Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/317 E. 2022/165 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/317 Esas – 2022/165
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/317
KARAR NO : 2022/165

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2022
DAVA:
Davacı vekili 02/11/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2019/80223 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı …’un 89365 sayılı “… ÇAYI” ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulüne karar verilerek başvuru kapsamından 30. Sınıf “Çay” mal ve hizmetlerin çıkartıldığını, Davalı … …AŞ’nin 194503, 2002/10998, 2008/30520, 2009/24602, 2009/24603, 2001/25725 sayılı ve “…”, “… şekil”, “… baldo pilavlık bulgur”, “… … pirinç”, “… … pirinç”, “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın reddine karar verildiğini, Markalar dairesinin kararına karşı müvekkilin ve davalı … … AŞ.’nin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa Müvekkili olan … … MAĞAZALAR A.Ş’nin faaliyetlerine 1995 yılında 21 mağazayla başladığını, müvekkili şirketin ana ilkesinin temel gıda ve tüketim malzemelerinin mümkün olan en uygun fiyat ve yüksek kaliteyle tüketiciye ulaştırılması olduğunu, yüksek indirim (hard-discount) modelinin Türkiye’deki ilk temsilcisi olduğunu, portföyünü yaklaşık 750 ürünle sınırlı tuttuğunu ve çok sayıda özel markalı ürüne sahip olmayı hedeflediğini, bu kapsamda marka tescillerine son derece önem verdiğini, müvekkilinin mağaza sayısı ve cirosunu istikrarlı bir biçimde arttırdığını, Capital dergisinin 2020 yılı için gerçekleştirdiği “Türkiye’nin en büyük 500 Özel Şirketi” konulu araştırması uyarınca bir önceki yıla göre %38 büyüme kaydederek perakende sektöründe birinci, genel sıralamada ise Türkiye’nin en büyük ikinci özel şirketi unvanına hak kazandığını, müvekkilinin Türkiye’nin yanı sıra yurt dışında Fas ve Mısır’da da faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin gelişimini kalite anlayışından ve müşteri memnuniyeti önceliğinden vazgeçmeksizin etkin maliyet yönetimi politikasıyla sürdürdüğünü, tüketiciler nezdinde yüksek tanınmışlığı bulunan, güvenilen ve tercih edilen bir marka haline geldiğini, 2018-M-3101 sayılı Türk Patent ve Marka Kurumu kararı ile “…” markasının tanınmış marka statüsünde olduğunun kabul edildiğini, dava konusu kararda “itiraz sahibi” bilgisinin eksik/hatalı düzenlendiğini, ret kararına mesnet “… ÇAYI” markasının Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü-… adına tescilli olduğunu, fakat dava konusu kararda itiraz sahibinin sadece … … Dizayn San. Ve Tic. A.Ş. olarak yer aldığını, YİDK kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin 1987 yılından bu yana çeşitli sınıflarda ve ortak 30. Sınıftaki aynı emtialarda tescilli çok sayıda “…” ibareli markasının bulunduğunu, müvekkilinin aynı sınıfta tescilli 10158 sayılı “…”, 2004 25785 sayılı “… FİLİZ SİYAH ÇAY ŞEKİL”, 2003 05996 sayılı “… RİZE ÇAY”, 2006 16582 sayılı “… TOMURCUK ÇAY”, 2006 16583 sayılı “… EARL GRAY”, 2011 03272 sayılı “… DEMLİK”, 2011 03273 sayılı “… FİNCAN”, 2019 78989 sayılı “… DOĞU KARADENİZ” markalarında da aynen kullanıldığını ve tüketici nezdinde tanınmış, müvekkili şirketle özdeşleşmiş ayırt ediciliği yüksek bir marka haline geldiğini, müvekkilinin markalarında “…” ibaresinin öne çıkartılarak kullanıldığını ve seri markalar yaratıldığını, Müvekkilinin başvuru konusu markasının “… …” olduğunu, davalı …’un itiraza mesnet markasının “… Çayı” olduğunu, taraf markaları incelendiğinde müvekkilinin “… …” markasının davalı …’a ait markadan bütün olarak farklılaştığını, markalar arasında bütün olarak görsel, işitsel ve anlamsal hiçbir benzerlik bulunmadığını, markalar bütün olarak değerlendirildiğinde karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceğini, “…” ibaresinin asli unsur olarak oldukça büyük şekilde ve el yazısı ile yazıldığını, “…” ibaresinin içi kırmızı olan ve çevresi altın rengi ile çevrili bir çerçeveye alınmak suretiyle “…” ibaresinin daha da öne çıkartıldığını, “…” ibaresinin ise “…” ibaresinin altında çok küçük bir şekilde en geri planda kalacak şekilde yazılarak açık şekilde tali unsur olarak kullanıldığını, markada net şekilde öne çıkan unsurun “…” ibaresi ile birlikte renk ve şekil unsurları olduğunu, “…” ibaresinin halk dilinde “çay tiryakisi” şeklindeki kullanım ve algı gözetildiğinde, özellikle “çay” emtiası için ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, bu yönüyle “…” ibaresinin benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmaması gerektiğini, markada en geri planda oldukça küçük şekilde ve tali unsur olduğu açık olan “…” ibaresinin kullanımının markadaki farklı renk, şekil ve kelime kullanımları da gözetildiğinde davalı …’un markasına benzerlik/karıştırılma tehlikesi oluşturma ihtimalinin bulunmadığını, davalı …’un itiraza mesnet “… ÇAYI” markası farklı kelime unsurlarından oluştuğu gibi, markada herhangi bir şekil unsurunun da bulunmadığını, markanın siyah-beyaz düz yazı şeklinde ve büyük harflerle yazıldığını, “…” ibaresinin asli unsur olarak kullanıldığını, müvekkilinin markasının davalının markasından her yönüyle ciddi şekilde farklılaştığını, müvekkilinin “…” markasının tüketiciler nezdinde tanınmış ve yüksek ayırt ediciliği bulunan bir marka olduğunu, 1987 yılından bu yana tescilli olan tanınmış ve ayırt edici “…” markasının aynı şekil unsuru ile öne çıkartılarak kullanıldığı da gözetildiğinde, başvuru markasındaki “…” marka ve şekil unsurunu gören tüketicilerin, “…” marka ve logosunun altında tamamen farklı yazım karakterlerine sahip, geri plandaki tali unsur niteliğindeki “…” ibaresini gördüğünde davalı markaları ile karıştırması imkanının bulunmadığını, müvekkiline ait “…” ibareli seri markalara ilişkin tescil örnekleri incelendiğinde de, başvuru konusu markada da şekil unsuru aynı biçimde korunmak suretiyle kullanılarak seri markalar yaratılmaya çalışıldığını ve asıl unsur olarak “…” ibaresinin vurgulandığını, müvekkilinin markasındaki tali unsur olarak ve en geri planda kullanılan “…” ibaresi tek başına ele alınarak markanın parçalara bölünmesi suretiyle yapılan benzerlik değerlendirmesinin hatalı bir değerlendirme olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markaları gözetildiğinde müvekkilinin “…” ibareli markalar üzerinde müktesep hakkının olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurul kararında usulen eksiklik bulunduğu yönündeki iddianın mesnetsiz olduğunu, davaya konu başvurunun SMK’nın 6/5 maddesi hükmü kapsamında da reddedildiğini, ancak dava dilekçesinde bu hususa ilişkin talep bulunmadığından yargılamanın ilerleyen safhalarında m. 6/5 hükmü kapsamında ileri sürülecek iddia ve taleplere muvafakat etmediklerini, SMK m. 6/1 hükmünde aranan şartların somut olayda gerçekleştiğini, davaya konu Kurul kararında öncelikle davacının kullanmama defi incelenerek redde mesnet 89365 sayılı “…” ibareli markanın “30. SINIF: Çay” mallarında kullanımının ispatlandığı, başvuru ile redde gerekçe gösterilen markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olduğu, reddedilen emtia bakımından iltibas/karıştırılma ihtimali bulunduğu değerlendirmesine yer verildiğini, redde mesnet markanın ibaresinden oluştuğunu, davaya konu markanın “… çayı” ibaresinden oluştuğunu, davalı adına kayıtlı markanın esas unsuru olan “…” ibaresinin davacı başvurusunda esas unsur olarak kullanılmış olduğunu ve karıştırılma ihtimalinin açık olduğunu, “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu olduğu bir olayda, Yargıtay 11. HD’nin 04/06/2020 tarihli ve E:2019/111, K:2020/2618 sayılı kararında, …” ibaresinin esas unsur olarak kullanılmış olmasının karıştırılma/iltibas ihtimaline sebebiyet verdiğinin hüküm altına alındığını (… / …), davacı tarafça başvuruda yer alan “…” ibaresinin yeterli ayırt ediciliği sağladığı ileir sürülmüş ise de, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında çatı markanın benzerlik değerlendirmesinde geri planda tutulması gerektiğinin kabul edildiğini, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak SMK 6/1 anlamında karıştırılma ve iltibas ihtimaline sebebiyet verecek düzeyde benzerlik bulunduğundan başvurunun reddi kararında hukuka aykırılık bulunmadığını, davacı taraf başvurusunun SMK m. 6/1 ve 6/5 hükümleri kapsamında reddedildiğini ve m. 6/5 kapsamında başvurunun reddi kararına karşı bir iddia ve talep bulunmadığından işbu hüküm kapsamındaki ret kararının kesinleştiğini, bu gerekçeyle m. 6/1 kapsamındaki itirazlar kabul edilse dahi başvurunun nihai olarak m. 6/5 hükmü kapsamında reddedilmiş sayılacağını, davacının salt m. 6/1 hükmü kapsamında hukuka aykırılık nedeniyle kararın iptali talebi noktasında hukuki yarar bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’un sermayesi devlete ait bir Kamu İktisadi Devlet Teşekkülü olduğunu, müvekkilinin evveliyatında TEKEL Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösterdiğini, 1971 yılında çıkarılan 1479 sayılı Kanunla müstakil bir genel müdürlüğe dönüştürüldüğünü, müvekkilinin ülkemizde çay tarımını ve sanayisini kurmak ve geliştirmekle görevli olarak 1984 yılına kadar tekel olarak faaliyet gösterdiğini, 1984 yılında çıkarılan 3092 sayılı Çay Kanunuyla çayda devlet tekelinin kaldırılmasından sonra özel sektör firmalarının da çay üretip pazarlama faaliyetlerine başladığını, müvekkili Kurumun gerek tekel olduğu yıllarda ve gerekse de özel sektör firmalarının çay sektörüne girmesinden bu yana kullandığı birçok markasının mevcut olduğunu, müvekkili Kurumun Türkiye’de çay sektörünü kuran geliştiren bu günlere gelmesinde esas rol oynayan Kurum oluşunun kamuoyunca yakından biliniyor olmasının Kurumun ürettiği ürünlere ve markalara olan güveni en üst seviyeye çıkardığını, müvekkili …’un markalarının marka ve tasarım olarak tescilli olduğunu, söz konusu tescillerin marka ve tasarım açısından önce mülga Markalar Kanunu ile koruma altındayken Kanunun yürürlükten kalkmasıyla mülga 556 sayılı KHK ile, tasarım yönünden ise mülga 554 sayılı KHK ile koruma altına alınmış olduğunu, son olarak da 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile de koruma altına alındığını – Müvekkili Kurumun tam isminin Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü olduğunu, kısa adının kanuni dayanak ile … olduğunu, … ibaresinin de marka olarak tescilli olduğunu, TÜRKPATENT’in … markasını 556 s. KHK’nın 7/1(ı) maddesi gereğince tanınmış marka olarak kabul ettiğini, ayrıca işbu davanın da konusunu oluşturan 89365 sayıyla 1985 yılından bu yana tescilli … Çayı markasının da YİDK’nın 20.05.2019 tarih ve 219266 sayılı kararı ile T/03273 başvuru numaralı tanınmış marka olarak kabul edildiğini, dava konusu başvuruda … üst markası ile … ÇAYI alt markasının her ikisinin de tanınmış marka olduğu nazara alındığında karıştırılma riskinin çok yüksek olacağını, davacının “…” sözcüğünü … sözcüğü ile birlikte marka olarak kullanmak istemesinin, müvekkili adına tescilli “… Çayı” markasının … sözcüğü(markası) ile birlikte kullanmasına benzer bir uygulama olduğunu ve durum benzeştirme çabasını gösterdiğini, davacı vekilinin … markası üzerinde müvekkilinin kazanılmış hakkı olduğunu ve zaman içinde yanına tali unsurlar getirerek birçok marka tescilinde de kullanıldığını, söz konusu marka başvurusunun da bu markalardan biri olduğunu ve müvekkilinin … ibareli markalarının bir serisi olarak ortaya çıktığını, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde de … ibaresi kullanılarak seri markalar oluşturulmaya çalışıldığını beyan ettiğini, ancak dava konusu başvuruda tali unsur olarak adlandırılan unsurun müvekkilinin çay emtiası için maruf … markası olduğunu, davacı şirketin dava konusu olan başvuru ile daha önce tek başına tescil ettiremediği … kelimesini … tescilli markasının garantisi altında …’e dönüştürüp sözde farklılık yaratarak ikincil marka yaratma suretiyle gizleyerek tescil ettirmek istemesi ve bu yolda … kelimesini marka olarak kullanma niyet ve eylemini meşru hale getirme çabasından başka bir şey olmadığını, müvekkiline ait tanınmış marka olan … markaları ile … … markasının görünüm, fonetik ve kullanılacağı mallar bakımından ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, bu nedenle tüketicilerin aslında almak ya da tüketmek istedikleri ürün ya da hizmet dışında başka bir ürünü almak ya da tüketmek durumuyla karşı karşıya kalacakları gibi söz konusu marka sahipleri arasında iktisadi anlamda bir ilişki olduğunu düşünmelerinin de söz konusu olacağını, bu durumun da müvekkilinin tanınmışlığını ve uzun süreli marka kullanımına dayanan hakkını olumsuz yönde etkileyeceğini ve karşı tarafın bu tanınmışlıktan dolayı haksız kazanç sağlamasına vesile olacağını, bu girişimlerin ve davaların davacı firmanın benzer markalar/tasarımlar kullanarak müvekkilinin markalarına ve tasarımlarına yanaşmaya çalıştığını ve müvekkilinin markalarını sulandırdığını gösterdiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı … …. A.Ş. Cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin 1980 yılından bu yana ülke genelinde ve dünyada tahıl, bakliyat, kuruyemiş, yem ve yağlı tohumları en etkili ve kaliteli bir şekilde tedariği, üretimi, depolaması ve ticareti alanlarında faaliyet gösterdiğini, 800 milyon USD ihracatla Türkiye’nin en büyük tarım ürünleri ihracatçısı olduğunu, …dergisinin “Türkiye’nin 500 Büyük Özel Şirketi” 2014 araştırmasında 50., sektörel sıralamada ise 1. Sırada yer aldığını, 5 kıtada 80’den fazla ülke ile ticaret yaptığını, 500 bin tondan fazla depolama kapasitesi ile Türkiye’nin en büyük özel depolama alanına sahip olduğunu, yılda 2,5 milyon tonun üzerinde iş hacmi olduğunu, – TÜRKPATENT nezdinde tescilli … ibaresini içeren tescilli markalarının bulunduğunu, – Markalar Dairesi Başkanlığı ve YİDK tarafından verilen kararda her ne kadar müvekkili şirkete ait markaların kullanımının ispatlanamadığı yönünde görüş oluşturulmuşsa da, yayına itiraz ve karara itiraz dilekçesinde detaylıca izah edildiği üzere, taraf markaları arasında benzerlik bulunduğunun açık olduğunu, bu nedenle kullanım ispatı incelemesinde Sayın Mahkeme’nin takdir yetkisinin kullanılması gerektiğini, ayrıca kullanım ispatına ilişkin sunulan delillerin hatalı ve eksik incelendiğini, davacıya ait markada yer alan “…” ibaresinin çatı/kılavuz unsur olduğunu, markadaki esas unsurun … sözcüğü olduğunu, – Davacıya ait marka ile müvekkiline ait … esas unsurlu markaların benzer olduğunu, markaların aynı/benzer mal ve hizmet sınıflarında yer aldığını, markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali bulunduğunu, – Müvekkiline ait …, … …, … Good People Good Earth gibi seri markalarının bulunması nedeniyle, dava konusu “… …” ibareli markanın, müvekkiline ait markaların satışa sunulan farklı ve yeni bir versiyonu olarak algılayabileceğini, işaretler arasındaki yüksek görsel ve sesçil benzerlik olgusu bütünsel açıdan dikkate alındığında, anılan mal ve hizmetlerde … … ibaresinin görülmesinin, duyulmasının, müvekkilinin tanınmış … unsurlu markaları çağrıştıracağını ve onların tanınmışlık düzeyine ve ayırt edici niteliğine zarar vereceğini, başvuru sahibinin de başkasına ait markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlamasına neden olabileceğini, davacı başvuru sahibinin tescil almak istediği sınıfa dahil olan mallar hizmetler bakımından gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu beyan ederek, davanın reddine
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait 2019/80223 kod nolu marka başvuru dosyası ve davalılara ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 08/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 02/11/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 17/03/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davacıya ait 2019/80223 numaralı “… …” ibareli marka başvurusu ile ret gerekçesi 89365 sayılı ve “… Çayı” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi gereğince karıştırılma ihtimali ortaya çıkabileceği, “… Çayı” ibareli markanın tanınmışlığı da dikkate alındığında başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi kapsamında reddine yönelik koşulların da oluştuğu, bu bağlamda davacıya ait marka başvurusunun reddine ilişkin olarak verilen … sayılı YİDK kararının isabetli olduğu, söz konusu kararın iptaline ilişkin koşulların oluşmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 05, 30 sınıftaki “SINIF KODU : 05 Tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler; bitki karışımları ve konsantreleri; tedavi edici bitki çayları, zayıflatıcı çaylar, ginseng çayı. SINIF KODU : 30 Çaylar, buzlu çaylar.” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “… ÇAYI” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 05. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacıya ait marka başvurusunun eşya listesinde bulunan 30. sınıfa dâhil malların tamamının davalıya ait ret gerekçesi markanın tescil kapsamında bulunan ve “kullanımı ispatlanan” mallar ile aynı/aynı tür mallar olduğu, diğer taraftan dava konusu başvuru kapsamında yer alan 5. Sınıfa dahil “SINIF KODU : 05 Tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler; bitki karışımları ve konsantreleri; tedavi edici bitki çayları, zayıflatıcı çaylar, ginseng çayı” mallarının da davalıya ait gerekçe markanın tescil kapsamında bulunan ve kullanımı ispatlanan “SINIF KODU: 30 Çay” malları ile benzer ve ilişkili mallar olduğu, zira bu malların doğası ve kullanım metodu açısından ortak nitelikler taşıdığı, dağıtım kanalları itibariyle örtüşebileceği, bununla birlikte gerekçe markanın kapsamında bulunan “çaylar” malları ile davacıya ait markanın başvuru kapsamında bulunan bitkisel çayların birbirinin ikamesi olarak da kullanılabileceği, bu ürünlerin aynı tüketici kesimine hitap ettiği , kaldı ki ortak unsur “…” ibaresinin 05. Sınıftaki mallar açısından tıbbi bir terim de olmadığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak taraf markalarının eşya listelerinde bulunan malların aynı veya benzer mallar olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… ÇAYI” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel benzerlik değerlendirmesinde, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olacaktır. Kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.
Kavramsal (anlamsal) benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Kelime markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer kavramlara (anlamlara) karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının kavramsal (anlamsal) benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir.
Davacıya ait marka başvurusunun gri çerçevede kırmızı zemin üzerine beyaz renkte yazılmış “…” ibaresiyle birlikte, bu ibarenin hemen altında görece daha küçük punto ile yazılmış olmakla birlikte tüketiciler tarafından rahatlıkla okunabilir ve algılanabilir “…” ibaresinin birleşiminden oluştuğu, “…” ibaresinin davacı yan adına hali hazırda 1987 yılından bu yana 30’u aşkın tescil başvurusuna konu edildiği, başka bir ifadeyle “…” markasının, davacı yanın hali hazırda tescilli ve lider markalarından biri olduğu, bu tür markalarda aslen koruma altına alınmak istenilen unsurların ikincil nitelikte markaya eklenen unsurlar oldukları, ikincil unsurun ayırt edici olması halinde tüketicinin lider markadan ziyade bu ikincil unsura önem atfederek markayı algılayacağı, öte yandan ret gerekçesi markanın büyük harflerle yazılmış münhasıran “… Çayı” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunduğu, davacıya ait başvuruda davalı markasından farklı olarak “…” ibaresinin bulunduğu görülmekle birlikte “…” ibaresinin de ortak ve ayırt edici unsur olarak yer alması nedeniyle markalar arasında belirli düzeyde benzerlik bulunduğunun kabulünün gerektiği, netice itibariyle başvuru ile ret gerekçesi marka arasında görsel ve işitsel açıdan karıştırılma ihtimali oluşturabilecek düzeyde benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır
Her ne kadar iptali istenen YİDK kararında itiraz sahibi olarak diğer davalı … … GIDA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ yer alsa da, söz konusu davada davalı tarafın ÇAY HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (…) firması olduğunun açık olduğu, … … GIDA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin itirazının Kurum tarafından verilen YİDK kararı ile reddedildiği tespit edilmiş ve söz konusu firmanın işbu davanın tarafı olamayacağı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalılar Türkpatent ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü yönünden davanın esastan reddine, davalı … … Gıda San ve Tic. Aş yönünden usulden REDDİNE karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davalılar Türkpatent ve Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü yönünden davanın esastan REDDİNE,
2-Davalı … … Gıda San ve Tic. Aş yönünden usulden REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL karar harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/05/2022