Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/242 E. 2022/47 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/242
KARAR NO : 2022/47

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/08/2021
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2022
DAVA:
Davacı vekili 18/08/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2017/88209 Sayılı ve “… …+şekil” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalının, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davacının ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösterdiğini, tanınmış … markalarının sahibi olduğunu, somut uyuşmazlıkta m. 6/1 koşullarının oluştuğunu, davacı makasındaki logosunun aynısının dava konusu markada kötüniyetli olarak aynen taklit edildiğini, seri marka imajı doğduğunu, bu fiilin TTK m. 55/4’e de aykırılık teşkil ettiğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı adına tescili talep edilen “…” ibaresinin tüketici tarafından bir bütün olarak algılandığını, ayrıca taraf markalarında işitsel ve kavramsal olarak herhangi bir benzerlik söz konusu olmadığı gibi görsel bir benzerlik de bulunmadığını, markalar arasında SMK madde 6/1 anlamında bir karıştırılma ihtimali olmadığını, kötüniyet iddiasını destekleyecek nitelikte somut ve elle tutulur yeterli delil sunulmadığını, marka örnekleri işbu dava konusu başvurudan farklı olan başvurular için verilmiş bulunan bu kararların söz konusu davaya emsal karar teşkil etmeyeceğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markalar arasında anlamsal bir benzerlik bulunmadığını, davalının 2017/06061 sayılı “…” markasının da sahibi olduğunu, sadece logosunu yenilemek için başvuru yaptığını, somut olayda m. 6/1 koşullarının oluşmadığını, kötüniyetin söz konusu olmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahısa ait sayılı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 28/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 18/08/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 19/01/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…dava konusu markalar arasında 41. sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri bakımından ayniyet söz konusu olduğu, kalan mal/hizmetlerin farklı olduğu, dava konusu marka işaretleri arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacının m. 6/3 öncelikli hak sahipliği, m. 6/5 tanınmışlık ve m. 6/9 kötüniyete ilişkin iddialarının nihai takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, buna göre dava konusu 2021.06.2021 ve … sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı “… şekil” markanın hükümsüzlüğü talebinin takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “…+şekil” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35, 41, 42.sınıftaki “35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. 41 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 42 Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri. ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise 2017/88209 Sayılı ve “… …+şekil” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 41.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, taraf markalarında aynı şekilde yazılmış 41. sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri bakımından ayniyet söz konusudur. Bu sebeple daha düşük düzeyli benzerlikler ayrıca değerlendirilmemiştir. Davalı markası kapsamında yer alan ve 35 ve 42. sınıf hizmetler ise 41. sınıf hizmetlerden farklıdır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… şekil” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “… …+şekil” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacı markası lacivert ve yeşil renkli, “… … ŞEKİL” unsurlarını havi karma bir markadır. Marka işaretinin başlangıç kısmında yer alan kalın bir bumerangı andıran yeşil işaret ve üzerindeki lacivert dairenin oluşturduğu ŞEKİL unsuru görsel olarak ön plandadır. Devamında yer alan büyük harflerle yazılmış “… …” ibaresi ise iki sözcükten ibarettir. “…” edatı TDK sözlüğüne göre “Bir şey gösterilirken veya bir şeye işaret edilirken söylenen bir söz; bak, aha” anlamlarına gelmekte olup davacı markasında da “…” kelimesine işaret eden bir edat olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu davalı markası ise “… +şekil” unsurlarını haiz bir kombinasyon markasıdır. Marka işaretinde … ve işler sözcükleri birleşik yazılmakla birlikte “…” sözcüğü kalın yazılarak iki ayrı kelimenin varlığına görsel manada vurgu yapıldığı, “ler” çoğul ekinin altı çizilerek “…” sesinin “… – ler” olarak da algılanmasını sağlayacak görsel bir etki söz konusu olduğu, bu şekilde iki ayrı anlam yakalandığını söylemek mümkündür. Şöyle ki; marka “…-işler” olarak algılandığında “fikrin işlediği / çalıştığı, işleyen/çalışan bir fikrin söz konusu olduğu” manası ortaya çıkarken, “…-iş-ler” olarak kabul edildiğinde “fikirden doğan birden fazla iş yani fikri çabanın sonucu olan birden çok iş” olarak da algılanabilecektir. Diğer yandan marka işaretinde “ler” çoğul ekinin altında yer alan çizgi ve sonda yer alan kesme işaretinin renginin sarı olması görsel bir farklık ve güçlü bir vurgu yarattığı kanaatine varılmıştır.
Bilindiği gibi mahkeme kararlarına ve Yargıtay içtihatlarına göre, bir işaretin/markanın daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış marka ile aynı olması, karşılaştırılan işaretlerin özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmasıdır. Aralarında küçük de olsa farklılık bulunan markalar ise aynı sayılmaz. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin, renginin farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez. Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik durumunda ise karşılaştırılan işaretler aynı olmamakla birlikte, bunların ortalama düzeydeki tüketiciler üzerinde bıraktıkları genel izlenimleri hemen hemen aynıdır. Bir başka deyişle, markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki ilgili tüketici nezdinde markalar görsel ve işitsel olarak aynıymış gibi algılanırlar. Buna göre, ayırt edilemeyecek kadar benzerlikten “ayrıca karıştırılma ihtimali değerlendirmesi yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık” bir benzerlik ya da ilgili tüketici kitlesinin algısı itibarıyla “hemen hemen aynılık” anlaşılması gerekmektedir. Buna göre dava konusu marka işaretlerinde yer alan farklı renk ve şekil unsurları ile “…” ve “işler” kelimelerinin farklılığı sebebiyle bir ayniyet/ ayırt edilemeyecek derecede benzerlik söz konusu olmadığı gibi uyuşmazlık konusu işaretlerin telaffuzlarının, anlamlarının ve bir bütün olarak bıraktıkları görsel etkinin de farklı olduğuna kanaat getirilmiştir.
Dava konusu markalarda “…” ve “iş” sözcükleri ortak ise de davalı markasında artık yeni bir mizanpaj ve görsel etki söz konusu olduğu, kulakta bıraktığı tını bakımından davacı markasından ayrıldığı ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alındığında aralarında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı dolayısıyla SMK m. 6/1 koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının Öncelikli Hak Sahibi Olup Olmadığı Kapsamında Değerlendirme:
SMK’nin 6/3 hükmü “(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir” olup bu hüküm tescil ilkesinin istisnası niteliğindedir.
Buna göre davacının dava konusu “… şekil” markasını, davalıdan önce, tescili talep edilen hizmetler için Türkiye’de süreklilik arz eder biçimde ve ticari etki oluşturacak şekilde markasal olarak kullandığını ispatlayan delillerinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şahısın tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahısın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/02/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.