Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/327 E. 2021/432 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/327 Esas – 2021/432
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/327
KARAR NO : 2021/432

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 16/10/2014
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2021

DAVA:
Davacı vekili 16.10.2014 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkili şirketin, 1962 yılından bu yana, bisküvi, çikolata, gofret v.s. gıda ürünleri üretim ve pazarlamasını yapan Türkiye’nin en büyük 5 şirketinden birisi konumunda olduğu; müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde “…” asıl unsurlu markaların sahibi olduğunu, müvekkili şirketin unvanı ve aynı zamanda tescilli markası olan … markasının, TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka statüsünde olduğu; müvekkili şirket adına 30.sınıfta 2012/80317 sayı ile “… CAKE TREATS ELİTE” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TPE resmi markalar bülteninde yayınlandığını; bu marka başvurusuna, diğer davalı şirket tarafından, 30.sınıfta yer alan bir kısım markalar gerekçe gösterilmek suretiyle itiraz edildiği; Türk Patent Markalar Dairesi Başkanlığı’nın, diğer davalı şirket itirazını, reddettiği; bu red kararına karşı yapılan itiraz neticesinde, TÜRKPATENT YİDK’nın, … no’lu kararı ile ve “müvekkili adına yapılan marka başvurusundaki kek şeklinin, renk, tasarım, boyut ve marka örneği üzerinde konumlandırılışı itibariyle, itiraza gerekçe olarak gösterilen markalarda yer alan kek şekliyle ayniyete varan derecede benzerlik, ayrıca başvuru ve itiraza konu markaların aynı ya da aynı tür olması nedeniyle iltibas ihtimalinin mevcut olduğu” noktalarından hareketle, itirazı kabul ederek başvurunun reddine karar verdiği; ancak TÜRKPATENT YİDK’nın aynı gün verilen bir başka kararı olan … no’lu kararında, … CAKE TREATS MUZ BANANA + KEK ŞEKLİ markasının, davalı şirkete ait ve itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar ile görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere, karıştırılmaya yol açacak derecede benzer bulunmadığı; bahse konu karar karşısında, davalı TÜRKPATENT tarafından verilen davaya konu kararın son derece hatalı olduğunu; davalı şirkete ait 2010/13456 no’lu KEK görseli tescil talebinin, TÜRKPATENT tarafından kabul edilmediğini; TÜRKPATENT’nin, kek görselinin tek başına ambalaj üzerinde davalı şirkete hak kazandırmayacağını benimsemişken, çok farklı ambalaj dizaynı, ambalaj üzerinde farklı renkte çizgi ve dalga oluşturan kombinasyonlar, farklı yazı karakterleri, kurdela işareti vs. kompozisyon içeren davacının resimli markası tescilinde, sadece ürün görseline yöneldiği; müvekkili şirketin şekil ve marka başvurusunun genel ve toplu izleniminin, davalı şirketin davalı şirketin tasarım ve kompozisyonundan ayrı ve ayırt edici nitelikte olduğu; davaya konu kararda, şekil ve marka başvurusunun geneli yerine sadece kek şeklini değerlendirmesinin, bu açılardan hatalı olduğu; davacı ve dava dışı her üretici şirketin, satışa arz ettiği ürünün görselini ürün ambalajı üzerinde sergileme hakkının davalı kurum tarafından kısıtlanamayacağı; davacının ürün şekli ve görseli ile davalı şirketin ürün görsellerinin farklı olduğu; davacı ürünü, yan duvarları dalgalı ve yan kesitten oval girintiler içeren ayrıca üst yüzeyinde de iniş çıkış yükseklikler ve dalgalar olan bir kalıpla üretilirken, davalı ürününün, üst ve yan tarafı düz bir kalıpla üretilmekte olduğu; tasarım anlamında son derece farklı iki kalıp ve farklı iki ürünün söz konusu olduğu; dava konusu markaların, hem yazı hem de ürün şeklinden oluştuğu; bu durumda ürün şekli değil yazı olan markaların dikkate alınması gerektiği; davaya kek şeklinin, davalı şirkete özgü bir kek şekli olmadığı; kamusal alandan aynı veya benzer bir çok kek şeklinin ambalaj markalarının sağ tarafında yer aldığı; ambalaj üzerinde yer alan kek şeklinin, marka ve tasarım hukukunda iltibas karşılaştırmasına konu edilmemesi gerektiği; ambalaj üzerindeki ürün görselinin, ambalaj içerisindeki ürünün tüketiciye tanıtımı amacını taşıdığı; bu görselin, markasal bir değere bağlanmasının doğru olmadığı; dava konusu ihtilafın endüstriyel tasarım karşılaştırması olmadığı; davaya konu TÜRKPATENT YİDK görüşünün, sanki marka hukukunun ötesinde tasarım incelemesi gibi bir anlayış gösterdiği; davacı ve davalı ürünün tasarımlarının dahi farklı olduğu; teknik zorunluluk dışındaki farklılıkların çıplak gözle bile net olarak görülmekte olduğu; davalı itirazına mesnet markalardan 2010/13456 no’lu şekil markasının TPMK kayıtlarında müddet konumunda olduğu; dolayısıyla, bu markanın, yapılacak değerlendirme esnasında dikkate alınmaması gerektiği; itiraza mesnet gösterilen diğer markaların, … … … markasından ve ürün şeklinden meydana geldiği; TÜRKPATENT marka karar kriterlerine göre, kelime ve şekil unsurlarından meydana gelen markalarda ağırlığın kelime unsuruna verilmesi nedeniyle yapılacak olan benzerlik değerlendirmesinin kelime unsurları ön planda tutularak yapılması gerektiği; bu noktada, … CAKE TREATS ELİTE ve … … … kelimelerinden meydana gelen markaların birbirlerinden çok farklı olduğu ve bu markaların görünüm, fonetik, kavram ve genel algı bakımından tüketiciler açısından iltibas yaratmayacağının aşikar olduğu; … CAKE TREATS markasının, müvekkili adına 2010/51999 no ile tescilli ve himayesi devam eden bir marka olduğu, dolayısıyla, bu markanın, 30.sınıf mallar bakımından müktesep hak sahibi olduğu; müvekkili markası ile itiraza mesnet markanın ne görsel ne de işitsel olarak benzediği; tüketici algısında markaların, bir bütün olarak farklı olduğu; birbirini çağrıştırmadığı ve aralarında bağlantı olduğu intibaının dahi yaratılmadığı ve benzeri hususları ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nın 19.08.2014 tarih ve … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili yanıtında özetle; açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğu; markanın birden fazla unsuru ihtiva etmesi halinde, markaların bütünü itibariyle bıraktığı izlenime, tümüne hakim olan görünüşe ve yaratılan imaja bakılması gerektiği; başvuru ile yaratılan imajın, davalı markalarıyla aynı olduğu; markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğu; karıştırılma ihtimalinde en çok kullanılan ve sonuca etkisi olan benzerliğin; görsel benzerlik olduğu; markanın üzerine konulacağı ürünün, kek, gofret, çikolata ve benzeri bir ürün olması durumunda, görsel benzerliğin belirleyici olduğu; bu gibi ürünlerin, çocuklarca, üzerindeki sözcük markalarına dikkat edilmeksizin, ürün ambalajındaki kompozisyona bakılarak satın alınabildiği; dava konusu uyuşmazlıkta karşılaştırılan ibarelerin, renk, şekil, dizayn itibari ile ayniyet derecesinde benzer olduğu; marka başvurusunda yer alan kek şeklinin, redde mesnet markalarda yer alan kek şekilleri ile de birebir bir benzerlik gösterdiği; bahse konu kek şeklinde üzerinin çikolata kaplı olduğu, bunun üzerine çikolata ile çizilen yer alan çizgilerin yer aldığı; kekin, içindeki akışkan sıvısı görünecek biçimde ucundan kesilmiş olduğu; söz konusu şeklin, markalardaki kullanımı ve konumlandırılışının dahi aynı olduğu; ikisinde de yazı unsurunun sağın çapraz şekilde yerleştirilmiş olduğu; bahse konu görselin, başvuru kapsamında aynen kullanıldığının görülmekte olduğu; tüketici nezdinde, marka sahipleri arasında idari veya iktisadi anlamda bir bağlılığın bulunduğu yönünde bir izlenimin oluşacağı; davacı markasında yapılan ufak değişikliklerin, davaya konu marka başvurusunu; davalıya ait markanın ayırt edici gücünün yüksek olması nedeniyle, itiraza mesnet markalardan farklılaştıramadığı; iltibas ihtimali değerlendirilirken mal/hizmetlerin ortalama tüketicisinin dikkat ve özeninin esas alınması gerektiği; somut olayda, davaya konu markanın tescil edilmek istendiği ürünlerin, herkese hitap etmekle beraber, özellikle çocuklara hitap ettiği; bizzat çocuklar tarafından satın alınabileceği; başvuru konusu markanın üzerinde kullanılacağı ürünlerin, günlük alışverişte kullanılan, alınırken fazla zaman harcanmayan ve satın alma sürecinde, fazla dikkat sarf edilmeyen, nispeten düşük fiyatlı, aynı rafta yan yana satılan ürünler olduğundan bu ürünlerin niteliğinin de karıştırılma tehlikesini artıracağı; markalar arasında öncelik/sonralık ilişkisinin bulunduğu; önceki markanın ayırt edici karakteri de göz önüne alındığında, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğu; başka bir marka başvurusuna ilişkin olarak verilen kararın, davaya konu itirazın değerlendirilmesine dayanak gösterilmesinin isabetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, kurulduğu 1961 yılından bu yana, özellikle, bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiği; imalini ve her türlü ticaretini yaptığı ürünleri ve tüketicinin değişen beğeni ve ihtiyaçlarını karşılayabilmedeki başarısından ötürü, sektöründe haklı bir ün ve Pazar edinerek, kalitenin simgesi haline geldiği; müvekkilinin uzun yıllar yaygın kullanım, yoğun reklam çalışmaları ve benzeri faaliyetler ile tanınmış hale getirdiği markalarının, davaya konu marka örneğinde olduğu gibi esas unsur konumunda kullanılarak taklit edilmekte ve bu suretle müvekkili markalarından yararlanılmak istenilmekte olduğu; müvekkiline ait markalarda yer alan ambalajların, özgün, ayırt edici ve yeni bir tasarım olarak oluşturulduğu ve … … ve … … markaları ile özdeşleştiği; bahse konu markaların, uzun yıllardır nizasız ve fasılasız kullanılmak suretiyle tanınmış bir marka haline geldiği; müvekkiline ait … … ve … … esas unsurlu pek çok marka ve ambalaj tescil tasarımının bulunduğu; davacıya ait … CAKE TREATS + ŞEKİL ibareli marka başvurusunun, müvekkili adına tescilli ve tanınmış … … ve … … ibareli markalar ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu ve bu benzerliğin iltibasa neden olduğu; davaya konu mark başvurusunda yer alan … ibaresinin, davacının aynı zamanda ticaret unvanı ve daha önce TPE’de şekil unsuru ile birlikte defaten tescil başvurusunda bulunmuş olduğu lider markası olduğu ve başka şekillerle de daha önceden tescil edildiği; davaya konu marka başvurusunda yer alan CAKE ibaresinin, KEK kelimesinin İngilizcesi olduğu; cins bildiren bir kelime olması nedeniyle ayırt edici niteliğe sahip olmadığı; yine aynı başvuruda yer alan TREAT ibaresinin ikram anlamına gelen bir sözcük olduğu ve KEK İKRAMI gibi bir anlamının bulunduğu; bu nedenle, bu unsurun da herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığı; ürünün özelliğini vurguladığı; davaya konu marka başvurusunda yer alan ELITE ibaresinin de seçkin anlamına geldiği ve seçkin kek gibi bir anlamının bulunduğu ve yine bu ibarenin de herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığı; davaya konu edilen … CAKE TREATS ibareli markalarının, defaten tescil edilmek istendiği ve TPE nezdinde başvurularının yapıldığı; davacının, her marka başvurusunda, sadece kek görselinin aromasının farklılaşmış halini, ambalaj kompozisyonuna yerleştirerek tüketicinin dikkatini sadece kek görseline çekmek istemekte olduğu; … CAKE TREATS ibarelerinin, müvekkiline ait … … ve … … markalı ürünler ile iltibasa neden olacak şekil ve unsurlar ile tescil edilmek istenmesindeki asıl amacının, müvekkili marka ve ambalajları ile benzerlik oluşturarak müvekkili markalarının tanınmışlığından yararlanmak olduğu; davacı şirkete ait 2012/80317 no’lu marka başvurusundaki şekil görselinde yer alan ürün şeklinin, müvekkilinin önceki başvuruları olan … … ve … … ürün şekli ile birebir bir benzerlik gösterdiği; her iki ürün şeklinin de üstü çikolata kaplı, üstünden çikolata çizgileri gezdirilen, ucu kesilmiş ve içinde kek ve kekin ortasında akışkan çikolata bulunan bir ürün görseli olduğu; itiraz edilen markada yerlerinin dahi aynı olduğu ve birebir kullanıldığı; davaya konu markaların, gerek markayı oluşturan şekil kompozisyonu ve gerekse müvekkili markalarının tescilli olduğu 30.sınıfta tescil edilmek istenmesi ve markaların bütün itibariyle bıraktıkları intiba yönünden, ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve bu benzerliğin iltibasa ve haksız rekabete neden olduğu; davacı markasının tescil edilmek istendiği sınıfların, müvekkili markasının tescilli olduğu sınıflara tekabül ettiği ve markanın üzerinde kullanılmak istendiği emtianın da kek ürünü olduğu; bu ürün satın alınırken ayrılacak zamanın kısalığı da göz önüne alındığında, emtianın iltibasa sebebiyet verecek en kolay ürünlerden olduğu; bu ürünlerin hedef kitlesi olan çocuklar da düşünüldüğünde, çok daha kolay karıştırılabileceği; bu tür ürünlerde, tüketicilerin, çoğunlukla, marka ismini okumadan şekillere dikkat edeceği; reklamlarda gördüğü ürünü bir an önce alıp çıkmayı düşüneceği; Yargıtay ve mahkemelerin vermiş olduğu kararlarda, söz konusu kitle çocuklar olunca, karıştırılma ihtimalini çok daha geniş tuttuğu; hedef kitle olan çocukların, markette gördükleri davacı markası ile müvekkiline ait markalar arasındaki farkı bilemeyecekleri; çocukların, reklamlarda gördüğü ve aklında tutabildiği markayı rafta ararken, çok benzerini görünce ikisi arasında karşılaştırmaya gitmeyeceği ve sevdiği marka zannederek satın alacağı; davacı tarafın, müvekkili ile adeta bütünleşmiş kek görselinin fark edilemeyecek derecede ufak değişiklikler yaparak kullanmasının, ambalajların/şekil unsurunun birebir aynı olmasına neden olduğu; müvekkili ile bütünleşmiş kek görselinin, teknik bir zorunluluk ürünü olmadığı; doğada var olan pek çok geometrik şekilde hazırlanabilecek bir ürün olduğu; davaya konu marka başvurusunun tescili halinde, müvekkili şirkete ait … … ŞEKİL ibareli markasının ayırt edici niteliğinin zarar göreceği ve davacı şirketin ürünleri nedeniyle müvekkili şirketin uzun yılların bilgi birikimi, emeği ve yatırımı sonucunda elde ettiği başarısına, saygınlığına gölge düşeceği ve itibarının sarsılacağı; … CAKE TREATS + ŞEKİL ibareli pek çok markanın TPMK nezdinde tescilli olduğu iddia edilmiş ise de, bu marka başvurularına müvekkili tarafından yapılan itirazlar neticesinde, bahse konu marka tescil taleplerinin reddedildiği; davacının işbu marka başvurusundan önceki tarihlerde yapmış olduğu, müvekkili tarafından reddedilen başvurulardan bazılarının … ve benzerleri olduğu; bu markaların incelenmesi neticesinde, dava konusu marka başvurusu ile neredeyse birebir aynı olan çok ufak ve ayırt ediciliği olmayan değişiklikler içeren markaların, defaten davacı tarafından TPMK nezdinde tescil edilmeye çalışıldığı ancak başarısızlıkla sonuçlandığı ve bunun kötü niyetin açık bir tezahürü olduğu; bir marka başvurusunun kendisinden önceki markalardan, sadece ibare olarak değil, bir bütün olarak farklılaşmak zorunda olduğu; müvekkiline ait … … ŞEKİL markalarının kompozisyonu ile davaya konu marka başvurusunun kompozisyonunun, kullanılan kek görselinin ön plana çıkmış olması nedeniyle birbirine çok benzediği; bu nedenle de, davaya konu marka başvurusunun, müvekkili markalarının tescilli olduğu aynı sınıflarda tescil edilebilmelerinin imkansız olduğu; davacı tarafından tescil ettirilebilecek, tercih edilebilecek çok farklı ve değişik alternatifleri olan bir sürü ibare ve ambalaj görseli varken, müvekkili markalarının çok benzerinin tercih edilmiş olmasının, bahse konu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığının açık bir göstergesi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait 2012/80317 kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait … sayılı marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiştir.
ANKARA BAM 20.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizce verilen 09/11/2017 gün ve 2017/358 esas 2017/490 karar sayılı davanın kabulüne dair karar davacı vekilince istinaf incelemesi talep edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi Başkanlığının 24/10/2021 tarih ve 2020/215 esas, 2021/1183 karar sayılı ilamıyla ve özetle;
” … Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3. maddesinde, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı düzenlenmiştir. Anayasa hükmüne paralel bir düzenleme içeren HMK’nun 297. maddesi de bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yargıtay HGK’nun 2013/21-1791-1676 sayılı kararında da “… mahkeme kararlarının gerekçeli olması Anayasal bir zorunluluktur. Mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayanıldığını ortaya koyar; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur” denilmiştir. Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava, davacı şirkete ait marka başvurusunun, davalı şirketin itirazı üzerine, reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesinin 22/11/2016 tarih ve 2014/459 E.- 2016/337 K. sayılı, davanın reddine ilişkin kararının, davacı tarafın istinaf istemi üzerine Dairemizin 15.09.2017 tarih ve 2017/681 esas, 2017/780 K.sayılı ilamında belirtilen mahkeme kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası çelişkili olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı üzerine mahkemesine gönderilen dava dosyası ilk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen esasına kaydolunarak yargılamaya devam olunmuş ve mahkemece Dairemizin anılan kaldırma kararında belirtilen gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak Dairemizin bahsi geçen kaldırma kararında davanın esası ile ilgili hiç bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi ilk derece mahkemesince de başkaca hiçbir gerekçeye yer verilmemiştir.
İstinaf denetiminin de gerekçeli karar üzerinden yapılması gerekir. Somut olayda istinaf incelemesi talep edilen kararının bu hususları içermediği, kararın Anayasa’nın 141/3 ve HMK’nun 297. maddesine uygun bir karar olmadığı, mahkeme kararının yasal bir gerekçe içermediği açıktır.
Ayrıca, ilk derece mahkemesinin gerekçeli karar içeriğinde yer verilen kaldırma kararının, Dairemizin 15.09.2017 tarih ve 2017/681 esas, 2017/780 K.sayılı ilamıyla ve dava dosyasıyla ilgisi bulunmadığı gibi davacının marka başvurusun reddine dair YİDK kararının iptali istemli iş bu davada davacının 2012/80317 sayılı kendi marka başvurusunun hükümsüzlüğüne dair talebi bulunmadığı da gözden kaçırılarak 2012/80317 sayılı marka tescil edilmediğinden hükümsüzlüğe ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, kararın yasal bir gerekçesi bulunmadığından, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş…” şekilde karar verilmiştir.
556 sayılı KHK’nin 8/1-b hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… CAKE TREATS ELİTE” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 30. sınıftaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, ekmekler, tatlılar. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, pastalar, krakerler, gofretler, kekler, tartlar. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamülleri. Pekmez.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise “… … … şekil”, “… … … şekil”, “şekil”, “… … brovvni …+şekil”, “… … …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 30.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir. Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki malların itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle ayniyet ve/veya benzerlik bulunduğu görülmüştür.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… CAKE TREATS ELİTE” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın/markaların standart karekterle yazılı “… … … şekil”, “… … … şekil”, “şekil”, “… … brovvni …+şekil”, “… … …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir. Davaya konu marka başvurusu, beyaz bir zemin üzerine oturtulmuş iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm; beyaz zeminin sol tarafında yer almaktadır. Bu bölümde, kahverengi bir şerit ile sınırlandırılan ve kırmızı bir fonun üzerine ağırlıklı olarak yine beyaz renkleri ile oluşturulmuş … CAKE TREATS ibaresi ve bu ibarenin sağ alt kısmında daha küçük puntolarla oluşturulmuş ELİTE ibarelerinden oluşmaktadır. Davaya konu marka başvurusunda yer alan ikinci bölüm ise beyaz zeminin sağ tarafında yer alan bir kek şeklinden oluşmaktadır.
Davalı şirket itirazına mesnet markalara bakıldığında ise, siyah ve kırmızı bir zemin üzerine oturtulmuş … … … ve … … … … ibarelerinin yer almakta olduğu gözlemlenebilmektedir. Yine, davalı şirket itirazına mesnet markaların tümünde, sağ tarafta bir kek şeklinin yer aldığı gözlemlenebilmektedir.
Davaya konu markanın tescil edilmek istendiği ve davalı itirazına mesnet teşkil eden markaların tescil kapsamı: 30.sınıfta yer alan emtiaya ilişkindir. Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde, çekişmeli mal veya hizmetlerin ilgilisi olan orta seviyedeki tüketiciler dikkate alınacak olup; malın hitap ettiği ortalama bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterlidir. Markaların benzerlik düzeylerinin değerlendirilmesinde mal ve hizmetlerin niteliği, bunlara ilişkin satın alma kararları ve tüketici davranışları da dikkate alınmalıdır. Örneğin bir iş makinesinin ortalama tüketicisinin satın alma sürecinde gösterdiği dikkat düzeyi ile bir giysi ya da gıda ürününün ortalama tüketicisinin satın alma sürecinde gösterdiği dikkat düzeyi farklıdır. Ürün ya da hizmetin satış zincirinde uzman kişiler, tedarikçiler ve bu kişilerle aynı bilgi ve dikkat seviyesine sahip olmayan nihai tüketiciler varsa, markaların benzerliğinin incelenmesinde çekişmeli mal veya hizmetin temini için en az dikkat gösteren tüketici/müşteri grubu esas alınmalıdır.
Bilindiği TÜRKPATENT tarafından belirlenen marka karar kriterleri ve gerekse Yargıtay tarafından yerleşik hale gelen içtihatlarla birlikte değerlendirildiğinde, kelime ve şekilden oluşan marka başvurularında, markanın ayırt edici unsuru açısından yapılan değerlendirmelerde öncelik, markanın kelime unsuruna verilecektir. Bu açılardan değerlendirildiğinde, davacıya ait marka başvurusunda yer alan kelime unsuru, … CAKE TREATS ibaresi ve bu ibarenin sağ alt kısmında daha küçük puntolarla oluşturulmuş ELİTE ibarelerinden oluşmakta iken, davalı şirket itirazına mesnet markalarda yer alan kelime unsurları: … … … ve … … … … ibarelerinden oluşmaktadır. Bu anlamda değerlendirildiğinde ve markalar; kelime unsurları açısından birbirlerine benzememektedir. Markaların kelime unsurlarının birbirlerinden farklı oluşu; markaların, telaffuz/okunuş, anlamsal ve sesçil olarak da birbirlerinden farklı algılanmasına neden olmaktadır.
Davanın özünü teşkil eden markalar, görsel açıdan ve bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kek şekli ve bu şeklin markanın bütününde konuşlandırılmış olduğu yer bakımından bir benzerlik bulunmakta ise de, kullanılan renkler; kelime unsurları arasındaki farklılıkların, markalar arasında md.8/1-b anlamında halk nezdinde bir karışıklığın ve/veya iltibas tehlikesinin ortaya çıkmasını engelleyecek nitelikte olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Dava konusu dosyanın tetkikinde, davalı taraf itirazına mesnet teşkil eden markalarda yer alan salt kek şeklinin davalı şirket adına marka olarak tescil edilmemiş olduğu gözlemlenebilmektedir. Dosya içerisinde, … … … ŞEKİL, … … … ŞEKİL ibarelerine ilişkin ürün ambalaj görselleri; çeşitli fatura suretleri, reklam masraflarını gösterir belgeler ve reklamların yer aldığı CD bulunmakta ise de, bu belgelerin; davalı itirazına mesnet markalarda yer alan KEK şeklinin, davalı tarafça ayırt edici hale getirilmiş olduğu; bu kek şeklinin, davalı şirkete özgülendiği ve üzerinde konulduğu emtianın hitap ettiği alıcı kitlesi tarafından tanınmaya başlandığı; belirli bir yer, bölge veya piyasada, davalı şirkete ait bir şekil/marka/ürün olarak bilinmeye başlandığını ispatlayacak nitelikte olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Sonuç olarak, davaya konu markaların tescil edilmek istendiği/ tescilli olduğu sınıflar arasında bir ayniyet/benzerlik olmakla beraber, bütün olarak bıraktıkları genel intiba; genel görünüm açısından bir farklılık bulunduğu ve bu nedenle de 556 Sayılı KHK md.8/1-b anlamında halk nezdinde karıştırılmaya neden olacak derecede bir benzerlik ve bu anlamda bir iltibas tehlikesinin de bulunmadığı; davalı tarafın; davaya konu marka başvurusu tarihi itibariyle, itirazına mesnet teşkil eden … … …, … … … Şekil ibareli markaların tanınmışlığını ispatlayamadığı ve bu nedenle de, 556 Sayılı KHK md.8/4’te yer alan hükmün uygulanması ihtimalinin bulunmadığı; dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerin; davalı itirazına mesnet markalarda yer alan KEK şeklinin, md.8/III anlamında, davalı tarafça ayırt edici hale getirilmiş olduğu; bu kek şeklinin, davalı şirkete özgülendiği ve üzerinde konulduğu emtianın hitap ettiği alıcı kitlesi tarafından tanınmaya başlandığı; belirli bir yer, bölge veya piyasada, davalı şirkete ait bir şekil/marka/ürün olarak bilinmeye başlandığını ispatlayacak yeterlilikte olmadığı;
Davalı şirket tarafından ayırt edici hale getirildiği, bu firma ile özdeşleşmiş ve tüketici tarafından görüldüğünde doğrudan davalı şirket ile bağlantılandırıldığı ispatlanamayan kek şekli benzerinin; davaya konu marka başvurusunda kullanılması halinin, kötü niyetli bir kullanım olarak addedilemeyeceği ve bu anlamda, davalının işbu marka başvurusunu kötü niyetle yapmış olduğunun iddia edilemeyeceği; davaya konu olayda 6102 Sayılı TTK md.54 ve devam eden maddeleri anlamında haksız rekabet teşkil eden durumların bulunmadığı; davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nın 19.08.2014 tarih ve … no’lu kararının bu açılardan iptali koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Usul ve yasaya uygun bulunan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi Başkanlığının 24/10/2021 tarih ve 2020/215 esas, 2021/1183 K.sayılı ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, ilamında belirtilen ve uyulan gerekçelerle davanın kabulü ile, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile 34,10 TL bakiye harcının davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı vekili için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 2.392,90-TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalıların yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekilinin yokluğunda davalılar vekillerinin yüzlerine karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/12/2021