Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/304 E. 2022/130 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/304
KARAR NO : 2022/130

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 22/10/2021
KARAR TARİHİ : 28/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/04/2022
DAVA:
Davacı vekili 22/10/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle; müvekkili şirketin 2017/86623 sayılı “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalı şahsın, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz kısmen reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından kısmen reddine karar verilerek 35 ve 43. Sınıftaki bir kısım mal ve hizmetler bakımından reddedildiğini, oysa davalı şahsın amacının haksız kullanımına ve marka tecavüzüne yasal zemin hazırlamak olduğunu, davalı şahsın marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından yapılan itiraz neticesinde markaların benzer olduğu ve ilişkilendirilme dahil karıştırılma ihtimali bulunduğunun tespit edildiğini, ancak mal ve hizmetler yönünden itirazın kısmen kabulüne karar verildiğini, YİDK nezdindeki itirazlarının ise reddedildiğini, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markanın tanınmış olduğunu, 2017 yılında “…” markasının Türkiye’de ilk kez müvekkili şirkete ait “… Resort Alaçatı” isimli otelin içerisinde kullanıldığını, kısa sürede geniş bir kitle tarafından tanınırlığa ulaştığını, müvekkili şirketin yatırım, reklam faaliyeti ve hizmet kalitesi sayesinde markanın ticari bir değer kazandığını, marka ile ilgili basında bir çok haberin yer aldığını, müvekkili şirket markasının tescilli olduğu 41. sınıfta yer alan “eğlence hizmetleri” ile 43. sınıfta yer alan tüm hizmetlerin benzer hizmet niteliğinde olduğunu, markaların halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davalı şahsın müvekkili şirketin markayı eskiye dayalı kullanımından doğan hakkı konusunda bilgi sahibi olduğunu, buna rağmen 2019-2020 yıllarında Beşiktaş/İstanbul ve Alaçatı/İzmir’de davalının işlettiği eğlence mekanlarında müvekkili şirketin “…” ibareli markasını kullanmaya başladığını, izinsiz kullanımın durdurulması amacıyla davalı şahsa noter vasıtasıyla ihtarname gönderildiğini, davalı şahsın marka tecavüzüne devam etmesi sebebiyle İstanbul 1. FSHHM … D.İş sayılı dosyalarda tecavüzün tespit edildiğini, . D. İş sayılı dosyada ihtiyati tedbir kararı verildiğini, tedbir kararından sonra davalı şahıs aleyhine İstanbul 2. FSHHM …. sayılı dosyası ile markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, kaldırılması ve önlenmesi talepli dava açıldığını, tedbir kararının İcra Müdürlüğü marifetiyle zorla uygulatıldığını, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin davalı marka başvurusundan yaklaşık iki buçuk yıl öncesinden dava konusu markayı yeme-içme ve otelcilik hizmetlerinde kullandığını ve markayı maruf hale getirdiğini, müvekkili şirketin eskiye dayalı kullanımdan doğan hakka sahip olduğunu, davalı şahsın tescil talebinin haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı şahsın eyleminin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalı şahsın kullanım ispatı talebinin yerinde olmadığını ve herhangi bir hukuki yararı bulunmadığını, markaların benzer alıcı çevresine hitap ettiğini, benzer ihtiyaçları giderdiğini, benzer tüketici profillerine ve hedef kitlesine sahip olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “… cebaret” ibareli markanın tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru ile davacı tarafa ait markalar arasında belli düzeyde benzerlik olmasının yanı sıra markaların kısmen aynı/aynı türden emtialarda tescilli olduğu ve bu emtialar yönünden iltibas ihtimalinin bulunduğu tespit edildiğini, başvuru kapsamında yer alan bir kısım emtialar başvuru kapsamından çıkartıldığını, başvuru kapsamında kalan emtialar ile itiraz markasının kapsamında kalan emtialar birlikte değerlendirildiğinde, kalan emtialar yönünden iltibas ihtimali bulunmadığından SMK 6/1 olmak üzere, SMK 6’ncı maddesinin diğer bentlerinin de uygulanma koşullarının gerçekleşmediğini, davacının markasının tanınmış olduğunu iddia etse de bu duruma ilişkin bilgi ve belge sunulmadığından davacının iddiaları bir varsayımdan öteye geçmediğini, davacı markası tanınmış marka statüsünde olmadığından önceki markanın tanınmışlığının gösterilmiş olması haksız avantaj elde edileceğini veya itibarın zarar göreceğini ispatlamayacağını, YİDK tarafından yapılan incelemede, restoran hizmetleri haricinde, davacı tarafından, iddialarını ispatlar ve kendisinin önceye dayalı gerçek hak sahibi olduğunu gösterir, ibareyi Türkiye’de markasal anlamda bilinir hale getirdiğini, uzun yıllardır kullandığını ve ibare üzerinde Türkiye’de bir hak elde ettiğini ispatlar yönde yeterli delilin sunulmadığını, bu çerçevede başvurunun “SINIF 43: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” bakımından 6769 s. SMK’nın 6(3) maddesi hükümleri somut olayda uygulama alanı bulamadığını, davacının, kötüniyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin işletmesinde kullanılmak üzere 2017/78692 sayılı “…” ibareli markasından ayrı olarak 2 başvuru yapıldığını, davaya konu … sayılı marka başvurusunun davacının itirazının reddi üzerine 35 ve 43. sınıflar yönünden kabul edildiğini, davacı şirkete ait tescilli markanın 21, 41 ve 44. sınıfta tescilli olduğunu, davacı tarafın münhasır hak sahibi olduğu markasının mal hizmet kapsamının müvekkili şahsın başvurusu kapsamının dışında kaldığını, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, davacı beyanı esas alınarak hiçbir delil olmaksızın “…” markasının tanınmış marka statüsünde olduğunun kabul edilemeyeceğini, müvekkili işletmesine ait sayısız “…” haberi ve reklamı dikkate alındığında müvekkili şahıs markasının davacı markasına nazaran da yüksek tanınmışlık düzeyine sahip olduğunun, davacı tarafça “…” ibaresinin kullanıldığı Alaçatı’da … MEZE&BALIK restoranının yaklaşık 2.5 senedir kapalı olduğunu ve başka bir şubesi bulunmadığını, aktif olarak kullanılmayan bir markanın tanınmış olduğu iddiasının ispat gerektirdiğini, https://biblosresorts.com/yeme-icme/ alan adlı davacı web sitesinde davacıya ait restoranların listelendiğini, yeme içme bölümünde … MEZE BALIK RESTAURANTI adı altında bir işletme bulunmadığını, davacı şirketin markasını tescile uygun olarak kullanmadığını, müvekkiline ait 2017/78692 tescil nolu marka kapsamında yer alan 43. Sınıfta markayı kullanan davacı şirket aleyhine İstanbul 2. FSHHM … E. sayılı dosyasında tecavüzün tespiti, men’i ve ref’i talepli karşı dava açıldığını, davacı adına tescilli “…” markası ile müvekkili şirkete ait “… …” ibareli markaların görsel ve bütüncül izleniminde farklılıklar olduğunu, markalar arasında mal/hizmet yönünden benzerlik bulunmadığını, markaların tüketici nezdinde kolaylıkla ayırt edilebilecek nitelikte olduğunu, markaların hitap ettikleri tüketici kesimlerinin farklı olduğunu, müvekkili şahsın kötü niyetli olmadığını, davacı tarafın eskiye dayalı kullanımdan doğan hakka sahip olduğu iddiasının müvekkili şahsa ait … tescil nolu “…” markası dikkate alındığında yersiz olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şahsa ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 21/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 22.10.2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “35. SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri”nin davacıya ait markada yer alan mal/hizmetler ile benzer/ilişkili olduğundan karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının sunduğu belgelerin 2017 yılına ilişkin olduğu ve “…” ibaresi ile sunduğu hizmetin “43. Sınıf: Yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri”ne ilişkin olduğu, bu hizmetin dava konusu markada yer alan “43. Sınıf: Yiyecek-içecek sağlanması hizmetleri” ile ayniyet taşıdığı, fakat sunulan belgelerin “markaya belirli ölçüde ayırt edici nitelik kazandırılması” için yeterli olmadığı, davacı markasının tanınmış olduğunun ispatlanamadığı” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35, 41, 43.sınıftaki “35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 1-34. SINIFTA YER ALAN MALLAR mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 43 Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2017/86623 sayılı “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 21, 41, 44.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davaya konu olan 41. Sınıftaki “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).” ile davacının davaya mesnet gösterdiği markaların kapsamındaki 35. Sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetler, alıcı ve satıcılar için online pazar yeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri bakımından ilişkili hizmetler olduğu gibi birbirine gönderme/ hatırlatma/ çağrıştırma yapma ihtimalinin bulunacağı ve son olarak firmalar veya markaların benzer ve ilişkili olduğu tespit ve kabul edilmiştir
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu marka, herhangi bir şekil unsuru içermeden sadece kelime unsurundan oluşmaktadır. Kelime unsuru olarak baş harfleri büyük harflerle yazılmış aynı sırada konumlandırılmış standart harf karakteri ile “… …” kelimelerini ihtiva etmektedir. Türk Dil Kurumu online sözlüğünde … ibaresi “Tutkun, gönül vermiş, vurgun.” anlamını içerirken “…” ibaresi ise İngilizce bir kelime olup (Tureng İngilizce Sözlüğüne göre) Türkçe karşılığının “Gece Kulübü”, “Meyhane” anlamına gelmektedir. Bu nedenle … ibaresinin görece olarak ayırt ediciliği düşük olup tescil edilmek istenilen hizmetlerde marka vasfı taşımamaktadır. Dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresidir.
Davacının mesnet markası ise herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markası olup, tek ve esas unsuru “…” ibaresidir. Taraf markalarının esas unsurunu oluşturan “…” kelimesi, “Tutkun, gönül vermiş, vurgun” anlamı olan bir kelime olduğundan orijinal bir marka olarak değerlendirilmesi mümkün değil ise de, markalar kapsamında yer alan emtialar ile ilişkilendirilemeyecek bir kelime olması nedeniyle, ayırt ediciliğinin yüksek olduğu düşünülmektedir.
Bunun yanı sıra değinilmesi gereken bir diğer husus da hedef tüketici kitlesidir. Tüketici kitlesi, her bir mal ve hizmet türü için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Marka Hukukunda markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak ortalama tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği makul düzeyde bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır.
Yukarıdaki hususlar dâhilinde somut uyuşmazlığa bakıldığında taraf markalarının ortak oldukları hizmetler, hemen karar verilerek alınabilecek hizmetler olmayıp, tüketicilerin üzerinde düşünerek, araştırarak karar verecekleri hizmetlerden olduğu, bu nedenle ilgili tüketicinin dikkat/özen/algı seviyesinin yüksek, bilinçli tüketiciler olduğu düşünülmektedir. İltibas değerlendirilmesinde markaların bir bütün olarak bıraktıkları izlenimin dikkate alınması gerekmekte ve kelime markalarının parçalara ve hecelere bölünmek suretiyle değerlendirilmesi mümkün değil ise de dava konusu ibare türetme kelime öbeği niteliğinde olduğundan, yapılacak değerlendirmede bu ibarenin üzerinde kullanıldıkları emtianın tüketicileri nezdindeki algılamaya esas olan markanın baskın karakteri de dikkate alınmalıdır. Bu durumda taraf markalarının esas unsurlarının “…” ibaresinden oluşması, uyuşmazlık konusu markaların hedef kitlesi bakımından ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde aynı işletmeye ait markalar olduğu ya da farklı işletmelere ait markalar olmakla birlikte işletmeler arasında idari ya da ekonomik bağlantı bulunduğu ihtimali suretiyle iltibas tehlikesine yol açacaktır.
Sonuç olarak dava konusu marka bir bütün olarak “… …” ibaresinden oluşurken, davacıya ait marka “…” kelimesinden oluşması karşısında, taraf markaları arasında esas unsur bakımdan ayniyet bulunduğu, markalar bütün olarak karşılaştırıldığında ise taraflara ait markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunun kabulü gerekmektedir. Başvuruda yer alan “…” ibaresinin, işitsel, görsel, kavramsal ve ortalama tüketicide bırakacağı genel algı itibariyle başvuruyu, itiraza gerekçe olarak gösterilen davacı markasından ayırt etmeye yetmediği, zira ortalama tüketicinin genel izleniminde yer edecek olan ibarenin başvuru ve itiraza gerekçe markada “…” ibaresi olacaktır. Bu anlamda taraf markaların esaslı unsuru … ibareleri olduğu görülmektedir.
Taraf markalar bütünsel anlamda yapılan karşılaştırma sonucunda, markaların birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı niteliğinde olacağı hususu dikkate alındığında, “… …” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi davacının markası olarak yorumlama yoluna gidebileceği kanaatine varılmıştır. Davalı markası ile karşılaşan bir tüketici, davacı markasına ilişkin seri marka kanaatini davalı markasına aktarma ihtimali bulunduğundan 35. SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri bakımından markalar arasında iltibas ihtimalinin oluşacağı sonucuna varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi Kapsamında Değerlendirme:
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin söz konusu markayı daha önce kullandığını ifade ederek, bu marka üzerinde 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi anlamında hakkı olduğunu ifade etmektedir. 6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesinde; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescil edilemeyeceği” hükmü öngörülmüştür. Bu hüküm mülga 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi ile paralel bir düzenleme içermektedir. Bu bağlamda mülga mevzuat hükmüne ilişkin yerleşik içtihatlar, SMK m. 6/3 uygulaması için de emsaldir. Bu maddede bahsedilen; tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasını (6769 Sayılı SMK’nın 6/3 maddesi) gerekli kılar. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Tescilsiz bir işaretin korunmasını sağlayan ve nisbi red nedenine konu teşkil eden durum, işaretin itiraz eden tarafından daha önceki bir tarihten beri kullanılmakta olması ve bu kullanım neticesinde işarete ayırt edici nitelik kazandırılmış olmasıdır. Yani, bir markanın tescil başvurusundan önce, bu işaret bir başkası tarafından yaratılmış ve kullanma neticesi ayırt edici nitelik kazandırılmışsa, bu hakka dayanarak tescil engellenebilir. Ancak tescilin engellenebilmesi için, markanın tescili için yapılan başvuru veya başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş olması ve hakkın sahibine, daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyor olması gerekmektedir.
Markasal kullanım, öğretide işareti taşıyan mal ve/veya hizmetlerin köken itibariyle diğer mal ve/veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak markaların kaynak gösterme fonksiyonu dışında reklam, iletişim, kalite, yatırım ve garanti fonksiyonlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Madde metninde bahsedilen tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz veya dava hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasıdır. Ticaret sırasında kullanma ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Ancak SMK’da “piyasada maruf hale getirme” şartından söz edilmese de bu şartın “zımnen” 6/3 maddesi hükmünde yer aldığını kabul etmek gerekir. Buna göre tescilsiz bir işaret üzerinde bir hakkın doğması ve korunması için, o işarete kullanım yoluyla hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırmak gerekir. Bu ise işaretin “asgari bilinirlik düzeyi” ne ulaşması ile mümkündür. Asgari bilinirlikten anlaşılması gereken, işaretin kullanım sonucunda belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmesidir. Aksinin kabulü, piyasada işareti “ilk” kullanan kişiye korunma sağlanacağı anlamına gelir ki, bu “SMK hükümleri uyarınca sağlanan korunmanın tescil ile elde edileceği” ilkesini anlamsız hale getireceği gibi hakkaniyet ile de bağdaşmaz.
Somut uyuşmazlığa döndüğümüzde huzurdaki davaya konu uyuşmazlıkta; Davacının yiyecek-içecek sağlanması hizmetine ilişkin kullanımı markasal nitelik taşımaktadır. Fakat sunulan belgelerin “markaya belirli ölçüde ayırt edici nitelik kazandırılması” için yeterli olmadığı mütalaa edilmiştir. Bir başka anlatımla davacının … işaretinin dava konusu hizmetlerde kullanımının, SMK m. 6/3 hükmünde aranan “markasal kullanım”, “ciddi kullanım” ve “geniş bir coğrafyada kullanım” koşullarını karşılayamadığı, bu bakımından gerçek hak sahipliğinden doğan haklarının bulunmadığı kanaatine varılmaktadır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından davacı tarafça gerekçe gösterilen markanın tanınmışlığın ispatına yönelik Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin itiraz aşamasında ve dava aşamasında dosyaya sunduğu belgelerin, markaların tanınmışlığı için yeterli olmadığı, bu haliyle 6/5 maddesinin koşullarının somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle dava konusu marka kapsamında yer alan 35. SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri”nin davacıya ait markada yer alan mal/hizmetler ile benzer/ilişkili olduğundan karıştırılma ihtimali bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının 35. Sınıf: “ Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” emtialar yönünden kısmen iptaline, dava konusu marka tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın Kısmen Kabulüne,
2-TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının 35. Sınıf: “ Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” emtialar yönünden Kısmen İPTALİNE,
3-Dava konusu marka tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın düşümü ile bakiye 21,40 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine
7-Reddedilen kısım itibariyle AAÜT uyarınca davalılar için 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.539,10 TL yargılama giderinden payına düşen 1.269,55 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/04/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 127,10.-TL
Posta Masrafı 112,00.-TL
Bilirkişi Masrafı 2.300,00.-TL
Toplam 2.539,10.-TL