Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/349 E. 2022/207 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/349
KARAR NO : 2022/207

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 26/11/2021
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2022
DAVA:
Davacı vekili 26/11/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …. sayılı ve “…”, “…”, “…”, “…”, “… extra”, “…”, “… extra” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın kısmen reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilleri … ve …’nin, … Mümessillik ve Dış Ticaret Anonim Şirketi’inin yetkilileri olduğunu, … Mümessillik ve Dış Ticaret Anonim Şirketi çatısı altında, 1965 yılından beri yapı malzemeleri ve otomotiv sektörlerinde aktif olarak faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkilinin “…” markasının gerçek ve tek hak sahibi olduğunu, v Müvekkillerinin dünya genelinde bilinen, tanınmış “…” markaları altında, sektör lideri olarak faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkilleri ile birebir aynı sektörde faaliyet gösteren bir tacir olan davalının kötü niyetli olduğunu, davalı …’ın, İstanbul Ticaret Odasına 719626 oda sicil numarasıyla kayıtlı, ana iştigal konusu inşaat malzemelerinin satışı ve pazarlaması olan … Tur … ticaret unvanlı ticari işletmenin sahibi ve yöneticisi olduğunu, davalının http://….com/ adresli bir web sitesi olduğunu, işbu web sitesinin iletişim sekmesinde belirtilen iletişim adresi ile, şirket adresinin sicil kayıtlarında yer alan adresi birebir aynı adres olduğunu, davalının, müvekkilleri ile birebir aynı sektörde faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardan beri tescilli olan ve müvekkili tarafından dünya genelinde aktif bir şekilde kullanılagelen ve tanınan “…” ibareli güçlü markası ile birebir aynı ibareden meydana gelen markayı, müvekkilinin markasının tescilli olduğu ve aktif bir şekilde faaliyet göstermekte olduğu sınıf ve mallar ile yakından bağlantılı hizmetler bakımından tescil ettirmek istemekte olduğunu, davalının, işbu dava ile iptali istenen YİDK kararına konu … numaralı “…” başvurusuna ilaveten, müvekkilinin tescilli “… extra” markaları ile aynı olan “… ekstra” ibaresi için de bir marka başvurusunda bulunduğunu ve bu başvurunun da 2019/111586 numarasını alarak yayınlandığını, aynı alanda faaliyet göstermekte olan bir tacirin rakip konumundaki bir başka şirketin markasını bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının müvekkilinin ayırt edici markasının birebir aynısı için markanın kaynak gösterme fonksiyonunu işlevsizleştirmek suretiyle tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek bir marka başvurusu yapmasının, müvekkilinin ticari itibarı ve müvekkilinin markası üzerinden haksız kazanç sağlamayı amaçladığını kanıtlar nitelikte olduğunu, davalının amacının, müvekkillerinin tanınmışlığını kullanmak suretiyle tüketicileri kendine çekmek ve bundan haksız ticari menfaat elde etmek olduğunu, nitekim, davalının, müvekkillerinin iş ortaklarından biri ile iletişime geçerek, … numaralı “…” ibareli markayı müvekkillerine satabileceğini, bu sebeple müvekkilleri ile görüşme yapmak istediğini belirttiğini, yapılan araştırmalarda, davalının müvekkillerinin “… extra” ibareli bir diğer markası ile, tanınmış yabancı şirketlere yapı ürünleri markaları için de TÜRKPATENT nezdinde başvurular gerçekleştirdiğinin tespit edildiğini, itiraza konu başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, işbu ibarenin müvekkilinin dünya genelince tescilli ve tanınan markaları ile birebir aynı olduğunu, “…” kelimesinin müvekkilleri tarafından yaratılan bir kelime olduğunu, bilinen bir dilde herhangi özel bir anlamı bulunmayan, yaratım ve özgün bir ibare olduğunu ve başvuru sahibinin bu kelimeyi tesadüfen oluşturmuş olması mümkün olmadığını, müvekkillerinin tescilli seri markaları ile itiraza konu başvurunun birebir aynı olduğunu, Ankara 3. FSHHM’nin ….2014/63 sayılı kararında “…” ve “…” markalarının işaretlerin yazım tarzı ve renk tonları farklı olsa da aynı olarak değerlendirildiğini, v Müvekkillerinin “…” esas unsurlu seri markalarının 01, 02, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 16, 17, 19, 21, 24, 28, 35, 36, 39, 40 ve 42. sınıflar bakımından TÜRKPATENT nezdinde tescilli olduğunu ve uzun yıllardır aktif olarak kullanılmakta ve tanınmakta olduğunu, itiraz konusu “…” marka başvurusunun, müvekkillerinin “…” markası altında sunmakta olduğu emtiaları kapsayacak şekilde 35. sınıfta tescilinin talep edildiğini, müvekkilleri tarafından yapılan yayına itiraz neticesinde Markalar Dairesi tarafından, söz konusu marka başvurusu bazı hizmetler bakımından kısmen reddedilse de tescilin devamına karar verilen sınıflar bakımından iltibas tehlikesinin bertaraf edilemediğini, müvekkillerinin 2020/91867 başvuru numaralı “…” markası ile 2020/91866 başvuru numaralı “… extra” markalarının 35. sınıfta tescilli olduğunu, işbu markaların başvuru tarihlerinin 12/08/2020 olmasından sebeple, markaların itiraz kapsamında dikkate alınmadığını ve müvekkillerince yapılan itirazın YİDK tarafından reddedildiğini, ayrıca, müvekkillerinin https://www.avrupagroup.com/ adresli kendisine ait web sitesinde, ürünlerinin pazarlama ve tanıtım faaliyetlerini de yürütmekte olduğunu, tüketicilerin müvekkillerinin ürünlerine ait kataloglara ve ürünleri hakkında detaylı bilgilere bu web sitesi kanalıyla ulaşmakta olduklarını, v Davalının, “…” ibareli marka başvurusu ile müvekkillerinin tescilli seri markaları arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunu, itiraz konusu markanın tescil edilmesi halinde gerçek hak sahibi olan müvekkilinin ticari itibarının zedeleneceğini ve davalı başvuru sahibinin müvekkillerinin tanınırlığı ve bilinirliği üzerinden haksız bir menfaat elde edeceğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, v 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi kapsamında markalar arasında iltibas yaratacak derecede benzerliğin bulunmadığını, 2020/91867, 2020/91866 sayılı “…”, “… extra” ibareli markaların Kurum kayıtlarına daha sonra girdiği tespit edilmiş olduğundan işbu itiraza mesnet markaların Kurum incelemesine esas teşkil etmediğini, bununla birlikte davaya konu olan diğer davalının başvuru markası ile davacının iltibas tehlikesi bulunduğunu ileri sürdüğü 175215, 99/012468, 2014/108032, 2019/25428, 2019/25434 sayılı “…”, “…”, “…”, “… extra”, “…” ibareli itiraza mesnet markaların kurum tarafından değerlendirildiğini ve iltibasa yol açacak derecede benzer görüldüğünü, başvuru markası ile davacı markalarının tescil sınıfları ve yapılması öngörülen hizmetlerin de karıştırılmaya mahal vermeyecek şekilde farklı olduğunu, davacı markalarının kapsamında yer alan mal/hizmetler ile aynı, benzer türden mal ve hizmetlerin başvuru kapsamında yer almadığını, bu nedenle başvuru markasının kapsamında kalan hizmetler açısından markalar arasında ilişkilendirme/karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını, her iki taraf markasının ilk bakışta farklı işletmelere ait iki farklı marka olduğunun ilgili tüketici kitlesi tarafından algılanacağını, aynı, benzer, seri marka olarak markaların algılanmasının bütünsellik ilkesi kapsamında mümkün olmayacağını, ilgili tüketicinin markalarda yer alan farklılıklar nedeniyle iki farklı marka karşısında bulunduğunu derhal ilk bakışta hiçbir araştırma yapılmasına gerek kalmaksızın anlayacağını, başvuru markasının 35. sınıfta yer alan hizmetlerinin davacı markaları ile benzer ve ilişkilendirilebilir nitelikte olması nedeniyle Kurum tarafından bir kısım hizmetlerin eşya listesinden çıkartıldığını, başvuru kapsamında kalan hizmetlerde kullanılmak üzere dava konusu markanın tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, davacı markalarının ise 01., 02., 03., 06., 07., 09., 17. ve 21. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere tescillerinin yapıldığını, bu bakımdan taraf markalarının tescil sınıfları ve yapılması öngörülen hizmetlerin de karıştırılmaya mahal vermeyecek şekilde farklı olduğunu, davacı markaları kapsamında yer alan mallar/hizmetler ile aynı, benzer türden mallar/ hizmetlerin dava konusu başvuru kapsamında yer almadığını, bu nedenle markalar arasında ilişkilendirme/karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını, davacı taraf vekilinin SMK 6/9 hükmü kapsamında davalı şahsın başvurusunun kötü niyetli olduğunu iddia ettiğini, bu iddiayı ispata ilişkin somut bir delili ortaya koyamadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs cevap dilekçesinde özetle; davacıların iddialarında yasada aranılan şartlardan özellikle birine vurgu yaparak markaların benzer/ilişkili mal ya da hizmetleri kapsaması şartı yokmuş gibi Kurumların değerlendirmelerinin hukuka aykırı olduğunu iddia ettiğini, buradan sonuç alamama ihtimalinde kötü niyet iddiasından sonuç almayı hedeflediklerini, yasada aranılan şartlardan birinin diğerine önceliğinin olmadığını, her iki şartın da somut başvuruda birlikte olması halinde itiraz halinde başvurunun reddine karar verilmesinin mümkün olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 27/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 26/11/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 19/04/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca: davaya konu markalar görsel, sesçil ve kavramsal olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer/yüksek derecede benzer olsa da, davacılara ait 2020/91866 ve 2020/91867 sayılı markalar hariç sair markaların mal ve hizmet sınıflarının farklı olması, 2020/91866 ve 2020/91867 sayılı markaların ise davaya konu marka başvurusundan daha sonraki tarihte başvurularının yapılması karşısında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı, 6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 6/9 maddesi uyarınca: davalının, davacılara ait markalardan haberdar olup olmadığı, herhangi bir anlamı bulunmayan “…” ibaresinin tesadüfen seçilip seçilmediği, neticeten, başvurunun kötüniyetli olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu …” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35.sınıftaki “35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2020/91867, 175215, 99/012468, 2014/108032, 2019/25428, 2019/25434, 2020/91866 sayılı ve “…”, “…”, “…”, “…”, “… extra”, “…”, “… extra” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01, 02, 03, 04, 05, 06, 08, 09, 10, 17, 21, 24, 28, 35, 36, 39, 40, 42.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davaya konu marka başvurusunda bulunan tüm hizmetlerin davacılara ait itiraz mesnet 2020/91866 ve 2020/91867 sayılı markalarda aynen yer aldığı, ancak anılan markaların başvuru tarihlerinin 12/08/2020, davaya konu markanın başvuru tarihinin ise 12/11/2019 olduğu yani mezkûr markalardan daha sonraki tarihli olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…”, “…”, “…”, “…”, “… extra”, “…”, “… extra” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme:
Davalıya ait davaya konu markanın, beyaz zemin üzerine, siyah, küçük harflerle yazılmış “…” ibaresinin yazımından oluştuğu, söz konusu markada herhangi bir şekil/slogan vb. tali unsur bulunmamakla davaya konu marka başvurusunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır. Bu kez davacı muterize ait itiraza/redde mesnet markalar incelendiğinde, bir kısmının renk ve şekil unsuru içeren kompozisyon; bir kısmının ise yalnızca sözcükten oluşan kelime markaları olduğu, markaların “…” ibaresi çerçevesinde yaratılan markalar olduğu, bir kısım markalarda bulunan “EXTRA” ibaresinin, hemen hemen tüm sektörlerde bir ürünün daha güçlü/fazla versiyonunu anlatır şekilde kullanıldığı görülmekle markaların esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır. Taraf markalarının esas unsurlarının aynı kelime unsurundan mütevellit olması karşısında markalar arasında ayırt edilemeyecek kadar benzer/yüksek dereceli görsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Değerlendirmesi
Taraf markalarının işitsel olarak benzerlik değerlendirilmesi yoluna gidilecektir. İşitsel benzerlik, markaların telaffuzları nedeniyle kulakta bıraktıkları sesle ifade olunmaktadır. İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Sözcüklerin ilk hecelerinde, ilk bölümlerinde ayniyet, karıştırma ihtimaline yol açabilmekte, buna karşılık sözcüğün son kısmındaki benzerlikler karıştırma ihtimali incelemesinde göz ardı edilebilmektedir. Somut uyuşmazlıkta, “…” ibaresinin taraflar markalarında aynen yer alması karşısında taraf markaları arasında işitsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Kavramsal Benzerlik Değerlendirmesi
Taraf markaları üzerinde kavramsal benzerlik değerlendirmesi yapıldığında; taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları iz ve imaj açısından önemlidir. Taraf markaları bu kez kavramsal açıdan incelendiğinde, “…” kelime tamlamasının, Türkçe’de bir karşılığının bulunmadığı, İngilizce’de “day=gün”, “son=erkek evlat” anlamına gelen iki kelimenin birleşiminden mütevellit bir yaratım markası mahiyetinde olduğu, her iki taraf markasının “…” ibaresini esas unsur olarak içermesi dikkate alındığında markaların kavramsal olarak benzer oldukları kanaatine varılmıştır.
Bu doğrultuda “…” kelime tamlamasının başvuru/tescil sınıfları bakımından ayırt edici gücü ele alınmış, anılan ibarenin yaratım bir ibare olması karşısında yüksek ayırt ediciliğe sahip olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık ele alınacak olursa, davaya konu markalar görsel, sesçil ve kavramsal olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer/yüksek derecede benzer olsa da, davacılara ait 2020/91866 ve 2020/91867 sayılı markalar hariç sair markaların mal ve hizmet sınıflarının farklı olması, 2020/91866 ve 2020/91867 sayılı markaların ise davaya konu marka başvurusundan daha sonraki tarihte başvurularının yapılması karşısında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harçta düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/06/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.