Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/26 E. 2021/352 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/26
KARAR NO : 2021/352

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 22/01/2021
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2021

DAVA:
Davacı vekili 22/01/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … Sayılı ve “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…& party organisation” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili uzun yıllardan beri gösteri sektöründe faaliyet göstermekte, hem Türkiye hem de dünya çapında adını başarıyla duyurduğunu, ekte sundukları dergi ve gazete kupürlerinden de görüleceği üzere sayısız röportajla adından söz ettirmiş, bilinirliğini kanıtlamış olduğunu, davalı … müvekkili ile birebir aynı sektörde ve aynı bölgede faaliyet göstermekte, müvekkilinin tanınırlığından ve başarısından haksız şekilde kazanç sağladığını, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6. Maddesinin 9. Fıkrasında belirtilen kötü niyet olgusunun da söz konusu olayda mevcut olduğunu, Müvekkilinin sahibi olduğu markayı mevcut konumuna getirebilmek için uzun yıllar yoğun emekle çalışmış ve bu başarıyı yakalamış olduğunu, ancak davalı … müvekkilinin sektördeki ününü kullanarak kendisini müvekkilinin deyim yerindeyse bir şubesi veya ortağı gibi tanıtmakta, itibarından yararlanmakta, müvekkilinin sağladığı güvenli ve başarılı iş hayatından haksız yere kazanç sağladığını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…& party organisation” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Somut olay incelendiğinde, başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasında benzerlik ve iltibas ihtimalinin bulunmadığı, ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markayı bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceğinin açıkça görüldüğünü ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen marka bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadıklarının açıkça görüldüğünü, davacı vekilinin, mezkur kararın 6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine aykırı olduğu iddialarının da mesnetsiz olduğunu, başvuru markası incelendiğinde, itiraza mesnet markanın ticaret unvanını içermediğinin açıkça görüldüğünü, önceki markanın sahibi fiili ve mevcut zararı göstermek zorunda olmasa da, markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağına ya da markasının itibarına zarar verileceğine ya da markasının ayırt edici karakterinin zedeleneceğine ilişkin olarak gelecekteki (markanın tescil edilmesi veya kullanılması halinde) riske dair farazi ( varsayımsal) olmayan ve aksi ispat edilmedikçe iddiayı ispata yeterli ve geçerli olan deliller ileri sürmesinin zorunlu olduğunu, buradan hareketle, itiraz sahibi yukarıda sayılan durumların, olayların olağan akışı içinde öngörülebilir olması bakımından gerçekleşmesi muhtemel olduğunu ortaya koymak durumunda olduğunu, açılan davada, davacı vekilinin iddialarının aksine itiraza mesnet markanın tanınmış markalardan olduğu ve md. 6/5 sayılan koşulların mevcut olduğunu gösterir nitelikte bilgi ve belgenin bulunmadığını, davacı vekilinin, SMK m.6/9 hükmü bağlamında kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkiline ait … başvuru numaralı ” balance satage & party organistion ” markasının özgün bir şekilde oluşturulmuş olduğunu, müvekkili ile davacı arasında benzerlik olmadığının açık olduğunu, bu konuda yetkili kişilerce bunun araştırılması yapılmış ve değerlendirilmiş hatta davacı tarafından itiraz edilmesine rağmen bu itirazın reddi yönünde karar verilmiş olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin markasıyla kurumlar nezdinde de benzerlik olmadığı gerekçesiyle müvekkiline marka patent tescil belgesinin verilmiş olmasının bunun en büyük kanıtı olduğunu, davacı vekilinin, SMK m.6/9 hükmü bağlamında kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, itiraz edenin, kötü niyete ilişkin iddialarını delillerle desteklemesi gerektiğini, dava dilekçesinde ve eklerinde müvekkilinin kötü niyetine ilişkin destekler nitelikte delil bulunmadığını, davacı vekilin sunmuş olduğu davacıya ait tanınmış bir marka olduğunu gösteren görseller de basında çıkan haberlerine ilişkin olarak da incelendiğinde bir kısım görselin söz konusu marka ile bir ilgisi olmadığı hatta, … ibaresi altında çıkan haberlere ilişkin olduğunun görüldüğünü beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “…& party organisation” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 27/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 22/01/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 06/09/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…. Dava konusu markanın kapsamında yer alan 4.1.1. bölümünde belirtilen malların redde gerekçe markaların kapsamlarında aynı olarak yer aldığı, 2. Dava konusu marka ile davacı markası arasında işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığı, 3. Dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, 4. Somut olay kapsamında davacı yan markasının tanınmış marka korumasından yararlanamayacağı, 5. Davacının ticaret unvanına dayalı itirazın yerinde olmadığı, 6. Kötü niyet değerlendirmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, 7. TÜRKPATENT … Sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu…” ifade edilmiştir.
Davada uyuşmazlığın özü, davacıya ait … Sayılı ve “…” ibareli markalarının, davalının … sayılı “…& party organisation” ibareli başvurusu yönünden SMK’nun 6/1, 6/5, 6/6, 6/9 hükümleri çerçevesinde tescil engeli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir.
TÜRKPATENT’den getirtilen … sayılı marka başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davalı şahsın 19/12/2019 tarihinde “…& party organisation” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğu, tescil kapsamında 41.sınıftaki bir kısım emtiaların yer aldığı, başvurunun Resmi Marka Bülteninde ilan edildiği, ilana davacının … Sayılı ve “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nun … sayılı kararı ile nihai olarak reddine karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle mahkememiz önündeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun2019/129477 sayılı “…& party organisation” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 41.sınıftaki “41: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise2017/05837 Sayılı ve “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 41.sınıftaki “41 / Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri.” hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, başvuru kapsamındaki “Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinin davacıya ait markanın kapsamında aynen yer aldığı tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…& party organisation” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Markalar arasında benzerlik incelemesinde temel ilke, her iki markanın ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibaya göre tüm faktörler bir arada gözetilerek “global değerlendirme” yapılması gerekmektedir. Global değerlendirme gereği, markaların unsurları bölünerek, unsurlarına göre ayrı değerlendirme yapılması hatalı olacaktır. Bununla birlikte, inceleme sırasında markayı oluşturan jenerik, tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılmasına engel değildir. Dolayısıyla aslolan markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaya göre değerlendirme yapılmasıdır. ATAD kararlarından da izlenebileceği gibi, karıştırma olasılığının değerlendirmesi, aslında ileriye dönük bir tetkiktir. Bu tetkikte; “Markalar arasındaki görsel, işitsel veya kavramsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları”1ve “davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak, global olarak yapılmalıdır” Bununla birlikte markalar esas ve yardımcı unsur olmak üzere iki unsurdan meydana geldiği asla göz ardı edilmemelidir. Markayı benzerlerinden ayırt etmeye yarayan markada diğer unsurlara göre daha ön planda olan unsur esas unsur iken; esas unsura göre nispeten arka planda olan, malın ve hizmetin temel özelliklerini veya sair özelliklerini belirten ve esas unsura bağlı ve onunla ilişki içinde bulunanlar yardımcı unsurdur. Markaları benzerlerinden ayıran en önemli unsur esas unsurlardır. Markanın ayırt ediciliği ve iltibasa sebebiyet verip vermediği gibi hususlar esas unsur nazara alınarak tespit edilir. Benzerlik değerlendirmesine ilişkin bu genel tespitler çerçevesinde yapılması gereken temel değerlendirme, dava konusu marka ile davacı yanın redde gerekçe gösterdiği markalar arasında SMK md. 6/1 uyarınca karıştırılmaya yol açabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olup olmadığı ile ilgili olacaktır.
Dava konusu “…& party organisation” ibareli marka kelime+şekil, davacının markası ise herhangi bir şekil unsuru içermeyen kelime markalarıdır. Dava konusu “…& party organisation” ibareli marka, siyah, küçük harflerle “balance” ibaresi, söz konusu ibarenin sol tarafında kırmızı, mavi, yeşil renkte farklı büyüklüklerde yıldıza benzer şekillerin yer aldığı, altında ise küçük puntolarla “stage & party organisation” ibarelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulduğu, davacıya ait markada “…” ibareli marka ise ilk harfleri büyük, diğer harfler küçük dört kelimenin bir araya getirilmesiyle oluşturulduğu görülmektedir. Dava konusu markanın esas unsurunun “balance” ibaresi davacı markasının esas unsurunun ise bütüncül olarak “…” ibaresi olduğuna kanaat getirilmiştir.
Dava konusu marka ile davacının markası, marka işaretleri bakımından karşılaştırıldığında, her ne kadar davacı markasında üçüncü ibare olarak yer alan “balance” ibaresini içerse de, davacı markasının tüketici algısında işitsel ve görsel olarak “…” ibareleri olduğu, bunun yanı sıra markaların tertip tarzlarının farklı olduğu, ayrıca dava konusu markada yer alan şekil unsurlarının varlığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta bu farklılıkların görsel, işitsel, görsel ve kavramsal bakımından dava konusu markanın üzerinde kullanılacağı emtianın ortalama tüketicileri nezdinde iltibası önleyici mahiyette olduğu, dolayısıyla işletmeler arasında bir farklılığa yol açacağı değerlendirilmiş, dava konusu marka ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, her ne kadar dava konusu markanın kapsamındaki hizmetlerin redde gerekçe markaların kapsamlarında aynı olarak yer alsa da, dava konusu marka ile redde gerekçe marka arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunmaması nedeniyle dava konusu marka ile redde gerekçe markalar arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 6/6 Bendi Kapsamında Değerlendirme
6769 s. SMK’nın 6. Maddesinde sınırlı sayıda düzenlenen nispi ret nedenlerinden biri olan 6/6 bendinde “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeden de anlaşılabileceği üzere başkasına ait ticaret unvanı, işletme adı, internet alan adı, endüstriyel tasarım tescili gibi sınaî hak sahiplerinin ve telif hakkı gibi fikri hak sahiplerinin, bu hak konularının bir başkası tarafından izinsiz olarak tescili taleplerine itirazda bulunarak tescili engellemeleri veya tescil gerçekleşmiş ise hükümsüzlüğünü talep etmeleri mümkündür. Bu halde, dava konusu marka tescillerinin davacıya ait telif hakkını veya herhangi bir fikri/sınai mülkiyet hakkını içermesi halinde, başvurunun önceki hak kapsamında kalıp kalmadığı incelenmelidir. SMK 6/6. Madde hükmü ile korunan hakların ortak özelliği, aynı maddenin 3. bendindeki işaretlerden farklı olarak tescil edilmiş olmalıdır. Şu kadar ki, bunların kullanım sonucu ayırt edici hale gelmeleri gerekmez. Ticaret unvanında çekirdek ve ek unsurlar bulunmaktadır. Dava konusu uyuşmazlık incelendiğinde, davacıya ait “…”nin ek unsurunun “BALANCE”, çekirdek kısmının ise “TANITIM ORGANİZASYON TURİZM İNŞAAT SES IŞIK VE GÖRÜNTÜ SİSTEMLERİ SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.” olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar dava konusu “…& party organisation” ibareli markanın esas unsuru “balance” olsa da, marka örneğinde yer alan şekil ve diğer kelime unsurlarının varlığının, dava konusu marka ile davacı ticaret unvanının aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmamasını sağladığı, dolayısıyla dava konusu markanın sadece davacıya ait ticaret unvanından oluşmadığı tespit edildiğinden, davacının SMK 6/6 kapsamındaki itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahısın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/10/2021
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.