Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/229 E. 2022/20 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/243 Esas – 2022/19
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/243
KARAR NO : 2022/19

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2021
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2022
DAVA:
Davacı vekili 19/08/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin ….” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “….com” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa 1998 yılında online alışveriş pazarına artı değer katmak ve internet kullanıcılarının her sektördeki ihtiyaçlarını en geniş ürün yelpazesi ve en iyi hizmet kalitesiyle karşılamak için yola çıkmış ve bugün Türkiye‟de 48 milyon ziyaretçinin gerçekleştirdiği 200 milyon ziyaret ve 32 milyon kayıtlı üye sayısı ile online alışveriş sektöründe lider konuma ulaştığını, www…com alışveriş sitesi üzerinden e-ticaret faaliyetleri gerçekleştirmekte olduğunu, aynı zamanda aracı hizmet sağlayıcı sıfatı ile üçüncü kişi tacirlere de ürünlerini tüketicilere ulaştırmak için gerekli alt yapı ve platformu sağladığını, …. ve Türkiye Bilişim Derneği gibi saygın kuruluşlarca elektronik ticaret sektörüne ilişkin verilen çok sayıda ödülün sahibi olduğunu, 2009 yılında yapılan “Online alışveriş alışkanlıkları” araştırmasına göre; en hızlı, en güvenli, en iyi kampanyaları sunan, en yüksek oranda bilinen, en çok alışveriş yapılan alışveriş sitesi www…com olduğunu, …, teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq‟ta halka açılan ilk Türk şirket olduğunu, ….COM markası müvekkil adına tescilli … ve … markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olup halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet verir nitelikte olduğunu, müvekkil şirkete ait … ve … olarak 150‟ye yakın tescilli markasının olduğunu, ….com markasının T/02598 kodu ile Kurum nezdinde tanınmış marka olarak kabul edildiğini ve “…” markalarının tanınmış markalar olduğunu ve yoğun kullanım sonucu yüksek ayırt edicilik vasfına haiz olduğunu, dava konusu ….COM markasındaki “…” ibaresi markada …COM ibaresinden önce yer alması nedeni ile tüketici tarafından öncelikli olarak algılanacak ve akılda kalacak unsuru olacağını, COM ibaresi ise alan adı uzantısı olması sebebiyle markada tali unsur olarak yer aldığını, dava konusu markada yer alan alışveriş arabası marka kapsamında yer alan hizmetleri işaret ettiği için markada ayırt edici unsur olarak yer almamakta olduğunu, tüketici ….COM markasını ilk anda müvekkile ait zannedecek, müvekkilin satışa sunduğu ürünleri ….COM markası ile tüketiciye sunduğunu düşüneceğini, markanın başlangıç kısmı aynen alınıp yanına bir ek ya da kelime getirilmek suretiyle oluşturulan sonraki marka başvurularının, önceki tescilli marka ile iltibas meydan getirdiği hususu emsal kararlar ile sabit olduğunu, ….COM markasının müvekkile ait bu markaların serisi içinde yer alan yeni bir marka olduğunu düşünebileceğini, taraf markaları aynı/benzer mal ve hizmetleri de kapsaması ve tarafların birebir aynı sektörde faaliyet göstermesi nedeni ile aynı tüketici grubuna hitap ettiğini, … markası değil yine müvekkil şirkete ait …. markaları da müvekkil şirket tarafından oldukça yoğun şekilde kullanıldığını, dava konusu markanın tescil edilmesi halinde davacı markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceğini, ….COM markasının müvekkilin ününden, itibarından yararlanabileceğini ve … markasını bilmiyor olmasının imkansız olduğunu, benzer içerikteki bir davada Yargıtay‟ın kötü niyetin varlığına hükmettiğini, dolayısı ile dava konusu markanın tesadüfi şekilde seçilemeyeceğini, ….COM ibareli marka başvurusu Türk Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet oluşturduğunu, mal/hizmetlerin aynı/benzer olduğunu ve iltibas tehlikesinin bulunduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu …. başvuru numaralı “….com” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin, davaya konu … sayılı ….COM ibareli markanın kelime, şekil ve renk unsurlarından oluşan özgün bir yapıya sahip olduğunu, ibarenin, özgün bir renk ve yazı stiliyle kaleme alınmış, şekil unsurunun altında olacak şekilde konumlandırıldığını, ….com ibaresi şeklinde bir tamlama ve bütünselliğin de davacı markalarında yer almadığını, kullanılan esas unsurları, tertip tarzlarının ve sadece görsel olarak değil, işitsel ve anlamsal düzeyde de birbirinden farklı olduğunu, bir bütün olarak okunup algılanacak davalı markası ile davacı markası arasında, ilgili tüketicilerin ilişki kurması ve tüketici kitlesinin, bunu davacı markalarıyla karıştırmaları mümkün olmadığını, markalarla yaratılan algı ve imajın farklı olduğunu, markaların farklı üreticilere ait markalar olduklarını anlayabilecekleri ve üreticileri arasında idari veya ekonomik bir bağ kurmayacaklarını, arkaların birbirinin serisi olarak algılanmayacağı, aralarında benzerlik bulunmayan davalı markasının, davacılara ait markalara zarar vermeyeceği ve sulandırmayacağını, markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığını, markaların farklı üreticilere ait markalar olduklarını anlayabilecekleri ve üreticileri arasında idari veya ekonomik bir bağ kurmayacakları, bir markanın tanınmış marka olduğu varsayılması ve hatta bu durumun tescilli olması dahi marka başvurusunun farklı sınıflarda tesciline engel olması için tek başına yeterli olmadığını, davacının, kötü niyete ilişkin iddiaları hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından ilişkilendirme ihtimali de dahil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmadığı, davacı markalarına benzer olmadığından ve karıştırılma ihtimali bulunmadığından tanınmışlığın işbu davaya etkili olamayacağını, davacı, davalının başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu ispat edemediğini, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın karara itiraz ve dava dilekçesinde yer verdiği markalar ile “….com” markasının karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacı tarafın Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararına itiraz gösterdiği 41 marka ve dava dilekçesinde yer verdiği toplam 198 markanın karıştırılma ihtimali olduğunu belirttiğini ancak markaların görsel algılanışları ve markalar hakkında bütüncül değerlendirme yapılırken kanaat oluşturabilecek şekilde izahta bulunmadığını, markanın sadece işitsel yönünün benzediğini, “….COM” markasının, görsel açıdan dahil olmak üzere bir bütün halinde değerlendirildiğinde tamimiyle farklı bir algılanışa sahip olduğu, davacı tarafça itirazında öne sürdüğü markalar ile markamın görsel, işitsel, renk, şekil ve anlamsal algı bakımından, markayı oluşturan bileşenlerin tümünün yarattığı görünümün ve imajın, davacı tarafın markası ile karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ayırt edici olmayan veya ayırt ediciliği düşük olan zayıf unsurun örtüşmesi, karıştırılma ihtimalini meydana getirmeyeceğini, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde “…” İbaresinin bir marka olduğunu ve kendi adına tescilli olduğunu beyan etmiş ise de dava dilekçesinin 4. ,5. 6. 7. ,8. , 9. Ve 10. Sayfasında yer verilen toplam 198 adet markanın “…” ibaresiyle birleştirilmiş bileşke markalardan oluştuğunu, davacı yanca “… ” ibaresinin tek başına marka olarak tescil edildiğini ispatlar nitelikte tescil numarası beyan edilmediğini, …” ibaresinin Türkçe dilinde günlük hayatta çok sık kullanılan bir kelime olduğunu, Türk Patent Kurumu nezdinde “…” ibaresini barındıran toplam 798 Adet marka bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde yer verdiği 198 adet seri marka dışında “…” ibaresiyle başlayan yüzlerce markanın ve 35 numaralı nice sınıfı kapsamında bile davacı taraf adına tescilli olmayan onlarca marka bulunduğunu, … ibaresinin markalarda da kullanımın yaygın olduğunun, ayırt ediciliğinin bulunmadığının, zayıf bir unsur olarak kabul görmesi gerektiğini, … ibaresinin düşük ayırt ediciliği haiz olduğunu müvekkil şahısın markasının ayırt edici ve tanınmış olduğuna yönelik delil sunmadığını, Yargıtay uygulamasına göre ayırt edilemeyecek kadar benzerlik görülmeyen, ihtilaflı markaların bulunduğunu, somut olayda haksız rekabet koşulları oluşmamakla beraber taleple bağlılık ilkesi gereğince Sayın Mahkemenizce işbu davada haksız rekabete ilişkin hüküm kurulmasına gerek bulunmaması gerektiğini, davacı tarafça “….COM” ibareli “…” başvuru numaralı marka başvurusunun marka başvurusunun kapsayacağı mal/hizmetler için tescile uygun olmadığının tespiti ve işlemden kaldırılmasına veya tescil işlemeleri tamamlanmış ise hükümsüzlüğü ile sicilden terkini Sayın Mahkemenizden talep edilmiş olmakla birlikte ” 15 Temmuz 2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında 4 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ” uyarınca marka tesciline ilişkin tüm İDARİ süreçlerde Türk Patent Kurumu münhasıran yetkilidir. Türk Patent Kurumu’nun münhasıran yetkisi, yargılama makamı tarafından kullanılamayacağı, aksi durum hukuken “fonksiyon gaspı”na sebebiyet vereceğini, davacının bu yöndeki taleplerinin usul yönünden reddedilmesini talep ettiklerini, marka tescili talebi tek başına kötü niyetle bağdaştırılamayacağını beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … sayılı “….com” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 23/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 19/08/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 11/01/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu marka ile davacı markaları arasında benzerlik olduğu, dava konusu marka kapsamındaki 35. sınıfa Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. emtiaları ile aynı/aynı türde olduğu, Dava konusu marka ile davacı markaları arasında 6769 sayılı SMK‟nın 6/1 maddesi anlamında” iltibas tehlikesinin bulunduğu, Somut uyuşmazlığa 6769 sayılı SMK‟nın 6/5 hükmünün uygulanma ihtimalinin bulunmadığı, Kötüniyetin hukuki bir tespitin varlığını gerektirmekte olduğundan takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, … numaralı davalı şahıs markası açısından 35. Sınıfta hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı hususundaki nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “….com” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35.sınıftaki “35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise ….” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 09, 16, 18, 20, 24, 25, 26, 35, 36, 38, 39, 41, 42, 45.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalıya ait dava konusu markanın, işbu davaya konu olan 35. Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.” emtiaları, davacının gerekçe olarak gösterdiği ve Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde benzer kabul edilmeyen markalarda aynen yer aldığı tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “….com” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “….” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel benzerlik, kelime veya şekil markalarının görünüm olarak benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Görsel benzerliğin tespiti, markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için, tek başına yeterli olarak kabul edilebilir. Bilindiği üzere, kelime markaları söz konusu olduğunda, kelimenin yazım şekli değil kelimenin kendisi korunmaktadır. Bu nedenle, kelimenin büyük ya da küçük harfle ya da farklı yazım karakterinde yazılmış olmasının incelemeye etkisi yoktur. Kelime markalarında görsel değerlendirme; kelimenin uzunluğu/kısalığı, harf sayısı, harflerin dizilimi, kelime sayısı ve işaretlerin yapısı gözetilerek yapılmalıdır. Görsel değerlendirmede, kelimenin ilk kısmında oluşan benzerlik ya da benzememe durumu kelimenin son kısmına göre daha büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte, görsel algı önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği için, son harf, kelimenin iç kısımlarında yer alan harflere kıyasla, daha büyük etkiye sahip olacaktır. Kelime markalarında, kelime yazıldığından farklı şekilde okunmadığı sürece (yabancı dillerdeki markalar), görsel ve işitsel benzerlik genellikle aynı anda ortaya çıkar. Bununla birlikte, kısa zaman aralığında gerçekleşen işitsel algıya kıyasla, görsel algının daha kesin ve tekrarlanan algılama imkânı sağladığı dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, işaretler arasındaki görsel farklılıklar işitsel farklılıklara kıyasla daha fazla etkiye sahip olacaktır.
İşitsel benzerlik, kelime markaları telaffuz edilirken ortaya çıkan benzerlik halidir. İşitsel benzerliğin tespiti, bazı durumlarda tek başına markaların benzer markalar olarak değerlendirilmeleri için yeterli kabul edilebilir. Ancak, işitsel benzerliğin görsel benzerlikle yeterli düzeyde desteklenmemesi halinde markaların benzer markalar olarak değerlendirilmemesi de mümkündür.
Anlamsal benzerlik, kelime veya şekil markalarının karşılık geldikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Kelime markalarının anlamsal benzerliği, temel olarak, farklı şekilde yazılı kelimelerin aynı veya farklı dilde aynı/benzer anlamlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Şekil markalarının anlamsal benzerliği ise temel olarak, markalarda yer alan şekil unsurlarının aynı kavramlara karşılık gelmeleri durumunda ortaya çıkabilir. Benzerlik ve karıştırılma ihtimali telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın, karşılaştırılan işaretler arasında “bağlantı” kurma ihtimali bulunması, benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterlidir.
Davalı başvurusunun ….COM ibarelerinden ve siyah-sarı renk unsurları ile birlikte alışveriş arabası ve mouse görseli kullanılarak logo haline getirildiği gözlenmiştir. … ibaresinin “adıl(zamir)(bir şey oluşturan parçaların tümünü anlatır) hiçbiri dışta tutulmamak, eksik olmamak üzere, bütünü, tümü.” anlamına geldiği ve … ibaresinin de “1:Tavla oyununda atılan iki zarın da altı benekli olan yüzlerinin üste gelmesi; altıaltı. 2: umulmayan iyi bir rastlantı, çok iyi fırsat.” anlamına geldiği .COM ibaresi ise; “alan adı, İnternet’in Alan Adı Sistemi’nde bulunan üst seviye alan adlarından biridir. TLD. Adı “commercial” kelimesinden türetilmiştir ve esas olarak ticari kurumlar tarafından kullanılmak üzere oluşturulmuştur.” anlamına geldiği ….COM ifadesinin de tüketiciler tarafından anlaşılacağı üzere “… çok iyi fırsat” manası taşıdığı, bileşik kelimelerden oluşan davalı markalarında kulakta kalan son ses farklı olmasına karşın ilk kelimenin “…” olması ve … kelimesine vurgu niteliğinde olduğu için kulakta iz bırakan sesin “…” olacağı sonucuna varılmıştır.
Davacı yanın dayanak markalarına bakıldığında; davacının … çatı markası ile tescilli markalarının olduğu, esaslı unsura “”….”, ibarelerindeki Türkçe ibarelerin kendi anlamlarını taşıdığı, “express” ibaresinin “hızlı”, “basics” ibaresinin “ bir şeyin en önemlisi en basit”, “global” ibaresinin “dünya çapında”, ….” ibaresinin “şimdi” manalarına gelmektedir. Ayrıca markalar üzerinde; kumbara, lamba, para, telefon gibi çeşitli çizimler ve renklendirmeler olduğu görülmektedir. Davacı tarafa ait tüm markaların esaslı unsurunu … ibaresi oluşturmaktadır. Taraf markalarda ortak unsur … ibaresidir. Bileşik kelimelerden oluşan davacı markalarında kulakta kalan son ses farklı olmasına karşın diğer ibareler … ibaresine vurgu niteliğinde olduğu için kulakta iz bırakan sesin … olacağı sonucuna varılmıştır.
Markaların benzerlik değerlendirmesi yapılırken, ortak unsurların tespit edilmesinin, markanın bölünmesi ve markanın bütün olarak değerlendirilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Her ne kadar dava konusu markada … ibaresi yanında … ibaresi bulunsa da markaya tek başına yeterli bir ayırt edicilik katmadığı düşünülmektedir. Bu nedenle davaya konu markanın davacının … asıl unsurlu markaları arasında benzerlik olduğu düşünülmektedir. Sonuç olarak, markaların özgün kısımlarının ilgili ortalama tüketici bakımından daha fazla dikkat çektiği bilinmekte olup markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu yapılan YİDK kararında ve davalı savunmasında “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu üzerinde durulmuştur. Bu nedenle “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu belirlemeye göre marka işareti karşılaştırmasında yukarıda açıkladığımız genel ilkelerin yanı sıra durumun özelliği nedeniyle EUIPO (OHIM) ve Birlik üyesi ülkelerin kamuoyuna duyurdukları “Ayırt Ediciliği Olmayan veya Zayıf Bileşenlerin Karıştırılma İhtimaline Etkisi”ne ilişkin Ortak Bildirge‟nin dikkate alınıp alınmayacağı belirlenecektir. Zira ülkemiz, Birlik üyesi olmamakla birlikte belirtilen uygulamayı kabul eden ülkeler arasında olduğundan 02.10.2014 tarihinde kabul edilen Ortak Bildirge, 02.01.2015 tarihinden itibaren ülkemizde de uygulanmaktadır. Söz konusu ibare, “…” sözcüğü “adıl(zamir)(bir şey oluşturan parçaların tümünü anlatır) hiçbiri dışta tutulmamak, eksik olmamak üzere, bütünü, tümü.” anlamına gelmektedir. Bu ibare, 35. sınıftaki hizmetler bakımından derhâl ve doğrudan doğruya ürün ve hizmetlerin cinsini, vasfını veya herhangi bir hâlini belirtmemektedir. “…” ibaresinin kapsadığı 35. sınıftaki hizmetler açısından somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfı vardır. Davalı başvurusunun konusu olan işaret, … ve ….COM ibarelerin bitişik olarak yazılması ile oluşan “….COM” dur. Markanın ikinci hecesini oluşturan … ibaresinin de “1: tavla oyununda •atılan iki zarın da altı benekli olan yüzlerinin üste gelmesi; altıaltı. 2: umulmayan iyi bir rastlantı, çok iyi fırsat.” anlamına geldiği .COM ibaresi ise; “alan adı, İnternet’in Alan Adı Sistemi’nde bulunan üst seviye alan adlarından biridir. TLD. Adı “commercial” kelimesinden türetilmiştir ve esas olarak ticari kurumlar tarafından kullanılmak üzere oluşturulmuştur.” anlamındadır ve anlamı her kesim tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla, bu kelimelerin bileşik yazılmış olması ile yeni bir kelimenin oluştuğundan bahsetmek mümkün değildir. Buna bağlı olarak ilgili tüketicinin davalı markasında … ibaresini fark edeceği açıktır. Zira bahsi geçen tüketici, gördüğünü/okuduğunu anlayacak düzeyde bilgili ve dikkatlidir. Bu noktada değerlendirmesi gereken bir diğer husus, taraf markalarında ortak olan … ibaresinin ilgili sektörde kullanımın yaygın olup olmadığıdır. Zira sektörde çok sayıda firma tarafından farklı eklerle birlikte kullanılan ibarelerin ayırt edicilik gücünün zayıf olduğu kabul edilir. Dosya içeriğine mevcut, davacı yanca sunulmuş olan deliller, … ve … ile oluşturulmuş markalarının kullanımlarını göstermektedir. İlaveten … ibaresi 35.sınıfdaki hizmetler yönü ile yaygın kullanılan bir ibare de değildir. Bu görüşün geçerliliğinin anlaşılabilmesi için basit bir kontrol yeterlidir. Şöyle ki; TÜRKPATENT‟in marka araştırma bölümünden yapılan taramada … ibaresinin 35. Sınıfta birçok sayıda tescil edilmiş olduğu izlenebilirdir. Ancak; internet arama motorları üzerinden yapılan basit bir araştırma da Türkiye‟de iyi bilinen 2 arama motoru üzerinden … ibaresinin yazılarak tarama yapılmıştır. Arama motorlarının ikisinde en üste davacının web sayfasına ulaşılmıştır. Ancak davalı markasına rastlanamamıştır.
Tüm bu bilgiler ışığında, … ibaresinin 35. sınıftaki hizmetler yönü ile herhangi bir çalışma hayatında faaliyet gösteren kişilerin kullanımına konu olabilecek türden çağrışım/algı oluşturan bir kelime olduğundan da bahsedilemeyecektir. Bu ibarenin günlük dilde kullanılan ibare olması da bu durumu değiştiremeyecektir. Firmaların bilinen markalarıyla birlikte birçok markalarını da tescil ettirdiği ve bunların tanınmış markalarından ayrı olarak marka korumasından faydalandığı bilinmektedir. Bu yaklaşımla daha önce davacı markasını taşıyan ürünleri satın almış ve ürünlerden memnun kalmış bir tüketicinin tercih yaparken nazara alacağı esas unsurun “…” ibaresinin olacağı değerlendirilmektedir. Tüketici tarafından yapılacak karşılaştırmada görsel olarak her ikisinde de “…” ibarenin bulunduğu, işitsel olarak kulakta kalan sesin “…” kelimesinin olduğu, taraf markalarının dikkat çeken öğesinin “…” unsuru olduğu ve anlamsal benzerliğin bulunduğu ve bütünsel yaklaşım bakımından da taraf markaları arasında benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır..
Taraf markalarının, sesçil, anlamsal ve görsel olarak bir bütün halinde değerlendirilmesi neticesinde dava konusu markada yer alan 35. sınıfa konu hizmetlerin yukarıda belirtilen davacı markalarında da yer alması, dava konusu markada yer alan ibareler bakımından davacı markasından uzaklaşacak şekilde farklılık yaratılmadığı, marka işaretlerinde yer alan “…” ibarelerinden kaynaklanan benzerliğin ön planda olması, davaya konu markada yer alan “….COM” ibaresinin hem tescili talep edilen hizmetler açısından ayırt ediciliğe sahip olmayışı hem de “…” ibaresine vurgu yapar nitelikte oluşu, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK‟nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunduğu, bu hizmetlerden yararlanan tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimalini arttıracağı, tüketici nezdinde taraf markaları arasında ticari, ekonomik ve idari bağlantı bulunduğu yönde yanılgı oluşabileceği ve davacının … ibareli tescilli markalarının bir serisi gibi algılanabileceği hususu göz önüne alındığında iltibas tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte, davacı tarafın gerek marka itiraz dosyasına gerek dava dosyasına eklediği emsal niteliğindeki kararlarda, davacı tarafa ait “…” ibaresinin uzun süreli kullanım ile tanınmış bir marka haline geldiğinin Kurum ve Yargı kararıyla tanınmışlığın sabit olduğu, tanınmış marka olduğu gözetildiğinde davalı markasında yer alan … ibaresinin iltibasa neden olabileceği, özellikle dava konusu marka başvurusunun özellikle “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri.”: emtiaları yönünden kullanılması halinde, ilişkilendirme ve imaj transferi yoluyla haksız bir yararın sağlanabileceği, davacı markasının itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği sonucuna varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olayda davacı markalarının tanınmış olduğuna dair sunulan Mahkeme ve Yargı Kararları, Türk ve Patent ve Marka Kurumu kayıtlarında T/02598 sayı ile “…” markasının tanınmış marka olarak kabul edilmiş olması, markanın korunmasına yönelik gösterilen çaba, yurtiçi tesciller, reklam, pazarlama ve promosyon çalışmaları, buna ayrılan bütçe, haber sayfaları göz önünde bulundurulduğunda, “…” markasına ait birçok bilgi ve belgenin bulunduğu dava konusu markanın, davalı markalarının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlayabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyebileceği kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahısın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçtan düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı vekili için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.339,60 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/01/2022