Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/359 E. 2022/455 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/359 Esas – 2022/455
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/359
KARAR NO : 2022/455

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2020
KARAR TARİHİ : 27/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022
DAVA:
Davacı vekili 11/12/2020 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; Müvekkilinin 2017/83849 ve 2018/96915 sayıl markaların sahibi olduğunu, müvekkili markalarının esas unsurlarından birinin “…” ibaresi olduğunu, bu ibarenin aynı zamanda müvekkili şirketin ticaret unvanının da esas unsuru olduğunu, müvekkili markasını oluşturan bu ibarenin 2011 yılından beri kullanıldığını, dolayısıyla müvekkilinin anılan ibare ile belli bir aidiyet elde ettiğini, tüketicinin bu ibare ile müvekkili firmayı/markasını özdeşleştirdiğini, davalıların müvekkili şirkete ait markayı oluşturan “…” sözcük grubunu izinsiz olarak müvekkili ile aynı sektörlerde kullandıklarını, davalı …’ın ….com.tr” sitelerinden müvekkili markalarını ihlal eden kullanımlarının olduğunu, bu kullanımların aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, davalılar kullanımlarının müvekkili markaları ile iltibas yaratacak mahiyette olduğunu, bu kullanımların markasal nitelikte olduğunu, bu halde tüketicilerin taraf markaları arasında yanılgı yaşamalarının kaçınılmaz olacağını, davalıların bu ibareyi alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük vb. şekillerde kullandığını belirterek, davalıların iş ve eylemlerinin marka ihlali ve haksız rekabet olduğunun tespitine; müvekkiline ait 2017 83849 ve 2018 96915 sayılı markaların 20, 35, 37 ve 42. sınıflardaki ürün ve hizmetlerde her türlü kullanımının önlenip durdurulmasına; davalıların yarattıkları haksız rekabetin tespitine, ref’ine ve men’ine; davalıların yarattıkları marka ihlali ve haksız rekabete konu ürünlere el konulmasına, bu ürünlerin şekillerinin marka ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde değiştirilmesine, mümkün olmaması halinde imhalarına, hizmetlerin durdurulmasına, sayısal ortamlarda yapılanlar yönünden içeriğin çıkartılmasına, mümkün olmazsa erişimin engellenmesine ya da web sitesinin kapatılmasına talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı iddialarını kabul etmediklerini, … 3. FSHHM’nin ..E sayılı dosyasından işbu davanın tefrik edilerek ayrıldığını, müvekkilinin davada taraf ehliyetin olmadığını, müvekkilinin ilgili alan adlarını daha evvel devrettiğini, dava tarihi itibariyle müvekkilinin alan adlarının sahibi olmadığını, “…” ibaresini taşıya birçok alan adı olduğu gibi “iç mimarlık” ibaresinin de zaten tek başına tescilinin dahi mümkün olmadığını, davacının tescil edilemeyecek bir ibareyi tescil ettirmiş olduğunu, müvekkilinin ilgili alan adlarını aldığı tarihte davacı markalarının tescilli olmadığını, arama motorlarında insanların belli şekillerde arama yaptığını, …’da iç mimar arayan kişilerin bu kelime grupları ile arama yapacaklarını, dolayısıyla müvekkilinin kötü niyetli bir hareketinin zaten olmadığını, davacının marka hakkını ihlal etmediğini, müvekkili kullanımlarının hukuka uygun olduğunu, davacının tescil ettirdiği markanın iç mimarlık alanında faaliyet gösteren müesseselerin faaliyetlerini kısıtlayıcı nitelikte olduğunu, Coğrafî markaların kural olarak tasvirî/tanımlayıcı nitelikte olduklarını, söz konusu ad/işaretlendirmelerin marka olarak tescil edilmeleri durumunda, bunlar üzerinde marka sahibinin tekel hakkının doğacak olması hem mevcut hem de ilerde piyasaya girecek olan rakiplerin menfaatlerine zarar verebileceğini, bu nedenle anılan ibarelerin herkesin kullanımına açık olması gerektiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
… BAM 20.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizin 21/09/2021 tarih ve 2021/271 E. 2021/308 Sayılı kararında davanın açılmamış sayılmasına dair verilen kararı, … BAM 20.Hukuk Dairesinin … K. sayılı ilamıyla ve özetle;
“…Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 119. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar belirlenmiş olup, dava dilekçesinde, mahkemenin adı, davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri, davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri, davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri, davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, dayanılan hukuki sebepler, açık bir şekilde talep sonucu, davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası yer almalıdır.
HMK’nın 119/2. maddesinde ise, “Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda, mahkemece, davacı tarafa, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen “.net” alan adı sahiplerine ilişkin HMK 119/1-b maddesi uyarınca ad-soyad ve adreslerini bildirmesi için HMK 119/2 maddesi gereğince 1 hafta kesin süre verildiği, alan adı sahiplerine ilişkin isim ve adreslerin HMK 119/1-b maddesi uyarınca verilen bir haftalık kesin süreye rağmen bildirmemesi nedeni ile davacı yanın açmış olduğu davanın HMK 119/2 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Ancak, HMK’nın 119/1-b maddesinde dava dilekçesinde davacı ile davalının adı, soyadı ve adreslerinin bulunması gerektiği, HMK’nın 119/2. maddesinde ise bu hususun eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre vereceği, bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılacağı belirtilmiş ise de, bu hükmün somut somut uyuşmazlığa uygulanma ihtimali bulunmamaktadır. Zira, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/4548 Esas, 2020/1225 Karar ve 11/02/2020 Tarihli kararında da belirtildiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 119. maddesi ile getirilen düzenleme uyarınca, davacının, kendisinin adresini tespit edemediği davalıların adreslerinin mahkeme aracılığıyla tespit edilmesini istemesine bir engel bulunmamaktadır. Yine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/10739 Esas, 2018/3110 Karar ve 25/04/2018 Tarihli kararında aynen “Davacı, davalının adresini dava dilekçesinde bildirmediği için kendisine verilen bir haftalık süre içerisinde de davalının adresini bulamadığı takdirde, dava açılmamış sayılmaz. Bu durumda mahkemece yapılan araştırmadan sonra gerekirse ilan yoluyla dava dilekçesinin tebliği gerekir. Bunun gibi tarafın gösterdiği adreste davalının bulunamaması halinde mahkemece davalının açık adresinin araştırılması gerekmektedir (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammed, Medeni Usul Hukuku, 14. Baskı, s. 503 vd.)” denilmiştir.
İlgili kanun maddesi ve içtihatlar birlikte irdelendiğinde, HMK’nın 119. maddesindeki hükmün uygulanabilmesi için davacının bildiği, bilmesi gerektiği veya ulaşabileceği bir bilgiyi mahkemeye sunmaması gerekmektedir. Somut olayda, davalı olarak gösterilen internet sitelerinin kime ait olduğunun davacı tarafça bilinmesi mümkün bulunmadığı gibi davacı tarafça bu bilgilere ulaşılamayacağı da açıktır. Zira, bu tür bilgilere ancak resmi kurumlar tarafından sorulması halinde ulaşılabilmesi mümkündür. Davacının dava dilekçesinde de, açık kimlik ve adreslerini belirtmediği davalıların açık kimlik ve adreslerinin tespit edilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece, davalıların açık kimlik ve adreslerinin araştırmalarının yapılarak taraf teşkilinin sağlanması ve hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken, gerekli araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir….” gerekçesi mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiş; usul ve yasaya uygun görülen özetlenen kaldırma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
GEREKÇE:
Dava, marka ihlali ve haksız rekabetin tespiti, ref’i ve men’i isteminden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan kanıtlar, dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporu çerçevesinde değerlendirilmiş, buna göre; dava dosyası ve Türk Patent ve Marka Kurumu marka sicil kayıtlarının incelenmesi sonucunda;
TÜRKPATENT’den getirtilen 2017/83849 sayılı marka işlem dosyası incelendiğinde, davacı şirketin tarihinde 22/09/2017 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 20/37/42.sınıftaki “20 Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. 37 İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. 42 Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” emtiasının yer aldığı, başvurunun 15/02/2018 tarihi itibariyle tescil edildiği;
2018/96915 sayılı marka işlem dosyası incelendiğinde, davacı şirketin 31/10/2018 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 35.sınıftaki “35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Boyacılar, dekoratörler, matbaacılar ve sanatçılar için metal levhalar ve toz halde metaller.Taşıtlar için metalden mamul profil çıtalar (dekorasyon amaçlı). Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri.Dekoratif mıknatıslar.Taşıtlar için sentetik malzemelerden mamul profil çıtalar (dekorasyon amaçlı).Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler.İnşaatlar için cam ürünleri. Tahta, mantar, kamış, bambu, hasır, boynuz, kemik, fildişi, balina kemiği, istiridye kabuğu, kehribar, sedef, lületaşı, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon eşyaları: biblolar, duvara asılan süsler, heykeller ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar.Bambu perdeler, stor perdeler (iç mekan), şerit perdeler, dekorasyon amaçlı boncuklu perdeler; perde kopçaları, perde halkaları, perde kancaları, perde çubukları.Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar.İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiasının yer aldığı, başvurunun 22/07/2019 tarihi itibariyle tescil edildiği görülmüştür.
Marka Hakkına Tecavüz İddialarına Yönelik Yapılan Değerlendirmeler
6769 s. SMK’da belirtildiği ve uygulamada da kabul edildiği üzere markayı kullanma hakkı münhasıran sahibine aittir. Tescil edilmiş bir marka sahibi, marka üzerindeki bu münhasır hakkına dayanarak 7/2. Maddesi uyarınca:
Kendisinin izni alınmadan, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılmasını, Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını, Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılmasını engelleyebilir.
6769 s. Kanunun 29/1 maddesinin a bendine göre: “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak”, b bendine göre: “Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.” ve c bendi uyarınca: “Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak” eylemleri marka hakkına tecavüz sayılan fillerdendir.
Keza yine SMK 7/3 maddesi uyarınca: “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.” halinin de 7/2 fıkrasında belirtilen hükümler uyarınca engellenmesi mümkündür.
Görüleceği üzere mevzuatımızdaki düzenlemeye göre marka sahibinin izni olmaksızın, markayı kullanmak, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle taklit etmek, ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak eylemleri marka hakkına tecavüz sayılan fillerdendir.
Bu bağlamda yapılması gereken ikinci tespit, bahsi geçen web sitelerindeki kullanımların, davacı yanın tescilli “…” markasından doğan hakları ihlal edecek mahiyette olup olmadığı, başka bir ifadeyle anılan marka ile iltibas teşkil edebilecek bir nitelikte kullanımın anılan web sitelerinde mevcut olup olmadığıdır.
Bu tespitin yapılması için bahsi geçen web sitelerinin öncelikli olarak incelenmesi, kapsam ve ihlale konu olan kullanım biçimlerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Davacı yanın tescilli marka yatay çizgisi bulunmayan bir “A” harfinin siyah renkte bir logo içerisine konumlandırılması ve bu ibarenin hemen sağ tarafında marka bütününe hakim olacak şekilde “…” ve “…” ibaresinin altında ise yine siyah renkte bir fon içerisinde yazılmış “iç mimarlık” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Coğrafi yer adı içeren marka başvuruları yönünden ise doktrinde benimsenen genel kriter, tescili istenen mal ve hizmetler yönünden meşhur ve maruf bir yer adı olmadıkça, o ürün veya hizmetin adı ile birlikte ve birtakım ekler alarak bu işaretlerin tescili de mümkündür.1 Coğrafi yer adları içeren marka başvurularının tesciline ilişkin olarak belirlenen temel kriterler Yüksek Mahkemenin 26.11.1999 tarih, E.1999/5790, K. 1999/9590 sayılı “…” kararında tespit edilmiştir; “Bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yerlerinin isimlerini teşkil eden sözcükler hangi ürünün markası olarak kullanılacak ise, onunla birlikte tesciline imkân verilmesinin anılan yasal düzenlemenin amacına daha uygun olduğu görüşünün benimsenmesi ve bu şekilde böyle bir markayı kullanmak isteyenlerin menfaat dengelerinin korunması bakımından da uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu ilkeye göre, örneğin “İstanbul” ve “…” adları coğrafi işaretlerle karışmaya meydan vermeyecek şekilde, “İstanbul Şarabı”, “Restaurant İstanbul”” … Pazarları” gibi kullanılacağı mamul veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabilecek ve bunun sonucu marka olarak tescili mümkün olabilecektir.” görüleceği üzere Yargıtay … kararında yer adlarının doğrudan coğrafi bir işaret olarak algılanmayacağı şekilde yanına eklenilen herhangi bir ürün adıyla “İstanbul Şarabı”, “İstanbul Restaurantları”, “… Pazarları”, “İstanbul Şekeri” gibi oluşturulan kombinasyonlar ile başvuru konusu edilmesi halinde marka olarak tescilinin mümkün olabileceği yönünde görüş belirtmektedir.
Dolayısıyla coğrafi yer adlarının kullanımı ile oluşturulmuş bu gibi markalar korunabilir olmakla birlikte anılan markaların ayırt edicilikleri, özgün, yaratılmış veya farazi markalar gibi yüksek olmayacak, bu tür markalarda yapılacak ufak değişikliklerle veya ayırt edici ek unsurların kullanımlar ile sonraki marka ile önceki marka arasındaki karıştırılma riski ihtimali ortadan kaldırılabilecektir.
Bu ilkeler çerçevesinde somut uyuşmazlıkta ihlale konu kullanımların tespiti için davalılara ait web siteleri üzerinden işbu davanın ilk açılış tarihi olan 11.12.2020 tarihi esas alınarak incelemelerde bulunulmuştur.
bariskupcu.com web sitesine ilişkin incelemeler
Bahsi geçen web sitesinde “…” şeklindeki davacı markasının, kalıp olarak, gerek site içerisinde gerekse de site kaynak kodlarında kullanıldığı görülmektedir. Mezkur kullanım biçiminin, dava konusu diğer web sitelerine yönelik yapılan tespitlerde de belirtildiği gibi markasal nitelik arz edecek şekildeki anahtar sözcük/etiket kullanımları olarak değerlendirilmesi mümkündür. Hatta öyle ki “…” ibaresinden oluşan etiketlerin kimi yerde doğrudan bir başlık konumunda kullanıldığı, bu başlığı gören tüketicinin, daha evvelden davacı markasını kullandığı/deneyimlediği/hizmet aldığı bir durumda, anılan başlığın davacı markasına işaret eden bir yönlendirmeyi sağlayacağını düşünerek hareket edebileceği, bu hale mezkur kullanım biçimlerinin, davacı tescilli markasından doğan hakları ihlal edecek nitelikte algı oluşturabileceği kanaatine varılmıştır.
merkezankara.net web sitesine ilişkin incelemeler
web sitesinin arşiv kayıtları incelendiğinde http:// … gibi linklerde tutulan arşiv kayıtlarında aşağıdaki gibi kullanımların ve anahtar kelimelerin mevcut olduğu görülmüştür.
Görüleceği üzere bahsi geçen web sitesinde “…” şeklinde bütün olarak kullanılmış başlıklar yer almakta olup başlığa tıklanıldığında gerçekleştirilen projelerle ilgili haberlere yer verilmiştir. Haber içeriklerinde “… OFİSİ … MİMARLIK” gibi kullanımların mevcudiyetinin yanı sıra tek başına “…” ibaresinin markasal nitelik arz edecek ve ayrıca anahtar sözcük/etiket kullanımı şeklinde de gerçekleştirilmiş kullanımlarının tespiti mümkün olmuştur. Hatta öyle ki “…” ibaresinden oluşan etiketlerin kimi yerde doğrudan bir başlık konumunda kullanıldığı, bu başlığı gören tüketicinin, daha evvelden davacı markasını kullandığı/deneyimlediği/hizmet aldığı bir durumda, anılan başlığın davacı markasına işaret eden bir yönlendirmeyi sağlayacağını düşünerek hareket edebileceği, bu hale mezkur kullanım biçimlerinin, davacı tescilli markasından doğan hakları ihlal edecek nitelikte algı oluşturabileceği kanaatine varılmıştır.
psign.org web sitesine ilişkin incelemeler
https://web.archive.org/web/20200207083622/http://…. incelendiğinde 07.02.2020 tarihli dava tarihinden önceki ilk kayıtta “…” ibaresinin bütün olarak kullanımlarını içerir kayıtlara rastlanıldığı görülmüştür.
Görüleceği üzere bahsi geçen web sitesinde de “…” şeklinde bütün olarak kullanılmış bir başlık yer almakta olup başlığa tıklanıldığında gerçekleştirilen projelerle ilgili haberlere yer verilmiştir. Keza yine aynı sitede “İÇ MİMARLIK OFİSİ” şeklinde var olan ayrı bir başlıkta da yine benzer haberler yer almaktadır. Sitenin iletişim bilgilerine tıklanıldığında ise … Mimarlık ile ilgili bilgiler karşımıza çıkmaktadır.
Bu bağlamda bahsi geçen web sitesindeki kullanımlarda hiçbir zorunluluk mevcut olmadığı halde “…” sekmesi altında ayrı bir başlık bulunuyor oluşu, bu başlıktaki kullanımların davacı markası ile ilişkilendirilmesi sonuçlarını doğurabilecek nitelikte ve markasal nitelik arz edecek mahiyette kullanımlar olarak değerlendirilebilir olup mezkur kullanımın dürüstçe, üçüncü bir kişiye ait markanın hak ve sınırlarını ihlal etmeyen kullanımlar olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, davacı yanın markasının tescil koruması devam ettiği sürece “…” şeklinde bir bütün olarak içerir ve markasal nitelikte gerçekleştirilecek kullanım biçimlerine karşı korunacak olduğu, davalı sitesindeki kullanımın …’da iç mimarlık alanında faaliyet gösteren bir şirketin tanıtıcı ibaresi şeklinde değil doğrudan davacı yana ait marka ile aynı etkiyi yaratacak nitelikte kullanılmasından kaynaklı tüketicinin anılan web sitesine girdiğinde ve iletişim bölümünde … Mimarlık ile ilgili bilgilere ulaştığında … markasını, anılan firmaya ait bir markaymış gibi algılayabilecek olduğu görüş ve kanaatlerine varılmıştır.
togokuleleri.net web sitesine ilişkin incelemeler
https://web.archive.org/web/20200801045634/http://….net/ adresinde yer alan arşiv kayıtları incelendiğinde 07.02.2020 tarihli dava tarihinden önceki ilk kayıtta “…” ibaresinin bütün olarak kullanımlarını içerir kayıtlara rastlanıldığı görülmüştür.
Bahsi geçen web sitesinde “…” kalıbı bütün olarak kullanımının yanı sıra “(…” ofisi olarak)“ şeklinde tırnak içinde gerçekleştirilen kullanımda, “…” ibaresinin somut bir firma, işletme, markayı işaret edecek nitelikte kullanıldığı, dolayısıyla mezkur kullanımlarda “… MİMARLIK”, “…” gibi alternatif kullanım biçimleri de mevcut ise de bu kullanım biçimlerinin oluşturulma biçimleri itibariyle tüketicileri siteye yönlendirir nitelikte genel geçek anahtar kelimelerden oluştuğu (… MİMARLIK hariç) ve kavramın bu şekildeki kullanımlarının, iktisadi kaynağa işaret eder algılar yaratmadığı değerlendirilebilir ise de özellikle “…” ofisi olarak” şeklindeki kullanım biçiminin, belli bir kurum/işletme/marka/unvandan bahseder niteliği itibariyle, o kurum/işletme/marka/unvanı temsil eden bu şekildeki kullanımın davacının tescilli markasını işaret eder nitelikte sonuçlar meydana getireceği kanaatine varılmıştır.
movemimarlik.com web sitesine ilişkin incelemeler
Davacı vekilinin 07.03.2022 tarihli olarak vermiş olduğu linklerde yapılan araştırmalarda “…” ibaresinin bir bütün olarak markasal nitelikte kullanımına rastlanılmamıştır.
Bununla birlikte sitenin dava tarihinden önceki arşiv kayıtları da incelenmiştir. Anılan web sitesinin 2016 yılından günümüze 98 ayrı arşiv kaydı tutulmuş olup, anılan kayıtlarda incelemeler yapıldığında aşağıdaki gibi kullanımlar tespit edilmiştir.
Bahsi geçen mahiyetteki kullanımların, doğrudan davacı yan markalarını işaret eden nitelikte değil, basit/jenerik anahtar kelimelerin kullanımı ile oluşturulmuş bütünler oldukları değerlendirilmiş, bu mahiyetteki kullanımların, tüketicilerce markasal bir kaynağa işaret eden kullanımlar olarak algılanmayacağı değerlendirilmiştir.
Bununla birlikte davalı yanın web sitesinin arşiv kayıtlarında yer alan aşağıdaki kullanımlarda ise “… OFİSİ”, “…, … İÇ MİMARLIK” ofisi olarak sizlere …’nın en iyi dekorasyonunu bir araya getiriyoruz” şeklindeki açıklamalar içerir kullanımlarının, davacı yanın tescilli markası gibi iktisadi kaynağı tüketiciler nezdinde çağrıştırmaya müsait kullanım biçimleri olduğu, söz gelimi anılan arşiv kayıtlarında yer alan açıklamalarda “…’da iç mimarlık ofisi olarak bir çok referansımız mevcut. …’nın seçkin aileleri … iç mimarlık ofisini tercih ediyor.” şeklinde bir açıklamanın tüketiciye verdiği mesaj ile “… OFİSİ, … , … İç Mimarlık ofisi olarak sizlere …’nın en iyi dekorasyonlarını bir araya getiriyoruz.” şeklindeki açıklamaların aynı anlamı çağrıştırmadığı, özellikle ikinci kullanımın iktisadi bir kaynağa, firma adına, işletme adına, markaya işaret etme ihtimalinin son derece yüksek olacağı kanaatine varılmıştır.

movemimarlik.com.tr web sitesine ilişkin incelemeler
Anılan web sitesinin 2018 yılından günümüze 39 ayrı arşiv kaydı tutulmuş olup, anılan kayıtlarda incelemeler yapıldığında aşağıdaki gibi kullanımlar tespit edilmiştir.
Bahsi geçen kullanımlar arasında davalı yanın “… … İÇ MİMARLIK” şeklindeki kullanımlarının, davacı tescilli markalarından doğan hakları ihlal etmediği ancak özellikle “…” şeklinde web sitesinin üst banner kısmında doğrudan markasal etki yaratacak şekildeki kullanımlar ile “… OFİSİ OLARAK” şeklinde başlayan tanıtımlarının, davacı tescilli markalarından doğan hakları ihlal edebilecek sonuçlar meydana getirebileceği bir kez daha değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak davalılara ait web siteleri üzerinde özellikle işbu dava tarihinden önceki tarihli kullanımlar açısından webarchieve tarafa kayıtları üzerinden yapılan araştırmalarda, davalı sitelerin tamamında davacı yanın tescilli markasındaki (…) “…” ibarelerinin tamamının bütün olarak ve kalıp şeklinde ya başlık sekmesi, ya içerik açıklaması ya da anahtar kelime olarak kullanıldığı, bu kullanımın bütün olarak … ilinde bulunan iç mimarlık ofislerine yönlendirici jenerik bir tanımlama olarak değerlendirilemeyeceği, kaldı ki birtakım kullanımlarda “… OFİSİ OLARAK” şeklindeki tanımlamaların, esasen genelgeçer nitelikte ifade amacıyla değil doğrudan bir iktisadi kaynağa işaret etme amacıyla kullanıldığı, davalılara ait sitelerde kimi yerlerde “…” ibaresi doğrudan üst başlık olarak yine kaynak gösterir nitelikte kullanılmış olup davalıların bu mahiyetteki kullanımlarının SMK m. 7/5 kapsamında değerlendirilebilecek kullanımlar olarak değil, özelikle SMK m. 7/3-d kapsamında kalan kullanımlar olarak değerlendirilebileceği, zira davacı yana ait işletme/marka/websitesine ulaşmak isteyen tüketicilerin “…” şeklinde anahtar kelimeler ile yapacağı aramalarda, bu anahtar kelimeleri bütün olarak aynı sıra ve hiçbir ek taşımadan ihtiva eden 3. Kişi web sitelerinin doğrudan davacı yana ulaşmak isteyen tüketicileri kendine yönlendirebilecek olduğu, … ilinde faaliyet gösteren iç mimarlık ofislerini tanıtım/yönlendirme için kullanılabilecek alternatif kullanım biçimleri mevcutken (ki bu kullanımlar davalılar web sitelerinde de mevcuttur) davacı yanın tescil ile koruma altında olan 2017/83849 sayılı markası ile birebir aynı kalıbın kullanımının, davacı markasından doğan hakların ihlali sonucunu meydana getirebilecek nitelikte sonuçlar doğurabileceği kanaatine varılmıştır.
Bu bağlamda davalı yanca gerçekleştirilen fiili kullanımlar ile davacı yan markası arasında karıştırılma ihtimaline yol açabilecek sonuçlar doğurabileceği, davalı yanın bu şekildeki kullanımlarının davacı yanın tescilli markalarından doğan hakları ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.
Davalı Eylemlerinin Haksız Rekabet Teşkil Edip Etmediği Hususunun İncelenmesi
TTK’ nın 54 ve devamında düzenlenen haksız rekabete ilişkin maddeler, haksız rekabet oluşturan eylemleri genel olarak belirleyen hüküm, dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırılık oluşturan hallere örnekler ve haksız rekabette bulunmaya bağlanan hukukî ve cezaî yaptırımlardan oluşmaktadır.
Nitekim TTK’ nın 54. maddesi haksız rekabeti: “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” olarak tanımlamaktadır.
Doktrindeki görüşe göre de haksız rekabet, olağan yarışın normal rekabetin kötü ve onaylanmayan biçimde, hukuka aykırı olarak yapılması şeklinde tanımlanması mümkün bir kavramdır. (Güneş, Fikri Mülkiyet Hakları ve Haksız Rekabet Davaları, sf 30)
Haksız rekabet hukukuna ilişkin hükümlerin konuluş amacında piyasada rekabetin, doğruluk ve dürüstlük kuralları çerçevesinde, haklı yöntemlerle gerçekleştirilmesi yer almaktadır. Bu kurallarla önlenmek istenen, rekabetin sınırlanması değil, tam tersi rekabet hakkının kötüye kullanılmasının önüne geçilmesidir. Bu davranış kuralları, haksız rekabet hükümlerinin uygulama alanına sınır çizen kurallar olup, bunların belirlenmesinde hangi kriterlere dayanılacağı sorusu, haksız rekabet hukukunun özünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla tekelci hakları korumaya yönelik kuralların aksine haksız rekabet hukukunun özünü oluşturan soru, rekabet hakkının nasıl kullanıldığıdır.
Bununla birlikte sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında düzenlenen marka hakkına tecavüz teşkil eden eylem biçimleri, aynı zamanda haksız rekabet eylemlerinin de özel bir biçimidir. Dolayısıyla marka hakkına tecavüz iddiaları açısından yukarıda yer verilen değerlendirmelerin tamamı, haksız rekabet düzenlemeleri açısından da geçerli olacağı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan nedenlerde, Davalıların iş ve eylemlerinin marka ihlali ve haksız rekabet olduğunun tespitine, davacıya ait 2017/83849 ve 2018 96915 sayılı markaların 20, 35, 37 ve 42. sınıflardaki ürün ve hizmetlerde her türlü kullanımının önlenip durdurulmasına; davalıların yarattıkları haksız rekabetin ref’ine ve men’ine, davalıların yarattıkları marka ihlali ve haksız rekabete konu ürünlere el konulmasına, bu ürünlerin şekillerinin marka ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde değiştirilmesine, mümkün olmaması halinde imhalarına, hizmetlerin durdurulmasına, “….com.tr” alan adlı internet sitelerinin sayısal ortamlarda yapılanlar yönünden içeriğin çıkartılmasına, mümkün olmazsa erişimin engellenmesine ya da web sitesinin kapatılmasına, kararının, masrafı davalılara ait olmak üzere Türkiye genelinde yayımlanan 1 gazetede 1 defa ilan edilmesine; karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davalıların iş ve eylemlerinin marka ihlali ve haksız rekabet olduğunun tespitine;
2-Davacıya ait ….sayılı markaların 20, 35, 37 ve 42. sınıflardaki ürün ve hizmetlerde her türlü kullanımının önlenip durdurulmasına;
3-Davalıların yarattıkları haksız rekabetin ref’ine ve men’ine;
4-Davalıların yarattıkları marka ihlali ve haksız rekabete konu ürünlere el konulmasına, bu ürünlerin şekillerinin marka ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde değiştirilmesine, mümkün olmaması halinde imhalarına, hizmetlerin durdurulmasına, “…..com.tr” alan adlı internet sitelerinin sayısal ortamlarda yapılanlar yönünden içeriğin çıkartılmasına, mümkün olmazsa erişimin engellenmesine ya da web sitesinin kapatılmasına;
5-Kararının, masrafı davalılara ait olmak üzere Türkiye genelinde yayımlanan 1 gazetede 1 defa ilan edilmesine;
6-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 21,40 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 3.123,98 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı … ve … Mimarlık vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/12/2022