Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/275 E. 2022/82 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/277
KARAR NO : 2022/81
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 24/09/2021
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2022
DAVA:
Davacı vekili 24/09/2021 harç tarihli dava dilekçesiyle;davacının ABD’de bulunan ve medya hizmeti alanında faaliyet gösteren dünyaca tanınmış bir şirket olduğunu, davacının … haber kanalının 2020 yılında yayın ağında ve dijital platformlarında başlatmış olduğu “…” başlıklı editoryal özellik ile gün boyunca Amerikan endüstrilerindeki başarı hikayelerini vurguladığını ve seyircileri ile buluşturduğunu, bu yayın akışına davacının web sitesi aracılığıyla tüm dünyadan erişilebildiğini, davacının Türkçe’de “Amerika birlikte çalışır” anlamına gelen “…” sloganı için görselli logoyu yarattığını ve menşe ülkesi dahil ana dili İngilizce olan veya olmayan pek çok ülkede bu işareti kendi adına marka olarak tescil ettirdiğini, aynı işareti 41. Sınıfa giren hizmetlerde marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT nezdinde dosyaladığı ve … no. ile işlem gören başvurusunun, TÜRKPATENT tarafından 6769 s. SMK’nın 7/1(g) maddesi hükmü nedeniyle bütünüyle reddi işleminin haksız olduğunu, zira; red kararına mesnet hükümde atıf yapılan Paris Sözleşmesinin 2. Mükerrer 6. Maddesine göre sözleşmeye üye devletlere ait bayrakların koruma altında olduğunu, halbuki dava konusu edilen işaretin bir bütün olarak değerlendirildiğinde özgün bir marka ve yüksek derecede stilizasyona sahip bir işaret olduğunu ve ABD bayrağının bir gösterimi olmadığını, ayrıca Paris Sözleşmesinin ilgili maddesinin (c) bendinde, kamuda kullanıcı ile teşkilat arasında bir bağ olduğu şeklinde yanlış bir düşünce uyandıracak mahiyette olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilebileceğinin düzenlendiğini, somut olayda da dava konusu edilen işaretin son derece bilindik bir kanal olan davacı ile ilişkilendirilmesi ihtimalinin yüksek olduğunu, zaten de bu markanın USPTO nezdinde 88886314 ve EUIPO nezdinde 18320894 numaralar ile tescile bağlanmış olduğunu, menşe ülke olan ABD’de bu markanın Paris Sözleşmesinin 2. Mükerrer 6. Maddesi kapsamında değerlendirilmemiş olmasının, söz konusu düzenlemede aranan “ilgili merciden alınacak izin” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, zira TÜRKPATENT tarafından hazırlanmış 2021 tarihli Marka İnceleme Kılavuzu’nda devletlere ait bayrakları içeren marka başvurularının değerlendirilmesi aşamasında üç aşamalı bir testin uygulanması gerektiğinin düzenlendiğini, bunlardan son aşamanın “yetkili mercilerden başvurunun tescili için izin alınıp alınmadığı”nın tespitini içerdiğini, somut olayda ABD’de markanın tescilinin sağlandığı cihetle bu iznin alındığının kabulünün gerektiğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK tarafından verilen … sayılı kararın iptali ve … sayılı başvurunun tescilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; marka olarak tescili talep edilen “… … … şekil” işaretinde yer alan şekil unsurunun ABD bayrağındaki renk ve figüratif unsurların aynı dizilimini eşit parçalarla içerdiğini, marka örneğinde yer alan ‘…’ ibaresinin de ABD bayrağı algısını kuvvetlendiren bir unsur olduğunu, dolayısıyla dava konusu edilen markanın 6769 s. SMK’nın 5/1(g) bendi uyarınca tümden reddi kararının hukuka uygun olduğunu, her somut olayın kendi özellikleri ve koşulları çerçevesinde ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiğini, herhangi bir başvurunun daha önce benzer nitelikleri taşıyan bir başvurunun tescil edilmiş olduğundan bahisle kendiliğinden korumadan yararlanmasının mümkün olmadığını, beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER:
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış, iptali istenen … sayılı YİDK kararı ve davacıya ait … sayılı marka işlem dosyası getirtilmiş, teknik ve özel bilgiyi gerektiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor objektif, dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiş, ve Mahkememizce de benimsenmiştir.
GEREKÇE
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Değerlendirilmesi ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali istemine ilişkindir. Kararın davacı vekiline 26/07/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 24/09/2021 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davacının … sayılı şekil başvurusunun, 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(g) madde ve bentleri anlamında tescil engeli bulunup bulunmadığından ibarettir.
… sayılı başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının, 14/10/2020 tarihinde 41.sınıfta şekil başvurusunun tescili istemiyle davalı kuruma başvuruda bulunduğu, … kod numarasını alan başvurunun mutlak ret nedenleri yönünden incelenmesi sonucu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca, 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(g) bendi uyarınca reddine karar verildiği, bu kararın yeniden incelenmesi isteminin ise, TÜRKPATENT YİDK’nun, … sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği, anılan kararın iptali istemiyle Mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 5/1-g maddesi uyarınca değerlendirme:
Marka tescilinde mutlak ret nedenleri
Madde 5- 
“(1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.
b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
e) Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler.
f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler.
g) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler.
ğ) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.
h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.
ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.
i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler.
(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.”
Bu bakımdan, hükmün atıf yaptığı Paris Sözleşmesi 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi şu şekildedir;
1.(a) Birlik ülkelerine ait armaların, bayrakların ve diğer Devlet amblemlerinin ve bu ülkelere kabul edilmiş olan resmi kontrol ve teminatı belirten resmi işaretler ve ayar damgalarının ve hanedan armacılığı bakımından taklitlerinin ticari markalar veya markların bir unsuru olarak yetkili makamlardan izin almaksızın kullanılması uygun önlemlerle yasaklamak ve tescili reddetmek ya da geçersiz kılmak hususlarında, Birlik ülkeleri mutabık kalmışlardır.
(b) Yukarıdaki (a) bendinde belirtilen hükümler, korunmaları için tesis edilmiş olan yürürlükteki uluslararası sözleşmelere konu olan armalar, bayraklar, diğer amblemler, kısaltılmış kelimeler vs. dışında, Birlik ülkelerinden birinin veya daha fazlasının üye olduğu Devletlerarası Uluslararası Teşkilatların armaları, bayrakları, diğer amblemleri ve isimleri vs. için de aynı derecede geçerli olacaktır.
(c) Hiçbir Birlik ülkesi, bu Sözleşmenin o ülkede yürürlüğe girmesinden önce iyi niyetle elde edilmiş hakların sahiplerinin aleyhine olacak bir şekilde yukarıdaki (b) bendinin hükümlerini uygulamaya zorunlu olmayacaktır. Birlik ülkeleri, yukarıdaki (a) bendinde sözü edilen kullanmanın veya tescilin kamuda ilgili teşkilatlarla arma, bayrak, amblem, kısaltma ve isimler arasında bir bağlantı olduğu fikrini uyandıracak veya bu kullanma veya tescilin kamuda kullanıcı ile teşkilat arasında bir bağ olduğu şeklinde yanlış bir düşünce uyandıracak mahiyette olmaması durumunda söz konusu hükümleri uygulamak zorunda olmayacaktır.
2. Resmi kontrol ve teminat işaretlerinin ve ayar damgalarının kullanımının yasaklanması yalnız bu işaret ve damgaların dâhil edildiği markaların aynı veya benzer cinsteki mallar üzerinde kullanılması istendiğinde uygulanacaktır.
3.(a) Bu hükümlerin uygulanması için Birlik ülkeleri, bu Maddenin korunması altına tümüyle veya belli sınırlar içinde almak istedikleri veya bundan sonra isteyebilecekleri Devlet amblemlerinin ve resmi işaret veya ayar damgalarının bir listesini ve bu listenin müteakip tadillerinin tümünü, Uluslararası Büro aracılığıyla birbirlerine iletmeyi kararlaştırmışlardır. Bu arada bütün Birlik ülkeleri, bu şekilde iletilen listeleri kamuya açık tutacaklardır. Ancak bu iletişime Devletlerin bayraklarının dâhil edilmesi zorunlu değildir.
(b) Bu Maddenin 1. paragrafının (b) bendindeki hükümler yalnız uluslararası hükümetlerarası teşkilat tarafından, Birlik ülkelerine Uluslararası Büro aracılığıyla bildirilen devletlerarası teşkilata ait armalar, bayraklar, diğer amblemler, kısaltmalar ve isimler için geçerli olacaktır.
4. Bir Birlik ülkesi itirazlarını, eğer varsa, Uluslararası Büro aracılığıyla ilgili ülkeye veya uluslararası hükümetler arası teşkilata, bildirimin alındığı tarihten itibaren on iki aylık bir süre içinde yapabilir.
5. Yukarıdaki 1. paragrafta Devlet bayrakları için öngörülen önlemler, yalnız 6 Kasım 1925’ten sonra tescil edilen markalar için geçerlidir.
6. Bayraklar dışındaki diğer Devlet amblemleri, Birlik ülkelerinin resmi işaret ve ayar damgaları ve uluslararası hükümetler arası teşkilatın armaları, bayrakları, diğer amblemleri, kısaltmaları ve isimleri için bu hükümler ancak yukarıdaki (3), paragrafta öngörülen bildirimin alınmasından itibaren iki aydan fazla bir zaman geçtikten sonra tescil edilmiş olan markalar için geçerli olacaktır.
7. Kötü niyetin söz konusu olduğu durumlarda, Birlik ülkeleri, 6.11.1925 tarihinden önce bile tescil edilmiş olan devlet amblemlerini, işaret ve ayar damgalarını içeren markaları da iptal etme hakkına sahip olacaklardır.
8. Kendi ülkesinin Devlet amblemini, işaret ve ayar damgalarını kullanma yetkisine sahip olan bir Birlik ülkesi vatandaşı, bunları başka bir ülkeninkine benzese bile, kullanabilirler
9. Birlik ülkeleri, ticaret alanında, Birliğin diğer ülkelerine ait Devlet armalarının izinsiz olarak kullanılmasını, malların menşei hakkında yanıltıcı bir şekilde kullanıldığında yasaklamayı taahhüt ederler.
10. Yukarıda yazılı olan hükümler, bir Birlik ülkesi tarafından kabul edilmiş armaların, bayrakların, diğer Devlet amblemlerinin veya resmi işaretlerle ayar damgalarının ve yukarıda (1) paragrafta bahsi geçen uluslararası hükümetler arası teşkilatın ayırt edici işaretlerinin izinsiz olarak dâhil edildiği markaları, 6. Madde 4. Mükkererinin B bölümü, a) bendinde tanınan hakların uygulanması suretiyle ülkelerin red veya iptal etmesini engellemeyecektir.
Paris Sözleşmesi 2’nci mükerrer 6’ncı maddesi (1)(a) maddesi uyarınca korumaya elverişli işaretler; devletlere ait hükümranlık/hanedanlık armaları, bayraklar ve devletler tarafından kabul edilmiş resmi kontrol ve garanti işaretlerinin/damgalarının yanı sıra diğer resmi devlet amblemleridir. Paris Sözleşmesi 6ter(1)(a) hükmü uyarınca;
Koruma altındaki devlet ambleminin aynısının münhasıran veya markanın bir unsuru olarak marka başvurusuna konu edilmesi,
İlgili amblemin “hanedan/hükümranlık armacılığı yönünden” her tür taklidi olarak kabul edilebilecek nitelikteki benzerinin münhasıran veya markanın bir unsuru olarak marka başvurusuna konu edilmesi,
Amblemin ait olduğu devletin yetkili mercilerinden işaretin tescili için izin alınmamış olması, halinde ilgili marka tescil başvurusu 6769 Sayılı SMK’nin 5/1(g) maddesi uyarınca başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler için reddedilir. Yani; somut olaya konu edilen işaretin, yukarıda sayılan üç kriter doğrultusunda incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Bütün bunlara göre;
Dava konusu edilen “… … …+şekil” işaretinin/ markasının, hem şekil hem kelime unsurlarını ihtiva eden karma bir marka/işaret olduğu görülmektedir. İşaretin zemininde ABD bayrağının tüm unsurlarıyla birlikte, ABD haritası üzerine konuşlandırıldığı ve bu unsurların üzerine de mavi renkli büyük puntolu harflerle “…” ibaresi ile daha düşük puntolu beyaz renkli harflerle “… …” ibaresi yazılmıştır. İşareti oluşturan zeminde ABD bayrağının aslına uygun olarak temsil edildiği ve kuvvetli/özel bir stilizasyon içermediğinden, orijinal ABD bayrağının görünümünü veya etkisini veren bir unsur olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Zaten; dava konusu edilen işarette zemin şeklinin de ABD haritası ile aynı olması ve işarette ilk anda göze çarpacak şekilde büyük puntolarla yazılmış “…” ibaresinin de kullanılmış olması, işaretin “Amerikan” niteliğine vurgu yapmakta ve bu niteliği daha da pekiştirmektedir. Markada ABD bayrağının esas unsur olarak kullanılıp kullanılmadığı da, somut uyuşmazlık açısından önem arz etmemektedir, zira; yukarıda yer verdiğimiz mevzuat hükümlerine ve uygulanması gereken kriterlere göre, bir markanın SMK m. 5/1(g) hükmü kapsamında değerlendirilebilmesi için, işarette “bayrak” unsurunun esas/baskın unsur olarak kullanılmış olması, gerekli ve şart değildir, “işaretin bir unsuru” olarak kullanılmış olması, yeterlidir.
Sonuç olarak; dava konusu edilen işarette ABD bayrağının bir unsur olarak kullanıldığı, kuvvetli/ özel bir stilizasyon içermediği ve bu özellikleri itibariyle işaretinin SMK m. 5/1(g) hükmü kapsamında düzenlenen durum ile uyumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta önem arz eden bir diğer husus, somut olayda bayrağın ait olduğu devletin yetkili mercilerinden işaretin marka olarak tescili için izin alınmış olup olmadığıdır. Zira, davacı taraf, bu işaretin ABD’nin marka tescillerinde yetkili kurumu olan USPTO tarafından 88886314 sayı ile tescile bağlanmış olmasının, böyle bir izinin alındığı anlamına geldiğini ileri sürmektedir. Gerçekten de; SMK’nin 5/1(g) maddesi hükmü ile hükmün atıf yaptığı Paris Sözleşmesi’nin 6ter(1)(a) maddesi, devlet amblemlerinin yetkili merciler tarafından izin verilmeksizin tescilini veya kullanımını yasakladığından, amblemin ait olduğu devletin yetkili mercilerinden işaretin tescili için izin alınmış olması halinde ret gerekçesi ortadan kalkacaktır. Söz konusu iznin alındığını tevsik eden belgenin de, TÜRKPATENT’in marka işlem dosyasına, itirazlarla birlikte sunulmuş olmasının gerektiği açıktır.
Somut olayımızda ise; ABD’nin resmi marka kurumunun böyle bir marka tesciline izin vermiş olmasının, tek başına, “yetkili merci tarafından verilen izin” olarak nitelendirilemeyeceği düşünülmektedir. Keza; ülkemiz mevzuatı ve uygulamaları açısından değerlendirdiğimizde, Türk bayrağının bir marka içerisinde kullanılmasına izin veren devlet kurumunun TÜRKPATENT olmadığı, böyle bir izni verme görev ve yetkisinin TÜRKPATENT’in görev ve yetkisi sınırlarına girmediği bilinmektedir. Diğer bir ifadeyle; TÜRKPATENT’in tescilinde her nasılsa sakınca görmediği, içeriğinde Türk bayrağı bulunan bir marka tescili belgesine dayalı olarak, sadece bu belgenin mevcudiyeti vasıtasıyla, “Türk bayrağının markasal kullanımı hususunda yetkili/doğru mercilerden izin alındığı” hususunun ispat edilebildiği düşünülemez. USPTO’nun böyle bir görev ve yetkisinin olduğu davacı tarafından iddia ediliyor ise, bu hususun TÜRKPATENT nezdindeki itirazlar aşamasında, kaynağı/mesnedi ile birlikte netlikle ortaya konulması/ispatlanması gerekmektedir. Dosya içeriğinden böyle bir bilgi/belge tespit edilemediğinden, davacının bu yöndeki iddialarının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Buna rağmen; somut uyuşmazlık, davacının menşe ülkede davaya konu işaretin tescili hususunda bir engel yaşanmadığı iddiası açısından da ele alınmalıdır. Zira; Paris Sözleşmesine taraf olan menşe ülkenin, kendi bayrağını ihtiva eden markanın tescilinde sakınca görmemiş olduğu sabittir. Ancak; ABD’deki marka tescil sistemi ülkemizden oldukça farklı bir işleyişe sahiptir. İşaret bir kelime markası ise bunun yazım şeklinden, başvurunun kullanım zorunluluğuna kadar birçok ayrıntı mevzuatla net olarak belirlenmiştir. Başvuru aşamasında markanın koruma dışı unsurlarının tanımlanabileceği bir sistem de uygulanır. Örneğin, ABD’deki marka tescillerinde şu şekilde “….”. Dolayısıyla, davacının dava konusu edilen işaretin ABD’de ve dahi ana dili İngilizce olan ülkelerde sorunsuz olarak tescile bağlandığı yönündeki iddialarının somut uyuşmazlığa etkisinin olamayacağı sonucuna varılmıştır.
Zaten de; Paris Sözleşmesi’nde yer alan “Ticari markaların başvuru ve tescil koşulları, her bir Birlik ülkesinin yerel yasaları ve mevzuatıyla belirlenecektir” hükmü gereğince, davacı adına başka ülkelerde aynı marka için yapılan tescil başvurusunun kabul edilmiş olmasının, aynı markanın Türkiye’de de tescilini mevzuat açısından zorunlu kıldığı anlamına gelemeyeceği değerlendirilmiştir. Davacının bu markalarının başka ülkelerde tescilinin hangi koşullarda sağlanmış olduğunun tespiti dava dosyasından mevcut bilgi ve belgelerden yapılamamaktadır. Davacı belki de o ülkelerde dava konusu ettiği markasını yaygın bir şekilde kullanmaktadır ve bu sebeple de o ülkelerdeki ilgili idari kurumlar markayı tescil etmekte sakınca görmemişlerdir. Ya da o ülkelerde davacının markasıyla aynı özelliklere sahip markaların tescil edilebileceğine dair emsal uygulamalar ya da yargı kararları mevcuttur. Hatta belki de o ülkelerin mevzuatları, “marka olarak tescil edilebilecek işaretlerin ayırt edici niteliği” hususunda daha geniş düzenlemeler yapmıştır. Bir işaretin menşe ülkede/yurt dışında/ana dili İngilizce olan ülkelerde marka olarak tescil edilmiş olması, aynı ibarenin Türkiye’de de 6769 sayılı SMK’nın 5. Maddesinde sayılan “mutlak red nedenleri” gözetilmeden, yani “otomatikman” marka olarak tescil edilip himaye görmesini gerektirmez.
Bütün bunlara göre yapılan değerlendirme neticesinde; dava konusu “…” işaretinde ABD bayrağının aslına uygun olarak temsil edilmiş olması ve kuvvetli/özel bir stilizasyon içermemesi nedeniyle, işaretin SMK m. 5/1(g) kapsamında düzenlenen durum ile uyumlu olduğu, işarette ABD bayrağını temsil eden unsurun esas veya yan unsur olarak kullanılmış olmasının somut uyuşmazlığa bir etkisinin olamayacağı, bu işaretin ABD’de marka olarak tescil edilmiş olmasının, tek başına, Paris Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri/hükümleri kapsamında düzenlenmiş olan “bayrağın ait olduğu devletin yetkili mercilerinden işaretin marka olarak tescili için verilmiş bir izin” olarak nitelendirilemeyeceği, dava konusu edilen … sayılı YİDK kararının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçta düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/03/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.