Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/218 E. 2022/129 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/218 Esas – 2022/129
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/218
KARAR NO : 2022/129

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2021
KARAR TARİHİ : 28/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/04/2022
DAVA:
Davacı vekili 26/07/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin ….” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddine karar verildiği, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiği, oysa müvekkilinin “…” ibaresini ilk olarak 2007 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını da arttırdığını, “…” ibaresinin zayıf/tanımlayıcı marka olarak kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketi “…” markasının çok uzun süredir piyasada olması sebebiyle ayırt ediciliğinin yükseldiğini, davalı şahsın müvekkili şirket markalarının imajından haksız bir kazanç elde etmeye çalıştığını, dava konusu markanın müvekkili şirket markaları ile aynı sınıflarda yer alan mal/hizmetleri kapsar şekilde tescil edildiğini, markaların yöneldiği tüketici kitlesinin aynı olduğunu, anılan tüketici kitlesinin herhangi bir özelliği olmadığını, çok büyük bir kısmının çocuklar olduğunu ve tüketicilerin tercih haklarını saniyeler içerisinde kullandıklarını, bu durumun iltibas ihtimalini güçlendirdiğini, dava konusu marka ile müvekkili şirket markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, ortalama gıda tüketicisinin markaları karıştıracağını, davalı markasının müvekkili şirket markaları ile bağlantılı olduğunu düşüneceğini, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin bağımsız ayırt edici role sahip olduğunu, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin Türkçede “tavuk” anlamına geldiğini, ibarenin doğrudan tanımlayıcı bir ibare olduğunu, 29 ve 30. sınıflar bakımından asli unsur olmasının mümkün olmadığını, “…” ibaresinin ortalama tüketici nezdinde müvekkili şirkete ait “…” ibaresinden farklılaşamadığını, ortalama tüketiciler tarafından dava konusu markanın müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait “…” ibareli markaların ayırt edici niteliğinin düşük olduğunu, “…” ibaresinin gıda sektörüne ait mallar için ürünlerin “diyet amaçlı, zindeliği koruyan, yüksek kalori içermeyen” ürünler olduğuna işaret eden tanımlayıcı bir ibare olduğunu, gıda sektöründe herhangi bir markadan bağımsız olarak bu anlamıyla bilinmekte olduğunu, ortalama tüketici nezdinde formda, sağlıklı bir vücuda sahip olmak için tüketilen gıda ürünlerini nitelediğini, “…” ibaresinin sektörde herkesin kullanabileceği türden, fantezi-orijinal olmayan, ayrım gücü zayıf bir ibare olduğunu, başvuru konusu markanın yardımcı unsuru olarak nitelendirilebilecek “…” kelimesi sebebiyle markaların benzer olduğundan söz edilemeyeceğini, taraf markalarının karıştırılmasının olası olmadığını, davalı markasının farklı kelime, renk ve şekil unsurları bir araya getirilmek suretiyle ayırt edici değişikliklerin yapıldığını, ilgili tüketicilerin taraf markaları arasında ilişki kurmasının mümkün olmadığını, taraf markalarının tertip tarzı, yazım stilleri, ihtiva ettikleri şekil ve renk unsurlarının markalar arasındaki karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, davalının “…” ibaresini devamında yer alan “ch” ibaresi ve “…” kelime unsuru ile birlikte bambaşka bir kompozisyon ve içerikte kullandığını, tüketicilerin davalı markasındaki “…” ibaresini münferit olarak seçip algılamayacaklarını, markalar arasında bütünsel izlenim açısından benzerlik bulunmadığını, markalar benzer olmadığından tanınmışlık iddiasının huzurdaki davaya etkili olmadığını, ayrıca tanınmışlık iddiasını ispatlayacak bir delilin sunulmadığını, YİDK kararının usule ve hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahsa usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının iptali ve tescili halinde davalı şahsa ait … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 28/05/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 26/07/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 31/03/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan yer alan tüm emtialar bakımından, taraf markaları arasında sınıfsal ayniyet bulunduğu, davalıya ait dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait markaların benzer olmadığı ve aralarında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacı markasının tanınmış olduğu yönünde heyetimizde bir kanaat oluşmadığı gibi, davacıya ait markanın tanınmış olduğu kabul edilse dahi, taraf markaları benzer olmadığından davalıya ait markanın davacı markasının tanınmışlığı gerekçesi ile haksız yarar sağlayacağı, davacı markasının itibarına zarar verilmesi veya davacı markasının ayırt edici karakterinin zedelenmesine sebebiyet vereceğine dair bir kanaat oluşmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 29, 30.sınıftaki “29. sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30. sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610, 2018/18616, 2013/60855 sayılı ve “…”, “… x”, “… …”, “… …”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 29, 30, 32.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka kapsamında yer alan 30. Sınıf emtialar, davacının gerekçe olarak gösterdiği tüm markaların tamamında aynen yer almaktadır. Dava konusu marka kapsamında yer alan 29. Sınıf emtialar ise, sadece davacıya ait 2013 60855 sayılı marka kapsamında yer almaktadır. Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan tüm emtialar bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır. “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…”, “… x”, “… …”, “… …”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davaya konu marka, “… …” ibaresinden oluşan bir kelime markasıdır. Kelimeler standart bir yazı karakteri ile yazılmış, kelimeler aynı satırda konumlandırılmış ve kelimelerin yazımında siyah renk kullanılmıştır. Dava konusu marka başvurusu kapsamında, şekil ve renk unsurları bulunmamaktadır. “…” kelimesi İngilizce bir kelime olup, “kokarca, kötü kokulu sansar, radyatör fırçası” gibi anlamları bulunmaktadır. “…” ibaresi ise yine İngilizce bir kelime olup, “tavuk” anlamı taşımaktadır. Kelimeler “…” şeklinde okunmaktadır. Kelimelerin birlikte yazılması ile ortaya yeni bir anlam çıkmamıştır. Kelimelerin birebir çevirisinden hareketle marka başvurusuna “kokarca tavuk” şeklinde bir anlam yüklenebilir. Dava konusu marka kapsamında herhangi bir kelime ön plana çıkarılmamış, her iki kelime aynı satırda aynı punto ile yazılmıştır. “…” ibaresi, sadece, 29. sınıfta yer alan “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” emtiası bakımından tanımlayıcı olmakla birlikte, marka kapsamında yer alan diğer emtialar bakımından herhangi bir tanımlayıcılığı bulunmamaktadır. Dolayısıyla 29. sınıfta yer alan “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” bakımından markanın esas unsuru “…”, diğer emtialar bakımından ise “… …” olarak kabul edilmiştir.
Davacıya ait gerekçe markalar ise, “…” ibaresini ortak olarak içermekte, “…” kelimesinin sonuna gelecek şekilde “Index”, X”, “Indeks” ibarelerini bulundurmaktadır. Gerekçe markalardan ikisi ise, sadece “…” ibaresinden oluşmaktadır. Davacıya ait markaların sadece bir tanesi, siyah renk ile oluşmuş kelime markası iken, diğer dört adet marka sarı ve pembe renklerden oluşmaktadır. Markalar herhangi bir şekil unsuru içermemektedir. “…” ibaresi İngilizce’de “uymak, uygun, zinde” anlamına gelmektedir. Davacı markalarında yer alan “…” ibaresi ise, Türkçe’de de kullanılan “…” kelimesinin İngilizce’deki karşılığıdır. “dizin, fihrist” anlamında kullanılmaktadır.
Taraf markaları ortak olarak “…” kelimesini içermekte, uyuşmazlık “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklanmaktadır. “…” kelimesi, anlamı olan, orijinal olmayan, bir diğer deyişle davacı tarafça türetilmiş bir marka olmamakla birlikte, taraf markalarında ayniyet taşıyan 29 ve 30. sınıf emtialar ile ilişkilendirilebilecek/bağlantı kurulabilecek bir kelime değildir.
Dava konusu marka ile davacının “…” esas unsurlu markaları görsel açıdan karşılaştırıldığında, davacı markalarının “…” esas unsurunu içerdiği, dava konusu markanın ise “…” kelimesin içerdiği, her iki taraf markasının “…” harfleri ile başladığı, dava konusu markanın devamında ise “C” ve “H” harflerinin bulunduğu tespit edilmiş olup, ilk üç harf dışında taraf markaları arasında benzerlik bulunmamaktadır. Dava konusu marka başvurusunun “…” ibaresini içeren kelimesi toplamda 5 harften oluşmakta iken, davacı markalarının esas unsuru 3 harften oluşmaktadır. Üstelik dava konusu marka başvurusunun esas unsuru “… …” ibaresidir. Dolayısıyla taraf markaları arasında görsel benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Taraf markalarında yer alan “…” ve “…” ibareleri, işitsel olarak karşılaştırıldığında ise, davacı markası “… şeklinde telaffuz edilmekte iken, dava konusu marka “…” şeklinde telaffuz edilmektedir. “…” telaffuzundaki “T” harfi net bir şekilde duyulmamaktadır. Dolayısıyla taraf markaları arasında işitsel benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları anlamsal olarak karşılaştırıldığında, taraf markaları İngilizce kelimeler olup, davacı markası “uymak, uygun, zinde” anlamına gelmekte iken, dava konusu markada yer alan ve davacı markaları ile iltibas iddiasının kaynağı olan “…” kelimesi “kokarca, kötü kokulu sansar, radyatör fırçası” gibi anlamları bulunmaktadır. Dolayısıyla taraf markaları arasında kavramsal olarak da benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığı, bu nedenle somut olayda “markaların benzer olması” şartının sağlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markaları arasında emtia benzerliği sağlanmış ise de markalar arasında görsel, işitsel, anlamsal benzerlik bulunmaması nedeniyle 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçta düşümü ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.28/04/2022