Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/291 E. 2022/380 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/291 Esas – 2022/380
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/291
KARAR NO : 2022/380
DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli, Marka Hükümsüzlüğü, Marka Hakkına Tecavüz Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/10/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/11/2022
DAVA:
Davacı vekili 06/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; 2010 yılından beri restoran, bar işletmeciliği sektöründe müşterilere hizmet veren müvekkili ile … Danışmanlık arasında 17.11.2020 tarihinde marka devir sözleşmesi imzalanmış, imzalanan işbu sözleşme ile … Danışmanlık tarafından … sayılı 43. Sınıfta ve 2020/72504 sayılı 29., 31., 32., 33. ve 41. Sınıflarda tescil edilen “… Şekil” markalarının müvekkiline devredilmiş olduğunu, müvekkiline ait “…” markasının müvekkili ile davalı arasında akdedilmiş bir lisans/bayilik/franchise sözleşmesi mevcut olmamasına karşın, davalı tarafından işletme adı olarak iltibasa yol açacak ve haksız rekabet oluşturacak şekilde şube görüntüsü ile tabelada kullanıldığını, davalının müvekkili şirket markasının iltibasa yol açacak şekilde gerek tabelada, gerekse diğer sosyal medya hesaplarında kullanmakta, bu kullanımda özellikle … kelimesi ön plana çıkarılarak ticari amaçla haksız bir kazanç elde edildiğini, davalı şirketten bu kullanımlarına son verilmesi talep edilmiş ancak davalı şirket tarafından bu kullanımlara son verilmemesi üzerine, davalı şirkete, müvekkilinin marka hakkına ihlal teşkil eden eylemlerin sona erdirilmesi talepli ihtar çekildiğini, davalının markasını tescilli olduğundan farklı ve ayırt edici karakterini değiştirerek kullanmış olduğunu ve bu şekildeki kullanımının müvekkilinin tescilli markasıyla karıştırılma ihtimalinin oluştuğunu, somut olayda yoksun kalan kazancın belirlenmesi için davalının markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre hesaplama yapılmasını talep ettiklerini, müvekkilinin markası 43. Sınıfta tescilli olup dava konusu markanın kapsamında yer alan hizmetlerin de 43. Sınıftaki hizmetleri kapsadığını, dava konusu marka ile müvekkilinin markasının marka işaretleri bakımından benzer olduğunu, “…” ibaresi ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi gördüğünde, marka sahiplerinin aynı olduğu şeklinde yorumlama yoluna gideceği, ilişkilendirilebileceğini, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığını beyan ederek müvekkilinin markasına yapılan tecavüzün önlenmesi ve durdurulmasına, davalı yanın hukuka aykırı haksız eylemleri neticesinde müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararlara ilişkin olarak fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak sureti ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine, müvekkilinin uğradığı manevi zarara ilişkin olarak 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, davalının … tescil numaralı “By … … yeni nesil meyhane” ibareli markasının SMK’nın 6/1 ve 6/9 maddeleri gereğince hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, Mahkemece verilecek karar özetinin, masrafı davalıya ait olmak üzere, tirajı yüksek üç gazetenin ulusal baskısında ilan edilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 18/10/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 9.280,04 TL ye yükseltmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Aynı markayı kullandıkları iddialarını kabul etmemek kaydıyla, davacı tarafın da belirttiği üzere taraflarının tescil tarihinin … olduğunu, davacı tarafın ise … ve 2020/72504 olmak üzere iki ayrı tescil tarihinden bahsettiğini, iki ayrı tescil tarihinin olma sebebinin taraflarınca merak konusu olduğunu, eğer ikinci tescil tarihi ile markada bir değişim yapılmış ise taraflarının tescil tarihinden sonra yapılmış bir tescil olarak söz konusu davanın reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın markası ile müvekkilinin markasının ayrı bir adlandırmaya dolayısıyla ayrı bir markaya haiz olduğunu, müvekkilinin marka adı “By … …” olduğunu, müvekkilinin, markasını, marka tescil belgesine uygun olarak kullanmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlık ve Uygulanacak Hükümler, Kanıtların Değerlendirilmesi ve Kabul:
Dava, davanın markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, tecavüz fillerinin durdurulması, maddi (SMK 151/2-c)ve manevi tazminat ile davalının … sayılı markanın hükümsüzlüğü istemlerinden ibarettir.
Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı delil tespit dosyası ile davalının iş yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda “…Tespit isteyen şirket ile aleyhine tespit istenen şirket aynı ticari faaliyet alanında faaliyet gösterdikleri, dava konusu her iki markanın da Türk Marka ve Patent Kurumunca tescil edildiği görülmüştür. Aleyhine tespit istenen … Restoran Alkollü İçecekler ve Eğlence Hizmetleri Ticaret Ltd Şti. adına tescilli “by … … yeni nesil meyhane” markasının “…” ibaresini ön plana çıkararak kullanılması karşısında, davacı adına tescilli olan “…” markası ile arasında şekil, amblem ve desen bakımından ortalama bir tüketicinin veya mal/hizmet atanın ilk bakışta ayırt edemeyeceği bir aynılığın ve benzerliğin bulunduğu, “…” kelimesinin “Klamet” aslı müzik enstrümanı yerine de kullanılması karşısında davacı taraf adına tescilli markada kullanılan klarnet logosunun bu markaya münhasıran bir ayırt edicilik kazandırmayacaktır. Dosya kapsamında, davalı işyerinin markasında ve tabelalarında “…” ibaresi yanında, “… / klamet” enstrümanının çiziminin kullanılmış olması, çizimler arasında bir aynılığın olmaması karşısında, davalının bu kullanımının tecavüz teşkil etmeyeceği. Her ne kadar aralarında şekil, amblem ve desen bakımından ortalama bir tüketicinin veya mal/ hizmet alanın ilk bakışta ayırt edemeyeceği bir aynılık ve benzerlik bulunsa da uyuşmazlık konusu markaların her ikisi de Türk Marka ve Patent Kurumu nezdinde tescilli marka olmaları sebebiyle her iki markanın da sahiplerinin münhasıran kullanım haklarının mevcut olduğu, dolayısıyla, söz konusu markaların marka hakkına tecavüiz davasına değil, markanın hükümsüzlüğü davasına konu olabileceği kanaatine varılmıştır.” belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesi doğrultusunda davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle SMK 151/2-c maddesi uyarınca hesaplama yapılarak rapor tanzim edilmesi için Adana Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak nöbetçi mahkeme aracılığı ile bilirkişi incelemesi sonucunda özetle “…dava dosyasının incelenmesinden davacının tescilli olan “…” markasının benzeri davalı şirket tarafından BY … … YENİ NESİL MEYHANE” ismiyle tescil ettirdiği ve bu isim altında ….ADANA işletmesini 03/07/2019 tarihinde açtığı, şirketin adresine gittiğimde gündüz faaliyetinin ve işletme yetkilisinin bulunmadığı, şirket merkezinde bulunan görevli kişi tarafından ifade edildiği, şirketle ilgili başkaca bilgi vermediği, şirketin Adana Ticaret Sicil memurluğunda kaydının devam ettiği ve Ziyapaşa Vergi Dairesine kayıtlı mükellef olduğu, 2019 ve 2020 yıllarında MATRAHSIZ beyanname verdiği, başka bir ifade ile zarar beyan ettiği, vergi levhasındaki beyanlarına göre davacının talep ettiği zararların davalının yasal defterlerinin incelenmesinden tespit edilemeyeceği, Davacının talep ettiği zararların davacı şirketin 2019-2020 defterlerinin incelenmesi sonucu önceki yıllara göre davacı şirketin hasılatında ciddi manada azalma olduğunun tespiti halinde davalının davacıya ait tescilli markaya benzer marka adında Adana’ da bir iş yeri açmasının davacının gelir kaybına neden olup, olmayacağının değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenize ait olacağı…” belirtilmiştir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup buna göre;

Hükümsüzlük talebi yönünden yapılan değerlendirme;
Davacı ait tescilli marka:
… “… şekil” ibareli markanın 43. Sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” mal ve hizmetleri kapsadığı,” 2020/72504 sayılı, “… şekil” ibareli markanın 9, 31, 32, 33, 41 mal ve hizmetleri kapsadığı görülmüştür.
Dava konusu … başvuru ve 24/02/2020 tescil tarihli “by … … yeni nesil meyhane” ibaresinden oluştuğu, 43. Sınıftaki “43: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri. ” mal ve hizmetlerden oluştuğu tespit edilmiştir.
Buna göre, davalıya ait dava konusu markanın kapsamında yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” hizmetlerinin davacının redde … sayılı gerekçe markasının kapsamında aynı/aynı tür olarak yer aldığı tespit edilmiştir.
Dava konusu “By … … yeni nesil meyhane” ibareli marka, beyaz zemin üzerine, büyük, italik, siyah harflerle “BY …” ibaresi ile bu ibarenin altında “… YENİ NESİL MEYHANE” ibaresinin yer aldığı, herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markasıdır. Dava konusu markada yer alan “BY …” ibaresinin işletmenin veya markanın kimin aracılığı ile sunulduğunu ifade ettiği, “YENİ NESİL MEYHANE” ibaresinin ise dava konusu hizmetler bakımdan tanımlayıcı unsur olduğu hususları dikkate alındığında, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir.
Davacının “By … … yeni nesil meyhane” ibareli markası siyah eliptik bir zemin üzerine, mor renkte el yazısı şekline “…” ibaresi, bu ibarenin hemen altında sarı renkte … müzik aleti figürü, “G” harfinin üstünde ise sınırları mavi, içi siyah renkte bir şapka figürünün yer aldığı karma bir markadır. Markalarda yer alan kelime unsurunun şekil unsurlarına kıyasla daha ön planda olduğu hususu dikkate alındığında, davacının redde gerekçe markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu sonucuna varılmıştır. Dava konusu markanın redde gerekçe markanın esas unsuru “…” ibaresini aynen içerdiği kanaatine varılmıştır.
Bu açıklamalar kapsamında; markalar görsel, işitsel ve anlamsal olarak incelendiğinde; davacının “…” esas unsurlu markasıyla davalı firmanın “By … … yeni nesil meyhane” ibareli markası arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, şöyle ki; dava konusu markanın görselindeki “…” ibaresinin davacının “…” ibaresini içeren markası ile çok yakın düzeyde birbirine benzer ve bağlantılı bir marka olduğunun görüleceği, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu hizmetler için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “By … … yeni nesil meyhane” ibareli dava konusu markasını gördüğünde, derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının “…” esas unsurlu markasından farklı bir marka olduğunu algılamayacağı, her iki markanın aynı işletmenin markası veya idari-mali anlamda bağlantılı işletme markaları olarak algılayabileceği, dava konusu markada yer alan “By …”, “Yeni Nesil Meyhane” ibarelerinin bu keyfiyeti değiştirmeyeceği, zira tüketici algısının “…” ibaresi üzerinde olacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu marka ile davacı markası arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve anlamsal olarak karıştırılmaya yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, hem dava konusu hizmetlerin tamamının redde gerekçe markanın kapsamında aynı/aynı tür olarak yer alması, hem de dava konusu marka ile redde gerekçe marka arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunması nedeniyle işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, dava konusu markanın kapsamındaki hizmetler yönünden ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davalının “By … … yeni nesil meyhane” başvuru markasını gördüğünde davacıya ait “…” ibareli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, yanılgı yaşayabileceği, kapsamındaki hizmetler yönünden her iki markanın aynı işletmenin markası ve idariekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği, markalar arasındaki benzerlik düzeyi nedeniyle dava konusu marka ile redde gerekçe marka arasında dava konusu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimalinin söz konusu olduğu kanaatine varılmıştır.
Marka Hakkına Tecavüz Yönünden Yapılan Değerlendirme:
Öncelikle, 6769 sayılı SMK’nın “Önceki tarihli hakların etkisi” başlıklı 155. Maddesi “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” hükmüne amirdir. Dolayısıyla, davacının … sayılı markasının başvurusunun, davalının hükümsüzlüğü talep edilen markadan daha önce olması nedeniyle, davalının tescilli markasının olduğu yönündeki savunması değerlendirmede dikkate alınmamıştır.
Dosya kapsamında, davalı kullanımına ilişkin “… Yeni Nesil Meyhane” ibaresi ile … müzik aletinin yer aldığı, hangi tarihe ait olduğu belli olmayan tabela görselleri, 17 Mayıs 2019 tarihine ait sosyal medya görseli, “… Yeni Nesil Meyhane” ibaresi ile … müzik aletinin yer aldığı profil resmi ile 05 Kasım 2019 tarihli bir paylaşımın bulunduğu facebook hesabına ait görsel, “By … … Yeni Nesil Meyhane” ibaresi ile adres ve telefon bilgisinin yer aldığı, girnata01 isimli kullanıcıya ait, hangi tarihe ait olduğu belli olmayan sosyal medya görselleri, “… Meyhane” ibaresinin ve adresinin yer aldığı Google arama motoru sayfasının görseli, “… Meyahanesi” ibaresi ve adres bilgisi ve çalışma saatlerinin yer aldığı www……com alan adlı siteden alınan görseller yer almaktadır. Söz konusu görsellerin bazılarında yer alan adres bilgisi ile davalı şirketin ticari sicil gazetesinde yer alan adresin “…Adana” olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla, söz konusu görsellerin davalı şirketin kullanımına ilişkin görseller olduğu kanaatine varılmıştır.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. maddede düzenlenmektedir. Kanunun 29/1(a) bendinde 7. maddeye atıf yapılarak, “marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın” marka hakkına tecavüz sayılan fiillerden olduğu belirtilmekte, daha sonra marka hakkına tecavüz sayılan diğer haller sıralanmaktadır. Bu durumda, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller incelenirken 7. maddeyle 29. maddenin birlikte dikkate alınması gerekir.
SMK’nın 29/1(a) maddesi marifetiyle 7/2(a) maddesinde, “Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması”, 7/2(b) maddesinde ise, “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması” marka hakkına tecavüz sayılan fiiller arasında sıralanmıştır.
SMK’nın 7/2(c) maddesine göre, “Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması” 29/1(a) maddesi marifetiyle marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdendir. 6769 sayılı SMK’da düzenlenen marka ise, ticaret unvanı ve işletme adından farklı bir amaca hizmet eden tanıtıcı bir işarettir. Marka, taciri ya da ticari işletmeyi değil, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılır. Buna göre fonksiyonu tümüyle ticari işletmenin ürettiği, pazarladığı mal veya hizmetleri ayırt etmektir. Davacı vekilinin talepleri kapsamında uyuşmazlıkta öncelikle davalı kullanımlarının, davacı adına tescilli markadan doğan haklara tecavüz teşkil edip etmediği hususu irdelenmiştir. Marka hakkına tecavüz olgusu açısından belirtilmesi gereken temel husus, marka hukuku açısından tecavüzün söz konusu olabilmesi için tescilli marka ile kullanılan işaret arasında aynılık, ayırt edilemeyecek derecede benzerlik veya ilişkilendirme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzerliğin bulunmasının gerekli olduğudur. Bu bağlamda markalar arasındaki benzerlik incelenirken, Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, Görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlik, Çağrıştırma, Bir bütün olarak markaların uyandırdığı toplu kanaat, Malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, Markayı taşıyan mal veya hizmetin değeri ve alıcının bu mal ve hizmeti almaya ayırdığı zaman kriterleri ele alınmalıdır. İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının tespitinde, mal ve hizmetlerin aynı veya benzer alıcı çevresine hitap edip etmediklerine ve aynı veya benzer ihtiyaçları gidermede kullanılıp kullanılmadıklarına; markaların kullanıldığı mal veya hizmetin ekonomik değerine; bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyine ve orta yetenekteki alıcıların markanın kullanılacağı mal veya hizmetleri aldıkları sırada sarf edecekleri dikkat ve özene de bakılır.
Davacı markasında ve davalı kullanımında “…” ibaresi marka olarak algılanacak asli esas unsur olarak bulunmaktadır. Taraf markalarında yer alan şekiller ve diğer kelime unsurları arasında farklılık bulunmakla birlikte, yukarıdaki bölümlerde detaylı bir şekilde anlatıldığı üzere bu farklılık işaretleri birbirinden ayırt etmeye yetmemektedir. Ortalama tüketicilerin şekilden ziyade ibareye ağırlık verecekleri hususu da dikkate alındığında taraf markaları arasında işitsel, görsel ve anlamsal açıdan yüksek oranda benzerlik olduğu kanaatine ulaşmıştır. Öte yandan, davacı markasının kapsamında yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” ile dosya kapsamında yer alan bilgi, belge ve bilirkişi raporuna göre, davalının markasal kullanımının kapsamındaki hizmetlerle aynı/aynı tür/benzer olduğu tespit edilmiştir. Davacının markasındaki hizmetlerin ve davalının sunduğu hizmetlerin aynı/aynı tür/benzer olması ve davacının markası ile davalının kullandığı işaret arasındaki ayniyet derecesindeki benzerlik nedeniyle davacı markası ile davalı kullanımı arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu, davalının bu kullanımlar için, “işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olduğu” yönünde bir delilin dosya kapsamında bulunmadığı dolayısıyla davalının eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Tazminat Talepleri Yönünden Yapılan Değerlendirme
Davacı tarafından, 6769 sayılı SMK’nın 151/2-(c) maddesi uyarınca 9.280,04 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesi de talep edilmiştir.
Herhangi bir tescilli sınai mülkiyet hakkına tecavüz halinde, tecavüzün varlığının tespiti ve önlenmesi ile ref’i davalarında kusurlu olması şartı aranmazken, maddi ve manevi tazminat davalarında mutlaka davalının kusurlu olması gerekir.
Davalının tescilli markasını kullandığı, dava konusu eylemlerini “kusurlu” olarak gerçekleştirmediğinden, kusur esasına dayalı maddi ve manevi sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle davalıya yöneltilen maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Davalının tescilli marka kullanımı haksız rekabet olarak da değerlendirilmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, davalı adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının marka kullanımının davacı adına tescilli … sayılı markaya tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının adına tescilli markasını kullanması dolayısı ile maddi ve manevi tazminat için gereken kusur şartı gerçekleşmediğinden tazminat taleplerinin reddine, kararın ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına, fazlaya dair istemlerin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davalı adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
3-Davalının marka kullanımının davacı adına tescilli … sayılı markaya tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
4-Davalının adına tescilli markasını kullanması dolayısı ile maddi ve manevi tazminat için gereken kusur şartı gerçekleşmediğinden tazminat taleplerinin reddine,
5-Kararın ulusal çapta yayın yapan bir gazetede bir defa ilanına,
6-Fazlaya dair istemlerin reddine,
7-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 1.012,96 TL harçtan düşümü ile fazla 932,26 TL bakiye karar harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarıca kabul edilen hükümsüzlük ve marka hakkına tecavüz yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarıca kabul edilen reddedilen maddi tazminat yönünden 9.280,04 TL, manevi tazminat yönünden 15.000,00 TL olmak üzere toplam 24.280,04 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Kabul red oranına göre aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 5.110,23 TL yargılama giderinden payına düşen 2.555,12 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2022