Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/293 E. 2022/121 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/293
KARAR NO : 2022/121

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/10/2021
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2022
DAVA:
Davacı vekili 07/10/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, 2020/77784 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davacı müvekkilleri şirketin, yaklaşık 50 adet … Grup şirketinin arasında yer aldığını, 1980’li yıllarda başlayan faaliyeti ile, bünyesinde barındırdığı dev perde ve ev tekstili üretim tesisleri, pazarlama şirketi ve dünyaca ünlü markaları ile ev tekstilinin lider kuruluşları arasında yerini aldığını, davacı müvekkilleri şirketin, tescil numaraları sunulan “…” ve “…” esas unsuru markalarının hepsinin de müvekkilleri şirketin faaliyetleri ve hitap ettiği geniş halk kesimi göz önüne alındığında gayet iyi bilinen, “tanınmış” markalar olduğunu, davacı müvekkil şirkete ait emsal gösterilen markaların hepsinin de 24., 25. ve 35. sınıflarda tescilli olduğunu, buna göre, davalı tarafın, davacı müvekkilleri şirketin “…” ve “…” ibareli markalarının, birebir aynı sınıflarında ve müvekkillerinin tescilli olduğu sınıflarda yer alan ürünlerle doğrudan doğruya bağlantı yaratan ürünlerle, daha da önemlisi davacı müvekkilin çok tanınmış olduğu tekstil sektöründe, tüketicinin karşısına çıkmak istediği dikkate alındığında, karıştırılma ihtimali yaratacak kadar benzer olan ve davacının markaları ile seri marka izlenimi yaratamaya oldukça elverişli olan söz konusu markanın tesciline karar verilmesinin, hukuka aykırı düştüğünü, davacı müvekkilleri şirket adına tescilli “…”/ “…” ibareli markaların uzun yıllardan bu yana var olan kullanımları ile tekstil sektöründe tanınmış marka statüsüne eriştiğini, emsal olarak gösterilen, Ankara 3.FSHHM.nin …. K. sayılı marka davasının davalı şirketi olan … Tekstil San. Tic. Şti. ile işbu davanın davalısı olan … Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.nin adreslerinin aynı olduğunu, davalı şirketin, “…” markasının gerçek hak sahibinin müvekkilleri şirket olduğunu bile bile, belki bu sefer tescil alabilirim gayesi ile başvuru yaptığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu 2020/77784 başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet marka arasında ayniyet ya da ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşul açık bir şekilde sağlanmadığını, taraflara ait markalar incelendiğinde davalı adına tescili talep edilen ibarenin kelime ve şekil unsurundan oluşan bir yapıya sahip olduğunu, markada yer alan “…” ibaresinin siyah renkle ve standart olmayan bir yazı ile ele alındığını, bu yazı ibaresinin altına “L” ve “H” harflerinden oluşan bir şekil ibaresine yer verildiğini, böylece ibarenin özgün bir yapı haline getirilmeye çalışıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde her ne kadar birden çok marka örnekleri saysa da davacı tarafın Kuruma sadece 2018/06452 sayılı markasını mesnet olarak gösterdiğini, 2018/06452 sayılı “…” ibaresi incelendiğinde ise “…” yazı ibaresi bir daire içine alınarak marka olarak tüketiciye sunulduğunu, buradan da anlaşılacağı üzere taraf markalarının arasında işitsel, kavramsal ve görsellik bakımından herhangi bir benzerlik bulunmadığını, başvuru ile itiraza gerekçe gösterilen markanın her ne kadar ortak olarak “…” ibaresini içerse de davalı markanın ilave ayırt edici unsurları da içermesi ve ilgili tüketicilerin başvuru konusu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markayı bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden ayrı/farklı markalar olarak algılayacaklarının açık olduğunu, davacı tarafça uyuşmazlığa neden olduğu düşünülen “…” ibaresinin “keten” anlamına gelmesi ve anlamı itibariyle tescil edilmek istendiği sınıflar bakımından anılan ibarenin düşük ayırt ediciliğinin de bulunması nedeniyle markalar arasında bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımından bir benzerlik olmadığının açıkça görüldüğünü, davacıya ait düşük ibareli “…” ibaresi ile davalıya ait “…” ibareleri arasında davalı ibarenin bir bütün halinde “…” olarak tüketici gözünde algılanacağından markalar arasında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında davacının ifadelerin aksine bir benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığını, her marka için 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde belirtilen risklerin mutlaka oluşacağı kanaatine doğrudan varılamayacağını, bu risklerin varlığının davacı tarafından ispatının gerektiğini, başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebebin bulunmadığının görüldüğünü, davacı vekili tarafından Kuruma yapılan itiraz aşamasında kötü niyete yönelik bir itirazda bulunulmadığından Kurum tarafından bu hükme yönelik bir değerlendirme yapılmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen “… + Şekil” ibareli marka tescil başvurusunun aynı zamanda şirketin unvanı olduğundan tercih edildiğini, davacı şirketin markası ile iltibas yaratmak ve/veya haksız rekabet yapmaya yönelik olmadığını, davaya konu edilen “… + Şekil” ibareli marka tescil başvurusu incelendiğinde davacı şirketin “…” ve “…” markalarından farklı olarak bitişik olarak yazılan “…” kelimesinin ve şeklin markanın esaslı unsuru olduğunu, anlamı değiştirdiğini ve ayırt edici özellik oluşturduğunu, davacı şirketin de “…” ve “…” markaları ile bu yüzden yetinmeyerek dava dilekçesinde saydığı “… HARMONY”, “… +ŞEKİL”, “… Evimin Güzellik Merkezi + şekil”, “… + şekil”, “… Ev Güzellik Merkezi + şekil”, “… HOME BEAUTY CENTER + şekil”, “…”, “… depo + şekil”, “… XL” markalarını da adına tescil ettirme gereği duyduğunu, bu nedenle başvuruda bulunulan marka ile davacı şirketin markaları arasında benzerlik olmadığını, Sınai Mülkiyet Kanununun md. 6 /1. fıkrası kapsamında iltibas oluşturmadığını, diğer davalı kurumun Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun da bu gerekçeyle davacının itiraz başvurusunu red ettiğini, davacı taraf markalarının tanınmışlığını ispat edebilmek için Google, yandex, yaani, yahoo vs. arama motorlarına “…” ve “…” yazıldığında markalarına ilişkin doküman ve görsellerin çıktığını ileri sürmüş ise bu hususun tanınmaktan ziyade bu arama motorlarına verilen reklam ücretleri ile sağlandığını beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.

GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait 2020/77784 başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 07/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 07/10/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 02/03/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…davaya konu 2020/77784 sayılı davalı şirket markasının dava konusu edilen 24., 25. ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin tamamının, davacı şirketin başvuru aşamasında itirazına dayanak (2018/06452 sayılı) marka ve hükümsüzlük talebine dayanak (2018/06452 sayılı marka dahil) yukarıda listelenen markalarda yer alan mal ve hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer olduğu, davaya konu 2020/77784 sayılı davalı şirket markası ile davacı şirketin itiraza ve davaya dayanak (aynı / aynı tür veya benzer mal ve hizmetler içiren) 2018/06452, 2002/17878, 2010/63157, 2010/63158, 2010/63159, 2013/71022, 2013/71023, 2016/31907, 2016/36820, 2016/36830, 2016/36844, 2016/36852, 2016/36864, 2016/36872, 2016/36879, 2016/36883, 2016/37978, 2016/37981, 2016/37985, 2016/37989, 2016/37996, 2016/38003, 2016/38006, 2016/38019, 2016/38025, 2016/38029 sayılı markaları arasında benzerlik ve bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacı yan markasının, SMK’nun 6/5. madde kapsamındaki tanınmış marka korumasından yararlanabileceği, dosya kapsamında kötü niyet iddiasının takdirinin Sayın Mahkemede olduğu, davaya konu 2020/77784 sayılı davalı şirket markası açısından iptal talebinin yer aldığı, heyetin yukarıda belirtilen inceleme yöntemleri, bilimsel ve teknik dayanakları kapsamında, varılan sonucu ile farklı nitelikte olan dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 07.09.2021 tarih ve … sayılı kararının yerinde olup olmadığının takdirinin Sayın Mahkemede olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun 2020/77784 başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 24, 25, 35.sınıftaki “24 Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. 25 Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise …sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir. Davacı yana ait 99/020722, 2006/18092, 2010/63584 ve 2012/50079 tescil numaralı markalarda aynı / benzer mal veya hizmet tespit edilmediğinden inceleme kapsamına alınmamıştır.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, Somut olayda dava konusu marka ile davacı markalarının kapsadığı mallar ve hizmetler karşılaştırıldığında, dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve benzer mallar ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın dava konusu edilen 24, 25 ve 35. sınıfta yer alan bütün mal ve hizmetlerin, yukarıda işaretlenen davacı yanın markaları ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “…”, “…”, “… ….” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu markanın kelime markası olduğu fakat kelime unsurlarının kendi içinde figüratif özellikler içerdiği, markada “…” ibaresi ile “L” ve “H” harflerinden oluşan şeklin yer aldığı, itiraz aşamasında (sadece 2018/06452 sayılı marka olarak), hükümsüzlük açısından ise davaya mesnet davacı şirket markalarının ise genel olarak kelime ve kelime markalarında da figüratif özellikler içerecek şekilde kompozisyon edildiği, davacı yan markalarında ortak olarak “…” ibaresinin yer aldığı, bazı markalarda “…” ibaresi ile birlikte çeşitli ibarelerin de bulunduğu, tarafların ortak olduğu iddia olunan “…” ve “…” ibarelerinin anlamları incelendiğinde, “…” ibaresinin tek başına bir anlamının olmadığı, “… …” olarak ise İngilizce olduğu ve “bez salon” şeklinde Türkçeye çevrilebileceği, İngilizcede özel ad olarak kullanıldığı, “…” ibaresinin de İngilizce olduğu ve genel kullanım itibari ile “keten, bez, çamaşır, iç çamaşırı, çarşaf, keten bezi, keten kumaşı” ibarelerinin çoğulu şeklinde Türkçeye çevrilebileceği, davalı TÜRKPATENT’in savunmasında “…”/“…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunun belirtildiği görülmekle, davalı şirket başvurusunun “…” + “…” ibarelerinin birleşmesinden türetildiği sonucuna varılmıştır.
İlk olarak, ayırt edici gücü zayıf olsa da, minimum tescil edilebilirlik şartını yerine getiren kelime unsurlarının tescil edilmesinin olağan olduğu, buna karşın söz konusu durumun, bu markaların koruma kapsamlarının geniş olduğu anlamına gelmediğini, bu tip markaların sınırlı koruma kapsamından yararlanması gerektiği kabul edilmektedir. EUIPO Temyiz Kurulu, markaların ortak olarak içerdikleri unsurun ayırt edici niteliğinin düşük olması haline ilişkin ilkeleri saymış, bu kapsamda, eğer markalar ayırt edici niteliği düşük olan bir unsuru ortak olarak içeriyorsa, karıştırılma olasılığı değerlendirmesi, ortak olmayan unsurların markanın bütünsel olarak oluşturduğu izlenime etkisi hususuna odaklanacağı, değerlendirmede, ortak olmayan unsurların benzerlikleri – farklılıkları ve ayırt edici niteliklerinin dikkate alınacağını kabul edilmiş, söz konusu değerlendirme yöntemlerini esas almıştır.
Söz konusu genel kural ile birlikte, taraf markalarında yer alan ortak “…”-“…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu sınıflar açısından, bir vasfı ya da karakteristik özelliği tasvir etmediği, diğer bir deyiş ile ayırt edici özelliğe sahip olduğu fakat söz konusu ayırt ediciliğin, anlamının “keten veya “bez” olması karşısında görece düşük düzeyde kaldığı sonucuna varılmıştır. Diğer taraftan, davacı yanın “…” esas unsurlu markaları açısından, davacı yanın, geçmişten gelen kullanımı ve bilinirliği ile birlikte ayırt edicilik düzeyinin yüksek olduğu kabul edilmektedir.
İşitsel benzerlik alanında yapılan değerlendirmede, taraf markalarından yer alan “…” ve “…” ibarelerinin okunuşlarının aynı olacağı, davaya konu markanın “…” şeklinde oluşturulduğu, İngilizce okunuşunun ise “linenhoull” şeklinde olmasının muhtemel olduğu, bir kısım davacı markasında yer alan diğer kelime unsurlarının işitsel benzerlik derecesini düşürdüğü kanaatine varılmıştır.
Görsel benzerlik alanında yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın kelime markası olduğu, beyaz zemin üzerine, siyah tonlarda, kendine özgü yazı karakteri ile tek satıra gelecek şekilde tescile konu edildiği, altında “L” ve “H” harflerinden oluşan şeklin bulunduğu, davacı yanın markalarının ise “…” ortak unsurundan oluştuğu, 2016/31907 tescil numaralı marka hariç oval şeklin içinde yer aldığı, bazı markalarda oval şeklin sarı ve kırmızı renkten oluştuğu, kırmızı renkli zemin üzerine beyaz tonlarda yerleştirildiği, diğer markaların ise siyah ve beyaz tonlarında olduğu, markalarda “…” ibarelerinin yer aldığı, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin markaları görsel olarak da birbirlerine benzer hale getirdiği, markaların karşılaştırılmasında bütünsel karşılaştırmanın esas olması hususu dikkate alındığında; taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerlik bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Belirtildiği üzere, işaretler arasındaki benzerlik değerlendirmesi, markanın türüne, yani şekil markası, sözcük markası, ses markası veya bunların karması olup olmamasına göre birçok farklı faktör açısından yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak tespit edilebilmektedir. Benzerliğin tespiti, markanın türüne göre farklı unsurları esas almayı da gerektirebilmektedir. Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişi olan ortalama tüketici açısından taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde, bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesi bulunmaktadır.
Taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurmasının mümkün olduğu kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından öncelikle tanınmış markanın sahip olduğu imajın ortaya konulması gerekmekte olup; huzurdaki uyuşmazlık açısından davacının tanınmış markasından bir imaj transferi söz konusu değildir. Bu nedenlerle, başvuru sahibinin markayı kullanımı, önceki markanın ününden, çekiciliğinden ve prestijinden yarar sağlanmasına ve finansal karşılık ödenmeksizin önceki markanın ününün sömürülmesine yol açabileceği ve bu bağlamda önceki markanın ününden haksız avantaj sağlanması halinin ortaya çıkabileceği yönünde bir kanaat oluşmamıştır.
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın düşümü ile 21,40 TL bakiye karar harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı vekili için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.076,10 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/04/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 127,10.-TL
Posta Masrafı 236,50.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.300,00.-TL
Toplam 2.076,10-TL