Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/328 E. 2022/201 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/328 Esas – 2022/201
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/328
KARAR NO : 2022/201

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2021
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2022
DAVA:
Davacı vekili 09/11/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “….” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… kart” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz kısmen reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından kısmen reddedilerek 9. Sınıftaki bir kısım mal ve hizmetler yönünden başvurunun reddedildiğini, oysa somut olayda SMK’nın 6/1 no’lu maddesinde yer alan üç şartın mevcut olduğunu, müvekkilleri şirketin tescilli “…” ibareli markaları ile tescil başvurusuna itiraz edilen “… kart” ibareli markanın esas unsurlarının, “…” ibaresinden oluştuğunu, söz konusu markalarda bu ibarelerin görsel ve fonetik açıdan aynı olduğunu, telaffuz edilirken “….” şeklinde telaffuz edildiğini, davalı markasının telaffuzu ile müvekkilleri markasının telaffuzunun aynı olduğunu, “…” ibaresinden sonra getirilen ”kart” ibaresinin ayırt ediciliği sağlamadığını, müvekkillerinin “…” esas ibareli markası ile itiraz edilen “… kart” markasının 6769 SMK kapsamında benzer markalar olduğunu, telaffuzda ve özellikle görünüşte söz konusu markanın müvekkillerinin markasıyla ayırt edilemez derecede benzer olduğunu, bu durumun da işitsel olarak iltibasa neden olacağının aşikar olduğunu, orta düzey tüketicilerin bu iki markayı birbirinden ayırt etmesinin ilk algılayışta mümkün olmadığını, … tescil numaralı tanınmış “…” markasına benzer “… kart” markasının tümden reddedilmesi gerektiğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… kart” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Verilen işbu kararın, usule ve yasaya uygun olduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 6/1 maddesi kapsamında markalar arasında, iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunmadığını, dava konusu markanın kalan hizmetler bakımından davacının itiraza mesnet markalarına benzememesi ve markaların kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı veya benzer olmaması, davalı ile itiraza gerekçe olarak gösterilen davacı markalarının bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığını, dava konusu markalar arasında farklılaşan mal ve hizmetler bakımından 6769 s. SMKT’ın 6(1) maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, Sınai Mülkiyet Kanunu 6/5 hükmü kapsamında tanınmış marka nedeniyle ret koşullarının oluşmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu YİDK’nın … sayılı kararının usule ve yasaya uygun olduğunu, dosyaya konu “…” kelimesinin İngilizce karşılığının “reklamlar” olup “advertising” kelimesinin kısaltması olduğunu, “…” ibaresinin reklamcılık anlamına gelen global manada bir kelime olduğunu, tüm dünyada kullanılan ve global dev firmalarca da dünya genelinde kullanılan kelimelerden olduğunu, davacı tarafın ise yerel bir market zinciri olduğunu, müvekkilince başvurusu yapılan “… KART” ibaresinin reklamcılık faaliyeti gösteren ajanslar ve sosyal medya üzerinden reklam vermek isteyen kişilerce kullanılmak için geliştirilmiş bir yapay zekaya dayalı kolay reklam platformu ve reklam ödemelerinin gerçekleştirileceği “visa” lisanslı bir kart olduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 6/1 maddesi kapsamında markalar arasında, iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunmadığını, Sınai Mülkiyet Kanunu 6/5 hükmü kapsamında tanınmış marka nedeniyle ret koşullarının oluşmadığını beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “… kart” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 14/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 09/11/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 26/04/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davaya konu … sayılı davalı şahıs markasının dava konusu edilen 36. sınıfta yer alan hizmetlerin, davacı şirketin itirazına ve hükümsüzlük talebine dayanak yukarıda listelenen markalarında yer alan hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer olduğu, davaya konu … sayılı davalı şahıs markası ile davacı şirketin itirazına dayanak 2014 56225 sayılı markası arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, c- Davaya konu … sayılı davalı şahıs markası ile hükümsüzlük talebine dayanak 2000/10004, 2003/37883, 2006/07920, 2007/71125, 2012/22625, 2014/56225 ve 2014/56229 sayılı markaları arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davaya konu … sayılı davalı şahıs markası açısından, davalı şirketin tanınmış markası karşısında haksız bir yarar sağlayabileceği, tanınmış markanın bu nedenle zarar görebileceği ve/veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği, heyetin yukarıda belirtilen inceleme yöntemleri, bilimsel ve teknik dayanakları kapsamında, varılan sonucu ile farklı nitelikte olan dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 13.09.2021 tarih ve … sayılı kararının yerinde olup olmadığının takdirinin Sayın Mahkemede olduğu, davaya konu … sayılı davalı şahıs markasının tescil edilmediği…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “… kart” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 36.sınıftaki “finansal ve parasal hizmetler” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise …sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda dava konusu marka ile davacı yanın benzer hizmetler içeren markaları karşılaştırıldığında, iltibas ihtimali varlığının ilk şartı olan malların / hizmetlerin aynılığı/benzerliği kriterinin, somut uyuşmazlık açısından, dava konusu markanın, dava konusu edilen hizmetleri açısından sağlanmış olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… kart” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu markanın kelime markası olduğu, davacı yan markalarının ise kelime ve şekil unsuru içerdikleri, davaya konu markada “… kart” ibaresinin, davacı şirket markalarında “…” / “…” / “…” ibarelerinin yer aldığı görülmüştür.
Taraf markalarının anlamlarına bakıldığında, davaya konu markanın “…” ve “kart” ibarelerinden oluştuğu, davalı yanın beyan uyarınca “…” ibaresinin İngilizce kısaltma olduğu ve “reklamlar” anlamına geldiği, “kart” ibaresinin ise Türkçe olduğu ve düzgün kesilmiş ince karton parçası, bir kimsenin kimliğini gösteren, kutlamalarda veya kendini tanıtmada kullanılan, çoğunlukla beyaz, küçük, ince karton parçası, kartvizit, kartpostal, bazı yerlere girmek veya bazı şeylerden yararlanmak için verilen, kimliği belirten belge, telefonlara takılan, iletişimi sağlamak için gerekli bilgilerin yüklendiği parçacık, genellikle parasal işlemlerde çok amaçlı olarak kullanılan manyetik özelliği olan plastik nesne vb. anlamlarına geldiği, bu hali ile tescili istenen sınıf açısından “kart” ibaresinin ayırt ediciliğinin olmadığı, davaya konu markada esas unsurun “…” ibaresi üzerinde kaldığı kabul edilmiş, davacı yanın itiraz ve hükümsüzlük taleplerine mesnet “…” / “…” ve “…” markalarının ise belli bir anlamlarının olmadığı, harf grubu, bu harf grubunun okunuşundan türetilmiş olabileceği, bu hali ile anlamsal olarak taraf markalarının birbirlerinden farklılaştığı kanaatine varılmıştır.
İşitsel olarak yapılan karşılaştırmada, davaya konu markada yer alan İngilizce “…” ibaresinin “edz” şeklinde okunabileceği fakat devamında yer alan “kart” ibaresinin Türkçe olması nedeni ile “… kart” ibaresini gören tüketicinin her iki ibareyi de Türkçe okuma olasılığının bulunduğu, davacı yan markalarının “… şeklinde okunacağı, bu hali ile davaya konu marka ile davacı yan markalarının okunuşlarının benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Görsel olarak yapılan karşılaştırmada, davaya konu markanın kelime markası olduğu, beyaz zemin üzerine, tek satıra gelecek şekilde, siyah renkte ve büyük harfle “… kart” ibaresini içerdiği, davacı yanın markalarından 2006/07920 hariç diğer markaların kelime markası olduğu, 2014/56225, 2007/71125, 2012/22625 ve 2014/56229 sayılı markaların kendine özgü yazı karakteri ile kompozisyon edildiği, fakat bu halin figüratif özellik taşımadığı 2006/07920 sayılı markada ise “…” ibaresi ile birlikte şeklin de yer aldığı, 2003/37883 ve 2012/22625 sayılı markalarda yer alan kelime unsurunun, davaya konu markada yer alan esas unsur ile birebir aynı olduğu, bu hali markaların yüksek düzeyde benzerlik içerdiği kanaatine varılmıştır.
Bütün olarak incelendiğinde anlamsal, görsel ve işitsel olarak yapılan inceleme sonucunda, taraf markalarında ön plana çıkan ibarelerinin gerek okunuş gerek de görsel olarak birbirleri ile belli bir benzerlik içerdiği, davaya konu markada da esas unsurun “…” ibaresi üzerinde toplandığı, Türkçe okunması halinde, davacı yanın markaları ile okunuş açısından benzer hale geldiği, davacı yanın 2003/37883 ve 2012/22625 sayılı markalarında da yer alan kelime unsurlarının benzerliği markaları birbirlerine yaklaştırdığı, söz konusu ibarelerin belli bir ayırt edicilik seviyelerinin de olduğu, günlük hayatta her alanda karşımıza çıkan ibareler olmadığı, ticari hayatta yüksek bir kullanım yoğunluğundan bahsedilemeyeceği, itiraz aşamasında TÜRKPATENT tarafından verilen kararda da davacı yanın “…” unsurlu markalarının benzer olarak kabul edildiği, diğer taraftan dosyada yer alan Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin…E sayılı ilamı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin …. sayılı onama ilamında, “deniz …” ile “…” / “…” markalarının benzer kabul edildiği, bu benzerliğin Yargıtay tarafından onanması, taraf markalarının işitsel yönden ortalama tüketiciyi iltibasa düşürecek seviyede oluşu nedenleri ile taraf markaları arasında benzerlik bulunduğu kabul edilmiştir. Karşılaştırma konusu markaların kapsamındaki hizmetlerin aynı/aynı tür olması, iltibası artıran bir husus olarak değerlendirilmektedir. Marka işaretlerinin kapsamındaki mal ve hizmetler arasındaki ayniyet veya benzerlik arttıkça, marka işaretleri arasındaki düşük derecedeki benzerliğe rağmen, markalar arasındaki benzerlikler ön plana çıkarak markalar arasında iltibas tehlikesi artmaktadır. Nasıl ki bir mıknatısın iki ayrı kutbu birbirine belli uzaklıkta iken çekim etkisi oluyorsa ve fakat yakınlaştırdığınız zaman çekme eğilimine giriyorsa, markalar arasındaki mal ve hizmetler ile marka işareti benzeşmesi de böyledir.
Yukarıdaki bölümde de belirtildiği gibi, işaretler arasındaki benzerlik değerlendirmesi, markanın türüne, yani şekil markası, sözcük markası, ses markası veya bunların karması olup olmamasına göre birçok farklı faktör açısından yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak tespit edilebilmektedir. Benzerliğin tespiti, markanın türüne göre farklı unsurları esas almayı da gerektirebilmektedir. Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında taraf markaları arasındaki görsel, işitsel ve kavramsal benzerlikler ile bütünsel algıda oluşan benzerlik nedeniyle ortalama tüketici/alıcı kitlesinde taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde bile bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma ve yanılgı yaşama tehlikesinin mümkün olabileceği ifade edilebilir. Öyle ki sıradan tüketicinin değil daha bilinçli tüketicinin de “… kart” / “…”, “…”, “…” ibareleri arasındaki yüksek görsel ve işitsel benzerlik nedeniyle ve işaretlerin bütünsel algı itibariyle birbirleriyle ilişkilendirilebilirliği karşısında yanılgı yaşamasının mümkün olabileceği ve taraf markalarının iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer oldukları kanaatine varılmıştır.
Dava konusu yapılan markanın kapsamındaki dava konusu tüm hizmetler davacı markalarında yer aldığı için tanınmışlığın bu duruma etkisi olmayacağından tanımışlık iddiası değelendirilmemiştir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Dava konusu yapılan marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçta düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı vekili için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.627,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/06/2022