Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/35 E. 2022/347 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/35
KARAR NO : 2022/347

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2022
DAVA:
Davacı vekili 01/02/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle; Davalı yanın 14 ve 35. Sınıf mal ve hizmetlerde … sayısı ile “…” ibareli markasını tescil ettirmek üzere TÜRKPATENT’ e başvuruda bulunduğunu, başvurunun Resmi Markalar Bülteninde ilan edildiğini, yayıma karşı müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itiraz edildiğini ancak itirazın reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itiraz sonucunda ise … sayılı YİDK kararı ile başvuru kapsamında 14. Sınıfta yer alan “zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” eşyalarından “… menşeli olmayan zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” emtiaları bakımından “…” ibaresinin 5/1-f maddesi uyarınca yanıltıcı olabileceği gerekçesiyle itirazlarının kısmen kabul edildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, dava konusu başvuru kapsamında gösterilen emtiaların “… menşeli/… menşeli olmayan” ayrımı yapılmaksızın gerçekleştirilmiş bir başvuru şeklinde olduğunu, Kurumun bu yönde emtia listesinde değişikliğe giderek yeniden düzenleme, ürün ve hizmet listesine ekleme veya listede değişiklik yapma hakkının bulunmadığını, yalnızca başvuruda genel ibareler varsa buna göre hak sahibine süre tanıdığını, Kurum’un bu yönde bir yetkisinin almadığının birçok yargı kararında da tespit edildiğini, Kurum tarafından verilen karann tüketiciyi doğrudan yanıltacak olduğunu, ortalama bir tüketicinin tescile güven duyarak başvuru kapsamındaki emtfiaların … menşeli olduğu kabulüyle hareket edeceğini, tüketicinin bu konuda bir araştırma yapmayacağını, sonucunda tüketici aleyhine durumlar ortaya çıkacağını, İsviçre/… menşeli tanınmış saat üreticilerinin hepsinin “…, …” gibi ibareleri marka olarak tescil etlirmeksizin ürün üzerine kendi markaları yanında menşe işareti olarak kullandığını, nitekim Kurum farafından verilen kararda da “…” şeklindeki markadaki kullanımın yanıltıcı olabileceğinin aslında kabul edildiğini, markadaki “…” ibaresinin İsviçre’ye gönderme yaplığını, İsviçre’nin saat endüstrisi alanında dünyanın bilinen ülkelerinden olduğunu, emsal bir davada “genev” sözcüğünün … kentine referans yaptığından bahisle aynı doğrultuda karar verildiğini, İsviçre Federal Kanunu’nun 50. Maddesi doğrultusunda ihdas edilen “…”, “switzerland” veya “swiss” ibarelerinin saatler üzerinde kullanımına ilişkin düzenlemenin 3. Maddesi uyarnnca bu tür işaretler veya isimleri içeren başlıkların İsviçre saatleri veya saat parçalarında kullanılabileceğini, bunun dışında hiçbir. saat ya da parçasında kullanılamayacağının düzenlendiğini, bir saatin İsviçre saati olarak kabul edilmesi için teknik gelişiminin İsviçre’de gerçekleşmiş olması, mekanizmasının İsviçre yapımı olması, mekanizmasının İsviçre’de bir araya getirilmiş olması, son inceleme imalatçılar tarafından İsvriçre’de yapılmış olması, üretim maliyetlerinin en az %60’ının İsviçre’de meydana gelmiş olmasının gerekliğini, başvuru sahibinde bu hususta bilgi ve belgelerin dosyaya sunulmadığını, davalının İsviçre’de faaliyet gösteren veya bu ülkede üretim yapan bir şirket de olmadığını, davalı başvuru sahibinin kötü niyetli olduğunu, başvuru sahibinin kötü niyetli olarak, ürünlerin haksız tescilinden yararlanacağını ve İsviçre menşeliymiş gibi ticaretini yaparak haksız menfaat elde edeceğini, yine dava konusu markanın 35. Sınıfta kapsadığı hizmetler yönünden de reddinin gerektiğini, Kurumun benzer dosyalarda vermiş olduğu kararların işbu dava konusu karar ile doğrudan çeliştiğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “…” ibareli markanın tescil edilmi olması halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum kararının yerinde olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalıya usulüne uygun ilanen tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 14/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 01/02/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 26/09/2022 raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu … sayılı başvurunun, gerek başvuru anındaki emtia grubu olan 14.sınıftaki “Zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar.” emtiaları gözetilerek gerekse de Kurum tarafından davacı tarafın yayına itirazları sonucunda re’sen dava konusu markanın kapsamında yer alan emtia listesinin mevzuatta doğrudan karşılığı bulunmadığı görülen bir şekilde düzenlenmesi neficesinde başvuruda bırakılan “… menşeli olan zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” şeklindeki emtia grubunun gözetilmesi halinde “…”” ibaresinin 5/1-f maddesi uyarınca tescilinin yukarıda açıklanan nedenlerle mümkün olmaması gerektiği, bu emtialar bakımından YİDK kararnnın iptali ve hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, bununla birlikte başvuruda yer alan 14.sınıftaki “Değerli metaller ve bunların alaşımlar ve bunlardan yapılmış veya bunlarla kaplanmış diğer sınıflarda yer almayan mallar; mücevherat, kıymetli taşlar;” ve 35. Sınıftaki “Reklamcılık hizmetleri; iş idaresi hizmetleri; iş yönetimi hizmefleri; büro hizmetleri.” açısından ise dava konusu markanın tescilinin 5/1-f maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacı yanın kötü niyet iddialarının takdirinin Mahkemeye ait olduğu…” ifade edilmiştir.
Buna göre dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 43.sınıftaki “14 Değerli metaller ve bunların alaşımları ve bunlardan yapılmış veya bunlarla kaplanmış diğer sınıflarda yer almayan mallar; mücevherat, kıymetli taşlar; … menşeli olan zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar 35 Reklamcılık hizmetleri; iş idaresi hizmetleri; iş yönetimi hizmetleri; büro hizmetleri.” hizmetlerinin bulunduğu, mal ve hizmetler yer almaktadır.
5/1-f Maddesi Yönünden Yapılan Değerlendirmeler
Bir işaretin 6769 s. SMK 514 bendi kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı vb. hususlarda mal veya hizmet ile ilgili halkı yanılhcı nitelikte olması gerekmektedir. Doktrinde de belirtildiği üzere “buradaki Ölçü, orta seviyedeki halkın yanılmasıdır. Diğer bir ifade ile önemli olan, malın veya hizmetin satıcılan, pazarlayıcıları veya bunlar üzerinde uzman olan kişilerin değil, malın hitap ettiği halk kitlesinin yanılıp yanılmamasıdır. Bir markanın bu madde kapsamına girmesi için yanılgının açık olması ve Kurumun bu konuda bir şüphesinin bulunmaması gerekir. Şüpheye veya yoruma müsait bir işaret söz konusu olduğunda Kurum’un bu başvuruyu reddetmesi gerekir.”
Örneğin Yargılay 11. Hukuk Dairesi kararında “14, 35 ve 40. Sınıflardaki … ibareli marka başvurusunun …’yi işaret ettiği; bu şehrin, markanın kapsamındaki mallardan özellikle saatler için tüm dünyada ün sahibi olduğu: İngilizcede …, Fransızcada … olarak – yazıldığı…” şeklindeki gerekçeler ile bahsi geçen ibarenin mülga 556 sayılı KHK’nın 7/1-f (5/1-f) maddesi gereğince yanıltıcı olduğuna hükmedilmiş ve marka hükümsüz kılınmıştır. Bu noktada önemli olan husus, yanılgıya yol açacağı iddia olunan kelime ya da işaretin, tüketici nezdinde böyle bir algı oluşturacak düzeyde bilinmesi gerekliliğidir.
Doktrinde de yargi kararları ile uyumlu bir görüş benimsenmiş olup markanın yanıltıcı olup olmadığı incelenirken, o malın satış kanallan, ortalama tüketici kitlesi ve tüketici algısının esas alınması gerektiği ve her somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu vurgulanmaktadır. Zira tüketiciler, belli malların belirli coğrafi bölgelerde daha yüksek kalitede üretildiğini düşünebllirler. Örneğin “şarap” emtiası için Fransa Bordo şehri tercih nedeni olabilirken, ülkemizde bu sözcüğü içeren markaların yanıltıcı nitelikte olacağı, benzer biçimde Türkiye’de üretilen çikolata ya da saat emliası için “…” veya “…” sözcüklerinin de malın coğrafi kaynağı bakımından halkı yanıltabileceği kabul edilmektedir.
Yargıtay onamasından geçerek kesinleşen başka bir kararda ise Yüksek Mahkeme, devletin resmi kurumları tarafından sunulan bir hizmeti işaret eder algıyı tüketiciye verecek bir ibarenin 3. Kişilerce başvuru konusu edilmesinin tüketiciler yanıltıcı olabileceğini hüküm altna alan yerel mahkeme kararını onamıştır. Dolayısıyla bir işaret, bir malın hammaddesi, kökeni, menşei, coğrafi yeri hakkında müşterilerine gerçek dışı bir intiba sağlıyor ve bu intiba müşterilerin o malı tercihlerinde etkili oluyorsa da 5/1-f uyarınca engellenmesi mümkündür.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa dönüldüğünde markanın “…” şeklinde oluşturulduğu, başvuru kapsamında yer alan ve yayına çıkan emtiaların “Değerli metaller ve bunların alaşımları ve bunlardan yapılmış veya bunlarla kaplanmış diğer sınıflarda yer almayan mallar; mücevherat, kıymetli taşlar; zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar. Reklamcılık hizmetleri; iş idaresi hizmetleri; iş yönetimi hizmetleri; büro hizmetleri.” şeklinde olduğu görülmektedir. Söz konusu yayına karşı davacı yanca yapılan itiraz sonucunda ise 5/1-f maddesi yönünden verilen karar neticesinde 14. Sınıfta yer alan “Zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” eşyalarından “Sınıf 14:… menşeli olmayan zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” şeklinde bir çıkarım yapıldığı, başka bir ifadeyle davalı Kurum’un başvuru kapsamındaki emtia listesini re’sen düzenlediği görülmüştür. Halbuki davalı tarafça bu emtiaların herhangi bir şekilde sınırlandırlmadığı görülebilmektedir.
Dava konusu markada uyuşmazlığın temelinde yer alan “…” ibaresinin “mo” ön sesi ile birlikte ve bir dişli/çark görselini andırır bir şekil unsuru ile birlikte kullanıldığı, markanın “…” ibaresinin hem Latin harfleri hem de farklı bir alfabede yazımı içerir şekilde oluşturulduğu görülmektedir. İsviçre tüm dünyada özellikle Çikolata, saat ve çakıları ile bilinen ve tanınan bir ülkedir. Özellikle saat sektöründe … gibi dünyaca ünlü saat markalarının tamamı İsviçre menşeli firmalar olup günümüzde bu tür ürünlerde İsviçre menşeini belirtmek için kullanılan “….” tarzında ifadelerin yanı sıra İsviçre kentlerinin adının da yer aldığı bilinmektedir.
“…” sözcüğü ise İsviçre’nin … kentinin İngilizce karşılığıdır. … kenti ile ilgili Wikipedi sayfasında yer alan bilgiler incelendiğinde, şehrin en önemli endüstrisinin Finans sektöründen sonra saat üretimi olduğu bilgisine ulaşılmaktadır. Dolayısıyla İsviçre menşeli saatler bakımından yaygın kullanıldığı görülen ve menşe ifade etme amacı taşıyan kelimelerden birinin de “… /…” olduğu aşikardır. Bu halde özellikle saat ve saat parçaları emtialarında “…” ibaresinin marka olarak tescil edilmesi ya da kullanılması halinde, tüketici algısında, doğrudan ve derhal, anılan ürünün İsviçre menşeli bir ürün olduğu yanılgısının. ortaya çıkma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Her ne kadar tüketicilerin tamamının saat ürünleri açısından böyle bir bilgi birikimine sahip olabileceği yönünde bir yorum yapılması mümkürn değil ise de makul oranda kabul edilebilecek bir grup tüketicinin de bu tür saat ürünlerini satın alırken çok daha ihtiyatlı ve bilinçli bir şekilde tercihlerini somutlaştırdığı, saatin üretim merkezinin birçok tüketici için kalite algısı yaratan bir durum olduğu yorumu yapılabilir. Dolayısıyla burada “…” ibaresi bu emtialar ile öyle bir özdeşleşmiştir ki tüketicinin alım tercihlerini, ürünün kalite algısını doğrudan etkileyecek boyuttadır. Kaldı ki söz konusu ürünlerin ilgili tüketici kitlesi de “…” ibaresini gördüğünde, bu ibarenin hangi amaçla kullanıldığını bilebilecek nitelikte bir tüketici olduğu sonucuna varılmıştır.
Nihai olarak “…” ibaresinin, yukarıda açıklanan nedenlerle somut olayda başvuru kapsamında yer alan 14. sınıftaki “Zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” emtiaları bakımından esasen 6769 s. SMK 5/1-f düzenlemesi uyarınca yanıltıcı bir işaret olduğunun kabulü gerekecektir. Bununla birlikte Kurum, davacı taraf itirazlarını değerlendirirken 14. Sınıftaki “Zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” eşyalarını yeniden düzenlemiş ve aslında başvuru kapsamında yapılmamış bir sınılaandırma olan “… menşeli olmayan zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” şeklinde bir değerlendirme yaparak, itirazı kismen kabul etmiş, ancak “… menşeli olan zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” açısından itirazları reddetmiştir. 6769 s. SMK Uygulama Yönetmeliği’nin 9/4 maddesi uyannca “Kurum, başvuru formunda yer alan mal veya hizmetlerin ait olduklaın sınıflarda ve sınıf numaraları üzerinde gerekli düzenlemeleri yapmaya yetkilidir. Başvuruda Nis Sınıflandırmasında kullanılan genel ifadeleri de içeren genel terimlerin kullanılması halinde, kullanılan ifade veya terim, bunların lafzi anlamının açıkça kapsadığı mal ve hizmetleri içerecek şekilde yorumlarır.
Mal veya hizmet listesinin Nis Anlaşmasında yer alan esaslara uygun olarak düzenlenmemiş olması halinde, gerekli görülen hallerde, Kurum yapacağı düzenlemeler için başvuru sahibinden sınıflandırma listesi düzenleme ücretinin iki aylık süre içinde ödenmesini talep eder. Bu süre içinde söz konusu ücretin ödendiğine ilişkin bilginin Kuruma sunulmaması halinde başvuru işlemden kaldırılır.” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme gereği Kurumun başvuru konusu edilen mal veya hizmetin ait olduğu sınıflar ve sınıf numaralar üzerinde düzenleme yapma yetkisi olduğu, yine Nis Sınıflandırmasında kullanılaın genel ifade/terimlerin kullanılması halinde bunların açıklattırılması hususunda yetkisi bulunduğu ancak açıkça başvuru konusu edilmemiş mal veya hizmetlerde sınıflandırma yetkisinin bulunmadığı görülmektedir. Bu halde Kurum Nis anlaşmasına uygun düzenlenmeyen durumlarda emtiaların sınıf ve alt sınıflarnda bir düzenlemeye gidebilmekle birlikte somut olaydaki gibi bir düzeltme yetkisinin açıkça bulunmamaktadır.
Görüleceği üzere kurum Nis anlaşmasına uygun düzenlenmeyen durumlarda emtiaların sınıf ve alt sınıflarında bir düzenlemeye gidebilmekle birlikte somut olaydaki gibi bir düzeltme yetkisi açıkça bulunmamaktadır. Kaldı ki mevcut eylem ile “… menşeli olan zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” şeklinde oluşturulan yeni emfia grubunda, gerçekten ilgili ürünün “… menşeli” bir ürün olup olmadığının tespitinin tüketici tarafından olağan bir durumda belirlenmesi mümkün olmayacağından, böyle bir ayrıma gidilmiş olmasının da pratikte 5/1-ç maddesi haricinde, kamu menfaatinin korunması amacıyla getirilmiş ret gerekçeleri olan mutlak ret nedenlerine aykırı olarak kamu menfaatinden ziyade doğrudan başvuru sahibinin menfaatini koruyan bir sonuç ortaya koyduğunu düşünmektedir.
Nitekim davacı tarafça dosya kapsamına sunulan emsal kararlar da Kurum’un bu yönde bir düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığı yönünde gerek ilk derece gerekse de yüksek mahkemelerce kararlar verildiği görülmüştür. Neticesinde Kurum tarafından, davaya konu başvuru kapsamında yer almayan bir emtia ayrımına gidilmesi sonucunda verilen karar sonrasında başvuru kapsamında kalan “… menşeli olan zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar” emtiaları bakımından veyahut doğrudan başvuru kapsamındaki “Zaman ölçücü ve kronomeltrik cihazlar” şeklindeki esas sınıflandırma dikkate alınarak değerlendirme yapıldığında, her iki durumda da davalı başvuru sahibinin “…” ibaresinin bahsi geçen cihazlarda kullanım yetkisinin bulunduğu yönünde başvuru aşamasında sunduğu herhangi bir belgenin mevcut olmadığı, “…”” ibaresinin bu mallar üzerinde kullanımı halinde tüketiciyi coğrafi kaynak, kalite, üretim yeri bildirme noktalarında güven/ kalite teşkil eden bir anlamı olmasından ötürü, böyle bir ibarenin izinsiz kullanımına bari ortaya çıkan nihai durumun tüketici yanılgıya düşürebileceği, tüketicinin doğrudan mal üzerinde bu ibareyi gördüğünde, satılan ürünlerin İsviçre menşeli ürünler oldukları yanılgısına kapılabileceği kanaatine varılmıştır.
Son olarak dava konusu marka başvurusu kapsamında 14. ve 35. Sınıfta kalan sair emtialar açısından ise böyle bir ilişkinin mevcut olmadığı, dava dilekçesinde her ne kadar iddialar arasında yer almışsa da başvuru kapsamında 35.sınıfta 05 alf grubunun yer almadığı, 14. Sınıftaki “zaman ölçücü ve kronometrik cihazlar.” Dışında kalan kuyumculuk ürünleri açısından “…” ibaresinin 5/1-f maddesi kapsamında değerlendirilebilir bir anlama sahip olmadığı, 35. Sınıf hizmetler açısından ise zaten hiçbir kavramsal ilişkisinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının 14.sınıf “… Menşeli olan zaman ölçücüve kronometrik cihazlar” emtiası ile sınırlı olarak iptaline, … sayılı markanın 14.sınıf “… Menşeli olan zaman ölçücüve kronometrik cihazlar” emtiası ile sınırlı olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair istemlerin reddine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının 14.sınıf “… Menşeli olan zaman ölçücüve kronometrik cihazlar” emtiası ile sınırlı olarak iptaline,
3-… sayılı markanın 14.sınıf “… Menşeli olan zaman ölçücüve kronometrik cihazlar” emtiası ile sınırlı olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Fazlaya dair istemlerin reddine,
5-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 21,40 TL bakiye karar harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen kısım itibariyle davalı TÜRKPATENT kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 8.399,96 TL yargılama giderinden payına düşen 4.199,98 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 127,10.-TL
Posta Masrafı 938,98.-TL
Bilirkişi Masrafı 4.955,00.-TL
İlanen Tebl. Masrafı 2.378,88.-TL
Toplam 8.399,96.-TL