Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/211 E. 2022/227 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/178 Esas – 2022/230
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/178
KARAR NO : 2022/230

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 07/06/2021
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2022
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA:
Davacı vekili 07/06/2021 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde … sayılı “…&… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun TÜRKPATENT resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin … sayılı ve “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulüne karar verilerek başvurunun reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez TÜRKPATENT … sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa davacının uzun yıllardır denizcilik ve mühendislik sektöründe hizmet veren saygın bir şirket olduğunu, 08.01.2020 tarihinde piyasada tanınmış olduğu unvanı çerçevesinde görselli markanın kendi adına tescili için TÜRKPATENT nezdinde bir başvuruda bulunduğunu, bu başvurunun ilanına, elektrik üretimi alanında faaliyet gösteren davalı firmanın dosyaladığı itirazın diğer davalı TÜRKPATENT tarafından reddedilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğini, zira tarafların çok farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğini ve karşılaştırılan markaların bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenim yönünden benzer olduklarından bahsedilemeyeceğini, bu yüzden de markalarının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, taraf markalarında geçen “…/…” ibarelerinin Türkçe’de ve İngilizce’de herhangi bir karşılığının veya somut anlamının olmadığını, davacının markasında geçen “…” ibaresinin İngilizce’deki “engineering solutions” kelime öbeğinin kısaltılmasından, “…” ibaresinin de “deniz” anlamına gelen “sea” ve denizcilik anlamına gelen “marine” ibarelerinin kısaltılmasından yaratılmış olduğunu, dolayısıyla davacının markasının red kararına mesnet alınan markayla görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğini, TÜRKPATENT sicil kayıtlarında farklı kişi ve kuruluşlara ait çok sayıda “…”lı ve “…”li marka bulunduğunu, davalı firmanın herkes tarafından kullanılan bir ibareyi kendisine marka olarak seçerken markasına tanınan hukuki korumayı başlangıçtan itibaren kendi tercihiyle daraltmış olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğunu, zira tarafların markalarında kullanılmış olan “…” ve “…” ibarelerinin karşılaştırılan markaların esas unsuru olduklarını, bu ibareler arasındaki az sayıdaki harf değişikliğinin markaların farklılaşması için yeterli sayılamayacağını, ayrıca karşılaştırılan markaların aynı/aynı tür hizmetlerde kullanılacağını, yani taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davacının “kullanımdan kaynaklanan öncelikli/gerçek hak sahipliği” iddiasından faydalanarak, 6/1’den kaynaklanan tescil engelini aşmasınının mümkün olmadığını, bu nedenlerle davadaki taleplerin beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının 1998 yılından beri elektrik üretimi, dağıtımı, ithalatı ve satışı sektöründe faaliyet gösterdiğini, dava konusu edilen markada geçen “…” ibaresinde davalının markasında yer alan “…” kelimesinin sadece son harfinin değiştirilmiş olduğunu, ibarelerin son harflerinin de aslında aynı şekilde okunduğunu, davacının markasında “…” ibaresi kırmızı renkli harflerle yazıldığından işarette asıl bu ibareye dikkat çekilmek istendiğini, zaten de ortalama tüketicinin genellikle bir markadaki ilk ibareye odaklanmaya meyilli olduğunu, yani taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan birbirlerine benzediğini, taraf markalarının kapsamına giren hizmetlerin aynı sektöre ve faaliyet alanına ilişkin olduğunu, bu yüzden de markaların karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, davalının “…” markasının tanınmışlık vasfını haiz olduğunu, davacının bu markayla yakın benzer bir markayı kendi ticari faaliyetlerinde kullanmasının davalının emek ve zaman harcayarak itibar kazandırdığı markasının sulandırılmasına sebep olacağını, davacının dava konusu edilen markayı kullanmasının aynı zamanda davalının faaliyetleri ile haksız rekabet yaratacağını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgesi getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, Türk Patent YİDK’nun … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. YİDK kararının davacı başvuru sahibine 09/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 07/06/2021 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 27/05/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Karşılaştırılan markaların/işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, davacının markasının reddedildiği tüm hizmetler açısından emtia ayniyeti şartının gerçekleştiği, bu sebeplerden/tespitlerden dolayı, karşılaştırılan markalar arasında, davacının markasının reddedildiği tüm hizmetler açısından, karıştırılma/iltibas ihtimalinin bulunduğu, davacının önceki tarihlerden beri kullanımdan doğan hak sahipliği iddiasının, dava konusu edilen markanın tesciline bir etkisinin olamayacağı, dava konusu edilen 06.04.2021 tarihli ve … sayılı YİDK Kararının, bu değerlendirmeler ile uyumlu olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…&… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 37. sınıftaki “37 İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 04, 37, 39, 40. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacının markasının reddedildiği tüm hizmetler açısından emtia ayniyeti şartının gerçekleştiği tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…&… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının markası, basit bir şekil unsuru da ihtiva etmesine rağmen kelime markası özelliği baskın olan bir işarettir; işarette kırmızı renkli düz yazı karakterindeki büyük harflerle “…” ve aynı yazım özelliklerindeki koyu renkli harflerle “…” ibareleri, aralarına “ve” anlamına gelen “&” işareti konuşlandırılmış halde işaretin ortasına büyük puntolarla yazılmış, bu ibarenin altına soluk renkli harflerle ve küçük puntolarla “…” kelime öbeği ve işaretin en üst kısmına da “e” ve “s” harflerinden müteşekkil basit bir şekil yerleştirilmiştir. İşaretin alt kısmına yazılmış olan “…” İngilizce kelime öbeği Türkçe’de “mühendislik ve denizcilik çözümleri” anlamını haiz olan, tasviri/tanımlayıcı bir tamlamadır ve bu anlamı itibarilye, 37. Sınıfa giren hizmetler açısından işarete kazandırdığı markasal hüviyette somut bir ayırt ediciliği yoktur. Bu yüzden de, dava konusu edilen işarette, zaten de büyük puntolarla ve işaretin orta kısmına yazılmış olan “… & …” ibaresinin markanın esas unsur olduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca, dava konusu edilen markada esasen dikkat çekmesi istenilen unsurun basit şekil unsurundan ziyade “… & …” ibaresi olduğu, markanın görsel kompozisyonunun bütün olarak ele alındığında dahi, basit şekil ve tasviri kelime öbeği yan unsurlarının bu ibarenin dikkat çekiciliğini ortadan kaldırmaya yeterli baskınlıkta olmadığı ve sadece dekoratif birer yan unsur olabileceği değerlendirilmektedir. Zira; basit şekil unsuruyla birlikte baskın karakterde yazılmış kelime unsurlarını haiz olan böyle markalarda “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”. Ayrıca; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime ve şekil içeren karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Sonuç olarak; dava konusu edilen markada geçen “… & …” kelime öbeğinin, markanın esas unsuru olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının redde mesnet markasının da, davacının markasında olduğu gibi, kelime markası özelliği baskın olan, yan unsur olarak da mavi bir zemin üzerine yerleştirilmiş bir şimşek sembolünü ihtiva eden bir işaret olduğu görülmektedir; bu işarette de “sözden daha yüksek sesle konuşmayan” basit şekil unsurundan ziyade, “…” kelime unsurunun, markanın esas unsuru olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markalarında esas unsur konumunda kullanılmış olan “…” ve “… & …” ibarelerinin mevcudiyetinin markaları benzer kılıp kılmaya yetmediğinin tespiti, huzurdaki uyuşmazlığın özünü teşkil etmektedir. Zira; işaretlerde geçen “…” ve “…” ibarelerinin başlangıç kısmındaki 4 harf, dizinleri de aynı olacak şekilde ortaktır ve ibareler arasında sadece sonda yer alan ve aslında İngilizce’de okunuşları birebir aynı olan “k” ve “ch” harfleri arasında harflılık vardır. Aralarında bir/birkaç harf farkı olan sözcüklerin, birbirleriyle “benzer işaretler/sözcükler” sayıldığına dair Yargıtay’ın artık iyice yerleşmiş pek çok emsal kararı vardır. Ayrıca, her ne kadar davacının markasında “…” ibaresi tek başına değil, “…” ibaresiyle birlikte, bir bütün olarak esas unsur ise de; ortalama bir tüketici, dilbilgisi kurallarından kaynaklı olarak markaların başlangıç seslerini oluşturan ibarelere normal şartlarda daha fazla dikkat etmekte olup, tüketiciler markaların başlangıçlarında yer alan ilk unsurlara, soldan sağa okuma alışkanlığı nedeniyle, daha fazla odaklanmaktadırlar. Bu sebeplerle; davacının dava konusu edilen markasının esas unsuru içerisinde, başkangıç kısmında yer alan “…” ibaresi ile davalının “…” ibareli ve kelime markası özelliği baskın markalarının benzediği düşünülmektedir. Karşılaştırılan markalarda bu kelimeler yanında yan unsur olarak basit şekillerin de kullanılmış olması, markaların genel kompozisyonunu ve tüketici zihninde uyandırdığı algıyı benzer kılmakta ve karşılaştırılan markaları benzerlik anlamında daha da yakınlaştırmaktadır. Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği gözetildiğinde, davalının “…”li markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davacının “…”li markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının ihtimal dahilinde olduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel açıdan da; markaların esas unsurlarının başlangıç kısmı birebir aynı şekilde, “…” şeklinde okunduğundan, bu unsurların kulakta bıraktıkları tını itibariyle yeterli derecede farklılaşmadığı kanaatine varılmıştır. Markaların kavramsal açıdan karşılaştırılmasına göre de; taraf markalarında geçen “…”, “… & …” ibarelerinin, Türkçe’de ve dahi yaygın olarak bilinen İngilizce gibi dillerde yerleşik/bilinen birer anlamı yoktur; bu ibareler marka sahipleri tarafından yaratılmış orijinal ibarelerdir ve bu sebeple de, tüketici zihninde ilk anda uyandırdıkları algı da “anlamı olmayan birer kelime” şeklindedir ve farklı değildir. Sonuç olarak; somut olayda, karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzerlik olduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olay açısından bakıldığında; taraf markalarında esas unsur olarak kullanılmış olan “… & …” ve “…” kelime unsurlarının, başlangıç seslerini oluşturan harflerin ortak olmasından hareketle yakın benzer olduğu, taraf markalarında kullanılmış olan basit şekil unsurlarının varlığının, markaların genel kompozisyonunu ve tüketici zihninde uyandırdığı algıyı farklılaştırmaya yetmediği, işaretlerde ancak ve sadece birer ayrıntı/yan unsur olarak kaldığı, taraf markalarında geçen “…” ve “…” ibarelerinin okunuşlarının birebir aynı olduğu ve işaretlerde geçen kelimelerin yerleşik/bilinen anlamı olmayan, marka sahiplerinde yaratılmış orijinal kelimeler olması nedeniyle de tüketici zihninde ilk anda oluşturdukları algının da farklı olamadığı, bu sebeplerle de taraf markalarının benzediği değerlendirilmiştir. Bu benzerliğin, potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği de gözetildiğinde, davalının “…”li markasını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davacının “…”li markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının ihtimal dahilinde olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca; davacının markasının reddedildiği 37. Sınıftaki hizmetlerin tamamının, davalının redde mesnet alınan markasının kapsamına aynen girdiği de tespit edilmiştir.
Her ne kadar, 37. Sınıfa giren bu hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/ bilinç/ dikkat/ özen/ algı/seçicilik seviyesinin düşük olmadığı değerlendirilse de; taraf markaları arasındaki görsel, işitsel ve anlamsal benzerlikler bulunması nedeniyle, bu hizmetlerde “…” ve “…”li ibarelerinin markasal hüviyette farklı firmalar/tacirler tarafından kullanılması halinde tüketicilerin ve alıcıların söz konusu hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden/ işletmelerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalini yarattığı, alıcıların/tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri, davacının markasının, davalının markasının kapsamına giren bu hizmetler açısından davalının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği ve bunun da iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olarak görüleceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle; karşılaştırılan markaların karıştırılma ihtimalinin somut olayda bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile 21,40 TL bakiye harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/06/2022