Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/223 E. 2022/13 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/223 Esas – 2022/13
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/223
KARAR NO : 2022/13
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 29/07/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2022

DAVA:
Davacı vekili 29/07/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle; müvekkili şirketin ….” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa Müvekkilinin tanınmış … markası ile 1961 yılından beri bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, davalı markasının müvekkil markasından farklılık yaratabilecek veyahut iltibası engelleyebilecek herhangi bir görsel unsur bulundurmadığını, tüketicinin zihninde “…” ibaresinin yer edineceğini ve dava konusu marka açısından da vurgunun bu ibare üzerinde olacağını, “…” ibaresinin Türkçe veya yaygın bilinen herhangi bir yabancı dilde bir anlamı bulunmadığını, tüketiciler nezdinde kavramsal herhangi bir çağrışıma neden olmayacak bu ibarenin müvekkilinin uzun yıllardır tescilli “…” markaları ile karıştırılabileceğini, erişimi bu denli kolay ve uygun fiyatlı bir ürün grubu olan gıda ürünleri bakımından böyle bir benzerliğin markanın hükümsüzlüğünü gerektireceğini, gıda ürünlerinin ilgili tüketicilerinin dikkat düzeylerinin düşük olduğunu, “…” markasının 1999 yılından beri tescilli olduğu ve yine aynı tarihten beri aralıksız olarak kullanıldığı düşünüldüğünde bahse konu markanın güçlü bir marka imajına sahip olduğunu, “…” markasını gören ortalama tüketici doğrudan bu ürünün müvekkil şirketin “…” markalı ürünleri ile bağlantılı olduğunu düşüneceği ve tercih hakkını buna göre kullanacağını, taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “…” ibareli markanın tescil edilmi olması halinde 29, 30, 32.sınıflardaki mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle;verilen kurum kararının yerinde olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkili şirketin 37 yıldır gıda sektöründe yer alan, gıda maddeleri üretim, satış, ithalat ve ihracatını yapan, özellikle Ankara ve İç Anadolu bölgesinde bilinilirliği yüksek, kırktan fazla kendi adına tescilli markası bulunan bir firma olduğunu, davacı yana ait ”…” ibaresinin 05,29,30.sınıf mal ve hizmetler için tescilli olduğunu, müvekkiline ait ”…” ibaresinin ise 29,30 ve 32. Sınıf mal ve hizmetlerde tescil edilmesi için başvuruda bulunulduğunu, “…” ibareli davacı markası ile müvekkili şirketin marka başvurusuna konu ”…” ibaresinin tüketici tarafından karıştırılacağı, aralarında idari ve ekonomik bir bağ olduğunun düşünüleceği iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, markaların yazım fontlarının farklı olduklarını, bu anlamda aralarında görsel bir benzerlik taşımadıklarını, ”…” ibaresinin Türkçe veya yaygın bilinen herhangi bir yabancı dilde bir anlamı bulunmadığı, ortalama tüketicide kavramsal olarak bir çağrışım yapamayacağı yönündeki davacı iddiaları gerçek dışı olduğunu, “…” ibaresinin şirket yetkililerinin isimlerinden türetildiğini ve “sevgi” anlamına gelen “…” kelimesi ile birleştirilerek oluşturulduğunu, taraf markalarının okunuşlarının birbirlerinden farklı olduğunu, müvekkil şirkete ait davaya konu marka başvurusunda yer alan ibarede ortalama tüketicinin dikkatini markanın ilk hecesi değil sonunda yer alan ”…” ibaresinin çekeceğini, müvekkilinin “…” hecesinin kullanarak oluşturduğu sair markalarının da bulunduğunu, “….” gibi markalarının olduğunu, örneklendirilen markaların müvekkil şirkete ait olduğu ve bu ibarelerle birlikte ”…” ibaresinin de müvekkil şirket nezdinde ayırt edici olacağı kabul edilmesi gereken bir gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 16/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 29/07/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 29/12/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu … sayılı başvuru kapsamında yer alan 29.sınıftaki “süt ürünleri (tereyağı dahil). Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Patates cipsleri.” malları, 30. Sınıf malların tamamı ve 32. Sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” Emtiaları bakımından taraf markaları arasında aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyinde bir ilişkinin mevcut olduğu, Dava konusu “…” markası ile davacı yana ait “…” markaları arasında görsel ve işitsel düzeyde yüksek düzeyli benzerlik bulunduğu ve bu benzerliğin bütünsel anlamda ilgili yanılgı doğurarak karıştırılma ihtimaline neden olabileceği,…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 29, 30, 32.sınıftaki “29.sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30.sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış m ısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.32.sınıf: Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekler” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2018/72682, 2019/27117, 99/015298 sayılı “…”, “… …”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 30.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, yapılan değerlendirmede, başvuruda yer alan “süt ürünleri (tereyağı dahil).” şeklindeki emtialar ile yine davacı markalarında tatlılar alt grubunda (yukarıdaki tabloda yeşil ile işaretlenmiş olan) puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül gibi genel olarak “sütlü tatlılar” şeklinde ifade edilebilek ürünler arasında benzerlik düzeyinde bir ilişki mevcuttur. Başvuruda yer alan 29. sınıftaki “Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar.” ile davacı markalarında 30. Sınıfta bulunan (yukarıdaki tabloda mavi ile işaretlenmiş olan) “Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.” emtiaları genel olarak 29. Sınıfta tarif edildiği şekilde hazırlandıkları ve gıdalara lezzet katmak amacıyla kullanıldıkları için aralarında hammadde, ürün/mamül, işleme teknolojisi, üretici, tüketici ve rekabet ilişkisi oldğu için benzerlik düzeyinde bir ilişki mevcuttur. Başvuruda yer alan 29. sınıftaki “Kuru yemişler. Patates cipsleri.” ile davacı markalarında 30. Sınıfta bulunan“cips. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış m ısır, mısır cipsleri,” emtiaları genel olarak soslu mısır, mısır patlağı, pirinç patlağı ve cipsler gibi benzer üreticilerden tarafından üretilen, tüketici grubunun benzer olduğu ve rekabet ilişkisi olan ürünler olduğu için aralarında benzerlik ilişki mevcuttur. Hububat haricinde de üretilebilen kuru yemişler (badem, fındık, fıstık vb) olduğundan dolayı aynı tür olarak değerlendirilmemiştir ancak başvuru markasında yer alan “patates cipsleri” ile davacıda bulunan “cips” emtiası aynı tür olarak değerlendirilmiştir. Keza yine dava konusu markada 32.sınıfta satışa konu edilen “alkolsüz içecek” grubundaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” ürünleri ile davacı yanın önceki tarihli markalarında 30. Sınıfta yer alan “çaylar – buzlu çaylar”, “kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” ürünleri arasında da ilgili ürünlerin benzer sunum biçimleri ile, benzer dağıtım noktalarında, aynı raf veya reyonlarda tüketiciye sunulabilen ve tüketicinin sıvı tüketme ihtiyacına yönelik çeşitlilik yaratan, içimi sıcak olabildiği gibi soğuk da olabilen, bu haliyle soğuk içime daha uygun meyve suları, enerji içecekleri, meyveli sodalar, gazozlar gibi içecekler ile benzer nitelikte oldukları, özellikle son yıllarda bu ürünlerin tamamının tüketiciye aynı kanaldan ve aynı tür satış yöntemi ile ulaştırıldığı, dolayısıyla ilgili ürünlerin bu özelliklerinden kaynaklı bir benzerlik bulunduğundan bahsedilmesi mümkündür. Başka bir ifadeyle bu ürünlerin tamamı birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunma ve birbirleri yerine tercih edilme ihtimali bulunan içecek ürünleri olduğu tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “… …”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde uyuşmazlık konusu marka incelendiğinde “…” şeklindeki başvurunun tek kelime ve yedi harften oluştuğu, “m-ar-l-o-v-e” harf dizilimine sahip kelimenin yazıldığı şekliyle yani “…” olarak telaffuz edileceğini, davalı tarafın savunmalarında anılan ibarenin “…” ve “…” şeklinde iki ayrı hecede telaffuz edilerek “…” ibaresinin İngilizce anlamı ile algılanacağı yönündeki iddiaların isabetli olmadığı, zira tüketicinin tek sözcük halinde olan ve dilimizde ya da İngilizce’de bilinen anlamlara sahip olmadığı gibi bilinen anlamlı sözcüklerin birleştirilmesi ile de oluşturulduğu yönünde bir algı yaratmayan böylesi bir ibareyi, yazımına en yakın şekilde telaffuz edeceği kanaatine varılmıştır. Başka bir ifadeyle tüketicinin dava konusu markanın son iki hecesini oluşturan “…” harflerini, İngilizce “sevgi” anlamına gelen anlamıyla algılamasını gerektirir bir etkenin somut işaret açısından çok küçük bir grup tüketici tarafından algılanabileceği ve bu durumunda genel kanaati değiştirecek boyutta olmadığı değerlendirilmiştir. Dava konusu markada başkaca hiçbir ek unsur ya da figüratif unsur da yer almadığından markanın kendisinin doğrudan asli unsur olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı yana ait dayanak markalardan ikisinde (… ve …) gözlemlenebilir hiçbir figüratif unsur yer almamakta olup markalar “” harflerinden oluşturulmuş beş harfli bir sözcük markasıdır. Bu işaretin de bilinen bir anlamı bulunmadığı gibi yazımına en uygun haliyle “…-lo” şeklinde telaffuz edilecek oluşu da tereddütsüzdür. Davacı yana bir diğer marka olan “… …” markası ise sarı ve kırmızı renkleri içerir bir görsel üzerine ayı/panda figürünü andırır bir şeklin konuşlandırılması ve yine üzerinde davacı yanın çatı markası olan “…” ibaresini de içerir şekildeki “…” kelimesinden oluşturulmuş bir ambalaj markasıdır. Her ne kadar markada hakim unsur sarı/kırmızı renklerde tasarlanmış ambalaj gibi görünmekte ise de şekil ve sözcük unsurlarından oluşan markalarda sözcük unsurlarının, figüratif unsurlara göre daha güçlü bir etki yarattığının kabulü gerekir. Zira sözcük ve şekil unsurlarından oluşan markalarda, tüketici algısında sözcük unsurunun daha ön planda olmasının temelinde, tüketicinin, mal veya hizmet ile işaret arasındaki ilişkiyi tanımlarken, figüratif unsurları açıklamak yerine doğrudan sözcük unsuru ile markayı ifade etme eğilimi yer almaktadır. Nitekim bu durum doktrinde söz görünümden yüksek sesle konuşur ilkesi olarak kabul edilmiş bir ilkedir. Bu ba ğlamda tüketici açısından söz konusu ambalajın merkez noktasında konumlandırılmış “…” ibaresini anılan markanın da esas unsuru olarak algılayacağı aşikardır.
İşitsel benzerlikte de esas alınması gereken kriter ortalama tüketici kitlesi tarafından soldan sağa okuma ilkesi uyarınca işaretlerin başlangıç kısımlarına daha önem verileceği ve bu kısımlarda fonetik açıdan benzer seslerin var oluşunun bütüne olan etkisinin, işaretlerin benzerlik düzeyini arttıran etkenler olduklarıdır.
Markaların anlamsal açıdan benzerliklerinin karşılaştırılmasında da, markalara konu sözcüklerin tescil kapsamındaki ortalama tüketici kitlesinin bakış açışı ve o sözcüklere kendi lisanlarında bir anlam verip veremeyecekleri hususu dikkate alınmalıdır.
Somut olayda dava konusu “…” kelimesi ile davacı yanın “…” esas unsuruna haiz markaları karşılaştırıldıklarında, her iki taraf markasının da “…-LO” seslerini bir bütün olarak ve birebir şekilde taşıdıkları, aralarındaki tek farkın, dava konusu markanın son hecesini oluşturan “-ve” sesinden ibaret olduğu görülmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere sözcük markalarında vurgu genel olarak kelimelerin başlangıç seslerinde olup, son hecelerde yaratılan farklılıkların da yine çoğunlukla işaretlerin birbirlerinden ayrışmaları için tek başına yeterli ve somut bir uzaklaşmaya sebebiyet vermediği kabul edilmektedir. “…” kelimesi davacı markalarının kendisi, dava konusu üç hece yedi harften oluşan markanın ise ilk iki hecesi ve beş harfidir. Anılan ibare uyuşmazlık konusu emtialar açısından ayırt ediciliği bulunan ve fakat somut bir kavramsal karşılığı mevcut olmayan, özgün, farazi ve bu nedenle akılda kalıcılığı yüksek bir kelimedir. Bu ibarenin sonuna eklenen “-ve” hecesi de kelimeye yeni, farklı ve somut bir anlam katmamıştır. Dolayısıyla tüketicinin aynı, aynı tür ya da benzerlik düzeyi yüksek mallarda “…” – “…” şeklinde iki marka ile karşılaştığında, her iki markanın da ortak bir ibareden, dolayısıyla aynı kavram kökünden geldiğini düşünebileceği gibi markalar arasında işitsel olarak da güçlü bir benzerlik kuracağı, kelimelerin harf dizilimsel açıdan sahip oldukları yüksek benzerlik nedeniyle yine görsel anlamda da benzer algılar bırakacakları değerlendirilmektedir.
Bu çerçevede tüketicinin daha önce davacıya ait “…” markası altında satışa sunulan mal ya da hizmetleri deneyimlediği, gördüğü ya da işittiği bir durumda, sonraki bir tarihte bahsi geçen marka kapsamındaki dava konusu edilen emtialar ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikteki bir mal veya hizmet grubunda dava konusu “…” markası ile karşı karşıya kaldığında, bu markayı, davacı markasından farklı bir marka olarak yorumlasa ve bir an için iki farklı marka karşısında olduğunu algılasa dahi, söz konusu markayı da davacının yeni ürünü için yarattığı yeni bir markası olarak algılayabileceği ve önceki marka ile sonraki marka arasında doğrudan bir ilişki kurabileceği, böyle bir ilişki kurmasa dahi sonraki markayı, önceki markaya yönelik tecrübesiyle ilişkilendirebileceği ve salt önceki de deneyiminden kalan algısına dayanarak dava konusu markayı da önceki davacı markasıymışçasına satın alma tercihinde bulunabileceği düşünülmektedir.
Her ne kadar davalı yan, dava konusu ba şvuru içerisinde “…” kelimesinin İngilizce karşılığı ile algılanarak “…-lav” şeklinde telaffuz edileceğini ileri sürmüş ise de yukarıda da değinildiği üzere İngilizce bilen tüketici için dahi anılan ibarenin bu yönde telaffuz edilip edilmeyeceği tereddütlüyken, markanın hitap ettiği tüketici kitlesi arasında hemen her kesimden, eğitimden, yaş grubundan tüketicilerin bulunduğu düşünüldüğünde, hitap edilen tüketici kitlesinin bu ibareyi Türkçe dil bilgisi kuralarına yazımına uygun haliyle doğrudan telaffuz etme ihtimalinin daha yüksek olacağı düşünülmektedir. Hal böyleyken dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 29.sınıftaki “süt ürünleri (tereyağı dahil). Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Patates cipsleri.” malları, 30. Sınıf malların tamamı ve 32. Sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtiaları bakımından taraf markaları arasında bulunan ilişki ile birlikte “…” ve “…” işaretleri arasındaki görsel ve işitsel benzerlik düzeyi bir arada düşünüldüğünde, dava konusu markanın başlangıç sesinin, davacının önceki tarihli markasının doğrudan kendisi olduğu, dava konusu markadaki “-ve” ek hecesinin bütünsel anlamda bir farklılık oluşturmadığı, tüketicinin dava konusu markayı, davacı yana ait önceki tarihli bu markalar zannederek yanılgı yaşayabileceği ve buna bağlı olarak markaları karıştırma ihtimali bulunduğu, tüketici bir an için iki ayrı marka karşısında olduğunu algılayabilse dahi bu durumda da markaların aynı iktisadi kaynaktan gelip gelmeyeceğini sorgulayabileceği ve işaretler arasında işletmesel bağlantı bulunduğu zannına kapılabileceği, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul orandaki ortalama tüketicilerin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yer aldığı, taraf markaları arasındaki benzerliğin tüketicinin bu bağlantıyı kurmasına neden olacak düzeyde oluşu nedeniyle somut uyuşmazlıkta iltibas ihtimalinin mevcut olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, Türkpatent YİDK’nun … sayılı kararının 29.sınıftaki “süt ürünleri (tereyağı dahil). Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Patates cipsleri.” malları, 30. Sınıf malların tamamı ve 32. Sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtiaları ile sınırlı olarak iptaline, … sayılı markanın 29.sınıftaki “süt ürünleri (tereyağı dahil). Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Patates cipsleri.” malları, 30. Sınıf malların tamamı ve 32. Sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtiaları ile sınırlı olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Türkpatent YİDK’nun … sayılı kararının 29.sınıftaki “süt ürünleri (tereyağı dahil). Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Patates cipsleri.” malları, 30. Sınıf malların tamamı ve 32. Sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtiaları ile sınırlı olarak iptaline,
3-… sayılı markanın 29.sınıftaki “süt ürünleri (tereyağı dahil). Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Patates cipsleri.” malları, 30. Sınıf malların tamamı ve 32. Sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” emtiaları ile sınırlı olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 21,40 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı için AAÜT uyarınca 7.375,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine
7-Reddedilen kısım itibariyle AAÜT uyarınca davalılar için 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.320,60 TL yargılama giderinden payına düşen 1.160,30 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2022