Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/265 E. 2022/26 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/265
KARAR NO : 2022/26

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 26/11/2012
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2022
DAVA:
Davacı vekili 26.11.2012 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin 177524 sayılı ve “…” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalının, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TPE’ne başvuruda bulunduğunu, 2010/51610 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek kısmen reddedildiğini, bir kısım malların başvurudan çıkartılması sonrası kısmen tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, itirazlarının kısmen reddine dair kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markası ile davalı başvurusunun tüm mallar yönünden iltibasa neden olabilecek derecede benzer olduğunu, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, … sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Türk Patent Enstitüsü vekili yanıtında özetle; davalı başvuru ile davacı markasının arasında işaret ve kapsamlarındaki mal/hizmetler bakımından benzerlik bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinden de söz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TPE’den davalı şirkete ait 2010/51610 sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak 177524 sayılı marka tescil belgeleri getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, uyuşmazlığın hukuki bilgi ile çözümü gereken konulara ilişkin bulunması nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmemiştir.
YARGITAY BOZMASI:
Mahkememizce 04.04.2013 gün ve 2012/259 esas 2013/69 karar sayılı davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … karar sayılı ilamıyla ve özetle;
“Dava, TPE YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı adına tescilli marka “…” ibaresinden oluşmakta olup aynı ibare davalı başvurusuna konu işaretin esas unsurlarından biridir. Davalının markaları benzer kabul eden Markalar Dairesi Başkanlığının kararına karşı dosyaya yansıyan bir itirazının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemenin işaretler arasında 556 sayılı KHK’nın 8’inci maddesi anlamında bir benzerliğin ve karıştırma ihtimalinin bulunmadığı yönündeki gerekçesi yerinde değildir. Bu durumda markaların kapsadığı ürünler bakımından benzerliğin ve iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı uyuşmazlığın özel bilgiyi gerektirdiği de nazara alınarak konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru olmamış, davacı yararına bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle bozulmuş; mahkememizin 2014/393 esas, 2014/225 sayılı kararı ile bozma ilamına uyulmayarak direnilmesine karar verilmiş; bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş;
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun … karar sayılı ilamıyla ve özetle;
1-Dava, Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
2- Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukuki kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır.
3- Bilindiği üzere, Türk Hukuku’nda sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nin 7. maddesinde bir marka tescil başvurusunun Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından “mutlak ret nedenleri” kapsamında yapılacak inceleme sonucunda reddedilmesinin koşulları belirlenmiştir. Mutlak ret nedenlerinin ortak özelliği, marka olarak tescili talep olunan işaretin kamuyu ilgilendirmesi veya kamuya mal olmasıdır. Ret nedenlerinin mutlak karakteri icabı, herhangi bir kişinin ileri sürmesine gerek kalmaksızın Türk Patent ve Marka Kurumu ve mahkeme tarafından “re’sen” dikkate alınırlar. Zira mutlak ret nedenleri birer defi değil, itiraz sebebidir. Mutlak ret nedenlerini, mükellefiyetleri olmamasına rağmen, 556 sayılı KHK’nin 34. maddesi gereği herkes Kurum’un bilgisine arz edebilir ve ilgililer (tescil neticesinde menfaat kaybına uğrayabilecek kişiler) de 556 sayılı KHK’nin 35. maddesi çerçevesinde “itiraz” konusu yapabilirler. İlgililer bu itirazlarından feragat edemezler. İtiraza rağmen YİDK tarafından verilen kesinleşmiş tescil kararına karşı, 556 sayılı KHK’nin 53. maddesi gereğince iptal davası ikame edilebilir. Bu davalarda, mutlak ret nedenleri mahkemece re’sen dikkate alınır. YİDK kararlarının iptali için açılan davalarda mutlak ret nedenleri hakkındaki inceleme ve değerlendirme başvuru tarihindeki koşullara göre yapılır. Mutlak ret nedenlerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil olunmaması gerekirken her nasılsa tescil olunan bir markaya karşı 556 sayılı KHK’nin 42/1-a maddesi gereğince hükümsüzlük davası açılabilir. Böyle bir dava sonuçlanmadan tescili yolsuz da olsa bir markanın kullanımı engellenemez (Karan, Hakan/Kılıç, Mehmet: Markaların Korunması 556 sayılı KHK Şerhi ve İlgili Mevzuat, Ankara, 2004, s.79-80).
4- 556 sayılı KHK’nin 8. maddesinde ise markanın tescili ile ilgili “nispi ret nedenleri” düzenlenmiştir. Bu nedenlerin ortak özelliği, tescili talep olunan marka üzerinde üçüncü bir kişinin üstün hak iddiasına dayanmasıdır. Mutlak ret nedenlerinden farklı olarak nispi ret nedenlerinin kamu menfaati ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Nispi ret nedenleri, mahkeme veya Kurum tarafından re’sen dikkate alınmazlar. Bunların mutlaka 556 sayılı KHK’nin 35. maddesi gereğince ilgili kişiler (yani daha önceki bir tarihte tescil edilmiş veya tescil başvurusunda bulunulmuş bir markanın sahibi ile tescilsiz markayı kullanarak bu işaret üzerinde daha eski bir tarihte hak kazanmış olan kişiler) tarafından “itiraz” olarak ileri sürülmesi gerekir. İlgili kişiler, itiraz hakkını kullanmaktan feragat edebilirler. Nispi ret nedenlerinden birinin varlığı dolayısıyla tescil olunmaması gerekirken her nasılsa tescil olunan bir markaya karşı 556 sayılı KHK’nin 47 ilâ 53. maddeleri arasındaki prosedür takip edilerek kesinleşmiş YİDK kararı aleyhine iptal davası açılabileceği gibi, 556 sayılı KHK’nin 42/1-b maddesindeki şartlar dairesinde hükümsüzlük davası da ikame edilebilir.
5- Somut olay ile ilgisi bulunması bakımından nispi ret nedenlerinden 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi üzerinde durulmasında yarar vardır.
6- 556 sayılı KHK’nin 8/1-a ve b maddesindeki düzenleme; “Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa…” hükmünü haizdir. Buna göre anılan madde kapsamında tescil için başvurusu yapılan marka ile tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka arasında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden (iltibas) bahsetmek için hem karşılaştırmaya konu marka işaretleri arasında hem de işaretlerin tescil edileceği mal ve hizmetler arasında aynılık veya benzerlik olması gerekir.
7- Hemen belirtilmelidir ki; 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi kapsamında markalara ait mal ve hizmet listelerinde yer alan mal ve hizmetlerin “aynı veya benzer” olup olmadığının değerlendirmesinde, sınıflandırmaya ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemelerin bağlayıcı kurallar içermediği dikkate alındığında, karşılaştırma konusu mal ve hizmetlerin ait oldukları sınıf numaraları ile bağlı kalınmamalıdır. Karşılaştırmaya konu mal veya hizmet farklı sınıflarda yer almakla birlikte, hammadde-mamul ilişkisi, pazarlama koşulları, amaçları, satış sonrası servis ve onarım süreçlerinde ortaya çıkan müşteri çevresindeki ayniyet, birinin diğeri yerine ikame edilebilmesi gibi birçok açıdan benzerlik içerebilmektedir. Bu itibarla karşılaştırmaya konu mal veya hizmet farklı sınıflarda olsa da “aynı veya benzer” olabilmektedir.
8-Tescil için başvurusu yapılan marka ile tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka arasında halk tarafından karıştırılma ihtimalinden bahsedebilmek için mal ve hizmetin aynı veya benzer olmasının yanında işaretlerin de “aynı veya benzer” olması gerekmektedir. İşaretler arasında benzerlik değerlendirmesi yapılırken işaretler arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerliğin yanında esas olarak halk (tüketici) nezdinde bir bütün olarak uyandırdığı izlenim esas alınmalıdır. Bir işaret, görsel, işitsel, anlamsal veya diğer bir açıdan farklı olsa bile, “bütünsel” bir açıdan kendisine yaklaşıldığında herhangi bir sebeple halk gözünde başka bir marka ile bağlantısı varmış intibaı yaratarak onu çağrıştırıyorsa ve bu yüzden halkın mal veya hizmet tercihinde etkili oluyorsa, marka olarak tescili engellenebilir. Başka bir deyişle müşterilerin ihtiyaçları olan mal veya hizmetleri bunları ayırt etmek maksadıyla kullanılan işaretlerin birbirine yakınlığı dolayısıyla karıştırmaları ihtimal dâhilindeyse bir marka ile diğer bir işaret arasında “benzerlik” vardır (Karan/Kılıç, s. 199). Bu itibarla markanın bir bütün olarak algılanmasına etki eden bütün unsurlar her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmeli ve halk tarafından karıştırılma ihtimali buna göre belirlenmelidir. Burada belirtilen halk; işin ilgilisi veya uzmanı olmayan ancak doğrudan muhatabı olan ortalama tüketicidir.
9- Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, tüketicilerin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım veya bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” bunların karıştırılabileceği yönünde ise iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.2012 tarihli ve 2012/11-155 E. 2012/376 K. sayılı kararı). Başka bir deyişle karıştırılma ihtimali; görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın asıl unsurları ve tamamlayıcı unsurları, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine tüketicilerin, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
10- Hemen belirtilmelidir ki; işaretlerin benzerliğinde ve karıştırılma ihtimalinde dikkate alınacak önemli bir unsur da, önceki markanın ayırt edici niteliğidir. Önceki markanın ayırt edici niteliği düşük ise küçük farklılıklarla dahi karıştırılma ihtimali ortadan kaldırılabilir. Bu gibi hallerde önceki marka ile başvuru arasında mevcut farklı unsurların veya ortak unsurlara yapılan ilavelerin ayırt ediciliği ve sonraki başvuruyu yeterince farklılaştırıp farklılaştırmadığı üzerinde durulmalıdır. Nitekim Avrupa Marka ve Tasarım Ağı Ortak Bildirgesinde de belirtildiği üzere, markalar düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsuru paylaşıyorsa, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılacaktır (Karasu, Rauf/ Suluk, Cahit/ Nal Temel: Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, 2018, s. 189). Başka bir deyişle önceki markanın ayırt edici niteliği düşük ise markaların örtüşmeyen bileşenlerinin benzerlikleri/farklılıkları ve ayırt edicilikleri ele alınarak sonuca gidilecektir.
11-Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı tarafından 06.08.2010 tarihinde “… …+şekil” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvuruda bulunulduğu, tescil kapsamında 30. sınıftaki emtiaların yer aldığı, başvurunun ilan edilmesi üzerine davacı tarafından “tereyağlar, margarinler, yenilebilir sıvı ve katı yağlar, her türlü un irmik, makarna, kepek” emtialarında tescilli “…” ibareli markası dayanak gösterilerek itirazda bulunulduğu, itirazın Markalar Dairesince kısmen kabul edilerek başvuru kapsamında yer alan “her türlü un, irmikler, nişastalar” emtialarının başvurudan çıkarılmasına karar verildiği, davacının başvurudan çıkarılmayan emtialara yönelik yeniden inceleme isteminin de YİDK tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır.
12- Davalı başvurusu, yaprakların arasında kırmızı renkte yan yana duran iki nar görselinin üst tarafında “…” ibaresi ile bu ibarenin üst tarafında sola yaklaşık olarak daha küçük yazılmış “…” ibaresinden oluşan karma bir marka niteliğindedir. Davacı markası ise büyük harfle yazılmış ve “Z” harfinin yazılışı farklılaştırılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Davalı başvuru ile davacı markasının asıl unsurunu “…” ibaresi oluşturmaktadır. Bu itibarla davalı başvurusu ile davacı markasının görsel olarak karşılaştırıldığında ve ortalama tüketici nezdinde bıraktıkları genel izlenim dikkate alındığında benzer oldukları aşikârdır.
13- Tescil için başvurusu yapılan marka ile tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka arasında ortalama tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinden bahsedebilmek için işaretler “aynı veya benzer” olmasının yanında mal ve hizmetin de aynı veya benzer olması gerekmektedir. Davacının “…” ibareli markası 29 ve 30. sınıfa dahil “tereyağlar, margarinler, yenilebilir sıvı ve katı yağlar, her türlü un irmik, makarna, kepek” emtiasında tescillidir. Davalı başvurusunun mal kapsamında, itirazın kısmen kabulüyle çıkarılan ve örtüşen mallar dışında kalan 30. sınıfa dahil “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez” emtiasının bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla kısmi ret sonrası örtüşen mallar çıkartıldığından başvuru kapsamında hala davacı markasının tescilli olduğu emtialar ile benzer mallar bulunmaktadır. Bununla birlikte 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi kapsamında markalara ait mal ve hizmet listelerinde yer alan mal ve hizmetlerin “aynı veya benzer” olup olmadığının değerlendirmesinde, hammadde-mamul ilişkisi, pazarlama koşulları, amaçları, satış sonrası servis ve onarım süreçlerinde ortaya çıkan müşteri çevresindeki ayniyet, birinin diğeri yerine ikame edilebilmesi gibi birçok husus nazara alınmalıdır.
14- O hâlde markaların kapsadığı mallar yönünden benzerliğin bulunup bulunmadığı hususunun uzman bilirkişilerce değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek bu konuda bilirkişi raporu alınmalı ve işaretlerin benzerliği de nazara alınarak davalı başvurusu ile davacı markası arasında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
15- Hemen belirtilmesi gerekir ki davacının başvuruya itirazı üzerine başvurudan çıkarılan mallara yönelik Markalar Dairesi Başkanlığının kararına karşı davalının sessiz kalması markaların benzer olduğunun davalı tarafından kabul edildiği anlamına gelmemektedir. Özel Dairenin bu yöne ilişkin gerekçesi doğru bulunmamıştır.
16- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davalı başvurusu ile davacı markası arasında işitsel, görsel, anlamsal ve genel izlenim olarak bir bütün hâlinde idari, ticari, ekonomik bir bağlantı kurulması dahil karıştırılma ihtimali bulunacak bir benzerlikten söz edilemeyeceği, işaretlerin benzerliği meselesinin hukuki bir mesele olduğu gibi mal/hizmetlerin benzerliğinin de hukuki değerlendirme kapsamında bulunduğu ve bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığı, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
O hâlde direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmektedir. gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, usul ve yasaya uygun görülen özetlenen bozma ilamına mahkememizce uyulmuş ve kazanılmış haklar da dikkate alınarak bozma kararı uyarınca aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Mahkememizce uzman bilirkişi heyetinden alınan 26/11/2021 havale tarihli raporda özetle; “…Taraf markalarının kapsamlarındaki emtianın benzerliği incelenmiş ve dava konusu markanın kapsamında yer alan 30 uncu sınıftaki çekişme konusu “Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler” emtialarının itiraz gerekçesi 177524 tescil numaralı markanın kapsamındakilerle benzer/ ilişkili emtialar olduğu; bu emtialar bakımından markalar arasında iltibas ortaya çıkması ihtimalinin bulunduğu…” belirtilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “… … şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 30.sınıftaki “30.sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 177524 sayılı “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 29, 30, 31.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka kapsamındaki “Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler.” ile davacı muterize ait itiraz gerekçesi 177524 tescil sayılı … markasının kapsamında yer alan “ter türlü un” malları benzerdir. Benzer olduğu değerlendirilen “Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler.” açısından tespit olunan bu ilişkinin, taraf markaları arasında bir iltibas ihtimali yaratıp yaratmadığı hususunun tespiti, marka işaretleri yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın mümkün değildir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış … … şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Somut olayda; çekişmeli olan mallar, 30 uncu sınıfa dahil olan gıda emtialarıdır. İtiraz gerekçesi marka kapsamında, 29 ve 30 uncu sınıfa ait bazı gıda emtiları ile 31 inci sınıf dahil olan kepek (yem) emtiası vardır.
Çekişmeli mallardan olan 29 ve 30 uncu sınıfa dahil gıda emtialarının bir kısmı tüketime hazır son ürün iken, diğerleri tüketime sunmak üzere üretilecek/hazırlanacak bir gıdanın üretiminde/hazırlanmasında kullanılan girdi niteliğinde olan ürünlerdir. Gıda emtiaları, günlük beslenme ihtiyacı ile alınan, nispeten ucuz olan ürünlerdir. Ortalama tüketicisi, söz konusu düşük maliyetli malları oldukça düzenli bir şekilde satın alma olasılığı yüksek olan genel halkın bir üyesidir. Bu tür mallar, tipik olarak, bir süpermarket gibi perakende satış mağazasının raflarından tüketicinin kendi kendine seçilecek olan mallardandır. Yine bir web sitesinin sayfalarından görsel hususlar seçim sürecine hakim olacaktır. İşitsel hususlar ise sürecin daha az önemli bir özelliği olacaktır. Malların düşük maliyeti ve olası satın alma sıklığı göz önüne alındığında, ortalama tüketicinin seçim sürecinde normalden daha düşük bir dikkat gösterdiği sonucuna varılmıştır.
31.sınıfa dahil olan kepek emtiası, gıda endüstrisi üretim artığı olan, hayvan beslenmesinde (yem olarak) kullanılan bir üründür. Günümüze kepek emtiasının gıda olarak da satışı söz konusu olsa da 31. sınıftaki kepek emtiası, insan gıdası kapsamındaki emtialardan değildir. Yem emtialarının üretim, satış kanalları gıda emtialarından farklıdır. Alıcı kesimi de hayvan besleme işi ile uğraşan kişi ve üreticilerdir. İtiraz gerekçesi 177524 sayılı marka marka kapsamında yer alan “her türlü un” malları ile dava konusu marka kapsamındaki 30. Sınıf: “Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. ” mallarının benzer olduğu tespit edilmişitir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından markaların benzer oldukları hususunun karara bağlandığı göz önüne alındığında, yukarıda benzerliği tespit olunan emtialar yönünden markalar arasında iltibas ihtimalinin ortaya çıkabileceğine kanaat getirilmiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/04/2021 tarih ve 2017/11-64 esas, 2021/405 K.sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, bozma ilamında belirtilen ve uyulan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, Türkpatent YİDK nın … sayılı kararının 30. Sınıf: “Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. ” emtialar yönünden Kısmen iptaline, dava konusu marka tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın Kısmen Kabulüne,
2-Türkpatent YİDK nın … sayılı kararının 30. Sınıf: “Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. ” emtialar yönünden Kısmen İPTALİNE,
3-Dava konusu marka tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 21,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 59,55 TL karar harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Kabul edilen kısım yönünden davacı vekili için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen kısım yönünden davalı TÜRKPATENT için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,

8-Kabul ret oranına göre, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.908,20 TL yargılama giderinden payına düşen 1.454,10 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hasaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/2 maddesi yollaması ile HMUK’nun 427 ve devamı maddeleri uyarınca tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/01/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 45,60.-TL
Posta Masrafı 455,50.-TL
Bilirkişi Masrafı 2.100,00.-TL
Temyiz Karar Harcı Maktu 24,30.-TL
Temyiz Yolu Başvuru Harcı 119,00.-TL
Temyiz Karar Harcı Maktu 27,70.-TL
Temyiz Yolu Başvuru Harcı 136,00.-TL
Toplam 2.908,20.-TL