Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/227 E. 2022/149 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/227 Esas – 2022/149
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/227
KARAR NO : 2022/149
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2021
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/05/2022
DAVA:
Davacı vekili 01/08/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2016/09138, 2015/70404, 2011/109102, 2003/33506 sayılı ve “… çiftlikten+ şekil”, “…+ şekil”, “… şekil”, “… şekil” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, davalının bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından kabul edilerek başvuru hakkındaki kısmi ret kararının kaldırılmasına karar verildiği, oysa müvekkili firmanın markaları ile davalı şahsın markası birbirine oldukça benzer hatta birebir aynı olup davalı şahsın tescil ettirmek istediği işaretin müvekkili firmanın markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer nitelikte olup iltibas teşkil ettiğini, davalının markasında bulunan “…” harfinin görsel tasarımı ile müvekkiline ait görsel tasarımın birebir aynı olduğunu, müvekkili markasının yer aldığı sektörde tanınmışlık düzeyine ulaşmış bir marka olduğunu, davalının bu marka altında sunduğu hizmetin kalitesini denetleme imkanı olmadığı için bu başvuru kapsamında sunulan hizmetlerin sunumu sebebiyle müvekkili markalarının itibarının zarar göreceğini, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; Karşılaştırılan ibarelerin karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzer olmadığını, davacı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, karşılaştırılan ibareler Bpiliç ve … şeklinde olduğunu, sadece “…” harfi ile “…” ibarelerinde “…” harfinin ortak olmasının herhangi bir benzerliğe sebep olmayacağını, başvuru markası ile karşılaşan ortalama tüketicinin aklına davacı firmanın gelmesinin mümkün olmadığını, başvuruya yeterli düzeyde ayırt edicilik katılmış olduğunu, “… … ” ibaresi görüldüğünde tüketici algısında oluşacak intibaının davacının itirazına dayanak markaları ile herhangi bir ilgisinin bulunmayacağını, bir bütünlük içinde algılanacak olan başvuru markasının davacı markalarından tamamen farklı olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahsa usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 01/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 01/08/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 11/04/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu markanın kapsamında yer alan 4.1.1. bölümünde belirtilen malların redde gerekçe markaların kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olarak yer aldığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında işitsel, görsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığı, dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, tanınmışlık gerekçeli itirazın yerinde olmadığı, kötü niyet değerlendirmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, TÜRKPATENT… Sayılı YİDK Kararı’nın yerinde olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 29.sınıftaki “29: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2016/09138, 2015/70404, 2011/109102, 2003/33506 sayılı ve “… çiftlikten+ şekil”, “…+ şekil”, “… şekil”, “… şekil” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 29, 31, 35.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davalıya ait dava konusu markanın kapsamındaki malların tamamının davacı markaların kapsamlarında aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olarak yer aldığı tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “… çiftlikten+ şekil”, “…+ şekil”, “… şekil”, “… şekil” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu “… …+ şekil” ibareli marka, kırmızı zemin üzerine, beyaz renkte, tavuk kafası figürünü andıracak şekilde stilize edilmiş “…” harfi ve altında sarı bir şerit içinde kırmızı harflerle “…” ibaresinin yer aldığı bir karma markadır.
Davacı markalarının ise eliptik bir şekil içinde, siyah renkte, “…” harfinin tavuk kafası figürünü andıracak şekilde “…” ibaresi ile kırmızı renkte “pi” ve “…” ibaresinin yan yana yazıldığı karma markalar olduğu görülmektedir.
Davalı markasında görsel “… şekil” şeklinde, davacı markalarındaki görseller ise “… şekil” ve “… şekil” şeklindedir. Bu görsellerde yer alan “…” harfinin üzerinde tavuk figürünün gaga, göz, kuyruk ve ibikler ile markalardaki “…” harfinin yazım şekillerinin benzerlik teşkil ettiği, dolayısıyla dava konusu markaların görsel algı bakımından yeteri düzeyde benzerlik koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka ile davacının markaları, marka işaretleri bakımından karşılaştırıldığında, dava konusu marka ile davacı markalarının esas unsurları aynı harf ile başladığı, “…” harfi ile “…” ibaresinin kısa ibareler olduğu, küçük farklılıkların farklı bir genel izlenime yol açmayacağı, dolayısıyla hem dava konusu markanın hem davacı markalarının tüketici algısında bütüncül olarak kavramsal, işitsel ve görsel olarak benzer olduğu, aynı sektörde hizmet verdikleri, ortalama tüketicilerin nezdinde iltibası önleyici mahiyette olduğu, dava konusu markanın kapsamında yer alan emtialar ile redde gerekçe markaların kapsamında yer alan emtialar arasında aynı/ aynı tür/ benzer/ ilişkili olduğu, sonuç olarak dava konusu marka ile davacı markaları arasında işitsel, görsel ve anlamsal olarak benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması mümkündür. Somut olayda, markaların detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler nezdinde, markalar arasında bir irtibat kurulması ve davalı markasının, davacı markaları ile bağlantılı bir marka olarak algılanması dolayısıyla iltibas ihtimali (karıştırılma tehlikesi) mevcut olduğuna kanaat getirilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi heyeti dava konusu marka ile itiraza mesnet davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin oluşmadığını belirtmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.216 tarih ESAS NO: 2014/11-696 KARAR NO: 2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi gerekli olduğundan, raporun aksi yönde taraf markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal açıdan ve dahi genel görünümleri itibariyle benzerlik bulunduğu, karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali koşullarının somut olayda oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından öncelikle tanınmış markanın sahip olduğu imajın ortaya konulması gerekmekte olup; huzurdaki uyuşmazlık açısından davacının tanınmış markasından bir imaj transferi söz konusu değildir. Bu nedenlerle, başvuru sahibinin markayı kullanımı, önceki markanın ününden, çekiciliğinden ve prestijinden yarar sağlanmasına ve finansal karşılık ödenmeksizin önceki markanın ününün sömürülmesine yol açabileceği ve bu bağlamda önceki markanın ününden haksız avantaj sağlanması halinin ortaya çıkabileceği yönünde bir kanaat oluşmamıştır.
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-TÜRK PATENT YİDK’nun… sayılı kararının iptaline,
3-Dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı vekili için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 2.662,60 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/05/2022