Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/36 E. 2021/321 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/36
KARAR NO : 2021/321

DAVA : Türk Patent YİDK Marka Karar İptali
DAVA TARİHİ : 02/02/2021
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 23.09.2021

DAVA:
Davacı vekili 02.02.2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “… MATEMATİK”, “… MATEMATİK … … …”, “… OKULLARI+şekil” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibaresini 16 ve 41.sınıflarda marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 13.09.2019 tarihli kararı ile SMK madde 5/1-ç gereğince 41.sınıf hizmetler yönünden reddine ve kalan 16.sınıf emtialar yönünden Resmi Markalar Bülteninde ilanına karar verildiği; karara davalı şirket tarafından itiraz edildiği ve YİDK’nın 22.11.2019 tarih ve … sayılı kararı ile davalı şirket itirazının reddine karar verildiği; markanın kalan emtialar yönünden ilanına ise davacı şirket tarafından SMK madde 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 gereğince itiraz edildiği; Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 14.04.2020 tarihli kararı ile davacı şirket itirazının SMK madde 6/1 gereğince haklı bulunarak davalı şirket marka başvurusundan 16.sınıfta yer alan “Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar” mallarının çıkarılarak kalan mallar yönünden tescil işlemlerinin devamına karar verildiği; bu kararın yeniden incelenmesi taleplerinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkili şirketin 31.08.2015 tarihinde T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan izinler alınmak kaydı ile her türlü eğitim ve öğretim kademesine cevap vermek üzere özel okullar, etüt merkezi ve öğretim kursları işletmek ve öğrencilerini yüksekokul ve üniversitelere hazırlamak için kurulduğunu; müvekkili şirketin Gaziantep ilinde T.C. Milli Eğitim Bakanlığı izni kapsamında … markası altında ve alt markalar yaratmak suretiyle faaliyet göstermekte olduğunu; davacı şirketin … kök kelimesinin esas
unsurunu oluşturduğu … … Özel Eğitim Hizmetleri Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi unvanını da kurulduğu 2015 yılından bu yana aralıksız şekilde ve fiili olarak kullanmakta olduğunu; davalı şirketin ise davacı şirketin ilk marka tescil başvurusundan bir buçuk yıl sonra … ibaresinin 41.sınıfta tescili için 2016/50534 sayılı marka başvurusunda bulunduğunu; söz konusu marka başvurusunun hükümsüzlüğü için Anadolu 2. FSHHM’nin … E. sayısı ile dava ikame edildiğini; söz konusu dosyada alınan bilirkişi raporunda davalının öncelikli hak sahibi olduğuna dair iddiaların dosyadaki deliller ile desteklenmediği, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu ve … markasının her türlü mallar ve hizmetler yönünden hükümsüzlük koşulunun oluştuğunun mütalaa olunduğunu; davacı şirket tarafından Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyasında da delil tespiti isteminde bulunulduğunu ve dosyada alınan bilirkişi raporunda taraf markalarının kullanımının iltibas yaratabileceğinin mütalaa olunduğunu; davalı şirketin davacı şirketin 17.04.2019 tarihli ve 2019/39280 sayılı 41.sınıfta … Okulları ibareli marka başvurusunu yaptığı gün içinde aynı sınıfta “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını; söz konusu başvuruya davacı şirket tarafından itiraz edildiğini; ancak itirazın nihai olarak TÜRKPATENT YİDK tarafından dava konusu 02.12.2020 tarih ve … sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine işbu davanın açıldığını; davacı şirketin markalarının kapsadığı hizmetlerle davalı şirketin başvurusu kapsamında kalan hizmetlerin benzer olduğunu; davacı şirketin … esas unsurlu markayı 2011 yılından bu yana kullanmakta olduğunu; bu konuda dosyaya sunulan delillerin bu durumu açıkça gösterdiğini; müvekkili şirketin ticaret unvanını da 2015 yılından bu yana markasal şekilde aralıksız ve fiili olarak kullanmakta olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru işlem safahatını açıklamış, tarafların markalarının kapsamlarındaki emtiaların benzer olmadığını ve bu nedenle de markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını; SMK madde 6/3 kapsamında yapılan itirazın incelemesinde ise sunulan delillerin davacı şirketin söz konusu ibareyi marka olarak başvurunun tarihinden önce ciddi biçimde kullanılageldiğini gösterir nitelikte bilgi ve belgeleye rastlanmadığını; kötüniyetin somut deliller ile ispatlanmadığını; dava konusu kararın yerinde olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirketin davalının marka başvurusundan çıkarılmasını talep ettiği emtiaların Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile başvurudan çıkarıldığını; kalan emtiaların davacının markalarının kapsamında yer almadığını; davacı şirketin 2015 yılında kurulduğunu ve 2011 yılında söz konusu ibarenin kullanımının mümkün olmadığını; davacı tarafça eskiye dayalı kullanım iddiasına dair sunulan belgelerin delil kabiliyetinin bulunmadığını; davacı şirketin markalarının başkaca unsurlar içermesi nedeni ile … ibaresinden kaynaklı benzerliğin kabulünün mümkün olmadığını; davalı şirketin 2016/50534 sayılı ve … ibareli markasının bulunduğunu; bu markanın müstakil bir biçimde eğitim ve öğretim hizmetleri kapsamında koruma altına alındığını; davacı şirketin markalarının ise … matematik, … matematik … … … şeklinde olduğunu; davalı şirketin bu nedenle dava konusu marka başvurusunda bulunduğunu; söz konusu 2016/50534 sayılı ve … ibareli davalı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin dava ikame edilmiş olmakla birlikte kararın kesinleşmediğini ve bu nedenle de davacının davalıya oranla … ibaresi üzerinde üstün hak sahibi olduğunu söylemenin mümkün olmadığını; davacı şirketin davaya dayanak göstermiş olduğu markalardan 2019/39280 sayılı markanın davalının itirazları kapsamında reddine karar verildiğini, bu konuda verilen kararın iptali için davacı tarafından açılan davanın Ankara 3. FSHHM’nin … E. sayısı ile derdest olduğunu, davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan davaların birleştirilmesinin gerektiğini; savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 04.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, 03.02.2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … sayılı “… MATEMATİK”, “… MATEMATİK … … …”, “… OKULLARI+şekil” ibareli markanın, davalı şirketin … sayılı “…+şekil” ibareli başvurusu yönünden SMK’nın 6/1, 6/5, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirketin 17/04/2019 tarihinde”…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 16, 41.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 13.09.2019 tarihli kararı ile SMK madde 5/1-ç gereğince 41.sınıf hizmetler yönünden reddine ve kalan 16.sınıf emtialar yönünden Resmi Markalar Bülteninde ilanına karar verildiği; karara davalı şirket tarafından itiraz edildiği ve YİDK’nın 22.11.2019 tarih ve … sayılı kararı ile davalı şirket itirazının reddine karar verildiği; markanın kalan emtialar yönünden ilanına ise davacı şirket tarafından SMK madde 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 gereğince itiraz edildiği; Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 14.04.2020 tarihli kararı ile davacı şirket itirazının SMK madde 6/1 gereğince haklı bulunarak davalı şirket marka başvurusundan 16.sınıfta yer alan “Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar” mallarının çıkarılarak kalan mallar yönünden tescil işlemlerinin devamına karar verildiği; bu kararın yeniden incelenmesi taleplerinin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 29.07.2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Somut olayda iltibas tehlikesinin oluşmadığı, Tanınmışlığın ispat olunmadığı, Eski dayalı kullanım/gerçek hak sahipliği iddiasının ispat olunmadığı, Ticaret unvanına dayalı hak iddiasının koşullarının oluşmadığı, Kötüniyetin ispat olunmadığı,” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında dava konusunu oluşturan çekişmeli 16.sınıftaki “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” malların bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise … sayılı “… MATEMATİK”, “… MATEMATİK … … …”, “… OKULLARI+şekil” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 41.sınıftaki hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki çekişmeli 16.sınıftaki emtianın davacıya ait itiraza gerekçe markaların kapsamında yer alan 41.sınıftaki hizmetler ile aynı veya benzer mal/hizmetler olmadığı tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.

Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…+şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı … sayılı “… MATEMATİK”, “… MATEMATİK … … …”, “… OKULLARI+şekil” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davalı şirketin dava konusu marka başvurusu, kelime ve şekil unsurlarından oluşmaktadır. Söz konusu markanın kelime unsuru … ibarelerinden oluşmakta olup bu kelimeler büyük harflerle yazılı bulunmaktadır. Ayrıca davalı marka başvurusunda mavi ve kırmızı renklerden oluşmuş şekil unsuru yer almaktadır. Davacının adına tescilli markalarına bakıldığında, markaların kelime, şekil ve çeşitli kompozisyonlardan oluştuğu görülmektedir. Davacının markalarında genel olarak kırmızı, siyah ve beyaz renkler kullanılmıştır. Davacının 2014/90297 sayılı markası, … MATEMATİK ibaresinden oluşmaktadır. Söz konusu ibare, dikdörtgen içerisine konumlandırılmış olup R harfi dairesel şekil içine alınmıştır. Bu durum bilindiği üzere, İngilizcedeki registered kelimesinden yola çıkılarak oluşturulmuş R harfi ile markanın bulunduğu ülkede tescilli olduğu anlamına atıf yapacak şekilde oluşturulmuştur. Davacının bir diğer markası olan 2016/68641 sayılı marka ise, … MATEMATİK … … … ibarelerinden oluşmaktadır. Söz konusu ibareler yine siyah kırmızı renk ile boyalı dikdörtgen içine konumlandırılmıştır. Markada, … MATEMATİK ibareleri ön planda yer almış, … … … ibareleri ise yatık yazım karakteri ile daha küçük puntoda kaleme alınmıştır. Davacının üçüncü markası olan henüz tescil edilmemiş ancak başvurusu yapılmış markası 2019/39280 sayılı marka ise … ibaresinin ön plana çıkarıldığı OKULLARI ibarelerinin ikincil planda yer aldığı bir kompozisyon ile tablodaki şekille oluşturulmuştur. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde her iki taraf markasında yer alan … ibaresinin ortak olduğu ancak bu kelimenin yanına eklenen MATEMATİK, OKULLARI ibarelerinin 16 ve 41.sınıf mal ve hizmetler yönünden ayırt edici gücünün zayıf olması nedenleri ile … ibaresinden kaynaklı olarak
markaların sesçil ve anlamsal olarak benzer olduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar markaların genel kompozisyonları ve şekil unsurları farklı olsa da kelime unsurlarının markalarının görsel unsurundan daha ziyade tüketici algısında yer alması nedeni ile şekilsel farklılıkların markaları ayırt etmeye yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Kaldı ki, davacının 2019/39280 sayılı markası … OKULLARI ibareleri ihtiva etmekle davalı marka başvurusu ile aynı kelime unsurlarından oluştuğu görülmüştür. Sonuç olarak markaların benzer olduğu değerlendirilmektedir.
Davalının dava konusu marka başvurusu 16.sınıf malları kapsamakta iken davacının adına tescilli markaları ise 41.sınıf hizmetleri kapsamaktadır. Dolayısı ile taraf markaları arasında mal ve hizmet ayniyeti ya da benzerliğinin olmadığı kanaatine varılmıştır.
Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması”dır. Öğretide karıştırma ihtimali “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın, daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır.
Karıştırılma, iki işaret arasındaki şekil, ses ve anlam benzerliğinden veya genel görünümünden (toplu intibadan) veya … içine girmekten veya çağrıştırmadan doğabilir. Karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı incelemesi yapılırken başvurulan yöntemlerden biri de işaretlerin toplu olarak bıraktıkları izlenimdir.
Öte yandan bir mal ve/veya hizmetin potansiyel alıcıları, tüketicileri arasında iki ayrı işletmeye ait mal veya hizmetin aynı işletmeden kaynaklandığı ya da bu mal veya hizmetlerin farklı işletmelere ait olduğu fark edilse bile, markalar ya da işletmeler arasında bir bağlantının bulunduğu yönünde bir algının ortaya çıkması ihtimali halinde de karıştırma ihtimalinin varlığından söz edilmektedir.
İltibasın varlığının tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak şu ilkeler ortaya konmaktadır: Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, Çağrıştırma, Bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurlarıdır.
Yukarıda taraf markalarının benzer olduğu kanaati belirtilmiş olmasına rağmen markaların kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olmadığı kanaati belirtildiği için somut olayda iltibas tehlikesinin oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Zira iltibas tehlikesi ilgili mevzuatta aranan şartların kümülatif bir şekilde gerçekleşmesi koşuluna bağlıdır. Markaların kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olmaması halinde iltibas tehlikesinin oluşması mümkün bulunmamaktadır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise, davacı şirket dosyaya delil olarak davacı şirketin kuruluş belgeleri, Markaların devir belgeleri, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı kayıtları ve kurslar için verilen izinler, Faaliyet gösterilen kursların fotoğrafları, Davalı şirketin 41.sınıfta tescil ettirdiği 2016/50534 sayılı ve 07.06.2016 tarihli … markasının kayıtları, …. E. sayılı dosyası, Davacı şirketin 17.04.2019 tarihli ve …. sayılı 41.sınıfta … Okulları ibareli marka başvurusunu yaptığı gün içinde davalının … Okulları marka başvurusunu yaptığına ilişkin deliller, Davacı şirketin marka tescilinden önce de … kök ve esas unsurlu markalarını 2011 yılından bu yana kullanageldiğini ispata yönelik gazete haberleri, basılı kurs ilanları ve internet ortamında yayınlanan ilanla, Yargıtay içtihadları, Tarafların ticari defter ve kayıtları, TÜRKPATENT kayıtları, Tanık, isticvap, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin delil olarak bildirmiş ve/veya sunmuştur. Ayrıca marka işlem dosyasında ise, davacı tarafça kullanımı gösteren broşür, kurs fotoğrafı, alış ve satış faturaları, işyeri açma ve çalışma ruhsatları, genel kurul toplantı ve müzakere defterleri, tahakkuk fişleri, sicil tasdiknamesi, teklif mektubu, bilirkişi raporu sunulmuştur. Söz konusu deliller incelendiğinde, bu delillerin davacının markalarının tanınmışlığını ispata yeter düzeyde olmadığı kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak somut olayda tanınmışlığın ve buna bağlı sonuçların ispatlanmadığı kanaatine varılmıştır.
Gerçek hak sahipliği iddiası bakımından uyuşmazlığın değerlendirilmesi:
Mevzuatımızda yer alan düzenlemeler uyarınca başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilmekte veya tescil edilmiş ise hükümsüz kılınabilmektedir.
Burada söz konusu olan; tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ayırt edici nitelikteki herhangi bir işarettir. Dolayısıyla bu kullanıma dayalı üstün bir hakkın varlığı, işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasına bağlıdır. Ticaret sırasında kullanma, marka hukukuna özgü kullanma suretiyle gerçekleşir.
Tescilsiz bir işaretin korunmasını sağlayan ve nispi ret nedenine konu teşkil eden durum, işaretin itiraz eden tarafından daha önceki bir tarihten beri kullanılmakta olması ve bu kullanım neticesinde işaret ile kaynağı arasında nispeten bir aidiyet kazandırılmış olmasıdır. Yani, bir markanın tescil başvurusundan önce, bu işaret bir başkası tarafından oluşturulmuş ve kullanma neticesi ayırt edici nitelik kazandırılmışsa, bu hakka dayanarak sonraki tescil engellenebilir.
Bu nedenle tescilsiz kullanım ile kast edilen husus, öncelik hakkının işareti ilk defa alelade bir şekilde kullanan kişiye ait olması demek değildir. Başka bir ifadeyle mevzuat anlamında aranan ayırt edicilik, markasal etki doğurmayan veya oldukça sınırlı bir kitle için doğuran kullanımlar değil, tescilsiz işaretin ticari alanda kullanılması suretiyle, ilgili piyasada en azından belli bir oranda bilinir hale gelmesi ve o işareti ihdas edenle birlikte tanınır olması biçiminde anlaşılmalıdır. Ancak buradaki bilinir/maruf olma durumu ile tanınmışlık olgusu karıştırılmamalıdır. İlk kullanma suretiyle marka hakkının doğumunu sağlayan ve bu nedenle markasal etki doğuracak şekilde bir bilinirlik, markanın üzerine konulduğu emtianın hitap ettiği alıcı kitlesi tarafından tanınmaya
başlamış olması, belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinmesi biçiminde anlaşılmalıdır. Bir diğer ifadeyle, tescilsiz işaretin belirli bir çevre veya piyasa ile sınırlı bir bilinirlik düzeyine erişmesi, maddenin sağladığı korumadan istifade için yeterli görülmelidir.
Bunun yanı sıra bu kapsamda sağlanacak koruma sadece tanıtımın yapıldığı mal veya hizmetler ve bu mal veya hizmetlerle yüksek düzeyde benzerlik gösteren mal veya hizmetler ile sınırlı olacaktır. Aksi halde, yani başka mal ve hizmetler yönünden de üstün hak sağlanması halinde, marka tescilinin bir anlam ve önemi kalmayacak, bir nevi tescilsiz bir işarete çok tanınmış bir marka statüsü sağlanması söz konusu olacaktır.
Bununla birlikte tescilsiz kullanımın son derece sınırlı olduğu veyahut kullanımların somut deliller ile ortaya konulamadığı hallerde önceye dayalı hak sahipliğinin ispatlanamamış olduğu yorumunda bulunulması gerekecektir. Başka bir ifadeyle markanın münferit kullanımları ile marka tescil kapsamı dışında kalan mal ve hizmetler yönünden kullanımlar önceye dayalı hak sahipliğinin ispatı açısından yeterli görülmeyebilecektir.
Davacı şirketin kuruluş belgeleri, Markaların devir belgeleri, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı kayıtları ve kurslar için verilen izinler, Faaliyet gösterilen kursların fotoğrafları, Davalı şirketin 41.sınıfta tescil ettirdiği 2016/50534 sayılı ve 07.06.2016 tarihli … markasının kayıtları, İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin … E. sayılı dosyası, Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı ve …. E. sayılı dosyası, Davacı şirketin 17.04.2019 tarihli ve …. sayılı 41.sınıfta … Okulları ibareli marka başvurusunu yaptığı gün içinde davalının … Okulları marka başvurusunu yaptığına ilişkin deliller, Davacı şirketin marka tescilinden önce de … kök ve esas unsurlu markalarını 2011 yılından bu yana kullanageldiğini ispata yönelik gazete haberleri, basılı kurs ilanları ve internet ortamında yayınlanan ilanla, Yargıtay içtihadları, Tarafların ticari defter ve kayıtları, TÜRKPATENT kayıtları, Tanık, isticvap, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin; marka işlem dosyasında ise, davacı tarafça kullanımı gösteren broşür, kurs fotoğrafı, alış ve satış faturaları, işyeri açma ve çalışma ruhsatları, genel kurul toplantı ve müzakere defterleri, tahakkuk fişleri, sicil tasdiknamesi, teklif mektubu, bilirkişi raporunu delil olarak sunduğu/bildirdiği görülmüştür. Söz konusu deliller incelendiğinde, bu delillerin davalının dava konusu marka başvurusunda yer alan “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Kırtasiye, büro, eğitimöğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” mallar yönünden davacının gerçek hak sahipliği iddiasını ispata elverişli olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle somut olayda gerçek hak sahipliği iddiasına bağlı sonuçların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Ticaret unvanına dayalı itiraz yönünden değerlendirme:
İlgili mevzuat gereğince, Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir şeklindedir.
Yukarıda yazılı bulunan bu halde, ticaret unvanına dayalı olarak bir markanın tesciline itiraz ediliyor ise, tescilli ticaret unvanına ait sicil kaydındaki faaliyet konuları ile tescil edilmek istenen markanın kapsayacağı mal veya hizmet listesinin karşılaştırılarak, başvurunun önceki sınaî hak kapsamında kalıp kalmadığı incelenmelidir. Ayrıca yine tescilli ticaret unvanına dayalı kullanım ile itiraz edilen markayı oluşturan işaretin de ilgili tüketici nezdinde iltibasa yol açacak bir benzerlik taşımaları gerekmektedir. Bununla birlikte üstün hak sahipliğinin unvana dayalı edinildiği bir durumda önem teşkil eden bir diğer husus ticaret unvanının, markasal etki doğuracak düzeyde kullanılıyor oluşu, başka bir ifadeyle özünde farklı bir sınai hak çeşidi olan ticaret unvanının, öz niteliğinden sıyrılarak, ilgili tüketici nezdinde aynı zamanda markasal bir etki doğuracak şekilde kullanımıdır. Başka bir deyişle tek başına önceki tarihli bir ticaret unvanın varlığı, sonraki markaya karşı, önceye dayalı üstün bir hakkı kendiliğinden sağlamayacaktır. Zira tek başına ticaret unvanının varlığının sonraki bütün marka başvurularını önleyebileceği iddiası, çok tanınmış markalar için bile sağlanmayan korumanın ticaret unvanları için sağlanması anlamına gelecektir.
Somut uyuşmazlıkta davacı yanın, dava konusu markanın tescili kapsamında yer alan 16.sınıf mallarda, ticaret unvanının kılavuz unsurunu oluşturan ibareyi kullanımlarını gösterir deliller bulunmamaktadır. Nitekim sunulan tüm deliller, ayrıntılı olarak ele alınmış olup ticaret unvanının kılavuz unsurunun “… Mat Özel” olması, örtüşmeyen faaliyetler açısından davacı lehine ek bir koruma sağlamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Somut davada davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/09/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.