ilgili olarak tescile konu olduğunu, davalı markasında kullanılan “… ÇİMENTO” ibaresinin markanın tasviri noktasında hecelendiğinde bile tamamen birbirine eşdeğer ifadeler olduğunu, ayırt edicilik katmadığı gibi esasında müvekkili şirketin verdiği hizmetleri hedef aldığını, müvekkili şirketin halihazırda … Şirketler Grubuna dâhil olarak faaliyet yürütmekte olduğunu ve hem sektörel bazda değerlendirildiğinde bu alanda lider konumda olduğunu, bu noktadaki iltibas halinin sadece müvekkili …-… firması ile değil aynı zamanda … Şirketler Grubu açısından da bir ihlal oluşturabileceğini, çünkü davalı markanın … Şirketler Grubu’na ait …-… markası ile ihlal oluşturmakta olduğunu, bu noktada sektöründeki bir numara olan müvekkil firmaların markalarıyla dolaylı olarak iltibas oluşturarak … Şirketler Grubu açısından iltibasa sebebiyet verdiğini, bu noktada davalı markanın müvekkilinin markası ile ve müvekkilinin markasının dâhil olduğu şirketler grubunun devamı şeklinde algılanmasının mümkün olduğunu, itiraza konu marka başvurusunda esas olan ve öne çıkan “… ÇİMENTO” ibaresi olduğunu, bunun da müvekkilinin hem faaliyet yürüttüğü çimento sektörüne “… …” esas unsurunun ise müvekkilinin markasına işaret ettiğini, müvekkili şirketin “… …” markası ile Yapı Malzemeleri, Kara, Deniz Taşımacılığı Sektöründe faaliyet gösterdiğini, itiraza konu başvurunun itiraz eden müvekkili adına Türkiye’de mal ve hizmet sınıflandırmasına ilişkin geçerli tebliğin ve Nice Listesi’nin 19, 35 ve 39. Sınıflarında yer alan mallar ve hizmetlerde tescilli markası “… …” ibaresinin çok benzeri olan … ibaresini esas ve bütün unsur olarak ihtiva ettiğini, karşıt markanın yani … ÇİMENTO ibaresinin asli unsurunun … ibaresi olduğunu, markada tali unsur konumunda bulunan “ÇİMENTO” ibaresinin başvuruya konu mal/hizmetler göz önüne alındığında doğrudan ürün ve/veya hizmeti işaret ettiğinden ve bu gerekçeyle de markanın ayırt edici karakterine herhangi bir şekilde katkıda bulunamayacağından, benzerlik incelemesinin … ve … ibareleri için yapılması gerektiğini, “… …” ibaresi ile “…” ibaresinin görsel, işitsel ve telaffuz bakımından büyük benzerlik içerisinde olduğunu, … unsuru müvekkilinin markası ile birlikte ele alındığında …’ın müvekkili adına tescilli bulunan markadan yalnızca “M” harfinden sonra gelen “N” harfinin çıkartılmak suretiyle oluşturulmuş olduğunu, bu önemsiz farklılığın ortalama tüketicinin bu iki markayı neredeyse aynı şekilde algılamasını engelleyemeyeceğini, söz konusu markanın tescil edilmesi durumunda … ÇİMENTO markasının müvekkili firmanın devam markası gibi algılanabileceğini, ortalama tüketicinin kolaylıkla markaları karıştırmasına yol açabileceğini, müracaatı yapılan başvurunun “… …” ibaresi dikkate alınmak suretiyle oluşturulduğu konusunda herhangi bir şüphe bulunmadığını, tüketicinin başvuru sahibinin markası ile karşılaştığı takdirde söz konusu ibarenin “… …” anlamına geldiği hususunda bir yanılgı yaşamayacağını ve büyük ihtimalle söz konusu markayı müvekkili şirketin markalarının seri markası olarak değerlendireceğini, hal böyleyken dava konusu markanın tescil ettirilmesinin de müvekkiline ait “… …” esas unsurlu markalar ile iltibas yaratacağından söz konusu müracaatın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin “… …” ibaresi üzerinde gerçek ve üstün hak sahipliğinin mevcut olduğunu, müvekkilinin markası ile ayniyet derecesinde benzer bir markanın tescili ile koruma altına alınmasının mümkün olmadığını, davalı Kurum tarafından hazırlanan Marka İnceleme Kılavuzunda fonetik veya yazılış olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olan markaların tesciline cevaz verilmeyeceğinin, markaların kelime unsurlarındaki ayırt ediciliğin, bir hece veya harfle basit bir fark oluşturarak sağlanamayacağının, önemli olanın markaların özellikle kulak ve gözde bıraktıkları tesirler bakımından ayırt edici nitelikte olmaları olduğunun ifade edildiğini, davalı markanın müvekkilinin markasından “N” harfi çıkarılarak oluşturulmuş bir marka olduğunu, davalı markasının müvekkili şirketin markası karşısında ayırt ediciliği bulunmaması sebebiyle başvurunun reddinin gerektiğini, markanın gerçek hak sahibinin o markayı ilk kez ortaya koyan ve ona ayırt edicilik kazandıran kişi olduğunu, müvekkili şirkete ait “… …” markasının sektöründe ve potansiyel müşteriler nezdinde ayırt edicilik gücüne sahip olduğunu ve bu sektörde faaliyet gösteren herkes tarafından bilindiğini, … ÇİMENTO markasıyla faaliyette bulunulduğunda davalı markadan hizmet alan tüketicilerin müvekkiline ait marka ve müvekkilinin aidiyetinin bulunduğu … Şirketler Grubu ile iş yaptığını düşüneceğini, müvekkilinin sektördeki bilinirliği baz alınarak tüketiciler nezdinde bundan faydalanmanın amaçlandığını, müvekkili şirkete ait “… …” ibareli marka başvurusunun kavramsal açıdan iltibas oluşturacak nitelikte benzer olduğunu, dava konusu marka başvurusunun müvekkiline ait markanın sonuna “ÇİMENTO” ibaresi eklenerek oluşturulduğunu, bu ibarenin markaya ayırt edicilik katmadığını, müvekkilinin çimento alanında Türkiye’de lider konumda olduğunu, hem çimento üretiminde hem beton harcı gibi hususlarda sektörde en çok bilinirliğe sahip şirket konumunda olduğunu, “… ÇİMENTO” markasının ayrı bir marka olduğu anlaşılsa dahi, tüketici nezdinde bunu müvekkil şirket menşeinden geldiği ve markalar arasında ilişki olduğu düşünülmesinin dahi iltibas için yeterli olduğunu, potansiyel müşterilerin prensip olarak kelime markalarının başlangıç kısımlarına daha fazla önem verdiğini, “… ÇİMENTO” ibareli markanın müvekkilinin markasıyla haksız rekabet oluşturduğunu, dava konusu “… ÇİMENTO” markasının kötü niyetli olarak yapıldığını, başvuru sahibi davalı tarafından başka bir ifade seçme olanağı mevcutken müvekkiline ait olan ve tescilli olduğu mallar ve hizmetler ile bağlantılı olarak piyasada kullanılmakta olan “… …” markasının iltibas yaratacak düzeyde benzerinin kullanılmasıyla bu orijinal markayı esas ve bütün unsur olarak çağrıştıran bir işaretin tercih edilmesinin iltibas ve haksız rekabet ihtimalinin tezahürü olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… çimento” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu ve reddine karar verilmesi gerektiğini, YİDK kararının usule ve yasaya uygun olduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 6/1 maddesi kapsamında markalar arasında iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunmadığını, davaya konu olan diğer davalının başvuru markası ile davacının iltibas tehlikesi bulunduğunu ileri sürdüğü itiraz markası karşılaştırıldığında başvuruya konu marka ile iddialara mesnet marka arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığı gibi diğer davalının başvuru markası ile davacı markasının görsel bakımdan birbiriyle kıyaslanamayacak kadar farklı olduğunu, diğer davalının markası “… ÇİMENTO + ŞEKİL” ibaresinden oluşmaktayken, davacı yanın itiraz markasının ise “…-… + ŞEKİL” ibaresini içeren şekil markasından oluştuğunu, davalı markasının fonetik yapısı, şekli ve yazı karakterinin markaya özgün bir karakter kazandırdığını, markayı farklılaştırdığını, söz konusu markanın kelime, anlam, şekil ve renk kombinasyonlarından oluşan özgün bir tasarıma sahip olduğunun ortada olduğunu, markadaki kullanılışı göz önüne alındığında genel görünümü doğrudan doğruya değiştiren baskın ve ayırt edici şekil ve renk unsurlarının incelemede göz ardı edilemeyeceğini, bu sebeplerle davacı markası ve davalı markasıyla karşı karşıya kalan ortalama dikkat ve özene sahip tüketici kitlesi üzerinde markaların aynı ticari kaynaktan geliyor olduğu izleniminin uyanmasının mümkün olmadığını, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, markalar arasında karşılaştırma yapılırken davacı tarafın yaptığı şekilde, diğer farklı unsurları görmeksizin markaların bölümlere, hecelere veya harflere kısaca parçalara ayırarak inceleme yapılmasının bütünlük ilkesine aykırı olduğunu, davacı iddiasının aksine ilgili tüketicilerin davalı “… çimento” ibaresini parçalara bölerek “…-…” ibareli davacı markasına ait olduğunu düşünmesinin makul ve beklenebilir olmadığını, zira her iki taraf markasının ilk bakışta farklı işletmelere ait iki farklı marka olduğunun ilgili tüketici kitlesi tarafından algılanacağını, aynı, benzer, seri marka olarak markaların algılanmasının bütünsellik ilkesi kapsamında mümkün olmayacağını, ilgili tüketicilerin markalarda yer alan farklılıklar nedeniyle iki farklı marka karşısında bulunduğunu derhal ilk bakışta hiçbir araştırma yapmasına gerek kalmaksızın anlayacağını, markaların farklı bir genel görünüm içerisinde tüketiciye sunulduğunu, kullanılan ibareler göz önüne alındığında markaların görsel, işitsel ve anlamsal açıdan iltibasa neden olacak düzeyde benzer olmadığının görüleceğini, davalı markası ile davacı markası arasında ilgili tüketicilerin ilişki kurmasının mümkün olmadığını, ortalama tüketici kitlesinin konu hakkında makul düzeyde bilgilenmiş özenli ve dikkatli kişiler olduğunu, iki marka arasındaki belirgin farklar karşısında tüketicilerin iki farklı marka karşısında olduklarının farkına varabileceğini, markaların farklı üreticilere ait markalar olduklarını anlayabileceğini ve bu nedenle üreticileri arasında idari veya ekonomik bir bağ kurmayacaklarını, başvuru markasının bir bütün olarak görülmesi gerektiğini, tüm unsurları ile birlikte oluşturduğu algı değerlendirilerek sonuca varılması gerektiğini, başvuruda yer alan farklılıklarla birlikte dava konusu markanın genel izlenimi davacı markasından kolaylıkla farklılaştığını, tüketici algısında oluşacak intibanın davacının itirazına dayanak markası ile ilişki kurulamayacak derecede farklılaştığını, ilgili tüketiciler tarafından dava konusu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen davacı markasının bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen ve birbirinden farklı markalar olarak algılanacağını, davalı ile itiraza gerekçe olarak gösterilen davacı markasının bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dâhil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığını ve markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6(1) maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davaya cevap vermemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … başvuru numaralı “… çimento” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 14/10/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 14/12/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 26/04/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davalıya ait marka başvurusuna konu işaret ile davacı markası arasında 6769 sayılı SMK’nun 6/1 maddesi anlamında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacının tanınmışlık iddiasının yeterli bilgi ve belge ile ispatlanamadığı, yukarıdaki tüm tespit ve değerlendirmeler kapsamında, iptali istenen 12.10.2021 tarih ve … sayılı YİDK kararının yerinde olduğu şeklinde değerlendirme yapılabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır …” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “… çimento” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 19, 35, 39.sınıftaki “19 Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. 35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 39 Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2017/116598 sayılı ve “… …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 19, 35, 37, 39, 40.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalıya ait dava konusu markanın kapsamındaki 19. Sınıf “biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları.” 35. Sınıf iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 39 Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri.” 39. sınıf “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri.” emtialarının davacı markaların kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olarak yer aldığı tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… çimento” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır. Görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olacaktır. Kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.
Anlamsal benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Kelime markalarının anlamsal benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer anlamlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının anlamsal benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir.
Davalıya ait marka başvurusunun yeşil zemin üzerine büyük harflerle yazılmış “… çimento” ibarelerinden ve bu ibarelerin hemen altında beyaz renkte yazılmış büyük Ç harfiyle çevrelenmiş dünya görselinin yer aldığı, davacıya ait markanın ise Ç harfinin üst kısmı uzatılmış şekilde … … ibaresinden oluştuğu, “…” ve “…” ibareleri arasında noktanın yer aldığı, markalar arasında “….” harflerinin ortak olarak bulunmasından kaynaklı sınırlı bir benzerlik olduğu görülmekle birlikte, davacıya ait markada ilaveten “N” harfinin de bulunduğu, bununla birlikte davalıya ait markada “ÇİMENTO” ibaresinin yer aldığı ve figüratif unsura yer verildiği, markaların kökü itibariyle her iki markanın da “…-” harf dizilimi ile başladığı, söz konusu dizilimin ön ek olarak özellikle inşaat sektöründe çimento üretimi/faaliyeti ile uğraşan farklı firmalar tarafından yaygın şekilde marka kompozisyonunda kullanıldığı, TÜRKPATENT veritabanında yapılacak kısa bir araştırma ile belirtilen durumun kolaylıkla tespit edilebileceği, (Örn: ….), bu bağlamda “…-” ön ekinin ilgili sektöre dâhil mallar bakımından ayırt ediciliğinin düşük olduğu, markaların ihtiva ettikleri unsurlar itibariyle görsel açıdan birbirinden yeterli ölçüde uzaklaştığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali oluşturabilecek düzeyde benzerlik olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıdaki tüm değerlendirmeler ve tespitler ışığında, ihtilaf konusu malların/hizmetlerin (özellikle inşaat malzemeleri) daha ziyade profesyonel ve uzmanlaşmış tüketici kesimine hitap ettiği, söz konusu ürünler bakımından ilgili tüketici kesiminin dikkat düzeyinin görece yüksek olduğu; incelenen somut olay bakımından konu ele alındığında ise her ne kadar markalar arasında “…” harflerinin ortak olarak bulunmasından kaynaklı sınırlı düzeyde bir benzerlikten bahsedilse de, yukarıda da ifade edildiği üzere markaların kökü itibariyle her iki markanın da “…-” harf dizilimi ile başlaması ve söz konusu dizilimin ön ek olarak özellikle inşaat sektöründe çimento üretimi/faaliyeti ile uğraşan farklı firmalar tarafından yaygın şekilde marka kompozisyonunda kullanılması hususu dikkate alındığında markalar arasında ortak konumda bulunan “…-” ön ekinin ilgili sektöre dâhil mallar bakımından ayırt ediciliğinin düşük olduğu ve ilgili piyasada faaliyet gösteren herkes tarafından kullanılabileceği, markalar arasında kalan kısımlar açısından farklılıklar da bulunduğu, dikkat düzeyi düşük olmayan tüketicilerin taraf markalarını birbiriyle karıştırmayacakları, zira tüketicilerin bu ürünleri satın alırken gerekli dikkat ve özeni gösterecekleri, ilgili tüketiciler tarafından dava konusu marka ile davacı markasının bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen ve birbirinden farklı markalar olarak algılanacağı, yukarıda belirtilen tüm hususlar ışığında markalar arasında 6769 sayılı SMK’nun 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali ortaya çıkmayacağı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçta düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalı vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/06/2022