Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/343 E. 2022/164 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/343 Esas – 2022/164
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/343
KARAR NO : 2022/164

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2022
DAVA:
Davacı vekili 23/11/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin T/00266, 2018/59334 sayılı ve “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davacının 1961 yılından beri faaliyet gösterdiği alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak bir kalite sembolü haline geldiğini; davacının … markasının TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka olarak tescilli olduğunu ve WIPO nezdinde 738 993 sayısı ile tescil edilmiş olduğunu, davacının adına tescilli … ibareli pek çok markasının bulunduğunu; davacının markasının davacı taraf ve davacı tarafın ilişki içinde olduğu pek çok şirket tarafından gıda sektörü dışında da kullanıldığını; davacının … markasını taşıyan ürünleri yedi kıtaya ihraç etmekte olduğunu; davacının markasının tanınmış olması nedeni ile iltibas tehlikesinin arttığını; davacının 2018/59334 sayılı markasının kapsamında yer alan emtialar ile davalının marka başvurusuna konu emtiaların aynı /ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu; taraf markalarının iltibas oluşturacak derecede benzer olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kararın yerinde olduğunu; taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını; davalının markasının … ibaresinden oluşması karşısında tüketicinin söz konusu markayı parçalara bölerek algılamasının mümkün olmadığını; markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini; markalar benzer olmadığından davacının tanınmışlığa bağlı itirazının da kabulünün mümkün olmadığını; kötüniyet iddiasına dayalı bir delil de bulunmadığından davacının itirazlarının tümden reddine dair kararın yerinde ve hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kararın yerinde olduğunu; taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını; davalının markasının … ibaresinden oluşması karşısında tüketicinin söz konusu markayı parçalara bölerek algılamasının mümkün olmadığını; markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini; markaların benzer olmadığını; markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını; davanın haksız ve dayanaksız olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 01/10/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 23/11/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 06/04/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davalının dava konusu 2020 65010 sayılı marka başvurusu ile davacının adına tescilli 2018 59334 sayılı markasının benzer olmadığı, davalının dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan tüm emtiaların davacının adına tescilli 2018/59334 sayılı markasının kapsamında aynı/benzer olacak şekilde yer aldığı, somut olayda iltibas tehlikesinin oluşmadığı, tanınmışlığa bağlı sonuçların oluşmadığı, kötü niyet iddiasının ispat olunmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 01, 02, 35.sınıftaki “01 Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. 02 Boyalar, vernikler, laklar, pas önleyiciler, ahşabı koruyucu maddeler, boyalar için bağlayıcı ve inceltici maddeler, boya pigmentleri, metali koruyucu maddeler, ayakkabı boyaları; matbaa boyaları ve mürekkepleri, tonerler (dolu halde toner kartuşları dahil); besin maddelerini, ispençiyari ürünleri ve içecekleri boyamaya mahsus maddeler. 35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. Boyalar, vernikler, laklar, pas önleyiciler, ahşabı koruyucu maddeler, boyalar için bağlayıcı ve inceltici maddeler, boya pigmentleri, metali koruyucu maddeler, ayakkabı boyaları; matbaa boyaları ve mürekkepleri, tonerler (dolu halde toner kartuşları dahil); besin maddelerini, ispençiyari ürünleri ve içecekleri boyamaya mahsus maddeler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise T/00266, 2018/59334 sayılı ve “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01, 02, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 30.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalının dava konusu marka başvurusunun kapsamında bulunan tüm emtialar yönünden mal ve hizmet benzerliğinin oluştuğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davalının dava konusu marka başvurusu kelime markası olup markada, şekil unsuru yer almamaktadır. Davalının dava konusu marka başvurusu, büyük standart harflerle yazılı … ibaresinden oluşmaktadır. Söz konusu ibarenin anlamsal bir karşılığı bulunmamakta olup fantezi bir kelimedir. Markada esaslı etki yaratan unsurunun … ibaresi olduğu sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan davacının itirazına mesnet markası ise şekil ve kelime unsurundan oluşmuş karma nitelikte bir marka olup şekil unsuru Hitit güneşi sembolü, kelime unsuru ise kırmızı renkle yazılı … ibaresidir. … ibaresi büyük harflerle yazılı olup siyah ve beyaz renkle kırmızı renk çerçevelenmiştir. Davacının markasının esaslı unsurunun da … ibaresi olduğu açıktır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle taraf markaları şekil olarak benzer bulunmamaktadır. Zira davalının marka başvurusunda şekil unsuru yer almamakta iken davacının marka başvurusunda özgün bir şekil unsuru yer almaktadır. Diğer yandan davalının markasında yer alan ibarenin anlamsal bir karşılığı bulunmadığı gibi tamamen farklı kelimelerden oluşan markaların anlamsal olarak benzer olmadığı açıktır. Sadece … ibaresinden yola çıkarak markaların benzer olduğunu söylemek mümkün olmadığı gibi aksinin kabulü markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği prensibine de ters düşecektir. Zira ortalama tüketici markaları bir bütün olarak algılayacaktır. İşitsel olarak bakıldığında da tarafların markaları … ibareleri ile aynı sesle başlamakla birlikte davalının markasının FERT şeklinde farklı sesle bitmesi markaları sesçil olarak farklılaştırmaktadır. Kaldı ki söz konusu … ibaresi bir bütün olarak yazıldığı gibi bir bütün olarak okunmaktadır. Dolayısı ile markalar işitsel olarak da benzer değildir. Sonuç olarak markaların benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Karıştırma ihtimali “ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurması”dır. Öğretide karıştırma ihtimali “bir tescilsiz işaretin veya tescil edilmiş bir markanın, daha önceden tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesi” ya da “bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (tehlikesi)” biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma, iki işaret arasındaki şekil, ses ve anlam benzerliğinden veya genel görünümünden (toplu intibadan) veya seri içine girmekten veya çağrıştırmadan doğabilir.
Karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı incelemesi yapılırken başvurulan yöntemlerden biri de işaretlerin toplu olarak bıraktıkları izlenimdir. Öte yandan bir mal ve/veya hizmetin potansiyel alıcıları, tüketicileri arasında iki ayrı işletmeye ait mal veya hizmetin aynı işletmeden kaynaklandığı ya da bu mal veya hizmetlerin farklı işletmelere ait olduğu fark edilse bile, markalar ya da işletmeler arasında bir bağlantının bulunduğu yönünde bir algının ortaya çıkması ihtimali halinde de karıştırma ihtimalinin varlığından söz edilmektedir.
İltibasın varlığının tespitinde doktrin ve yargı kararlarında esas olarak şu ilkeler ortaya konmaktadır: Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, Çağrıştırma, Bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları.
Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, taraf markaları benzer bulunmamış ancak davalının dava konusu marka başvurusunun kapsamında bulunan tüm emtialar yönünden mal ve hizmet benzerliğinin oluştuğu kanaati belirtilmiştir. Bu halde iltibas tehlikesinin oluşması mümkün değildir. Zira iltibas tehlikesinin öncelikli koşulu taraf markalarının benzer bulunmasıdır. Diğer yandan iltibas tehlikesi madde metninde belirtilen koşulların kümülatif olarak gerçekleşmesi halinde oluşmaktadır. Davacının markasının tanınmışlığı da varılan kanaati değiştirir nitelikte bulunmamaktadır. Zira davacının markasının tanınmış olarak kabul edilebileceği gıda ürünleri ile davalının dava konusu marka başvurusunun kapsamında yer alan 01, 02, 35.sınıf emtiaların bir ilişkisi bulunmamaktadır. Dolayısı ile … ibaresini tanınmışlığı sebebi ile bilen ortalama tüketicinin tanınmış olduğu mallar ile ilgisi olmayan bir sınıfta çağrıştırma yapması, davacı markasını hatırlaması mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle iken somut olayda iltibas tehlikesinin oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçta düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/05/2022